Az zaman içre çok iş etmiş idi, Sâyesi olmuş idi âlemgir; Şems-i asır idi asırda şemsin, Zılli memdûd olur,zamanı kasîr. Girse meydân-ı rezme şîr-i delir, Çıksa eyvan-ı bezme mihr-i münîr. Hayf, Sultan Selim'e, hayf ve diriğ! Hem kalem ağlasun anâ, hem tiğ!
osmanlı'nın en parlak donemi için kanuni derler bence yavuzdur devlet hazinesine ondan cok gelir sokan yoktur.. onun fethine baskalarının hayatı bile yetişmemiştir... Allah nasip ederse müstakbel oğlumun isim babasıdır...ellerinden operim sultanım..
o bir cihan padişahı o bir çınar o benim ideolüm o osmanlının yüz akı o yüreğindekileri yazıya dökmesini bilecek kadar şair ruhlu o islam dinini yüceltecek kadar müslüman ruhlu o bir türk o fatih sultanın torunu eğer bugun şii değilsek alwvi değilsek bu cihan padişahı yavuz sultan sayesindedir bugun islam dini afrikada ve asyada hüküm sürüyorsa bu yavuz sultan selim sayesindedir mekanın cennet olsun padişahım torunlarınız ecdadın izinde sen rahat uyu...
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur, Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur. Sadıkane belki ol bu dünyada dildar olur, Yar olur, ağyar olur, dildar olur, serdar olur. Büyük İnsan, Büyük Hükümdar.
Kürde fırsat verme ya Rab Dehr'e sultan olmasın, Ayağını sıksın çarık, asla iflah olmasın, Vur sopayı al ekmeğini, karnı bile doymasın Ol çeşmemden gâvur içsin, kürde nasip olmasın.... YAVUZ SULTAN SELİM
Yavuz baba... senin değerini anlamayan hainlerde olsa...sana laf eden tohumu bozuklarda olsa... sen tarihini bilen milletini bilen vatanını seven her türk evladının kalbindesin...sen ki...3 yıl içinde koca ordunu Anadolu yaylarından,İran bozkırlarına Arap çöllerine götürebilecek kadar büyük bir lider büyük bir isyanı bir konuşmanla önleyebilen birisisin... Sen dönemin en güçlü iki devletinden birini ortadan kaldıran öbürünü ise kendine gelemeyecek kadar ağır darbe inidren bir komutansın... başka padişahlar sarayda alem yaparken sen istanbulda sarayda doğru dürüst gün bile geçirmemişsin...her zaman sade giyinen bir alimin atının ayağından sıçrayan çamura bile değer veren bir bilgesin...esirlere bile değer veren bir insansın...sen topraklarımızı iki buçuk kat genişleten Kudüs Mekke ve Medineyi kutsal yerleri bize geçirten 500 yıl osmanlı hakimiyetinde kalacak olan ortadoğu toprakları ile halen bizim olan güneydoğuyu ve kalbimizde bizim olan kuzey ırakı fetheden padişahımızsın....Sen at üstünde dünyayı fetheden Türklük için can veren bir bozkurtsun... Ulu hakanım sen rahat uyu seni milyonlar seviyor kalbinde besliyor... mekanın cennet olsun YAVUZ SULTAN SELİM HAN-I HAZRETLERİ...
Cihangir Türk hakanı. Osmanlı hanedanının 9. padişahıdır. babası Sultan 2. beyazıd. dedesi ise Fatih sultan mehmet handır. Sade giyinmeyi seven, devlet işleriyle uğraşan, şair, usta bir satranç oyuncusu, ciddi ve de hiddetli idi. Babasının 'oğul gazan çok saltanatın az olsun' dediği rivayet edilir, 1512-1520 yılları arasında saltanat sürmüş ve istanbulda çok kısa süre oturabilmiştir. Moğol istilasına karşı durabilen tek devlet olan Memlük (Kölemen) Türk devletini yıkmış, mısır, suriye, hicaz bölgesini osmanlı topraklarına katmıştır. O devirde dünyanın 2. büyük gücü olarak gösterilen Türk Safevi devletine Çaldıranla beraber büyük darbe indirmiştir. 1516 yılında bugünkü Kilis yakınlarında memlük ordusunu yenmiş yaptırdığı çeşmeye ise; 'Kürde fırsat verme ya rab. Dehre sultan olmasın. Ayağını çarık sıksın, asla iflah olmasın. Vur şamarı al haracı, karnı bile doymasın. Bu çeşmeden acem, rum içsin. bir damlası kürde nasip olmasın' Yazdırmıştır. Gene Oğuz türkleri için; 'Yadlar ve tatlar dersaadete kalagelir. Ya sadaret ya vezaret umagelir. Oğuz ise hanını göregelir. Ya canını ya malını veregelir' demiştir. Hazırlığını yaptığı batı seferine çıkamadan iki kürek kemiği arasında çıkan şark çibanını sıktırması sonucu yakalandığı enfoksiyanla 1520 yılında vefat etmiştir. Ruhun şad olsun ulu hakan.
