Acıyı ağırlamak
Bilgelik işi...
Oysa o da mutluluk gibi
Tanrı misafiri...
-aynası üşüyen birine-
‘aşk kansız bir cinayettir’ diyor biri
delilleri topla, izleri yok et
ışıkları yakmadan git
uzun susmalar sonrası
bir avuç hasret ektim
sana büyüyen
gelip toplasana
kendine yürüyen bir yol oldum
bir buz dağının
görünen kısmıyım
yolladım kendimi
kendimden uzağa
bu yaptığım
bir gömüt gibi saklamak seni
Gözlerin tavana çakılırdı
Sevişme sonraları
Ben sımsıkı tutunurdum
Kirpiklerine
Acın bulaşırdı dudaklarıma
Dudağının kıyısındaki çizgiye
bölünemez bilirdik tek heceli sözcüğü
yalancı dudaklarda
bölük pörçük kanıyorsun şimdi
ey aşk
vesikalı orospusu şehvetin
/her aşk kendi ölümünü içinde taşır! /
çarmıhı sırtında taşıyan İsa gibi
nereye gittiysem oraya taşıdım seni
mutsuz çocukluk öyküleri
ertelenmiş düş izleriyle yüzünde
bakışıyla yüzleşemediği yerde gözlerin
diş bilemeye başlar yorgun düşlerin
seni çağıran yüreğe sağır
yüreğinin sesine kekeme
ey kalp damarı tıkalı hayat
bu yolda bi’ U dönüşü yok mu?
ne varsa senden önce
her şey kendini öldü!
huzurun
bir çift göze dönüştüğünü
ilk sende gördüm
anadilim yetmiyor sızımı anlatmaya
kim bulduysa hüznün alfabesini
bir şeyler eksik
bu baştan uca katetilmis ülke ıssızlığına!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!