Kültür Sanat Edebiyat Şiir

yalan rüzgarı sizce ne demek, yalan rüzgarı size neyi çağrıştırıyor?

yalan rüzgarı terimi Sinem Göçer tarafından tarihinde eklendi

  • Nusret Orhan
    Nusret Orhan

    Bir bok böceği almış fili altına,
    Timsahı suda boğmuş bizim topal karınca,
    Aslanı av seçmiş acıkınca zürafa,
    Herşey mümkün söz yalan rüzgarı olunca.
    .......................(Nusret ORHAN)

  • Erdem Ülkün
    Erdem Ülkün

    Tarihi söylemler,Tarih yazıcıları tarafından,siyasal toplumsal,kültürel bağlamda,çarpıtılarak kotarılan yalan rüzgarlarıdır.
    Dünyada,Resmi Tarihi olan hiç bir ülke demoratik değildir.

  • Erdem Ülkün
    Erdem Ülkün

    SOL'u olmayan İbrahim tatlıses,Mahzun Kırmızıgğl,ve Yılmaz Erdoğan bir Yılmaz Güney olabilme çabaları akamete uğramış magazinleşmiş popüler çağ kültürünün yalan rüzgarlarıdır.

  • Beste Negâr
    Beste Negâr

    ***

    Efendim, bıkkınlık ilen el-aman ilen gene huzurunuzdayım...

    Efendim, evvelki hikâyyelerimde belirtmiş idik; gerek sarayımızda gerekse tâbabet mektebimizde ve dâhi dâr’ül elhân’da çıkan tüm olayların müsebbibi hiç tartışmasız tâbii ki fî-yakalı garibesidir… bıkmış, usanmış vaziyyetteyim... inanmazsınız ama ne vakit tepeme taş düşse sapanı fî-yakalı’nın elinde bulmuşuzdur hep… efendim, sebep malûmdur daha evvelki hikâyelerimde de neşrettiğim üzere; şahsıma yapılan tüm bu sû-i kasd niteliğindeki komplimânlar meydânda iken başka bir müşârik aramaya ne münâsebet bulunur.. etrafımda ne zaman bir hâdise zühûr etse fî-yakalı’nın iştirâk ve medhâli olurdu…pek tâbii efendim, gayet tâbi efendim…

    efendim, daha evvel izhâr eylemiştik; ne yâlâna, ne dolâna ne de etrikalara tenezzül etmem :) asla ve de kat’a aksi bir iddiayı kabûl etmem; zirâ, belirtmiş idik, hukûkumuz tegayyür kabûl etmez bir hikmete müstenid’dir, kesinlikle eminlik ilen, şükür ilen; sen derdine yan ve de ağla, hâlâ boş havanda su dövmeye devâm ede dur allah’ın garip fî-yakalısı, allah’ın alelâde tâbibi…. efendim, basid bir zurnacı olduğunu da unutmayınız; hâni, dâr’ül elhân’da musîkî derslerimizde, tâlimler esnâsında enstrümanı olan zurnasından kulaklara ve de akıllara zarar çıkardığı tiz seslerden ötürü ve adab-ı muaşerete aykırılıktan üstâdımızın pek mümtaz okulumuzun tertip ve tasnif heyetine bildirdiği şikâyet üzerine, musîkî müesseseleri müdürlüğü’nce lâyıkı olan sulukule mahallesi yerel çalgı heyetine sürgün edilmişti…. evet, aynen böyle olmuştu… Allah râzı olsun üstâdımızdan…

    Efendim, inanın pek sıkılmış durumdayım tüm bu eziyyetlerden ötürü… tüm bu hâdiseler hâk ve hürriyetlerimi kısıtlamaktadır; sağlıklı düşünememekte ve dâhi korkumdan duygularımı bilem kimselere ve dâhi muhatâbına bilem söyleyememekte, izâh-ı merâm edememekteyim… hâlâ nereye gitsem peşimdedir, dilinde hep benim için bestelettirdiği buram buram aşk kokan şarkıları ilen, evet öyle… sankim, evlâtlık olan o değil de benmişim gibi herân peşimde olmasından dolayyı ne sarayımızda ne de mekteblerimde huzur bulamamakta, kıvranmakta, sakınmakta, çekinmekte, kırım kırım kırılmakta ve de tüm bu İstibdâtlardan ötürü içimde bastırdığım, açığa vuramadığım derdimden mütevellit gastritim azmakta artık ve dâhi inceden inceye ince derde düşmekte, erim erim eriyip neredeyse sıfır bedene düşmekteyim, vâh ilen… (sakın cû’ret edip reçete önermeyesin, paşa babama şikâyyet eder fizân’a sürgününü isterim bak)