Şah İsmail türktü ama türkün yüz karasıydı asla osmanlı ile er meydanına çıkamadı hep osmanlıyı içten yıkmaya çalıştı çaldıran savaşında ise artık köşeye sıkıştığı için savaştı savaşı kaybettiğini anlayıncada arkasına bakmadan kaçtı... Bağdata girince bütün islamı eserleri yıkıp şehir halkını kılıçtan geçirdi.. Yavuz baba iyi verdi dersini çaldıranda bir koydu devlet daha 30 yıl kendine gelemedi...Yavuz baba İran içlerine kadar girdi o kaçacak delik aradı en sonunda Yavuz sultan selim geri dönerken başkente koca bir fistan bıraktı şah ismaile(herlade çok yakışmıştır ona) :)))
bir insanın annesinin ya da babasının farklı bir ırktan olması önemli değildir ki zaten osmanlı saltanat ile yönetiliyordu.Osman Bey bu devleti kurduğuna ve başa gelenlerde onun soyundan olduğuna göre bütün padişahlarımız Türktür.Şu var yabancı sevdası yüzünden (malum o zamanlardan beri düşkünüz yabancı kadınlarına) kanlarına farklı kanlar karışmış olabilir bu çok ta mühim bir mesele değildir. Sonuçta dünyada hiç kimse safkan değildir bu ıspatlanmış bir gerçektir.Gelelim Yavuz Sultan Selim e heybeti asaleti yüceliği ile düşmanlarının bile gözlerini kamaştıran tam bir TÜRK tam bir MÜSLÜMAN tam bir YİĞİT tir. Doğru durmayanların da cezasını öyle bir vermiştir ki bir daha hiç kimse aynı yanlışları yapmaya cesaret edememiştir işte böyle yiğitler yönettiği için osmanlı devleti 600 yıl şanla şerefle yaşamıştır ruhu şad olsun
Şah İsmaili bahane ederek Anadoluda 40 bin masum ve savunmasız Aleviyi kadın cocuk genc yaşlı demeden katletme başarısını göstermiş cihan padişahı katil! ! ! . Ne anası müslüman türk ne babası! ! ! . AMA UNUTTĞU ŞUKİ O OSMANLIYI OSMANLI YAPAN ALEVİLERDİ... Onun yaptığı katliamlar kuruluşunda sevgi ve hoşgörüyü baştacı yapan İmparatorlugu barbarlaştırmıştır. sonrada yıkılıp gitmiştir... HAYIRLISI OLMUŞ...
yavuz baba alemde kral bir sensin birde 4.murat... dini bozuklar dinden dönenler senin ismini sadece lafla kirletebilirler peygamber efendimizin sünnetinin yolundan giden bizler senin ne olduğunu zaten biliyoruz....
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı Padişahı gibi sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında veziri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: = Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş. =Vezir, Yavuz'dan cevap alacağı ümidiyle: =Evet, Hünkarım bilirim, dediğinde; Yavuz cevabı yapıştırmış: =Ben de bilirim.
Her zaman az ama öz konuşan verdiği cevaplarıyla herkese ders veren bir padişahımızdı.
islam dünyasını tek çatı altında toplamaya karalı adaletli gösterişten uzak sade yaşamı seven dost olarak tek ALLAHı gören........yazacak o kadar şey warki onun hakkında :)
Sina çölünü Kılavuzu sayesinde geçmiş ehl-i dil bir osmanlı sultanıdır...
kulağında küpesi ile bilinen de yine tek Osmanlı sultanıdır...
Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethettiğinde bakıyor ki insanların kulaklarında küpeler var. 'Bu küpeler ne? ' diyor. Renk renk küpeler; bir kısmı siyah küpe, bir kısmı beyaz küpe. Bir kulaklarına bir küpe takmışlar; siyah, demirden küpe. 'Bu' diyorlar, 'Siyah olanlar Süleyman Paşa'nın kulları; beyaz olanlar Hasan Paşa'nın kulları' (Bunlar hep Paşaların kullarını tanımak için kulaklarına taktığı şey.) 'Getirin! ' diyor 'Hangi renk yok, o renkten bir tane de benim kulağıma takın' diyor. 'Eeee' diyorlar, 'Hangi paşanın rengini takacaksın? ' 'Ne paşası? ' diyor 'Orası var. Allah var. Onlar paşaların kulları olmaya devam etsinler. Ben Allah'ın kuluyum.' diyor. Ve herkes Yavuz Sultan Selim'i küpeli olan o resmiyle görünce, 'Allah Allah, ne biçim padişah bu! ' diyorlar, 'Gayri ciddi bir padişah, kulağı küpeli padişah.' Oysa ki; orada çok derin bir mana var. O küpe onun Allah'ın kulu olduğunu ispat ediyor herkese.
