Allahın adı, teni eritir, kalbi çalar, canı yağmalar, ama, bu girişim her çöp kişiliğe ve cibiliyetsize layık görülmez, bu sadece yiğitlerin yolunu tutanlara, ve o yüceden memnun kalanlaradır, Aşkın kederine can pahasına ve yürekle sahip çıkanlara, ne var ne yok, derde kedere feda etmişlere.
Bilim deneyip, yanılma özellikli, kesinlik taşıyan, gündelik kolaylıklar sağlayan bir akıl disiplini, ve araç, felsefe yön verici, ufuk açıcı bir fener, kapsama alanını genişletir, ama bağlamaz, din bir rehber, ve bağlayıcı, yaptırımlı, sonuçları olan, gündelik zamanı, ve zamandışını beraber kapsayan, içeriği kıyaslanamayacak bir muazzamlık, diğer herşey, alt başlıktır. Kolaylıklar.
Gelelim nöral sıçramanın hikmetine, neden nadir bir vaka tarihselliği vardır, tekil olmaya mahkumluğu, nerden gelir, işte o ayna nöronları denen yansımaları toplayan dış dünyadan yerleşip gene dışarı dağılan beyinsel düzenek aynı zamanda da dokularda aynı işlevsellikle çalışır, ama, herkes de eşit düzeyde değil, bir tetikleyen lazım ki akış başkalaşsın, onu da sen yapamazsın hikmeti o, bireyselliğin tek başına yetmez, bir de birey yapan olması lazım o nöral sıçramayı gerektirir ve genetik bir öncelle olur, orda bırakırsan öncel olarak kalır, üstünde tepinmeye başlarsan, yavaştan cana gelmeye başlar, gene geldik gayrete, - Sonsuzluğun dadısıdır. - Şeyh Galib. Kolay gelsin.
Moderniteden kaçılmaz, bu yaşanacak, ama, biz o kadar çaresiz değiliz, muhteşem bir alt yapımız var, binlerce yıllık, bunu devreye sokarak, ağır hasar görmeden atlatabiliriz, en azından biletleri yakmayız, önce anlamak zorundayız, açmazlar ne çözümler nedir, önce ruhu yükseltecek unsarlara zara vermeyeceğiz, en başta aşkı ayakta tutan sinir uçlarına samimiyet şırınga edeceğiz, uyuşturucudan daha iyidir, o da siparişle olmaz, emekle olur, yani birbirini büyüten önem ve değer verme, laf olsun diye değil, yürekten olursa, tepetaklak gitmez.
Tıpkı Camus nün - Düşüş ve Yabancı - isimli şahikalarının, teknik ve şehirleşmeyle birlikte ortaya çıkan yeni canavarın, insanı, nasıl yıkılış ve çözülüşe götürdüğünün ağıdı olması gibi, adamlar yandım Allah diyor, siz kendi kafanızda idealleştiriyorsunuz, madem akıl diyorsun, biraz akıllı olacaksın.
Mesela Madam BOVARY, Flaubert, aslında bir etik destanıdır, ve kadın doğasını çözümlemede bir şahika, çünkü, bir taşra doktoruyla evli Bovary, onu ve unvanını yetersiz bulur, ve şehirdeki yüksek zümrede mevki sahiplerine layık olduğunu düşünür, o özlemin peşinde kendi dramını adım adım inşa eder, buna gerekli donanımı hazırlamak için tüketmek gerekir, o parayla olur, borçlar derken sarmal büyür, yeni tanıştıkları da, onu yetersiz bulduğundan iter bırakır, artık çaresiz ölüm döşeğindeyken, gene yanına gelen beğenmediği eski eşidir, kısaca, neden o değilsinin ağıdıdır Bovary, kızlar doğanızın tuzaklarına kanmayın, uzak özlemlere koşarken yakın mutlulukları gömersiniz, sonu feci biter, ben söyliyim siz yapmayın.
Konuşan, sönük yürek, binlerce alemin eylemi onun yanında çöldeki zerre. - Hallac.
Bir marifetdir ki, her şeyi görür, ve tümünün anlamda yok olmasını kavrar.- Hallac.
Tek, kendini önce, kendisi için biricik kılan. - Hallac.
