Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • allah (c.c)28.04.2003 - 22:47

    Allah'a inandıkça Tataristan'a da inanıyorum

  • sultan galiyev26.04.2003 - 17:16

    Sultangaliyev'i size biraz anlatabildiysem ne mutlu bana..

  • sultan galiyev26.04.2003 - 17:14

    MİRseyitSULTANgaliyev

  • sultan galiyev26.04.2003 - 17:14

    gök tengri istersen sana anlatabilirim Sultagaliyev'i... O bizim babamız...

  • sultan galiyev26.04.2003 - 16:35

    Anti-Emperyalist; vatanperver-marksist TÜRK

  • sultan galiyev26.04.2003 - 16:26

    Devrimin itici gücünün Doğuda olduğunu haykırdı ve görüşlerinin bedelini hayatıyla ödedi. Onun kanında ellerini yıkayanlar tarihten silinerek gittiler. Yarım kalan umutları tazelemek ona kaldı.

  • sultan galiyev26.04.2003 - 16:24

    Rusya, çok uluslu bir devlet ve Rus devleti olarak, kaçınılmaz olarak parçalanmaya ve bölünmeye doğru gitmektedir. Sonuçta iki şeyden birisi olacaktır YA RUSYA KENDİ ULUSAL PARÇALARINA AYRILARAK BİRKAÇ YENİ VE ULUSAL DEVLET OLUŞACAK.. YA DA RUSYA'DAKİ RUS HAKİMİYETİ'NİN YERİNE ULUSLARIN ORTAK HAKİMİYETİ GELECEKTİR. DİĞER BİR DEYİŞLE, RUS HALKI'NIN TÜM DİĞER HALKLAR ÜZERİNDEKİ DİKTATÖRYASININ YERİNE, BU HALKLARIN RUS HALKI ÜZERİNDE DİKTATÖRYASI GERÇEKLEŞECEKTİR!

    SULTANGALİYEV

  • sultan galiyev26.04.2003 - 16:23

    Pan-Rusist'ler, SSCB'nin kurulması ile fiilen tek ve bölünmez Rusya'yı yeniden ihya etmek, diğer halkların üzerinde Velikorus egemenliğini yeniden temin etmek istediler.

    Aradan bir yıl bile geçmemişti ki, tüm halklar, Moskova'nın Pan-Russist merkeziyetçi eğilimleri karşısında itiraz seslerini yükselttiler. (Sovyetler Birliği Merkez idare Kurulunun son Genel Kurulun da Millletler Sovyeti toplantısında olduğu gibi.)

    Moskova Türkistan'ı ekonomik ve siyasi yönden zayıflatmak için Turan halklarını muhtelif küçük kabilelere bölmektedir.

    Fakat en geç iki yıl içersinde, Turan'ın bu bölünmüş parçaları yeniden bütünleşme konusunu gündeme getirecek: daha güçlü, kudretli ve düzenli bir devlet kuracaklardır.

    SULTANGALİYEV

  • sultan galiyev26.04.2003 - 16:17

    SULTANGALİYEV'İN TÜRKİYE HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ:

    Türkiye: Bu ülkede olup bitenler, çilekeş Türk Ulusu'nun en azılı düşmaniarınca dahi yakından bilinmektedir. Bu ülkede yeni baştan sağlıklı bir ulusal canlanma başlamaktadır. Bu sürece inanmayanlar veya kuşku ile bakanlar, sonuçlarını kendi içlerinde denemiş oldular.Türkiye'nin ulusal kalkınmasına gönül vermiş olan Türk işçi ve köylülerinin, ilerici Türk aydılarının süngüleri gereken kişilere gereken derslerini vererek nasıl düşünmek gerektiğini öğrettiler

    . Eğer 400 yıl önce Rus Çarları, Kazan'ı, Kuzey Türklüğünün bu kalesini düşürmeyi ve yalnız Tatar savaşçılarının üzerinden geçerek Doğu'ya ilerlemeyi başarmışlarsa, bugün için de Batı Avrupalı emperyalistler yine Doğuya doğru doğru kendilerine yol açabilmek için Güney Türkler- Osmanlıları yenmek zorundalar.

    Batılı Halkların doğuya yayılmaları öncesinde, Türkiye, onların çılgınca saldırılarına maruz kalmadımı? Batılı halklar, Asya ve Afrika'daki durumu gerçek anlamda kontrol altına alabilmek için Türk- Osmanlı savaşçılarının cesetleri üzerinden geçmek zorundalar.

    Kazan'ın Rus saldırıları karşısında düşü şu de bir gün içersinde gerçekleşmiş değildir. Ruslar buraya onlarca kez saldırdılar. Tataristan'ın işgaline kadar, dönemin iki kuzeyli devi; Moskova ile Kazan arasındaki mücadele, on yıllar boyunca sürüp gitti. Bu zaferi sağlama almak, galip taraf için pek kolay olmadı. Yenilenler ile yeneler arasında acımasız katliamlar ve kıyımlarla dolu bir gerilla savaşı, on yıllarca devam etti. Bundan sonra, yenilenlerin azimleri kırıldı.

    Türkler'i zayıflatmak: Balkanlar'ı, Mısır'ı, Arabistan'ı, Mezopatamya'yı Türklerin ellerinden almak için mücadele vermek zorunda kaldı. Avrupalı hükümdarlara Türkiye'yi sindirmek nasip olmadı. Olmayacaktırda..

    Türkiye yaşıyor ve yaşayacaktır.

    Türkiye yalnız yalnızca kendisi yaşamakla yetinmeyecek ve Avrupa tarafından zorla kopartılmış olan kendi eski parçalarına ve geri kalan tüm Orta Doğu'ya da hayat verecektir.