    Efendim, besledik kargayı oydu gözümüzü, merhâmet ettik marâz doğurdu bu meskenetsiz fî-yakalı… Lânet olsun senlen karşılaştığım dakkaya ve dâhi sarayımıza geldiğin güne :)

    Efendim, tüm bu ifâdâtımız gereği gibi ma’lûm olduktan sonra cümle-i âleme ilân ederim ki, hiçbir şey gizli kalmayacak ve de elbet bir cezası olacaktır neticede… pek tâbii cezasız kalmayacaktır ki, gördüğüm zulmlerin, hakaretlerin gönlümde zerre kadar te’siri bilem kalmasın… işte, ıhvân-ı antoloji âlemine beyân-ı hakikât içün bu ilân-ı mürüvvet mendâneyi neşr eyledim… ifâdâtımızdan da anlaşıldığı üzere fî-yakalı’da zikr olunan sû-i niyetle antoloji âleminde şahsım hakkında meydân-ı ortaya ifşâ ettiği mesnetsiz iddialarla, hakaretlerle şahsımı vâhim hâllere düşürmesine müseâde etmeyeceğimi, maksatlı komplolara karşı hakkı hukukumu herdem savunacağımı ve ifk-ü iftira nefesleriyle yıkılmayacağımı cümle-i âleme ilân ederim, saygı ilen….

    Bundan sonra gelecek olan yâlân şâyialarla bezeli hikâyelere karşın hakîkât-i hâlleri bir bir ortaya dökeceğimi bildirir, bu yazımdan da anlaşılacağı üzere satır aralarına gizlemeden gayet açıkca meydân okuduğumu da elimi belime koyarak hatırlatırım, hodri meydân ilen…

    Hiç unutmam sene 1918’de öyle bir hâdise gerçekleşti ki, efendim ne siz sorun ne ben söyleyeyim… ammavelâkin, bu sırları fâş edeceğim bir sonraki hikâyemde; fî-yakalı tarafından canı yanan, hayatından bezen, artık illâllah deyip yaka silken tüm düşmanlara duyurulur… efendim, bekleyiniz sabır ilen, merâk ilen; az kaldı, sürdüreceğim kendisini bu âlemden….

    Tehdit ilen,
    Zûlm ilen,
    İllâllah ilen..

    Yâlân ve de dolân ilen…

    Sevgilerim ilen ;)

  • Beste Negâr
    Beste Negâr

    sanırım bu başlık daha uygun hikâyemiz için...

    Efendim her şeyden evvel şu, iftira ve hakâretlerle süslenen, allanan-pullanan yalan rivâyetlerinizden mürekkeb hikâyelerde saçma ve dahi sapan -boş atayım belkim dolu tutar zihniyetiylen- yazan zât’a sü’âl olunur ki; amacınıza yönelik ürettiğiniz ve cümle-i âleme neşrettiğiniz mesnetsiz şâyialarla bezeli hikâyyelerinizden ne vâkit vezgeçeceksiniz..şahsımı, istihkâr bir dil ilen, yalanlarınız ilen, dolanlarınız ilen harâbiyete, mağlubiyete, utandırıcı hâllere terk edilmiş göstermek ve vâhim hâle düşürmek amacındaki gayretiniz; aslında hakikâti cü’retkârâne bir sûrette tahrîf etmek maksadında olduğunuzun ve de bunu ne içün yaptığınızın siz de benim ve de herkes gibi farkındasınız…-sus inkâr eyleme, farkındasın diyorsam farkındasın- (iç sesim) :)

    şahsımı böyle bir ittihâm altında bulundurmak ise son derece çığırtkan ve ihtirasla dolu bir adaletsizliğe düşürmektedir, görmez misin a zâlim kul...bir kış günü sarayımızın kapısını çalan ve merhamet edilip bahçevâna evlâdlık olarak verilen bi-çâre sen değil misin allah’ın gâribânesi… lânet olsun sarayımıza geldiğin güne :)