Tanrı buyurur, sevdiklerimin aşkı, büyük sevgime işarettir,
bilge insanın iradesi, benim irademe, varolan herşey gibi,
ve gücüme.
Hallacı MANSUR.
Burda hesap kitapla mesafe alamazsın, gönüllülere, gerisi konumuz değil.
Allahın adı, teni eritir, kalbi çalar, canı yağmalar,
ama, bu girişim her çöp kişiliğe ve cibiliyetsize
layık görülmez, bu sadece yiğitlerin yolunu tutanlara,
ve o yüceden memnun kalanlaradır, Aşkın kederine
can pahasına ve yürekle sahip çıkanlara, ne var ne
yok, derde kedere feda etmişlere.
Hallac ı MANSUR, Mistik ŞAİR, 10. Yüzyıl.
Bilim deneyip, yanılma özellikli, kesinlik taşıyan, gündelik kolaylıklar sağlayan bir akıl disiplini, ve araç, felsefe yön verici, ufuk açıcı bir fener, kapsama alanını genişletir, ama bağlamaz, din bir rehber, ve bağlayıcı, yaptırımlı, sonuçları olan, gündelik zamanı, ve zamandışını beraber kapsayan, içeriği kıyaslanamayacak bir muazzamlık, diğer herşey, alt başlıktır. Kolaylıklar.
Gelelim nöral sıçramanın hikmetine, neden nadir bir vaka tarihselliği vardır, tekil olmaya mahkumluğu, nerden gelir, işte o ayna nöronları denen yansımaları toplayan dış dünyadan yerleşip gene dışarı dağılan beyinsel düzenek aynı zamanda da dokularda aynı işlevsellikle çalışır, ama, herkes de eşit düzeyde değil, bir tetikleyen lazım ki akış başkalaşsın, onu da sen yapamazsın hikmeti o, bireyselliğin tek başına yetmez, bir de birey yapan olması lazım o nöral sıçramayı gerektirir ve genetik bir öncelle olur, orda bırakırsan öncel olarak kalır, üstünde tepinmeye başlarsan, yavaştan cana gelmeye başlar, gene geldik gayrete, - Sonsuzluğun dadısıdır. - Şeyh Galib. Kolay gelsin.
Moderniteden kaçılmaz, bu yaşanacak, ama, biz o kadar çaresiz değiliz, muhteşem bir alt yapımız var, binlerce yıllık, bunu devreye sokarak, ağır hasar görmeden atlatabiliriz, en azından biletleri yakmayız, önce anlamak zorundayız, açmazlar ne çözümler nedir, önce ruhu yükseltecek unsarlara zara vermeyeceğiz, en başta aşkı ayakta tutan sinir uçlarına samimiyet şırınga edeceğiz, uyuşturucudan daha iyidir, o da siparişle olmaz, emekle olur, yani birbirini büyüten önem ve değer verme, laf olsun diye değil, yürekten olursa, tepetaklak gitmez.
Tıpkı Camus nün - Düşüş ve Yabancı - isimli şahikalarının, teknik ve şehirleşmeyle birlikte ortaya çıkan yeni canavarın, insanı, nasıl yıkılış ve çözülüşe götürdüğünün ağıdı olması gibi, adamlar yandım Allah diyor, siz kendi kafanızda idealleştiriyorsunuz, madem akıl diyorsun, biraz akıllı olacaksın.
Mesela Madam BOVARY, Flaubert, aslında bir etik destanıdır, ve kadın doğasını çözümlemede bir şahika, çünkü, bir taşra doktoruyla evli Bovary, onu ve unvanını yetersiz bulur, ve şehirdeki yüksek zümrede mevki sahiplerine layık olduğunu düşünür, o özlemin peşinde kendi dramını adım adım inşa eder, buna gerekli donanımı hazırlamak için tüketmek gerekir, o parayla olur, borçlar derken sarmal büyür, yeni tanıştıkları da, onu yetersiz bulduğundan iter bırakır, artık çaresiz ölüm döşeğindeyken, gene yanına gelen beğenmediği eski eşidir, kısaca, neden o değilsinin ağıdıdır Bovary, kızlar doğanızın tuzaklarına kanmayın, uzak özlemlere koşarken yakın mutlulukları gömersiniz, sonu feci biter, ben söyliyim siz yapmayın.