Hayal meyal durur aklımda mazi.
Umutlu yüreğim nerede şimdi?
Hani derler ya, ne şehit ne gazi.
Sabrım ve emeğim nerede şimdi?
Kimse gocunmasın, lakin hakikat;
Mayalanmış tenim kara bağrına.
Ağır mıydı, beni saldın ey toprak?!
Ne elmas hoş gelir ne inci bana;
En güzel mücevher, altın ey toprak.
Seni aşkın oltasına,
Güzelliğin takmadı mı!
Beni hasret kovasına,
Sevmişliğim tıkmadı mı!
Nice ummanları gezdim,
Bırak insanlar ağlasın,
Dostlarının ardından.
Sokaklarında kar ve buz.
Dolmadı henüz yürekler;
Yetmez bir şehir dolusu yolu,
Tuzlamaya,
Deli bir seyyahtır, yokluğun sesi;
Avare dolaşır boş kulaklarda.
Bir kadeh sunacak kimi kimsesi
olsun diye bir gün hoş dudaklarda.
Gece siyah örtü, kar beyaz örtü;
Derdi, keyfi bir bu canın;
Bu aşk, bu yüz, bu düşünce...
Benliğim, korlu sevdanın
Yangın yerine düşünce.
Ellerinde küstüm otu.
Yağmurlar birikmiş kara kaşında,
Yosunlar yetişmiş gözün' taşında.
Bir pınar fışkırır yanı başında.
Yaradan seni ne güzel yaratmış.
Altın tepecikler, yanaklarında.
Koştu tepelerden yağız rüzgarlar,
Utangaç başaklar boynunu eğe.
Karnından çiçekler kustu mezarlar,
Ancak bize kara perde bu matem!
Sigara, ateşin korunda kaynar,
Bir sosyalist karınca gibi ortaktık tüm dertlere;
Bir anarşist çöl sıcağı gibi kavururken içimizi ümit,
Ve sen,
Nihilizm'in bende bıraktığı son kırıntı,
Ve ben,
Sana Realist gözle bakan bir sokak lambası,
Doğmamış bebeğe ölüm bileti,
Kürtaj bir hediye; medeniyet bu.
Makyajlı yüzlerin loş silüeti,
Benzemez gölgeye; medeniyet bu.
Zenginin fakire inayeti yok.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!