Özgecilik (başkalarının haklarını düşünen,tabiatı gereği herkesi,her şeyi seven)
Başkalarının iyiliği için fedakarlık etme tabiatında olmak.Alturism.
Özgecilik Felsefede (alturizm,digergamlık) ,özellikle O.Comte’nin, üstünde durup,ileri sürdüğü bir kavram,bir nitelemedir. Bu kavramla, 'kişinin,başkalarının iyiliğine göre göre,düsünce ve davranıslarını ayarlaması' tanımlanmaktadır. Comte’ye göre; 'toplumsallaşmada, toplumsal bütünleşmede,herkes gibi olmada,özgecilik etkin bir koşul' oluşturmaktadır...
insanlığı ve insanları hiç bir çıkar gözetmeden sevmektir
Türkiye’nin laik düzenini ve Cumhuriyetin çağdaş kazanımlarını hedef alan etkinlikler ile dini politikaya yansıtma, kamu yönetimini ve özellikle eğitimi bağnaz dini çıkar odaklarıyla, tarikatlarla kuşatma çabalarına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz....
Ey duygusal sol seçmen… -Sen Deniz Baykal’ı sevme! Anneni sev, babanı sev, eşini sev… -Kimi sevip, kime oy vereceğini karıştırma artık. -Deniz Baykal’a oy ver. Bu yeni moda. Etrafımda çok duyuyorum: ‘Oyumu CHP’ye mecburen vereceğim, yoksa Deniz Baykal’ı hiç sevmiyorum.’ ‘Deniz Baykal olmasa, CHP tek başına iktidar olur.’ Neden, diye sorduğum zaman, doyurucu hiçbir yanıt alamadığımı ifade etmek zorundayım. Deniz Baykal antipatisi, büyük ölçüde muhalifleri tarafından beslenen kişisel bir mitoloji. Ama ilginç olan, insanların oy verme motivasyonlarını etkileyen ’sevgi-nefret’ ilişkisi. Türk Grup Psikolojisi’nin temel unsurlarından biri siyasi liderlerle, tarihi şahsiyetlerle, teknik adamlarla ’sevgi-nefret’ ilişkisi kurma hevesi. ‘Deniz Baykal’ı hiç sevmiyorum,’ diyenlerde, sanki onunla bir Mavi Yolculuk tatiline çıkacakmış, flört edecekmiş, hatta neredeyse evlenecekmiş gibi bir zihniyet yapısı tezahür ediyor. Oysa, oy verme motivasyonunda kişisel sempati/antipati ilişkisinden daha çok fikriyat ve bu fikriyatın tatbikatı ön palanda olmamalı mı? Örneğin, hasta olduğunuzda doktorunuzu mesleğindeki uzmanlık ve başarısına göre mi seçiyorsunuz, yoksa kişisel sempatinize göre mi? Siyasi mekanizmanın sevgi/sempati üzerine çalışması eğer doğru olsaydı, alıp Cem Yılmaz’ı Merkez Bankası Başkanı yapmamız gerekmez miydi? Ama biz Türkler böyleyiz işte… ‘Deniz Baykal’ı sevmiyorum…’ Yahu senden sevgi bekleyen yok ki, akıl bekleyen var. Deniz Baykal’ı sevmesi gereken; eşi, çocukları, torunları, dostları, arkadaşları… Senin fikirlerini ve projelereni değerlendirmen gerekiyor… Diyen yok… Bu zihniyet dizgesi kırılmadığı sürece de, Türkiye’de siyasetin ‘televole’ düzeyinden ‘içerik’ düzeyine sıçrayabilmesinin imkanı yok. E, güzel kardeşim, sen Deniz Baykal’ı sevmiyorsun da… AKP iktidarına karşı direnç alanının merkezini o inşa ediyor… Bu direnç merkezini, dış kaynaklı, doğan görünümlü şahin misali sol maskeli truva atlarına karşı onun inisiyatifi koruyor. Senin sevip sevmemen ne ifade ediyor? Artık hisli dünyaların sol seçmeni, liderle veya kadroyla ’samimiyet buhranı’na girme arzusundan kurtulup siyasi değerlendirme yapmaya başlasa memleket hakkında hayırlı olmaz mı, ne dersiniz? Ey duygusal sol seçmen… Sen Deniz Baykal’ı sevme! Anneni sev, babanı sev, eşini sev… Kimi sevip, kime oy vereceğini karıştırma artık. Deniz Baykal’a oy ver.