    Elbette baktınız daha evvel: ‘‘besle kargayı oysun gözünü’’, ’’merhametten maraz doğar’’

    neden sebep müstahâk görürsün bana bu acz oyunları, yalanları, dolanları ve dahi bu zûlmü… yalan hikâyeler ihtira eden dillerin tutula :)

    Öteden beri; ‘muzmer’ olan kin-u adâveti ahz-ı intikam içün irtikâb edilmiş bir hareket olduğunu, daha evvelde belirttiğim gibi derinliklerinde barındırdığı fesâdlıktan ötürü sırf muvaffakiyetlere mazhâr olamayım deyu bu zulm-i sarîhi irtikâb eylediğini düşünüyorum…efendim bu hep böyleydi; şuan aramızda geçen münâkâşada bile hasis menfaatleri içün doğruyu kendinden bile saklamaktadır…ancak istediği kadar yalan hikâye üretsin efendim, ne fayda…şöyle ki, hayâlât-ı fâsideye düşmeksizin doğruluğu görmek ve bunları ifşâ etmek için cesâretli bir yürek olması lâzım gelir... demem o ki, ve o yürekte bende var; sen havanda su dövmeye ede dur :)

    Bir de reçete lûtfetmiş zât-ı âlileri, hem de olmadık derde..kezâ olsa bile bu ne cûret âzizim, niye ben ölmüşmüyem? ..niye benim icâzetim yok mudur; allah’ın alelâde tabâbeti…kaldı ki,
    ’’yarım hoca dinden, yarım hekim candan eder’’ miş ;)

    efendim bakmayınız siz bu gâribânenin acz-ü hiyânetine ve inkâr çabalarına…hiç unutmam bir gün, sene 1924 :) mâbeynin kapısından has bahçeye çıkmış idim, eteklerimi süre-süre, salınaraktan güllerin arasından havuza doğru arz-ı endâm ediyordum ki, bir ses duydum…bu garib-i gurebâ peşimde her zamanki gibi…yine benim içün yeni bestelettiği bir eseri mırıldanmakta, kısa donuna bakmadan haspam ;) …ömrümce hep adım adım/her yerde seni aradım/ben kalbimden başka yerde inan seni bulamadım/kenarlarda köşelerde/kadehlerde şişelerde/ben kalbimden başka yerde/inan seni bulamadım… efendim daha nasıl ifâde edebilirim, anlayınız işte; şu eserin derûnunda akan vahşi mûsîkiye bakınız ;)

    el-not: bana ait olan ve dahi en samimi hislerimi, en sahih şekilde ihtiyât ve itinâ ilen neşrettiğim canım paragraflarımı çalmayınız âzizim…niye senin kalemin yok mu, allah’ın kabiliyetsizi ve dahi allah’ın hırsızı ;)

    saygı ilen

    sevgi ilen

    yâlân ve de dolân ilen :)

  • Birgül Meral
    Birgül Meral

    değilsin! ..
    öyle misin? ne fark eder ki bu vakitten sonra;
    bana esmeyen rüzgarın gerçekliği, doğruluğu..
    bu bir kıyım dı, kıydın.. kırıldım.. eğip bükmüştük birbirimizi ama kırmamıştık. kıymamıştık! ..
    bir yalan rüzgarıymış mı demeliyim..
    hala kıyamıyorum.

  • Sitare Ağyar
    Sitare Ağyar

    Bu defa hiç bi güç bu yazıya bana sildiremez Allah'ın izniyle :)

    Yalan rüzgarı geri döndü...
    Burdan kopamayacağını biliyordum!
    Yakacağın canlar var daha di mi?

  • Yasin Kara
    Yasin Kara

    çocukluğumun bitmeyen kabusu...

    bu dizi ne zaman bitecek diye sorardım hep...

    kaç sene sürdü bilmiyorum...dizi oyuncuları son nefeslerini verene kadar sette bu diziyi çekmişlerdir herhalde... :))))))

  • Blue Send Me
    Blue Send Me

    rüzgar yalan söylemez...