UNUTMADIM SENİ BEN Karcığar (Düyek) Bestekâr: Şekip Ayhan Özışık Güftekâr: Müzehher Güyer Unutmadım seni ben unutmadım her zaman kalbimdesin Aylar yıllar geçti söyle sen nerdesin Anlaşıldı sen geri dönülmeyen yerdesin Anlaşıldı sen geri dönmeyeceksin Unutmadım unutamadım seni ben her zaman bendesin
Geçen akşam kardeşim matematik sınavına çalışıyordu.Ben yanında olmak için 'Ablacım bir sorun, isteğin var mı' diye giriyorum arada bir.'Yok abla ben çalışıyorum.' dedi. Abla yüreği işte, az sonra tekrar giriyorum içeri. 'Abla yeter ben çalışıyorum ısrar etme' dedi yine.' Hem bu fen değil, matematiği seviyorum ben.' Eh peki öyle tabi ablacım sen matematiği seviyorsun dedim.'Daha kareköklere çalışcam öptüm ablacım' ın ardında bende onu öpüp çıktım odadan. Beş on dakika sonra içecek bir şey götürüyüm bari deyip, içeri tam girerken; birkaç rakam sesinden sonra 'Allah o kara kökünüz kurusun innnnşallah.'sözüyle... Orda kopmuştum zaten.Şşşşş duymasın...
Ölüm işte yaa! Hüzünlü bir sabahın hüzünlü bir saati. Ne güzel de gülüyordu oysa dün akşam. Yılların yorgunluğu vursa da cemali ayaktaydı. Pişmanlıklar vesselam kalbimizi acıtan. Ah bir kez daha baksaydım, dokunsaydım. Geldi ya Azrail görür mü hiç seni. Ölüm işte yaa! Rahmet yağdı yine bugün gökyüzünden. 'Ben de ağlıyorum' diyor gökyüzü, 'Yalnız değilsiniz' diyor yahut. Lakin yalnız gitti işte yolcu. 'Sizde benim gibi yalnız geleceksiniz' diyor. İmi gösteriyor da, anlar mı ki kahrolası nefis? Bir kayıktan bir kayığa! 'Çok sabah gördün de bir bu sabahı bekleyemedin' diyor içim. Bekleyemedin! Canı can eyleyenlerin başı sağolsun
İlköğretimdeydim. Ülkü isminde bir Türkçe öğretmenim vardı. Gönlünün, adının güzelliği yüzüne de vurmuştu.Hatıra defteri almıştım.Maksat gelenek bozulmasın :) İlk sayfayı Ülkü Öğretmenime ayırmıştım.Başlığı şöyleydi; 'Sevgi emek vermekse ben sizlere çok emek verdim.'Ve arkasından pırıl pırıl bir düzine gökyüzünde sözler.Okudum bir daha okudum.Çok sevdiğim öğretmenimden cicili bicili renkli menkli bir yazı beklemişim meğer.Sonra öptüm onu, teşekkür ettim, sustum.Şimdi daha iyi anlıyorum; Sevgi EMEK vermekmiş, emek verenin adı ise SEVGİ imiş.Teşekkür ederim öğretmenim.
Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz Sultan Selim ona: - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Sultan cevabı yapıştırmış*: - Ben de bilirim.
UNUTMADIM SENİ BEN
Karcığar (Düyek)
Bestekâr: Şekip Ayhan Özışık
Güftekâr: Müzehher Güyer
Unutmadım seni ben unutmadım her zaman kalbimdesin
Aylar yıllar geçti söyle sen nerdesin
Anlaşıldı sen geri dönülmeyen yerdesin
Anlaşıldı sen geri dönmeyeceksin
Unutmadım unutamadım seni ben her zaman bendesin
Benden bu kadını alkışlamamı mı bekliyorsunuz! Ne yazsam kabul olmuyor.
Merhum Atatürk'ün 'fikir babam' dediği, meziyet vasıflı ünlü Türkçümüz...
Ruhun şad olsun Atam...
Geçen akşam kardeşim matematik sınavına çalışıyordu.Ben yanında olmak için 'Ablacım bir sorun, isteğin var mı' diye giriyorum arada bir.'Yok abla ben çalışıyorum.' dedi. Abla yüreği işte, az sonra tekrar giriyorum içeri. 'Abla yeter ben çalışıyorum ısrar etme' dedi yine.' Hem bu fen değil, matematiği seviyorum ben.' Eh peki öyle tabi ablacım sen matematiği seviyorsun dedim.'Daha kareköklere çalışcam öptüm ablacım' ın ardında bende onu öpüp çıktım odadan. Beş on dakika sonra içecek bir şey götürüyüm bari deyip, içeri tam girerken; birkaç rakam sesinden sonra 'Allah o kara kökünüz kurusun innnnşallah.'sözüyle... Orda kopmuştum zaten.Şşşşş duymasın...
'Kuluma iki şey verdim kıymetini bilmiyor; birisi boş zaman, diğeri ise sağlık.' Hadis_i Kutsi
Ölüm işte yaa! Hüzünlü bir sabahın hüzünlü bir saati. Ne güzel de gülüyordu oysa dün akşam. Yılların yorgunluğu vursa da cemali ayaktaydı. Pişmanlıklar vesselam kalbimizi acıtan. Ah bir kez daha baksaydım, dokunsaydım. Geldi ya Azrail görür mü hiç seni. Ölüm işte yaa! Rahmet yağdı yine bugün gökyüzünden. 'Ben de ağlıyorum' diyor gökyüzü, 'Yalnız değilsiniz' diyor yahut. Lakin yalnız gitti işte yolcu. 'Sizde benim gibi yalnız geleceksiniz' diyor. İmi gösteriyor da, anlar mı ki kahrolası nefis? Bir kayıktan bir kayığa! 'Çok sabah gördün de bir bu sabahı bekleyemedin' diyor içim. Bekleyemedin! Canı can eyleyenlerin başı sağolsun
İlköğretimdeydim. Ülkü isminde bir Türkçe öğretmenim vardı. Gönlünün, adının güzelliği yüzüne de vurmuştu.Hatıra defteri almıştım.Maksat gelenek bozulmasın :) İlk sayfayı Ülkü Öğretmenime ayırmıştım.Başlığı şöyleydi; 'Sevgi emek vermekse ben sizlere çok emek verdim.'Ve arkasından pırıl pırıl bir düzine gökyüzünde sözler.Okudum bir daha okudum.Çok sevdiğim öğretmenimden cicili bicili renkli menkli bir yazı beklemişim meğer.Sonra öptüm onu, teşekkür ettim, sustum.Şimdi daha iyi anlıyorum; Sevgi EMEK vermekmiş, emek verenin adı ise SEVGİ imiş.Teşekkür ederim öğretmenim.
Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz Sultan Selim ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş. Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Sultan cevabı yapıştırmış*:
- Ben de bilirim.
Onun sesini ilk defa bu Ramazanda duydum, geç kalmışım...