Bir devire rastladık ki dinleyin
Vicdanları kart sayarmış inkılap
Talan olmuş yurdumun dört bucağı
Ecnebiysen mert sayarmış inkılap
Hamurumuz hem Asya’dan hem burdan
Doğrucu Davut
Size bir doğrucunun sîretini çizeyim
Suretine lüzum yok, sirke satar bu Davut
İnmiş yayla düzünden, demiş ki bir gezeyim
Oba oba dolaşıp kurşun atar bu Davut
Senlik benlik devasa aşılmaz surlar gibi
Bir kulaçlık bedende ruhumuzla hiçtik biz
Bir kıvılcım çakıldı, Yedi Uyurlar gibi
Zamanenin kirinden gecemize kaçtık biz
Bir kasım soğuğunda toprağa tohum saçtık
Bir Allah’a kul isek
Niye bu şek ve güman
Gönül divane olmuş
Etraf alev ve duman
Kimi cinci ve falcı
Âlem permaperişan
Burda kalamam gayrı
Bir huzurlu uykuya
Ben de dalamam gayrı
Ne bahardan ne kıştan
Benim gözüme ey yârim
Ürkek bir ceylan gibisin
Gezinirsin yaban ilde
Toros’ta cevlan gibisin
Benim gözümde ey yârim
Şu ilahi pınarlardan hakkıyla aldık mı feyiz?
Bir Küşteri meydanına asırlardır kanıyoruz.
Zaman başka, oyun başka; hep elense derdindeyiz.
Tuşlar bizi kuş eylemiş, pehlivanız sanıyoruz.
Vaiz minberden kükreyip dervişane hayat ister.
Burada durulmaz gayrı
Ayrı türkü tutturulmuş
Müslüman mahallesine
Ne yalanlar yutturulmuş
Nice çağdaş putu olmuş
Hayıflanma
Tarihimiz şanla dolu, düşman belli dost belliydi
On asırlık ecdadımın yadı gelse ne olurdu?
Bir kavimci millet olduk eskiden sayı elliydi
Hudutların ümmet diye adı gelse ne olurdu?
Bu dünyaya niçin geldik, fikreder mi ki hiç insan?
Körpe kucaklar anlatsın dilimizin esrarını.
Zaman gergefini işler biz farkına pek varmadan;
Yorgun şakaklar anlatsın dilimizin esrarını.
Gözler vardır, kainatta habersizdir hilkatinden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!