Şairdir aynı zamanda...
8 yıllık taht ömrüne sığdırılanlar ise hakikaten kelimeleri aciz bırakır cinsten...
Yavuz'un,kendisine aşık olduğu ve adına şiirler yazdığı cariyesi,Mısır seferinden sonra sıranın kendilerine geleceğini bilen Batılı akrabalarının teşvikiyle,sefer hazırlıkları esnasında Yavuz'un huzurunda:
-Sultanım! Bu uzun bir sefer olacak ve belki sizi bir daha görmem mümkün olmayacak; bu ayrılığa dayanamam,vazgeçseniz!
Bunun yalnızca kadın hissiyatıyla söylenmiş sözler olmadığını gören koca Sultan ihanetin cezasını kendi kılıcıyla infaz ediyor...
Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri,kendisinden kaçan Şah İsmail'i tehdit ve tahrik etmek için şu mektubu yazıyor:
'Davete icabet edip,uzun yollar katederek memleketine girdik.Fakat sen meydanda bile görünmüyorsun.Padişahların ellerindeki memleketleri,onların nikahlısı gibidir.Erkek ve yiğit olanlar,kendi ellerinden başkasını ona dokundurtmazlar.Halbuki bunca gündür askerlerimle memleketine girip yürüyorum,hala senden haber yok.Seni korkutmamak için,askerimden 40 bin kişiyi ayırıp Sivas'la Kayseri arasında bıraktım.Hasma mürüvvet ancak bu kadar olur.Bundan sonra da saklanıp gözükmezsen erkeklik sana haramdır.Miğfer yerine yaşmak ve zırh yerine çarşaf giyip,serdarlık ve şahlık davasından vazgeç! '
Yavuz Sultan Selim Han, dünya tarihinin yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan olduğu gibi, tarihin en büyük cihangirlerinden de biridir. Devlet ve millet söz konusu olduğunda sertleşir, kimsenin gözünün yaşına bakmazdı. Yavuz Sultan Selim Han, istişare yapmadan hiçbir işe başlamazdı. Uzun uzun istişareler yapar, işin ehli ile karar alır, karar alındı mı, konu onun için kapanmıştır. Yakın çevresine şöyle der: –Herhangi bir iş hususunda karar almadan önce isteyen istediği görüşü beyan etsin. Karar alındıktan sonra, kararın aleyhine konuşanı zinhar cezalandırırım. Yavuz çok sert karakterlidir. Korkusu bütün devlet erkânının yüreklerine sınmıştır. Böyle sert yapıdaki bir sultan, sertliğinin aksine tarihin en merhametli sultanlarından biridir. Tarihte onun kadar ağlayan başka bir Hükümdar bulmak zordur. Yavuz'un ne yaman bir hükümdar olduğunu şu hadise ortaya koymaktadır. Yavuz, İslam hilafetini üzerine almıştır. Halifelik sıfatı ile ilk Cuma namazını Halep'te kılmaktadır. Hatip hutbede Cuma hutbesini okumaktadır. Hatip hutbeyi Yavuz adına okuyor, Yavuz'un sıfatlarını sayarken şöyle der: 'Hakımü'l–Haremeyn' Hatibin bu hitabı, Sultan Yavuz'da üzerinde olumsuz etki yaptı. Tarihçi Öztüna, bu meseleye şöyle bir açıklama getirir: 'Hatip, Yavuz'un haberi olmadan bu hutbeyi, hazırlamış ve okumuş olamaz. Hatibin,'Hakım' kelimesini kullanacağını Yavuz bilmektedir. Fakat Yavuz o esnada kendisine gelen bir heyecan, tevazu yada ilham ile 'hakim' kelimesini 'hadim'e çevirir.(11) Miladı 1516 yılına kadar 'Hakımü'l–Haremeyn' diye anılan Halifeler, bu tarihten itibaren Yavuz'un düzeltmesi ile 'Hadimu'l–Haremeyn' şeklinde bütün İslam dünyasının camilerinde Cuma hutbelerinde okunmaya başlanır. Hatip hutbeden inerken, Yavuz Sultan Selim Han'da, üzerine oturduğu kılımı kaldırır, camının taş zeminin de secde eder. Caminin içi dişi cemaatle doludur. Cihan Hükümdarının bu hareketi, cemaati galeyana getirir. Duygular coşmuş, gözler pınar olmuştur. Bu hadiseye tarihçilerin yorumu şudur: 'İslâm tarihinde diyânetperverliğin bu derece üstün başka bir misali bulunmaz dense yeridir' der ve Yavuz Selîm'in bu suretle şair Kâ'b bin Züheyr'in kasidesine karşı hırkasını