Sövmek istiyordu,
Dilinin ucunda, zehirden kelimeler.
Kahpe felek diyordu,
Zırıl zırıl ağlayıp.
“Bu dünyanın anasını” dedi;
Ve sonra, iç geçirdi.
Savaş çetin geçti,
Ölenler oldu,
Sakat kalanlar.
Kan gölüne döndü;
Dümdüz alanlar.
Kızım bu güzelliğinle, sen bizleri mest eyledin;
Her bakan için, harika(!) bir görüntü sergiledin…
Seninle yaşadıklarımız, güzel bir serüven;
Ben seni asla kırmam, ne olur bana güven...
Bir nebze iman yoksa eğer gönlünde;
Ne çıkar, tonlarca servetin olsa önünde...
Senin için bu akşam,
Uyumadım inadına.
Zaten çok kısa yaşam;
Bir şiir yazayım adına...
Baktım oda olmuyor,
Yorucu bir çalışma,
Sonra senelik izin.
Götürmez Dalaman’a,
Bir depo benzin...
Halbuki orada,
Gönül düşünce dara,
Ne mal arar, ne para.
Çok sıgara içtim bu ara;
Düşünüp düşünüp seni.
Ne olur, beni kır;
Hasta mısın kızım!
Anlat derdini bana.
Sen acı çekme yeter ki;
Gel hepsini ver babana.
Ağlama kızım, ne olur?
Bakışı güneştir onun, şu gönlümü ısıtır;
Geceleri ay olur, yıldız olur, dünyamı ışıtır...
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...