Kim bir şairi kırsa Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela Bilirim kim dokunsa şiire Eline bir kıymık saplanacak. Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman Yorgunum oysa Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan.
Terziler ufacık iğneleriyle “Bir Yılbaşı gecesi dayanır” Şekerden ve bezden kuklalar dikiyorlar “Takma kirpikli dünya “
Denizlerden içerde Ortalarda doğularda Açlık kol geziyor Varıp oralarda duruyor Alime’nin oğlu eriyor Hem vallaha hem billaha Gözlerimin gözlerimin önünde Gerze’den Cici Berber Kepengini indirmeden yürüyor Çıldırmış ufalmış bir çocuk kadar kalmış
Gazeteler keskin kalemleri ve flaşlarıyla Uzakları uzakları gösteriyorlar Etyopya Bengaldeş, Bengaldeş Etyopya
Havada kar kokusu Bu yıl yaman kışlayacak Söyledi cevizler alıçlar
Kuşları görmeliydik Hiç değilse kuşları Aklımızda kanatları sesleri Olmadık yerde patlayan Küçük kahkahalar gibi
Göremedik Kuşlar büyük kentlerin göğünden Artık hiç geçmiyor
Havada kar kokusu Engizek’ten Elbistan’ın oralardan Gavur dağlarından düzlere inenler Kıl çadırlarını,toprak kaplarını Derleyip dürdüler çoktan Sımsıkı kapanmış avucunu açıp Kağıt para bozuk para Yazı sayacaklar
Ne denli sündürse ne denli uzatsa Bir yaz bir kış etmiyor Şaşkın bebelere bakıyor Hayvanlara bakıyor Geçmişim diyor ben benden
Buralarda Sus sus sus sus sus Dan başka bir ses duyulmuyor Yazarlar ozanlar kardaşlar Niye, biz ölmüş müyük
Yalnız bırakma beni bu paragrafın başında Bu boşluğu bir masal doldurmaz Kanalizasyondan fırlar bir cadı, Başını engizisyona çarpar. Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda. Patlamış mısıra benzerdi senin mısraların Isınır ve patlardı Beyaz çiçekler açardın sonunda Bahar dallarının hatırına beni anla.
Küçük bir tırtıl gibi büzüştüm yatağımda Hep böyle uyudum yıllarca Sanırdım, Bir gün doğuracak beni bu yatak Son ve o en büyük sancıyla Sanırdım Tanrı bırakmış beni kocaman parmağıyla Bir yumuşak çiçeğin ortasına İçimde bir kedi durmadan oynardı Parmak kızın DNA sarmalıyla Alice’den çalıntı gözyaşlarım Çiğ taneleri olurdu sabahları yastığımda. Ömrüm geçti bir çiçeğe benzemekle Hangi hayat süslendi senin için bu kadar. Su getirdim perilerine küçücük avuçlarımla Beni anla.
Kurşun kalemin hatırına beni anla Razıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının kanatlarında. Toprağın seviyesine ineceğim Anlamalı beni mezarım da Bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım Artık beni anla.
Annemin bir şiir defteri vardı Yaprakları gitgide sarardı Hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda. Sanırdım Bu dünya karaciğerinden hastadır Sanırdım Boyama sarışın bir kadındır zaman Hep hayatını anlatır. Eski bir şiirsin sen, unutulursun, unutma Dekolten fazla kaçmasın aman, Ayıplar sonra Anadolu yakanı kapa Konuşma, konuşmak istemezsen Ben konuşurum tavanda koşuşan ışıklarla Hep aynı şeyi söylerim Beni anla.