vermiş olan Peygamber Aleyhisselâm'a imtisal etmiş olduğunu kaydetmektedir. Rıdanıye'de ordunun en önünde düşmanla göğüs göğüse savaşmaktadır. Bu durumu gören yakın çevresi, Yavuz'a biraz geri çekilmesi için ricada bulunur: –Sultanım! Allah korusun siz şehid olursanız ordu ve devlet başsız kalır. Yavuz çevresinin bu ikazına aldırmaz: –Biz Fatih torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyiz, diyen tarihin şanlı Yavuz'u, 2. büyük meydan savaşını kazanıyordu. Tarihçi Öztuna'da şu notu düşmektedir: 'Ülkesinin her tarafında yanız adaletin hâkim olmasını istedi. Boş vakitlerini, âlim ve ediplerin meclislerinde geçirmekten hoşlanırdı. İlmi sever, ulemaya hürmet ederdi.'(12) Yavuz'a niçin güzel ve süslü elbiseler giymediği sorulduğunda o şu tarihi cevabı verir: –Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız Allah, vücudun dışına değil, içindeki cevhere, imana bakar. Asya ve Afrika'daki fetihler Osmanlı'yı gerçek bir cihan devleti haline getirdi. Osmanlı'nın her sahadaki gücü, dünyanın diğer bütün devletlerinin gücünden fazlaydı.
'Daha kalsa dünya meydanlarını, İki şehsuvara dar bulacaktı. Takvimler gününden gün almasalar, Belki karadeniz ak olacaktı. Ağlasın taşlara kapanıp tarih, Selîm'ler gelir de Yavuz'lar gelmez! '
işte vatan hainlerine en büyük ceza... devşirme hainler hristiyanlık dünyası tamamen türklerin hakimiyetine geçecek korkusuyla cem sultanın tahta geçmemesi için herşeyi yaptılar...çünkü bayezid kendi halinde biriydi gününü gün eder tahriklere kolay gelirdi onu kontrol etmek kolaydı...oysa cem babası fatih gibi atılgan cesur halkın sevgilisi gözüpek yiğit biriydi... ama ne oldu işte o korudukları ve şuanki yahudileri başımıza bela eden sultan bayezid cezasını kendi oğlundan buldu...yavuz baba yaptı darbeyi...ondan olma kanuni de viyana ya kadar yürüdü...ah bir de şehzade mustafa ölmeyip de padişah olsaydı o zaman ne yapacaktınız...
Çok büyük adammış..babasının ülkeyi kötü yönettiğini görünce babasını zorla tahtdan indirir..yani bugünün deyimiyle darbe yapar..sadece 8 sene padişahlık yapmış ama neler neler yapmış..araştırın..
padişahları niye kutsal sayıp başımızın tacı edelim.. padişah işte.. onun tarihçisi ne kadar tarafsız olur.. üstelik bunu yerenler daha fazla bile.. çok çekmişler demek.. (aleviler nefret eder)
yavuz asrın güneşiydi güneşinde ikindi vakti gibiydi
gölgesi uzun zamanı kısaydı:(
osmanlıda yükseliş döneminin en sevdiğim padişahı.allah mekanını cennet etsin.hızlı yaşayıp genç öldü.uzun yaşasaydı kimbilir neler olurdu.
Az zaman içre çok iş etmiş idi,
Sâyesi olmuş idi âlemgir;
Şems-i asır idi asırda şemsin,
Zılli memdûd olur,zamanı kasîr.
Girse meydân-ı rezme şîr-i delir,
Çıksa eyvan-ı bezme mihr-i münîr.
Hayf, Sultan Selim'e, hayf ve diriğ!
Hem kalem ağlasun anâ, hem tiğ!
osmanlı'nın en parlak donemi için kanuni derler bence yavuzdur
devlet hazinesine ondan cok gelir sokan yoktur..
onun fethine baskalarının hayatı bile yetişmemiştir...
Allah nasip ederse müstakbel oğlumun isim babasıdır...ellerinden operim sultanım..
o bir cihan padişahı o bir çınar o benim ideolüm o osmanlının yüz akı o yüreğindekileri yazıya dökmesini bilecek kadar şair ruhlu o islam dinini yüceltecek kadar müslüman ruhlu o bir türk o fatih sultanın torunu eğer bugun şii değilsek alwvi değilsek bu cihan padişahı yavuz sultan sayesindedir bugun islam dini afrikada ve asyada hüküm sürüyorsa bu yavuz sultan selim sayesindedir mekanın cennet olsun padişahım torunlarınız ecdadın izinde sen rahat uyu...
Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur,
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur.
Sadıkane belki ol bu dünyada dildar olur,
Yar olur, ağyar olur, dildar olur, serdar olur.
Büyük İnsan, Büyük Hükümdar.
alkışlar YAVUZ BABA için bu ülke ve evlatları ona minnettar oldu ve öyle kalacak........
Kürde fırsat verme ya Rab Dehr'e sultan olmasın,
Ayağını sıksın çarık, asla iflah olmasın,
Vur sopayı al ekmeğini, karnı bile doymasın
Ol çeşmemden gâvur içsin, kürde nasip olmasın....
YAVUZ SULTAN SELİM
Yavuz baba...
senin değerini anlamayan hainlerde olsa...sana laf eden tohumu bozuklarda olsa...
sen tarihini bilen milletini bilen vatanını seven her türk evladının kalbindesin...sen ki...3 yıl içinde koca ordunu Anadolu yaylarından,İran bozkırlarına Arap çöllerine götürebilecek kadar büyük bir lider büyük bir isyanı bir konuşmanla önleyebilen birisisin...
Sen dönemin en güçlü iki devletinden birini ortadan kaldıran öbürünü ise kendine gelemeyecek kadar ağır darbe inidren bir komutansın...
başka padişahlar sarayda alem yaparken sen istanbulda sarayda doğru dürüst gün bile geçirmemişsin...her zaman sade giyinen bir alimin atının ayağından sıçrayan çamura bile değer veren bir bilgesin...esirlere bile değer veren bir insansın...sen topraklarımızı iki buçuk kat genişleten Kudüs Mekke ve Medineyi kutsal yerleri bize geçirten 500 yıl osmanlı hakimiyetinde kalacak olan ortadoğu toprakları ile halen bizim olan güneydoğuyu ve kalbimizde bizim olan kuzey ırakı fetheden padişahımızsın....Sen at üstünde dünyayı fetheden Türklük için can veren bir bozkurtsun...
Ulu hakanım sen rahat uyu seni milyonlar seviyor kalbinde besliyor...
mekanın cennet olsun YAVUZ SULTAN SELİM HAN-I HAZRETLERİ...
Cihangir Türk hakanı.
Osmanlı hanedanının 9. padişahıdır. babası Sultan 2. beyazıd. dedesi ise Fatih sultan mehmet handır.
Sade giyinmeyi seven, devlet işleriyle uğraşan, şair, usta bir satranç oyuncusu, ciddi ve de hiddetli idi. Babasının 'oğul gazan çok saltanatın az olsun' dediği rivayet edilir, 1512-1520 yılları arasında saltanat sürmüş ve istanbulda çok kısa süre oturabilmiştir.
Moğol istilasına karşı durabilen tek devlet olan Memlük (Kölemen) Türk devletini yıkmış, mısır, suriye, hicaz bölgesini osmanlı topraklarına katmıştır. O devirde dünyanın 2. büyük gücü olarak gösterilen Türk Safevi devletine Çaldıranla beraber büyük darbe indirmiştir.
1516 yılında bugünkü Kilis yakınlarında memlük ordusunu yenmiş yaptırdığı çeşmeye ise;
'Kürde fırsat verme ya rab. Dehre sultan olmasın.
Ayağını çarık sıksın, asla iflah olmasın.
Vur şamarı al haracı, karnı bile doymasın.
Bu çeşmeden acem, rum içsin. bir damlası kürde nasip olmasın'
Yazdırmıştır.
Gene Oğuz türkleri için;
'Yadlar ve tatlar dersaadete kalagelir.
Ya sadaret ya vezaret umagelir.
Oğuz ise hanını göregelir.
Ya canını ya malını veregelir' demiştir.
Hazırlığını yaptığı batı seferine çıkamadan iki kürek kemiği arasında çıkan şark çibanını sıktırması sonucu yakalandığı enfoksiyanla 1520 yılında vefat etmiştir.
Ruhun şad olsun ulu hakan.
Şah İsmail türktü ama türkün yüz karasıydı asla osmanlı ile er meydanına çıkamadı hep osmanlıyı içten yıkmaya çalıştı çaldıran savaşında ise artık köşeye sıkıştığı için savaştı savaşı kaybettiğini anlayıncada arkasına bakmadan kaçtı...
Bağdata girince bütün islamı eserleri yıkıp şehir halkını kılıçtan geçirdi..