Aşiret çocuğuyam adım Küheylan Kızılca kıyamet yaylasında doğmuşam Koyaklarda kartal uçurmuşam, kurt kovalamışam, adam vurmuşam Onursuz yaşanmaz demişem Rezil rüsva etmemişem kendimi böceklere Yavri yavri Bu yüzden dik bakaram adamın yüzüne Bu yüzden böyle hoyrat kalmışam Asi bir Küheylanam Anam rüzgar, babam gurbet Bin yıldır bu koğuştayam Diz çöktürmez beni hasret Seni sevmişem Bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi Seni sevmişem Gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi Ben sazımı kılçadırların boynuna asıpta öyle gelmişem buraya Yavri yavri Ölürsem iradi ölürem Harlanmış bir kılıca alnımla dokunur gibi Asi bir Küheylanam Gözlerini benden ayırma Kırılıp düşerem sonra kimse bakmaz yarama Bana ne getirmişen Cico Karda çürümüş sümbül soğanlarımı Yoksa tozkaldıran taylarımı Dargeçitlerdemi kanatmışan O göçebe sevdamızın yamacına Şimdi kimler konmada söyle Yavri yavri Söyle kınalı kuzun nerde Onu hangi soysuzun sürüsüne katmışan Asi bir Küheylanam Mahmut vurma döşüme Delerem bu duvarları delerem Jandarma kavuşmaz peşime Benki dipsiz uçurum boylarında Paramparça olmuş ölmemişem Benki huysuz nehir yataklarında Yaralarımı çamurla sıvamışam Nasıl sığaram düşündünmü Şu altı adımlık tosbağa voltasına şimdi Yavri yavri Dağları çıldırtan öykümü Ben bu demirlere dişlerimle yazmışam Asi bir Küheylanam El süremezler yeleme Bırak yırtılayım bırak, gem vurma benim dilime Hüznün duvarlarında Sıvası dökülmüş bir yer vardır bilirmisen Yavri Bilirmisen çiçekler çentik çentiksolar Bu gevur ölüsü akşamlarda Bırak gözyaşlarımın açtığı çukurlar öylece betonda kalsın Donansın peşime bi metelik etmez bu sırtlan adımları.Donansın Yavri yavri Şapkam namusumdur Koma buralarda koma Tespihim dağılmasın Asi bir Küheylanam Kesmez beni bu acılar Beni vursada bu puştlar Ancak sırtımdan vururlar
Özgecilik (başkalarının haklarını düşünen,tabiatı gereği herkesi,her şeyi seven)
Başkalarının iyiliği için fedakarlık etme tabiatında olmak.Alturism.
Özgecilik Felsefede (alturizm,digergamlık) ,özellikle O.Comte’nin, üstünde durup,ileri sürdüğü bir kavram,bir nitelemedir. Bu kavramla, 'kişinin,başkalarının iyiliğine göre göre,düsünce ve davranıslarını ayarlaması' tanımlanmaktadır. Comte’ye göre; 'toplumsallaşmada, toplumsal bütünleşmede,herkes gibi olmada,özgecilik etkin bir koşul' oluşturmaktadır...
insanlığı ve insanları hiç bir çıkar gözetmeden sevmektir
Türkiye’nin laik düzenini ve Cumhuriyetin çağdaş kazanımlarını hedef alan etkinlikler ile dini politikaya yansıtma, kamu yönetimini ve özellikle eğitimi bağnaz dini çıkar odaklarıyla, tarikatlarla kuşatma çabalarına kesinlikle fırsat vermeyeceğiz....
CUMHURİYET HALK PARTİSİ! ! !
Ey duygusal sol seçmen… -Sen Deniz Baykal’ı sevme! Anneni sev, babanı sev, eşini sev… -Kimi sevip, kime oy vereceğini karıştırma artık. -Deniz Baykal’a oy ver.
