Yüreğim sulara batmış, bir ada gibi;
Mezar bana dost, sıcacık bir oda gibi...
İşte birer birer gidiyoruz,
Hiç bakmadan ardımıza.
Hepinizi dua'ya bekliyoruz,
Mezar taşı bulup adımıza...
Mimar olmuşsun, çokça okuyup;
Her yanı duvarlaştırdın taşlarla.
Elbet senin duvarını da;
Birileri örer, gözünde yaşlarla.
Gör sen o zaman toprağı,
Zengin bir işadamıydı;
Servetini düşündü.
Daha orta yaşlıydı,
Hep mutlu göründü.
Hiç ummadığı bir anda,
Benim ömür dediğim, bir mısraya sığar;
Hayatı hayat bildiğim, söyle neye yarar...
Molla, Molla...Kim mi Molla;
Rahmet denizinde bir damla.
Ahmet, Mehmet kimsen işte,
Ne olur oğlunu, git ona yolla...
Zor iş, şu muhasebecilik;
Karşılıksız senetler, çekler.
Bir çırpıda geçer gençlik,
Her gelen bir dert ekler.
Düşünce koyu, beniz sarı;
Yaşlı kurt,
Muhsin Amca.
Dayamış sırtını,
Kuru bir ağaca.
Elinde tesbihi,
Savaşın orta yerinde,
Karşılaştık kaç defa.
Senin silahın elinde,
Ateş edip durdun etrafa.
Yine de beni vuramadın,
Nereden başlamalı,
Seni anlatmaya.
Kaşından gözünden,
Kirpiğinden mi?
Yoksa ipek gibi,
Siyah saçlarından mı?
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...