Temizse, ruhu çirkini rahatsız eder, çünkü yamukluğuna ayna tutar, ondan o çirkinliğini sıvayacak yer arar, ve elemede, boşa vakit geçirdiği dünya zemininde, gününü bekle, ve burda geride kaldığı yarışta, düştüğü yerde, ister istemez, başarılı olur ve kalıcı hayatına kavuşur, biraz sancılı, ama, layığıdır.
Karşımıza çıkan her yüz, yüz değildir, bir yüz edinebilmesi için, yüzünün olması gerekir. Levinasın özellikle felsefisini - yüz - üzerinden kurması temel çelişkinin nerde yattığını göstermek amaçlıdır.
Arzu, sonsuzun hiçbir ölçütle ölçülemeyecek sonsuzluğunun peşine düşer. Arzunun ölçmeye çalıştığı bu aşırılığın adı yüzdür. Öyleyse metafizik arzu, ben ve başkası arasındaki asimetrik ayrılığın kabulüyle beliren sonsuza ancak başkasının yüzü aracılığıyal tanıklık edebilir. Aşkınlığın imkanı bende değil, başkasının yüzündedir, başkası bizzat yüzü nedeniyle aşkındır. Bu aşkınlığa erişmenin bedeli varlığın yerine iyiyi seçmek, önceliği egoya değil başkaya, yabancıya vermektir. Egoist olmayan ve varlığın ötesindeki iyinin peşine düşen arzu, adaleti bu yoldan gün yüzüne çıkarır.
Hiç durmadan, asla geri dönmeden tırmanıyor ve hiç kimse bilmiyor, onun nereye gittiğini, taşıdığı yük ağır ama bacakları bağlı değil ve iyi işitmiyor kulakları, Adını haykırdığı hiçbir kapı açılmadı. Ancak birini beklediklerini anlayınca, yüzünü değiştirmek geldi aklına. Derken, o hep beklenen ama, hiç gelmeyen kişinin yerine girdi.
Tanrı beni bir çakıltaşı gibi bu masalsı göle fırlattığında, sayısız dalgayla bulandırdım suyun yüzünü. Ama gölün derinliğine ulaştığım zaman rahatladım.
Yüzünü çizdim hayalimde defalarca...Önce kapkara,derin gözlerin,sonra o çok özel,biçimli,karekterli burnun; ucu sivrilirken aniden kütleşiveren,sanki dediğim dedik diyecekken -aniden vazgeçermiş gibi,sanki herşey devam edecek gibi görünürken bıçak gibi kesip atmış gibi.Senin yüzünde herşey keskin:bakışların,dudak çizgilerin,yüz çizgilerin,burun kemiğin...Saçların asi,rengi gibi.Ya esmerliğin? Hiç kimseye esmerliğin bu kadar yakıştığını görmemiştim.Senin yüzünü benden başka kim daha güzel çizebilir?
'Soru bir: Senin yüz fotoğrafın çekilecek Yüzünde yüz var mı? Soru iki: Senin yüz fotoğrafın çekilecek Sende çekilecek yüz var mı? '........................................................... (*)
bazan versen bi türlü vermesen bi türlü olan şey...
(öğretmenler iki türlü yaşar bu çelişkiyi...bu konumuz dışında ilki önemli olan- herkese verilmemesi gerekendir. ama herkes herkese verebilir. herkesse biri herkese vermesi normaldir. o zaman sorun nedir? sorun yüzde midir?
bir de bu da her şey gibi eskiyen bir şeydir. yüzünüzü eskitmeyiniz... nokta koyalım bari .
sen öğrettin bana kendinden çıkmadan varmayı bütüne ... yani dünyanın merkezinde durup oturup taş gibi hem de yel yepelek gezmeyi başka gönüllerde .... yani sen gibi kalıp yani kalıp gibi öyle dur hem de sevil alabildiğine bu kadar olur! ... sen bana öğrettin nasıl sevilir ama sen öğrenebildin mi kendin... kimbilir?
belki farkında bile değilsin sen! ama... 'yüzündür cihanı münevver eden...'.
Temizse, ruhu çirkini rahatsız eder, çünkü yamukluğuna ayna tutar, ondan o çirkinliğini sıvayacak yer arar, ve elemede, boşa vakit geçirdiği dünya zemininde, gününü bekle, ve burda geride kaldığı yarışta, düştüğü yerde, ister istemez, başarılı olur ve kalıcı hayatına kavuşur, biraz sancılı, ama, layığıdır.
Karşımıza çıkan her yüz, yüz değildir, bir yüz edinebilmesi için, yüzünün olması gerekir. Levinasın özellikle felsefisini - yüz - üzerinden kurması temel çelişkinin nerde yattığını göstermek amaçlıdır.
