İşte KAFKA nın - Bir kuş kafes aramaya çıkmış - dediği odur, yani kuyu kurbanlarını davet ediyor, yeme, - Allahın ipine sıkı tutunun - yani Eğer barıştan uzaklaşırsanız, - KURAN, Hayat oyunu, bence mahzuru yok, uzaklaşın, daha eğlenceli olur üstelik geçici de değil.
Bu senin cisimselliğin değil tabii, Fahrettin er RAZİ, İranlı Bilgin, 12 yüzyılda, Allahın aşkınlığının lafzına katılan, yanılsamalardan arındıkça ortaya çıkacağını savunur, halbuki KANT, yüzyıllar sonra, aşkınlığın içeri dışarı iletişiminde, kör noktasının başımıza iş açtığını söyler, birinde olası olana yaklaşım, diğerinde çıkmaza girer, artık açıklayıcı değil, deneyimsele dönüşmesi gerekenin kendine hediyesi dışardan mı, içerden muğlak kalır, ordan kesinlik iddiasının, yani bilimin olanaklarının önü açılır, şimdi ki teknik tutkusunun temeli oluşur, sonra da, eğlenelim, raksedelim, kurbanlık arayışı başlar, makina ava çıkar.
Ne güçlüklerle, milim milim ilerliyordum, yıldan yıla, bir yol yaptım taş arasında,. Aşındı dişlerim, ve kırıldı tırnaklarım, bin yıldır varmak için oraya, öbür tarafa, ışığa ve açık havaya. Ve şimdi kanayan ellerim, eğrilmiş dişlerim, işe yaramaz bir halde, susuzluk ve tozdan çatlamış bir oyukta, şöyle bir durup tartıyorum verdiğim emeği, varmışım hayatımın ikinci yarısına, kayaları parçalayıp, duvarları oyarak, kapıları delerek, ve engelleri, kırarak, bir yer edindim, ışık ve kendim arasında, hayatımın ilk yarısı boyunca.
Kuran bir anlayış çerçevesi çizerken, Modern, Feodal sonrası aşamada, yeni bir evrenin çerçevesini çizer, onları anlatan giyim, kuşam, moda rehberliği değildir, dönemine ve coğrafyasına özgü olan, kapsadıkları ve kavradıkları anlayışlardır, seçimin, bu anlayışların hangisi seni - insana - taşımada etkendir onun üzerine olması gerekir, modernin bir sınav aşaması olduğunu görürsen, arazlarının sana ne yapabileceğini de görürsün, o zaman, Kuranın anlayışı, o arazların giderilmesinde işlev görür, göremezsen o senin işini görür. Hepsi. bu.
Modern evrede istismarın olmadığı hiçbir yer yoktur, ucuz tanıtımlarına bakmayın, özelliği bu belki biraz, niteliğine göre oranı farkeder o kadar, burası eleme dünyası, ve insan doğasının parçası, hangi yönüne ağırlık vereceğine göre de geleceğin şekil alacak, temiz toplum palavraları, hurafe bile değildir, öyle bir dünya hiç olmadı, bugün de yok, yarın da olmayacak, hesap kesilene kadar, kendi tutumuna dikkat eden de kuyruğu kurtarır, bir hakkı daha olur, hepsi bu, zındıkların sana yardım edecek niteliği yoktur, maalesef, zaten projeleride yürümedi, aynı kanaldan kendilerine gelir çıkarma çabası başka bir şey yok, yokluk ondan var, varlık kendinin hakimidir, seçimleriyle.
Şiir yazmak, bilgi sahibi olmayı gerektirmez, yaşamışlık da gerekmez, zaten kendisi bilgidir, Keats, Rimbaud, Dağlarca, Şeyh Galib, Leutremont, gibi Dahi şairler, 20 li yaşlarda en büyük eserlerini verdiler, bilgileri de, yaşamları da her şeyin başındaydı, ama, şiir, öncesiz ve sonrasızdan geliyordu.
Laleliden dünyaya giden bir tramvaydayız, nasıl oluyorsa oluyor, sen yüreğimi elliyorsun, ve sevişmek gündeme geliyor, dünyanın bütün kıtalarında, afrika dahil.
İşte KAFKA nın - Bir kuş kafes aramaya çıkmış - dediği odur, yani kuyu kurbanlarını davet ediyor, yeme, - Allahın ipine sıkı tutunun - yani Eğer barıştan uzaklaşırsanız, - KURAN, Hayat oyunu, bence mahzuru yok, uzaklaşın, daha eğlenceli olur üstelik geçici de değil.