Yavuz baba iyi verdi dersini çaldıranda bir koydu devlet daha 30 yıl kendine gelemedi...Yavuz baba İran içlerine kadar girdi o kaçacak delik aradı en sonunda Yavuz sultan selim geri dönerken başkente koca bir fistan bıraktı şah ismaile(herlade çok yakışmıştır ona) :)))
bir insanın annesinin ya da babasının farklı bir ırktan olması önemli değildir ki zaten osmanlı saltanat ile yönetiliyordu.Osman Bey bu devleti kurduğuna ve başa gelenlerde onun soyundan olduğuna göre bütün padişahlarımız Türktür.Şu var yabancı sevdası yüzünden (malum o zamanlardan beri düşkünüz yabancı kadınlarına) kanlarına farklı kanlar karışmış olabilir bu çok ta mühim bir mesele değildir. Sonuçta dünyada hiç kimse safkan değildir bu ıspatlanmış bir gerçektir.Gelelim Yavuz Sultan Selim e heybeti asaleti yüceliği ile düşmanlarının bile gözlerini kamaştıran tam bir TÜRK tam bir MÜSLÜMAN tam bir YİĞİT tir. Doğru durmayanların da cezasını öyle bir vermiştir ki bir daha hiç kimse aynı yanlışları yapmaya cesaret edememiştir işte böyle yiğitler yönettiği için osmanlı devleti 600 yıl şanla şerefle yaşamıştır ruhu şad olsun
seven bi kadına yaptırılmış pembe mermerden bi mezar taşı
Şah İsmaili bahane ederek Anadoluda 40 bin masum ve savunmasız Aleviyi kadın cocuk genc yaşlı demeden katletme başarısını göstermiş cihan padişahı katil! ! ! . Ne anası müslüman türk ne babası! ! ! .
AMA UNUTTĞU ŞUKİ O OSMANLIYI OSMANLI YAPAN ALEVİLERDİ...
Onun yaptığı katliamlar kuruluşunda sevgi ve hoşgörüyü baştacı yapan
İmparatorlugu barbarlaştırmıştır. sonrada yıkılıp gitmiştir...
HAYIRLISI OLMUŞ...
yavuz baba alemde kral bir sensin birde 4.murat...
dini bozuklar dinden dönenler senin ismini sadece lafla kirletebilirler peygamber efendimizin sünnetinin yolundan giden bizler senin ne olduğunu zaten biliyoruz....
sert ve otoriter görüntüsünün altında merhamet dolu bir kalp taşıyan Allah dostu muhteşem bir insan... mükemmel bir Osmanlı padişahı...
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı Padişahı gibi sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında veziri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
= Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş.
=Vezir, Yavuz'dan cevap alacağı ümidiyle:
=Evet, Hünkarım bilirim, dediğinde; Yavuz cevabı yapıştırmış:
=Ben de bilirim.
Her zaman az ama öz konuşan verdiği cevaplarıyla herkese ders veren bir padişahımızdı.
islam dünyasını tek çatı altında toplamaya karalı adaletli gösterişten uzak sade yaşamı seven dost olarak tek ALLAHı gören........yazacak o kadar şey warki onun hakkında :)
Sina çölünü Kılavuzu sayesinde geçmiş ehl-i dil bir osmanlı sultanıdır...
kulağında küpesi ile bilinen de yine tek Osmanlı sultanıdır...
Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethettiğinde bakıyor ki insanların kulaklarında küpeler var.
'Bu küpeler ne? ' diyor. Renk renk küpeler; bir kısmı siyah küpe, bir kısmı beyaz küpe. Bir kulaklarına bir küpe takmışlar; siyah, demirden küpe.
'Bu' diyorlar, 'Siyah olanlar Süleyman Paşa'nın kulları; beyaz olanlar Hasan Paşa'nın kulları' (Bunlar hep Paşaların kullarını tanımak için kulaklarına taktığı şey.)
'Getirin! ' diyor 'Hangi renk yok, o renkten bir tane de benim kulağıma takın' diyor. 'Eeee' diyorlar, 'Hangi paşanın rengini takacaksın? ' 'Ne paşası? ' diyor 'Orası var. Allah var. Onlar paşaların kulları olmaya devam etsinler. Ben Allah'ın kuluyum.' diyor. Ve herkes Yavuz Sultan Selim'i küpeli olan o resmiyle görünce,
'Allah Allah, ne biçim padişah bu! ' diyorlar, 'Gayri ciddi bir padişah, kulağı küpeli padişah.'
Oysa ki; orada çok derin bir mana var. O küpe onun Allah'ın kulu olduğunu ispat ediyor herkese.
Şairdir aynı zamanda...
8 yıllık taht ömrüne sığdırılanlar ise hakikaten kelimeleri aciz bırakır cinsten...