Arzu, sonsuzun hiçbir ölçütle ölçülemeyecek sonsuzluğunun peşine düşer. Arzunun ölçmeye çalıştığı bu aşırılığın adı yüzdür. Öyleyse metafizik arzu, ben ve başkası arasındaki asimetrik ayrılığın kabulüyle beliren sonsuza ancak başkasının yüzü aracılığıyal tanıklık edebilir. Aşkınlığın imkanı bende değil, başkasının yüzündedir, başkası bizzat yüzü nedeniyle aşkındır. Bu aşkınlığa erişmenin bedeli varlığın yerine iyiyi seçmek, önceliği egoya değil başkaya, yabancıya vermektir. Egoist olmayan ve varlığın ötesindeki iyinin peşine düşen arzu, adaleti bu yoldan gün yüzüne çıkarır.
LEVİNAS, Fransız Filozof, 1995
Hiç durmadan, asla geri dönmeden tırmanıyor ve hiç kimse bilmiyor,
onun nereye gittiğini, taşıdığı yük ağır ama bacakları bağlı değil ve
iyi işitmiyor kulakları, Adını haykırdığı hiçbir kapı açılmadı. Ancak
birini beklediklerini anlayınca, yüzünü değiştirmek geldi aklına. Derken,
o hep beklenen ama, hiç gelmeyen kişinin yerine girdi.
Pierre REVERDY, 1960, Fransız Şair.
Çev. Halil GÖKHAN.
Tanrı beni bir çakıltaşı gibi bu masalsı göle fırlattığında, sayısız dalgayla bulandırdım suyun yüzünü. Ama gölün derinliğine ulaştığım zaman rahatladım.
Sevmenin Tarihi...
İç yüzümüz gizlensin astarla yüz gerek
Sermaye yüzden eksik doksan değil yüz gerek.
İsteyene yüz değil yüz bin veren cömert var
Yüz istemek kolay da istemeye yüz gerek...
____________Y Ü Z Ü N
__________________________h
__________________________er
__________________________bit
_________________________kinin
_______________________yaprağından
_____________________farklı__görünür
____________________yüzün______yüzün
_____________________her_________her
___________________çiçeğin_______çiçeğin
_________________giysisinde______giysisinde
________________başka__________________başka
_______________kesimsin_______________kesimsin
_______________renksin__________________renksin
_______________her__________________________her
_______________yerden___________________yerden
________________bakarsın______________bakarsın
__________________gözlerime________gözlerime
________________________her_______her
_______________________yerden___yerden
_______________________her______renkte
________________________ve________her
___________________________biçimde
_____________________________gözle
______________________________rin
______________________________ya
_______________________________ra
________________________________ta
_________________________________nı
__________________________________m
____________Onur BİLGE
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? sair=42021&siir=598001&order=oto
Otomatik sıralamaya göre 30. sayfadaki 600. şiir...
Yüzünü çizdim hayalimde defalarca...Önce kapkara,derin gözlerin,sonra o çok özel,biçimli,karekterli burnun; ucu sivrilirken aniden kütleşiveren,sanki dediğim dedik diyecekken -aniden vazgeçermiş gibi,sanki herşey devam edecek gibi görünürken bıçak gibi kesip atmış gibi.Senin yüzünde herşey keskin:bakışların,dudak çizgilerin,yüz çizgilerin,burun kemiğin...Saçların asi,rengi gibi.Ya esmerliğin? Hiç kimseye esmerliğin bu kadar yakıştığını görmemiştim.Senin yüzünü benden başka kim daha güzel çizebilir?
ardında ne gizli bilemediğim...
'Soru bir:
Senin yüz fotoğrafın çekilecek
Yüzünde yüz var mı?
Soru iki:
Senin yüz fotoğrafın çekilecek
Sende çekilecek yüz var mı? '........................................................... (*)
'varsa ne âlâ'
emirdir:
-yüz.
sayıdır:
yazıyla; yüz. sayıyla; 100
bi de yüze gülmek vardır, fenadır bu...
gülmeyiniz...
bazan versen bi türlü vermesen bi türlü olan şey...
(öğretmenler iki türlü yaşar bu çelişkiyi...bu konumuz dışında ilki önemli olan-
herkese verilmemesi gerekendir. ama herkes herkese verebilir. herkesse biri herkese vermesi normaldir. o zaman sorun nedir? sorun yüzde midir?
bir de bu da her şey gibi eskiyen bir şeydir.
yüzünüzü eskitmeyiniz...
nokta koyalım bari
.
doksan dokuz yüz
dere tepe düz:P
yüzünde kaşıyla gözünden başka karası olmayan, kimse o?
Yüzündür cihanı münevver eden
sen öğrettin bana
kendinden çıkmadan varmayı bütüne
...
yani dünyanın merkezinde durup oturup taş gibi
hem de yel yepelek gezmeyi başka gönüllerde
....
yani sen gibi kalıp
yani kalıp gibi öyle dur
hem de sevil alabildiğine bu kadar olur!
...
sen bana öğrettin nasıl sevilir
ama sen öğrenebildin mi kendin... kimbilir?
belki farkında bile değilsin sen!
ama... 'yüzündür cihanı münevver eden...'.
Gül Ozan
Yüzümün yarısı sen de kaldı.. Yüzümün yarısı, öbür yarısına ağlayıp duruyor şimdi! (C.E.)