  • sultan galiyev26.04.2003 - 16:11

    Sultan Galiyev,
    Pravda Gazetesi'nin haberine göre, Batı Avrupalı işçilerin 21 Haziran 1919 günü beklenen grevi, başarılı olamadı, ihtimaldir ki, Avrupalı işçiler, bu konuda kendi menşeviklerini dinlemiş ve grevden vazgeçmişlerdir. Avrupalı işçilerin kendi burjuvaları ile aynı yolu takip ettiklerini zaten biz eskiden beri biliyoruz. Gerçekten de... İngiliz, Fransız, Amerikan ve italyan burjuvazileri, herkesin gözlerinin önünde Almanya, Türkiye ve Avusturya'yı talan etmekle uğraşıyor. Rusya'daki devrimi bastırmak için de Rus burjuvazisine ve Rus toprak ağalarına açıkça destek veriyor. Kolçak'ın, Denikin'in alçaklıklarını görerek Sovyet Hükümeti'ne karşı mücadele etmeleri için onlara silah ve para yardımında bulunuyor. Fakat, bütün bunlara rağmen İngiliz, Fransız ve italyan işçiler, bugüne kadar kendi burjuvalarının gırtlaklarına sarılamadılar. Onları, dünya devrimine karşı mücadeleyi durdurmaya zorlayamadılar. Evet... Avrupalı işçilerin bir kısmı mücadele ediyor, grev de yapıyor. Fakat, bu grevlerin büyük bir çoğunluğu ücret artışı veya bıyık bırakma izni gibi konularla ilgili. Bu isteklerin yerine getirilmesi de İngiliz ve Fransız burjuvazileri için hiç de zor bir şey değil. Çünkü, bununla hiçbir şey kaybetmiyorlar. Yeter ki Hindistan, Küçük Asya, Arap ülkeleri, Mısır, Marakeş, İran ve diğer sömürgelere bir şey olmasın! ... Buna göre de hiçbir şey değişmiyor. Görüyoruz ki, Bukharin'in, rahmetli Sverdlov'un ve Avrupa devriminin hemen başlayacağını ümit eden ve bekleyen diğer 'sol' bolşeviklerin dikkat odağı olan Batı Avrupa, herşeye rağmen kendi yoluna devam ediyor. Rusya devriminin hayatiyet kazandırmasını Batı Avrupalı işçilerin devrim hareketine koşullandıran 'Avrupalı' komünistlere bunu anlatıyoruz. Elbette ki, Avrupalı işçilerin ezilenlerin devrimsel hareketine entegre edilmelerine diğer bir deyişle İngiltere, Fransa, Amerika ve İtalya'daki işçilerin sınıfsal mücadelesine büyük önem verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, tüm dikkatlerin bu noktalarda yoğunlaştırdması yanlıştır. Bizce, başlıca dikkatin Doğu'ya, Avrupa sermayesinin baskısı altında inleyen ve bir türlü kurtulamayan ülkelere odaklanması gerekmektedir. Doğu ülkelerine yaklaşımlarda, Parti'nin VII. Kongresi'nin eskiden bu yana ezilmekte olan Doğulu halkların kurtuluşu doğrultusunda göstermiş olduğu olanakların genişletilmesi zorunludur. Kendi ayaklarının üzerine basabilmeleri için Tatarlara, Başkurtlara, Kırgızlara, Türkistan ve Kafkas müslümanlanna bir an önce yardım edilmesi gerekmektedir. Bu halkları organize ederek, bütünleştirerek ve silahlandırarak İran ve Afganistan üzerinden, . onların devrimci güçleri ile birarada, Türkiye'ye Arap ülkelerine Hindistan'a yönlendirmek gerekir ki, buraları Avrupa sermayesinin elinden kurtarsınlar. Dünya devriminin bir tek yolu vardır. Biz Doğulu Bolşevikler, bu yolu gösteriyoruz. Daha net bir şekilde ifade edecek olursak, herşeyden önce Doğu ülkelerini kudretli Avrupa sermayesinin elinden kurtarmak ve bu sermayeyi hammaddeden mahrum bırakmak gerekir. Ancak bundan sonra İngiltere, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin işçileri kendi burjuvazilerinin gırtlaklarına sarılabilecekler ve ancak bundan sonra bu ülkelerde devrim başlayabilecektir. Avrupa sermayesinin istismar etmekte olduğu ulusları ayağa kaldıramazsak, onlara ruh veremezsek ve bu sermayenin bizzat da kendisine karşı mücadele etmeleri için silahlandıramazsak, dünya devrimi başlayamayacaktır. Emperyalizmi, yani bir halkın diğer bir halk tarafından istismar edilmesini ve kapitalizmi bitirmek tüm dünyada sosyalizmi kurabilmek için ilk önce ezilen Doğulu halkları silahlandırmak gerekmektedir. Devrimi uluslararası kılabilmek için tek bir sloganı rehber edinmişiz ve bugün bunu herkes iyice işitsin diye yüksek sesle haykınyoruz: RUSYA'DA BAŞLATILMIŞ OLAN DEVRiM CEPHESÎNÎ BiR AN ÖNCE DOĞU ÜLKELERİNE KAYDIRMAK GEREKiR, ZiRA ONUN ESAS YERi ORASIDIR! SOVYET HAKİMİYETI'NİN AVRUPA'YA UZANAN DOĞRUDAN YOLU, DOĞU DÜNYASI'NDAN GEÇMEKTEDİR*


    (Kızıl Armiya gazetesi,28 Temmuz 1919, sayı 10 (Halit Kakınç bu makaleyi KGB/ Arşivlerinden çıkartmış ve Türkçeye çevrilmesini sağlamıştır.) Alıntı ULUSAL DERGİSİ 5/6 KIŞ/BAHAR 1988 Sayısından alınmıştır.