Mekânı Cennet olsun...Rahmet O'na...
Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş.........
Bir veliye bende olmak cümleden evla imiş.........
Yavuz'un,kendisine aşık olduğu ve adına şiirler yazdığı cariyesi,Mısır seferinden sonra sıranın kendilerine geleceğini bilen Batılı akrabalarının teşvikiyle,sefer hazırlıkları esnasında Yavuz'un huzurunda:
-Sultanım! Bu uzun bir sefer olacak ve belki sizi bir daha görmem mümkün olmayacak; bu ayrılığa dayanamam,vazgeçseniz!
Bunun yalnızca kadın hissiyatıyla söylenmiş sözler olmadığını gören koca Sultan ihanetin cezasını kendi kılıcıyla infaz ediyor...
Yavuz Sultan Selim Han Hazretleri,kendisinden kaçan Şah İsmail'i tehdit ve tahrik etmek için şu mektubu yazıyor:
'Davete icabet edip,uzun yollar katederek memleketine girdik.Fakat sen meydanda bile görünmüyorsun.Padişahların ellerindeki memleketleri,onların nikahlısı gibidir.Erkek ve yiğit olanlar,kendi ellerinden başkasını ona dokundurtmazlar.Halbuki bunca gündür askerlerimle memleketine girip yürüyorum,hala senden haber yok.Seni korkutmamak için,askerimden 40 bin kişiyi ayırıp Sivas'la Kayseri arasında bıraktım.Hasma mürüvvet ancak bu kadar olur.Bundan sonra da saklanıp gözükmezsen erkeklik sana haramdır.Miğfer yerine yaşmak ve zırh yerine çarşaf giyip,serdarlık ve şahlık davasından vazgeç! '
Yavuz Sultan Selim Han, dünya tarihinin yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan olduğu gibi, tarihin en büyük cihangirlerinden de biridir. Devlet ve millet söz konusu olduğunda sertleşir, kimsenin gözünün yaşına bakmazdı.
Yavuz Sultan Selim Han, istişare yapmadan hiçbir işe başlamazdı. Uzun uzun istişareler yapar, işin ehli ile karar alır, karar alındı mı, konu onun için kapanmıştır. Yakın çevresine şöyle der:
–Herhangi bir iş hususunda karar almadan önce isteyen istediği görüşü beyan etsin. Karar alındıktan sonra, kararın aleyhine konuşanı zinhar cezalandırırım.
Yavuz çok sert karakterlidir. Korkusu bütün devlet erkânının yüreklerine sınmıştır. Böyle sert yapıdaki bir sultan, sertliğinin aksine tarihin en merhametli sultanlarından biridir. Tarihte onun kadar ağlayan başka bir Hükümdar bulmak zordur.
Yavuz'un ne yaman bir hükümdar olduğunu şu hadise ortaya koymaktadır. Yavuz, İslam hilafetini üzerine almıştır. Halifelik sıfatı ile ilk Cuma namazını Halep'te kılmaktadır. Hatip hutbede Cuma hutbesini okumaktadır. Hatip hutbeyi Yavuz adına okuyor, Yavuz'un sıfatlarını sayarken şöyle der:
'Hakımü'l–Haremeyn'
Hatibin bu hitabı, Sultan Yavuz'da üzerinde olumsuz etki yaptı. Tarihçi Öztüna, bu meseleye şöyle bir açıklama getirir:
'Hatip, Yavuz'un haberi olmadan bu hutbeyi, hazırlamış ve okumuş olamaz. Hatibin,'Hakım' kelimesini kullanacağını Yavuz bilmektedir. Fakat Yavuz o esnada kendisine gelen bir heyecan, tevazu yada ilham ile 'hakim' kelimesini 'hadim'e çevirir.(11)
Miladı 1516 yılına kadar 'Hakımü'l–Haremeyn' diye anılan Halifeler, bu tarihten itibaren Yavuz'un düzeltmesi ile 'Hadimu'l–Haremeyn' şeklinde bütün İslam dünyasının camilerinde Cuma hutbelerinde okunmaya başlanır.
Hatip hutbeden inerken, Yavuz Sultan Selim Han'da, üzerine oturduğu kılımı kaldırır, camının taş zeminin de secde eder. Caminin içi dişi cemaatle doludur. Cihan Hükümdarının bu hareketi, cemaati galeyana getirir. Duygular coşmuş, gözler pınar olmuştur.
Bu hadiseye tarihçilerin yorumu şudur:
'İslâm tarihinde diyânetperverliğin bu derece üstün başka bir misali bulunmaz dense yeridir' der ve Yavuz Selîm'in bu suretle şair Kâ'b bin Züheyr'in kasidesine karşı hırkasını vermiş olan Peygamber Aleyhisselâm'a imtisal etmiş olduğunu kaydetmektedir.