Bu yeni moda. Etrafımda çok duyuyorum: ‘Oyumu CHP’ye mecburen vereceğim, yoksa Deniz Baykal’ı hiç sevmiyorum.’ ‘Deniz Baykal olmasa, CHP tek başına iktidar olur.’ Neden, diye sorduğum zaman, doyurucu hiçbir yanıt alamadığımı ifade etmek zorundayım. Deniz Baykal antipatisi, büyük ölçüde muhalifleri tarafından beslenen kişisel bir mitoloji. Ama ilginç olan, insanların oy verme motivasyonlarını etkileyen ’sevgi-nefret’ ilişkisi. Türk Grup Psikolojisi’nin temel unsurlarından biri siyasi liderlerle, tarihi şahsiyetlerle, teknik adamlarla ’sevgi-nefret’ ilişkisi kurma hevesi. ‘Deniz Baykal’ı hiç sevmiyorum,’ diyenlerde, sanki onunla bir Mavi Yolculuk tatiline çıkacakmış, flört edecekmiş, hatta neredeyse evlenecekmiş gibi bir zihniyet yapısı tezahür ediyor. Oysa, oy verme motivasyonunda kişisel sempati/antipati ilişkisinden daha çok fikriyat ve bu fikriyatın tatbikatı ön palanda olmamalı mı? Örneğin, hasta olduğunuzda doktorunuzu mesleğindeki uzmanlık ve başarısına göre mi seçiyorsunuz, yoksa kişisel sempatinize göre mi? Siyasi mekanizmanın sevgi/sempati üzerine çalışması eğer doğru olsaydı, alıp Cem Yılmaz’ı Merkez Bankası Başkanı yapmamız gerekmez miydi? Ama biz Türkler böyleyiz işte… ‘Deniz Baykal’ı sevmiyorum…’ Yahu senden sevgi bekleyen yok ki, akıl bekleyen var. Deniz Baykal’ı sevmesi gereken; eşi, çocukları, torunları, dostları, arkadaşları… Senin fikirlerini ve projelereni değerlendirmen gerekiyor… Diyen yok… Bu zihniyet dizgesi kırılmadığı sürece de, Türkiye’de siyasetin ‘televole’ düzeyinden ‘içerik’ düzeyine sıçrayabilmesinin imkanı yok. E, güzel kardeşim, sen Deniz Baykal’ı sevmiyorsun da… AKP iktidarına karşı direnç alanının merkezini o inşa ediyor… Bu direnç merkezini, dış kaynaklı, doğan görünümlü şahin misali sol maskeli truva atlarına karşı onun inisiyatifi koruyor. Senin sevip sevmemen ne ifade ediyor? Artık hisli dünyaların sol seçmeni, liderle veya kadroyla ’samimiyet buhranı’na girme arzusundan kurtulup siyasi değerlendirme yapmaya başlasa memleket hakkında hayırlı olmaz mı, ne dersiniz? Ey duygusal sol seçmen… Sen Deniz Baykal’ı sevme! Anneni sev, babanı sev, eşini sev… Kimi sevip, kime oy vereceğini karıştırma artık. Deniz Baykal’a oy ver.
/Atılgan BAYAR/
Asi Bir Küheylan
Aşiret çocuğuyam adım Küheylan
Kızılca kıyamet yaylasında doğmuşam
Koyaklarda kartal uçurmuşam, kurt kovalamışam, adam vurmuşam
Onursuz yaşanmaz demişem
Rezil rüsva etmemişem kendimi böceklere
Yavri yavri
Bu yüzden dik bakaram adamın yüzüne
Bu yüzden böyle hoyrat kalmışam
Asi bir Küheylanam
Anam rüzgar, babam gurbet
Bin yıldır bu koğuştayam
Diz çöktürmez beni hasret
Seni sevmişem
Bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi
Seni sevmişem
Gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi
Ben sazımı kılçadırların boynuna asıpta öyle gelmişem buraya
Yavri yavri
Ölürsem iradi ölürem
Harlanmış bir kılıca alnımla dokunur gibi
Asi bir Küheylanam
Gözlerini benden ayırma
Kırılıp düşerem sonra kimse bakmaz yarama
Bana ne getirmişen Cico
Karda çürümüş sümbül soğanlarımı
Yoksa tozkaldıran taylarımı
Dargeçitlerdemi kanatmışan
O göçebe sevdamızın yamacına
Şimdi kimler konmada söyle
Yavri yavri
Söyle kınalı kuzun nerde
Onu hangi soysuzun sürüsüne katmışan
Asi bir Küheylanam
Mahmut vurma döşüme
Delerem bu duvarları delerem
Jandarma kavuşmaz peşime
Benki dipsiz uçurum boylarında
Paramparça olmuş ölmemişem
Benki huysuz nehir yataklarında
Yaralarımı çamurla sıvamışam
Nasıl sığaram düşündünmü
Şu altı adımlık tosbağa voltasına şimdi
Yavri yavri
Dağları çıldırtan öykümü
Ben bu demirlere dişlerimle yazmışam
Asi bir Küheylanam
El süremezler yeleme
Bırak yırtılayım bırak, gem vurma benim dilime
Hüznün duvarlarında
Sıvası dökülmüş bir yer vardır bilirmisen Yavri
Bilirmisen çiçekler çentik çentiksolar
Bu gevur ölüsü akşamlarda
Bırak gözyaşlarımın açtığı çukurlar öylece betonda kalsın
Donansın peşime bi metelik etmez bu sırtlan adımları.Donansın
Yavri yavri
Şapkam namusumdur
Koma buralarda koma
Tespihim dağılmasın
Asi bir Küheylanam
Kesmez beni bu acılar
Beni vursada bu puştlar
Ancak sırtımdan vururlar
Yusuf Hayaloğlu
Lale Müldür şiiri,Yeni Türkü'den dinlemek de ayrı bi tat.
Seni bu denli yıktıkları için DESTİNA,Yaşamımın gizini vereceğim sana...
italiano Grande Battisi! ! ! !
Biraz çakılından aldık.Hoşçakal kardeşim deniz...
ALLah'ından bulasın...
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım...
Şehin Şah Bakışlı Ere Düş Oldum...