Yeni bir şarkıya başla Hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya Şarka gittin geldim ardından Hatırla orada fıskiyesi dönen havuzlar vardı. Kalabalık avlular, yüksek duvarlar Başımız döndüydü hatırla Sürmeleri ne karaydı kadınların Herkesi bir yere sürer ya dünya Gözlerine sürülmüştü orda kadınlar. Belki sen yoktun orda Güller vardı. Ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha, Ba ‘su ba’del mevt Hayata daha çok vardı Beni anla. Hatırla tavus kuşları vardı Aşık olunca kanatlarından mavi güneşler doğardı. Ben doğmamıştım daha hatırla. Bak, işte burada. Susan kadınlar vardı Ben susamamıştım Ama herkes içmişti. Belki sen yoktun orada.
Aklımın taş kaldırımlarında dolaşırdı adamlar Ayak seslerini dinlerdim Perdem aralıktı, ışığım açık Nedendir diyordum durmadan İnsanın derisine bu kadar güzel bir resim çizmiş Allah Sanırdım Allah olmasa çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık fotoğraflarda. Ağlamıştık Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla Gözyaşlarımız simsiyahtı Sanırdım Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar Beni anla. Geçti ömrüm iklimden iklime Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına Yorgunum, kahvem çamur gibi Batmaya da razıyım, artık beni anla Yeter ki sen beni Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.
Yalan ülkesidir sarıp kuşatırlar kurumla kurulla Tünerler üstüne, uzun da sürmüştür kimileyin Çoraktır ne şiir ne masal ne türkü Bizimle göçmüştür oysa söylencemiz Masalımız uyumuştur biz dönesiye Sözlerin yurdunu bilenler için Bir başka dil saklarız dilimiz içinde
Avuaydın.
Calimero
Ama bu haksizlik oyle diilmi? ;)))
Kim bir şairi kırsa
Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela
Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak.
Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman
Yorgunum oysa
Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan.
Didem MADAK
Sohrab Sepehri // Suyun Ayak Sesi
HAVADA KAR KOKUSU
Terziler ufacık iğneleriyle
“Bir Yılbaşı gecesi dayanır”
Şekerden ve bezden kuklalar dikiyorlar
“Takma kirpikli dünya “
Denizlerden içerde
Ortalarda doğularda
Açlık kol geziyor
Varıp oralarda duruyor
Alime’nin oğlu eriyor
Hem vallaha hem billaha
Gözlerimin gözlerimin önünde
Gerze’den Cici Berber
Kepengini indirmeden yürüyor
Çıldırmış ufalmış bir çocuk kadar kalmış
Gazeteler keskin kalemleri ve flaşlarıyla
Uzakları uzakları gösteriyorlar
Etyopya Bengaldeş, Bengaldeş Etyopya
Havada kar kokusu
Bu yıl yaman kışlayacak
Söyledi cevizler alıçlar
Kuşları görmeliydik
Hiç değilse kuşları
Aklımızda kanatları sesleri
Olmadık yerde patlayan
Küçük kahkahalar gibi
Göremedik
Kuşlar büyük kentlerin göğünden
Artık hiç geçmiyor
Havada kar kokusu
Engizek’ten Elbistan’ın oralardan
Gavur dağlarından düzlere inenler
Kıl çadırlarını,toprak kaplarını
Derleyip dürdüler çoktan
Sımsıkı kapanmış avucunu açıp
Kağıt para bozuk para
Yazı sayacaklar
Ne denli sündürse ne denli uzatsa
Bir yaz bir kış etmiyor
Şaşkın bebelere bakıyor
Hayvanlara bakıyor
Geçmişim diyor ben benden
Buralarda
Sus sus sus sus sus
Dan başka bir ses duyulmuyor
Yazarlar ozanlar kardaşlar
Niye, biz ölmüş müyük
GÜLTEN AKIN
PARAGRAF BAŞI
Bir roman yazmaya başladığım o gece için.....
Yalnız bırakma beni bu paragrafın başında
Bu boşluğu bir masal doldurmaz
Kanalizasyondan fırlar bir cadı,
Başını engizisyona çarpar.
Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda.
Patlamış mısıra benzerdi senin mısraların
Isınır ve patlardı
Beyaz çiçekler açardın sonunda
Bahar dallarının hatırına beni anla.
