Şu yalnızlığa rağbet günden güne artarken,
Hükümet, yurt dışından insan ithal edecek.
Görüşmeler son hızla böyle devam ederken,
Şahane şahlanışı kim dize getirecek!?
Kanlı canlı insanlar , ana kaynaklarından!
Yüzüne çarpan ışık yoruluyordu sanki;
Öyle soluk, öyle bitkin...
Oysa hatırlarım,
Bir damla terin yanaklarında parlayışını,
Elmas gibi canlıca,
Gözlerine şiirler yazdığım sen miydin sahi?
Buruksun işte,
Pazartesi günüsün,
Geç yattığım gecelerin erken saatisin,
Unutulmuş bir yolun üstünde bir market,
Sağırlara çığlıksın,
Lal'lara kulak,
Barışlar hep yılışık.
Yapış yapış yapışık.
Fikir, başlarda yahte;
Dertli yüzler, kırışık...
Namuslar makinede,
Renkli beyaz karışık.
Can kırıklarıyla nasıl kanadık!
İki muslukla kaç senede dolduk!
Bedende değil de canda bunadık,
Çocukça sevmeyi unutur olduk.
Resimler silinik, aynalar bomboş.
Geceye hasret uykularım var benim,
Sensizken bahar yaşamak zor inan.
Durmadan sızlayan bir kalp ağrım var benim.
Aşkın yüreğimde çılgın bir kor inan.
Tutma, bensiz uçurumlara verdiğin sözleri,
Şu Karadenuz çaldi,
Babacuğmin salinu.
Kimseler sormaz oldi,
Şu garibun halinu.
Geldi bir güzel geldi,
Ne ben Yahudiydim ne de sen Alman.
Bir duvar ördün ki sen aramıza...
Bir duvar, ve lakin iki adı var;
Seninki "parçala"; benimki "ağla";
Ne ben Yahudiydim ne de sen Alman.
Yordu bata çıka gitmeler beni,
Ayağa toz vermez yollar nerede?
Yaktı alev bilmez tütmeler beni,
Ben yokum, duman yok, küller nerede?
Perdeler kapalı, pencere açık.
Baş değer tavana, kapı daracık.
Varsa mümkünatı, tünel kazıp çık.
Çocukken gelmiştim, çok yaramazdım.
Deliydim, yerimde pek duramazdım,
Çayırda kırlarda eğlenip gezdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!