Herkesi memnun edeyim diye nabza göre şerbet vererek, geçici kazanımlar elde ederken, son tahlil de herkesin kaybettiği yerdir, hele ebediyet alanın da. Esası ve her yönden faydası - psikolojik, sağlık, fizik ve fizik ötesi - doğruluk olan dünya da.
Tarihin akışı ile insanın iç uzayı arasındaki izdüşümü yakalamadan, üst bir aklın yaşayışa egemenliğini, uzak sebeplerin yakın sonuçlarını tespit edemeyeceğiz. Bilinci geliştiren bir tarih, psikolojinin dehlizlerinden geçip ışığa çıkabilir. Yoksa kuru bir olaylar bilgisiyle yetiniriz. Bir katkısı da olmaz.
İnsan en çok kendi aklını beğenir, bir şekilde edindiği kanaatı, doğru olması da gerekmez, ne söylense kolay değişmez, onun için eskiler bir musibet bin nasihatten yeğdir derler, bazen musibet de yetmez, sonunu hazırlar.
Yaşam çatışmasında yüce insanı açığa çıkarır, manzum eserlerdir. Varoluşun en kırılgan haliyle göründüğü form der Hölderlin, Tanrı kelamının ete kemiğe bürünmüş halidir. - Terry Eagleton - Gerçek sanatçının aşkınlık hali ürünleridir.
kişiyi ezen ve ölümsüzleştiren bir talihi işler, insanı yücelten yanı yoksa hiçbir yaşanan olay kişi için trajik kapsamına girmez. Aiskilos, Euripides, Sofokles, Corneille, Racine, Shakespeare, Turan Oflazoğlu tragedyaları bu kapsamdadır. Şair - Filozof sanaçıların nadir ürünleridir, fazla meraklısı da yoktur.
Medeniyet eğer yüreğinizde yoksa başka hiçbir yerde yoktur. Dünya tarihinde medeniyet tek tük insanlar dışında toplumsal olarak hiç varolmamıştır, çünkü toplumlar ve hayat çatışması halis, salih insanı açığa çıkarmak için vardır, sınavı kazananlar da, olabilirse, çünkü çok güç, ebediyetin konusudurlar. Nadiren insanlarda gerçekleşen bir olgu, toplumsal olarak tanımlanamaz.
Kaçanla bile kaçar bile durur duranda. - Yunus Emre, her yöne gidip gelebilen yaratıcı zihin, Kafka, Turan Oflazoğlu, Shakespeare, Dostoyevski, Pirandello, Şeyh Galib, Rilke bu tür zihinlerdendir.
Hayat, küçüklü, büyüklü maruz kaldığımız olaylar zinciridir, davranışlarımız test edilir, çürükler elenirken, halis olanlar ebediyete aday olurlar. Bir gün herkes dünyadan ayrılır, davranışlarımız gelecekte aynalık eder.
Bilsenizde bir işe yaramaz, eksik gedik kanaatleriyle, yalan yanlış bilgileriyle ipinizi çekerler, sadece somut faydaya odaklanır, yoksa sırtını döner. Bilgi çoğunluk için lüzumsuz bir yüktür. Ne iştahı vardır, ne enerjisi, ne de bilgiye saygısı, pratik çıkarı herşeyin önüne geçer. Boşuna bir uğraştır.
Herkesi memnun edeyim diye nabza göre şerbet vererek, geçici kazanımlar elde ederken, son tahlil de herkesin kaybettiği yerdir, hele ebediyet alanın da. Esası ve her yönden faydası - psikolojik, sağlık, fizik ve fizik ötesi - doğruluk olan dünya da.
Tarihin akışı ile insanın iç uzayı arasındaki izdüşümü yakalamadan, üst bir aklın yaşayışa egemenliğini, uzak sebeplerin yakın sonuçlarını tespit edemeyeceğiz. Bilinci geliştiren bir tarih, psikolojinin dehlizlerinden geçip ışığa çıkabilir. Yoksa kuru bir olaylar bilgisiyle yetiniriz. Bir katkısı da olmaz.
Samatya da aynı mahalle de çocukluk ve gençlik arkadaşım, ender bulunan kişiliklerden.
İnsan en çok kendi aklını beğenir, bir şekilde edindiği kanaatı, doğru olması da gerekmez, ne söylense kolay değişmez, onun için eskiler bir musibet bin nasihatten yeğdir derler, bazen musibet de yetmez, sonunu hazırlar.
Yaşam çatışmasında yüce insanı açığa çıkarır, manzum eserlerdir. Varoluşun en kırılgan haliyle göründüğü form der Hölderlin, Tanrı kelamının ete kemiğe bürünmüş halidir. - Terry Eagleton - Gerçek sanatçının aşkınlık hali ürünleridir.
kişiyi ezen ve ölümsüzleştiren bir talihi işler, insanı yücelten yanı yoksa hiçbir yaşanan olay kişi için trajik kapsamına girmez. Aiskilos, Euripides, Sofokles, Corneille, Racine, Shakespeare, Turan Oflazoğlu tragedyaları bu kapsamdadır. Şair - Filozof sanaçıların nadir ürünleridir, fazla meraklısı da yoktur.
Medeniyet eğer yüreğinizde yoksa başka hiçbir yerde yoktur. Dünya tarihinde medeniyet tek tük insanlar dışında toplumsal olarak hiç varolmamıştır, çünkü toplumlar ve hayat çatışması halis, salih insanı açığa çıkarmak için vardır, sınavı kazananlar da, olabilirse, çünkü çok güç, ebediyetin konusudurlar. Nadiren insanlarda gerçekleşen bir olgu, toplumsal olarak tanımlanamaz.
Kaçanla bile kaçar bile durur duranda. - Yunus Emre, her yöne gidip gelebilen yaratıcı zihin, Kafka, Turan Oflazoğlu, Shakespeare, Dostoyevski, Pirandello, Şeyh Galib, Rilke bu tür zihinlerdendir.
Hayat, küçüklü, büyüklü maruz kaldığımız olaylar zinciridir, davranışlarımız test edilir, çürükler elenirken, halis olanlar ebediyete aday olurlar. Bir gün herkes dünyadan ayrılır, davranışlarımız gelecekte aynalık eder.
Bilsenizde bir işe yaramaz, eksik gedik kanaatleriyle, yalan yanlış bilgileriyle ipinizi çekerler, sadece somut faydaya odaklanır, yoksa sırtını döner. Bilgi çoğunluk için lüzumsuz bir yüktür. Ne iştahı vardır, ne enerjisi, ne de bilgiye saygısı, pratik çıkarı herşeyin önüne geçer. Boşuna bir uğraştır.