Küçük bir tırtıl gibi büzüştüm yatağımda
Hep böyle uyudum yıllarca
Sanırdım,
Bir gün doğuracak beni bu yatak
Son ve o en büyük sancıyla
Sanırdım
Tanrı bırakmış beni kocaman parmağıyla
Bir yumuşak çiçeğin ortasına
İçimde bir kedi durmadan oynardı
Parmak kızın DNA sarmalıyla
Alice’den çalıntı gözyaşlarım
Çiğ taneleri olurdu sabahları yastığımda.
Ömrüm geçti bir çiçeğe benzemekle
Hangi hayat süslendi senin için bu kadar.
Su getirdim perilerine küçücük avuçlarımla
Beni anla.
Kurşun kalemin hatırına beni anla
Razıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının kanatlarında.
Toprağın seviyesine ineceğim
Anlamalı beni mezarım da
Bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım
Artık beni anla.
Annemin bir şiir defteri vardı
Yaprakları gitgide sarardı
Hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda.
Sanırdım
Bu dünya karaciğerinden hastadır
Sanırdım
Boyama sarışın bir kadındır zaman
Hep hayatını anlatır.
Eski bir şiirsin sen, unutulursun, unutma
Dekolten fazla kaçmasın aman,
Ayıplar sonra Anadolu yakanı kapa
Konuşma, konuşmak istemezsen
Ben konuşurum tavanda koşuşan ışıklarla
Hep aynı şeyi söylerim
Beni anla.
Yeni bir şarkıya başla
Hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya
Şarka gittin geldim ardından
Hatırla orada fıskiyesi dönen havuzlar vardı.
Kalabalık avlular, yüksek duvarlar
Başımız döndüydü hatırla
Sürmeleri ne karaydı kadınların
Herkesi bir yere sürer ya dünya
Gözlerine sürülmüştü orda kadınlar.
Belki sen yoktun orda
Güller vardı.
Ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha,
Ba ‘su ba’del mevt
Hayata daha çok vardı
Beni anla.
Hatırla tavus kuşları vardı
Aşık olunca kanatlarından mavi güneşler doğardı.
Ben doğmamıştım daha hatırla.
Bak, işte burada.
Susan kadınlar vardı
Ben susamamıştım
Ama herkes içmişti.
Belki sen yoktun orada.
Aklımın taş kaldırımlarında dolaşırdı adamlar
Ayak seslerini dinlerdim
Perdem aralıktı, ışığım açık
Nedendir diyordum durmadan
İnsanın derisine bu kadar güzel bir resim çizmiş Allah
Sanırdım
Allah olmasa çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık
fotoğraflarda.
Ağlamıştık
Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla
Gözyaşlarımız simsiyahtı
Sanırdım
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
Beni anla.
Geçti ömrüm iklimden iklime
Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına
Yorgunum, kahvem çamur gibi
Batmaya da razıyım, artık beni anla
Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.
Didem Madak
SUSARAK
Yalan ülkesidir sarıp kuşatırlar kurumla kurulla
Tünerler üstüne, uzun da sürmüştür kimileyin
Çoraktır ne şiir ne masal ne türkü
Bizimle göçmüştür oysa söylencemiz
Masalımız uyumuştur biz dönesiye
Sözlerin yurdunu bilenler için
Bir başka dil saklarız dilimiz içinde
Silme kıyadır durur alnacımızda çöker eğnimize
Susarız gözlerimizde binbir iğne
Resmiyle doludur tarih susarak öldürdüğümüzün
Örselenmiş susuz solgun zambakları
Sular diriltiriz söyleşe söyleşe
Gülten Akın
Sia - Angel By The Wings (from the movie 'The Eagle Huntress'
Öztürk Serengil -Abidik Gubidik Twist
- Nil bu mandalina çekirdekli; ((
... Toprağa tükür ağaç olsun ;)))