Bu senin cisimselliğin değil tabii, Fahrettin er RAZİ, İranlı Bilgin, 12 yüzyılda, Allahın aşkınlığının lafzına katılan, yanılsamalardan arındıkça ortaya çıkacağını savunur, halbuki KANT, yüzyıllar sonra, aşkınlığın içeri dışarı iletişiminde, kör noktasının başımıza iş açtığını söyler, birinde olası olana yaklaşım, diğerinde çıkmaza girer, artık açıklayıcı değil, deneyimsele dönüşmesi gerekenin kendine hediyesi dışardan mı, içerden muğlak kalır, ordan kesinlik iddiasının, yani bilimin olanaklarının önü açılır, şimdi ki teknik tutkusunun temeli oluşur, sonra da, eğlenelim, raksedelim, kurbanlık arayışı başlar, makina ava çıkar.
Ne güçlüklerle, milim milim ilerliyordum, yıldan yıla,
bir yol yaptım taş arasında,. Aşındı dişlerim, ve kırıldı
tırnaklarım, bin yıldır varmak için oraya, öbür tarafa,
ışığa ve açık havaya. Ve şimdi kanayan ellerim, eğrilmiş
dişlerim, işe yaramaz bir halde, susuzluk ve tozdan
çatlamış bir oyukta, şöyle bir durup tartıyorum verdiğim
emeği, varmışım hayatımın ikinci yarısına, kayaları
parçalayıp, duvarları oyarak, kapıları delerek, ve engelleri,
kırarak, bir yer edindim, ışık ve kendim arasında, hayatımın
ilk yarısı boyunca.
Octavio PAZ, Meksikalı Dahi ŞAİR, 1998
Çev. Adnan ÖZER.
İhtiyaçlarını iyi belirlemek, ve herşey gerektiği kadar, ifratla, tefrit arasında sıkışmadan. Hayat oyunu.
Kuran bir anlayış çerçevesi çizerken, Modern, Feodal sonrası aşamada, yeni bir evrenin çerçevesini çizer, onları anlatan giyim, kuşam, moda rehberliği değildir, dönemine ve coğrafyasına özgü olan, kapsadıkları ve kavradıkları anlayışlardır, seçimin, bu anlayışların hangisi seni - insana - taşımada etkendir onun üzerine olması gerekir, modernin bir sınav aşaması olduğunu görürsen, arazlarının sana ne yapabileceğini de görürsün, o zaman, Kuranın anlayışı, o arazların giderilmesinde işlev görür, göremezsen o senin işini görür. Hepsi. bu.
Modern evrede istismarın olmadığı hiçbir yer yoktur, ucuz tanıtımlarına bakmayın, özelliği bu belki biraz, niteliğine göre oranı farkeder o kadar, burası eleme dünyası, ve insan doğasının parçası, hangi yönüne ağırlık vereceğine göre de geleceğin şekil alacak, temiz toplum palavraları, hurafe bile değildir, öyle bir dünya hiç olmadı, bugün de yok, yarın da olmayacak, hesap kesilene kadar, kendi tutumuna dikkat eden de kuyruğu kurtarır, bir hakkı daha olur, hepsi bu, zındıkların sana yardım edecek niteliği yoktur, maalesef, zaten projeleride yürümedi, aynı kanaldan kendilerine gelir çıkarma çabası başka bir şey yok, yokluk ondan var, varlık kendinin hakimidir, seçimleriyle.
Şiir yazmak, bilgi sahibi olmayı gerektirmez, yaşamışlık da gerekmez, zaten kendisi bilgidir, Keats, Rimbaud, Dağlarca, Şeyh Galib, Leutremont, gibi Dahi şairler, 20 li yaşlarda en büyük eserlerini verdiler, bilgileri de, yaşamları da her şeyin başındaydı, ama, şiir, öncesiz ve sonrasızdan geliyordu.
Zahmetlidir, sonradan yol üzerinde aydınlanan. - Paul CELAN, 1970, Alman Dahi ŞAİR.
Önce öp, sonra doğur beni. - Cemal SÜREYA, 1990,
Laleliden dünyaya giden bir tramvaydayız, nasıl
oluyorsa oluyor, sen yüreğimi elliyorsun, ve sevişmek
gündeme geliyor, dünyanın bütün kıtalarında, afrika dahil.
Cemal SÜREYA.
Bir kutsal ağaçsa, içinden ve üstünde, sana doğru ve senin için, sence ve seninle, senden. - James JOYCE, 1941