Rıdanıye'de ordunun en önünde düşmanla göğüs göğüse savaşmaktadır. Bu durumu gören yakın çevresi, Yavuz'a biraz geri çekilmesi için ricada bulunur:
–Sultanım! Allah korusun siz şehid olursanız ordu ve devlet başsız kalır.
Yavuz çevresinin bu ikazına aldırmaz:
–Biz Fatih torunuyuz, çadır içinden savaş idare etmeyiz, diyen tarihin şanlı Yavuz'u, 2. büyük meydan savaşını kazanıyordu.
Tarihçi Öztuna'da şu notu düşmektedir:
'Ülkesinin her tarafında yanız adaletin hâkim olmasını istedi. Boş vakitlerini, âlim ve ediplerin meclislerinde geçirmekten hoşlanırdı. İlmi sever, ulemaya hürmet ederdi.'(12)
Yavuz'a niçin güzel ve süslü elbiseler giymediği sorulduğunda o şu tarihi cevabı verir:
–Vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri padişahlarına saygıdan ileri gelir. Biz kime şirin görünmek için süslü giyinelim ki? Bizim padişahımız Allah, vücudun dışına değil, içindeki cevhere, imana bakar.
Asya ve Afrika'daki fetihler Osmanlı'yı gerçek bir cihan devleti haline getirdi. Osmanlı'nın her sahadaki gücü, dünyanın diğer bütün devletlerinin gücünden fazlaydı.
'Daha kalsa dünya meydanlarını,
İki şehsuvara dar bulacaktı.
Takvimler gününden gün almasalar,
Belki karadeniz ak olacaktı.
Ağlasın taşlara kapanıp tarih,
Selîm'ler gelir de Yavuz'lar gelmez! '
'beni bir gözleri ahuya zebun eyledi felek'
tek kupesiyle yukaridaki sozleri :))
bunu bestelemek lazim, cem karaca yasasaydi ona yakisirdi.....
işte vatan hainlerine en büyük ceza...
devşirme hainler hristiyanlık dünyası tamamen türklerin hakimiyetine geçecek korkusuyla cem sultanın tahta geçmemesi için herşeyi yaptılar...çünkü bayezid kendi halinde biriydi gününü gün eder tahriklere kolay gelirdi onu kontrol etmek kolaydı...oysa cem babası fatih gibi atılgan cesur halkın sevgilisi gözüpek yiğit biriydi...
ama ne oldu işte o korudukları ve şuanki yahudileri başımıza bela eden sultan bayezid cezasını kendi oğlundan buldu...yavuz baba yaptı darbeyi...ondan olma kanuni de viyana ya kadar yürüdü...ah bir de şehzade mustafa ölmeyip de padişah olsaydı o zaman ne yapacaktınız...
Çok büyük adammış..babasının ülkeyi kötü yönettiğini görünce babasını zorla tahtdan indirir..yani bugünün deyimiyle darbe yapar..sadece 8 sene padişahlık yapmış ama neler neler yapmış..araştırın..
Osmanlı Devleti'nin tarihteki en sert,acımasız padişahı.
Ona hata,bir kere yapılırmış.
padişahları niye kutsal sayıp başımızın tacı edelim.. padişah işte.. onun tarihçisi ne kadar tarafsız olur.. üstelik bunu yerenler daha fazla bile.. çok çekmişler demek.. (aleviler nefret eder)
Bize Yiğitliği öğreten padişah. ama ne yazıkki bizde o sıfattan eser kalmamıştır.Allah bize o sıfatı(yiğitliği) öğrenmeyi tekrar nasip etsin.
ASİYİM
Asiyim yüzüm karasın sil Muhammet Mustafa
Dertliyim derdim çaresin kıl Muhammet Mustafa
Yerde görmez gökte görmez kör münafıklar seni
Yerde sensin gökte sensin ya Muhammet Mustafa
Başı üryan sine giryan kamu efgan ağlaşır
Çığrışıp feryat ederler ya Muhammet Mustafa
Dâr-ı veçhin çektiler iki gözüm nuruna
Neyleyim görmedi gözüm ya Muhammet Mustafa
Men ne günah işledim kimseler bilmez halim
Yazılı defterin içre sil Muhammet Mustafa
Ruz-ı mahşerde gelipte şefaat et sen bize
Vardığın Miraç Hakkı için ya Muhammet Mustafa
Hatai'm isyan içinde yüz tutup hazretine
Aybımızı gelme yüze ya Muhammet Mustafa
Şair: Şah İsmail Hatai
Şiir: Ya Muhammet Mustafa