Damlasa gözyaşım yakar denizi,
Ateşi söndürür bağrımın közü,
Ne yapsam anlamaz sağır dilsizi,
Işitenler güler zarıma gardaş
Yanma ateşime, koruma gardaş.
Kimi Ismail’dir, Hakk’ın kurbanı,
Kiminin başında Nuh’un tufanı,
Kiminin kalbinde aşkın volkanı;
Közünden, kıvılcım aldınmı? Ömer! ...
Kiminin figanı titretir Arş-ı,
Dilde tevhid, kalbde iman,
Aşkı cemâlullah olan,
Cennetinle muştulanan,
Kullarından eyle ya Rab! ..
Erenlerin kemâlini,
Mademki adın güldür,
Her gül, bir bülbülündür.
Gönlümün bahçesinde,
Aç ta beni sevindir.
Madem benzersin güle,
Orhun Kitabesi, Uygur Lehçesi
Kelimesi, vezni, lafzı, hecesi
Anasütü gibi berrak Türkçesi;
Türkü söyler Türkün dili be gardaş! ..
Itil, Volga, Aral, Hazer yunağı;
Radyoaktif sızar bu köhne gemi,
Berlirsiz rotası bozuk dümeni,
Ya! Rab’bi sen koru, benlikten-beni.
Denmeden “Garibin hali pür melâl”,
Beni-benden koru, beni-benden al! ..
Artık yıldızımız melal burcunda,
Git kader muhatap değilim sana.
Ayrılık küf tutmuş ömür harcında,
Sustukça sükutum döner hüsrana.
Adem’le, Havva’nın kavuştuğu yer,
Cebeli Rahme’de kurulur mahşer.
Sanki gökten, yere iner melekler,
Namaz, niyaz, dua, zikir, münâcat;
Mü’minin Miracı olur Arafat! ..
Zerre kadar hilâf yoktur sözümde,
Ayrılık kor gibi yanar özümde.
Küllüğü burnuma tüter Yurdumun,
Çöplüğü gülistan oldu gözümde.
Gücendimi? Küstümola? Yâr bana!
Şölene çağırdım eski çağları,
Yeniler yanında köhne mi köhne.
Gönül sarayının mamur surları,
Eski haşmetinden yoksun bir sahne.
Çağa tutsak olmuş yonu taşları,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!