Valizim elimde köye girince
İt Hasan ters baktı, itler havladı
Akşamda kahveye gidip varınca
Hırsız Ali kalktı, itler havladı
Ben böylemi bırakmıştım yurdumu?
Her sözünde riya saçan
Diller size yazık olsun
Zamanından sonra açan
Güller size yazık olsun
Zehir oldu her bir günüm
Oğuz’a destan oldu o yağmur kokan gece
Duyuldu uzaklardan bir bozkurt uluması
Gök karanlık, ay tutuk, hırçındı Vey ırmağı
Bir şahin uçuyordu yücelerden çok yüce
Karanlığı yırtarken tayların soluması
Çiğniyordu nesline vatan olan toprağı
Bu mezarda yatan ehli-faniyet
Düzen tuzağından öldü, kurtuldu
Bozulunca fikir, düşünce, niyet
Gerçek sılasına geldi, kurtuldu
6 Şubat 2015-Gaziantep
Yalın kılıç olup üstüme gelme
Bağrıma bastığım kullara küstüm
İster yüzüme dur; kadrimi bilme
Yaşadığım kahpe yıllara küstüm
Bir zamanlar dağlar başı kar idim
Bu yola tevessül etti nicesi
Nice aklı uzun, fikri cücesi
Kendisini şair sanan zevatın
Ne kelamı kaldı, nede hecesi
4 Şubat 2015-Gaziantep
Mağrur kişi bu tavırla dengine
“Eriyorum” deme eremiyorsun
''Ben nasılım'' diye kendi kendine
“Soruyorum” deme soramıyorsun
Yalanın doğruyu kesmez bıçağı
Avlu içindeki incir ağacı
Neden mahzun durur bu konak böyle?
Gözlerin nurudur, başların tacı
Neden mahzun durur bu konak böyle?
Nerede ağası, kâhyası nerde?
Bir zaman bir köyde bir çoban varmış
Bu çoban bazen kurt bazen davarmış
Sürü sulanmaya suya varınca
Derenin önünde duran duvarmış
Bu çoban gün olmuş ite yalvarmış
Bir gürültü koptu bir top patladı
Hışımla ileri saldırdı Mehmet
Engellerin üzerinden atladı
Düşmanı savaştan yıldırdı Mehmet
Anzak dağlar arasından seçilmez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!