Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Amed Ruha
Amed Ruha

Dedi ki kitap olsan saatlerce seni okusam, dedim ki sende özgürlüğüm olsan saatlerce senin gözlerine baksam…

  • fark edilmek06.09.2016 - 10:39

    Susarak farkettirmek .....

  • fark edilmek06.09.2016 - 07:46

    Farkında Olmalı İnsan

    Farkında Olmalı İnsan…
    Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
    Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen…
    Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
    Fark Etmeli.
    Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
    Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
    Fark Etmeli.
    Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
    Fark Etmeli.
    Henüz Bebekken ‘Dünya Benim! ’ Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
    Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların ‘Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
    İşte! ’ Dercesine Apaçık Kaldığını
    Fark Etmeli.
    Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
    Baskın Yeteneğini
    Fark Etmeli Sonra.
    Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
    Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
    Fark Etmeli İnsan
    Ve Ölmeden E vvel Ölebilmeli.
    Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
    Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
    Fark Etmeli.
    Eşref-İ Mahlukat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
    Fark Etmeli.
    Ve Ona Göre Yaşamalı.
    Gülün Hemen Dibindeki Dikeni, Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
    Fark Etmeli.
    Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
    Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
    Fark Etmeli.
    Eşine ‘Seni Çok Seviyorum! ’ Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
    Fark Etmeli.
    Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini, Ama Arka
    Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
    Fark Etmeli.
    Zenginliğin Ve Bereketin, Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
    Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
    Fark Etmeli.
    FARK ETMELİ.
    Ömür Dediğin Üç Gündür,
    Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
    O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.

  • Yeryüzü notları05.09.2016 - 20:34

    Ve en önemlisi insan insana bulaşır....

  • fark edilmek05.09.2016 - 20:30

    Farkı fark edebilmek farklının farklı oluşudur☺

  • serbest kürsü05.09.2016 - 15:03

    Her fotoğraf karesinde ölümü çağrıştıran çizgilerle rastlaşıyorum. Gri, soğuk, solgun, ürkek bir kaygıya dönüşüyor yaşam. Eylül gelince kırlangıçlar da veda ediyor şehre, kelebekler de. Aynalar sararıyor. Radyoda eski bir hayalin içli bir türküsü çalıyor. Sokaktaki sesler farklılaşıyor, hız limitlerini çoktan aşmış hayat sakin akan bir huzur ırmağına dönüşüyor.


    Balkondan sarkan turşuluk biberler, kurumaya terk edilmiş baharatlar, usulca uykudan uyandırılan uzun kollular, dinginliği kaybeden deniz, parkları esir alan atkestaneleri. Bir güvercin, bir kedi, bir solgun bahçe hüznü…

    Eylül artık bütün gün benimle. Elimdeki kitapta, balkonda, yürüdüğüm yollarda, bulutların arasında…
    Gökyüzü, kuş, yağmur, rüzgâr…
    İlk aşk, ilk acı, ilk ayrılık…
    Beyaz zambak ve hüzün.
    Dalından kopup avuçlarıma düşen kuru bir yaprağın anımsattıkları olmalı bunlar.

    Ne de olsa Eylül’de unutmak ve unutulmak yoktur değil mi? Olsa olsa hatırlayamamak vardır. Akıl dediğimiz o sandığın içinde biriken ne kadar yaşanmışlık varsa hepsi saklandığı kuytulardan çıkarak ortalığa dökülür.
    Eylül’de terk edilmeyen tek şey hatıralardır. Bir Eylül sabahı esen kara yel, aşkı, şiiri, devrimi, çocukluğunuzu, gençlik yıllarınızı, hayal kırıklıklarınızı önüne katıp topladığınız yamalı bohçanızdan çıkarıp tekrar önünüze serer. Kalkanlarınızı siper edip kaç uyku, kaç saat, kaç acı, kaç hüzün, kaç mutluluk ve kaç huzur tüketirseniz tüketin Eylül’ün tek armağanı duygu, hüzün ve yaşam aynasında gördüğünüz kırışıklıklardan başka bir şey olmayacaktır.

    Eylül benim için, çocukluğumda siyah, yakalı bir önlük, bezden dikilmiş bir çantaydı. Bir yatılı okul bahçesine dar gelen bitmez günlerin başlangıcıydı. Bedenime değil adeta ruhuma giydirilmiş tek tip üniformalar, kurallar, uzun tören provaları, koyu gri uzun bir yalnızlıktı.
    Gençliğimde eylül sevdiğim her şey gibi çabuk tükenen kurşunkalemlerim, doğrularımın azlığından çok çabuk tükenen silgilerim, beyaz sayfalar üzerine karaladığım uzak düşlerimdi.
    Geçti gitti…

    Tüketmek için bunca acele ettiğiniz takvim yapraklarından, hızla akrepleri zehirleyen yelkovanların telaşından ne kaldı geriye dersiniz?
    Ne kadar dirensem de çocukluğumun güleç mevsimini alıp götürmüş Eylül.
    Yaşamın renginin nisan olduğunu düşünürdüm, “Ölümünki de benim! ” diyor Eylül.
    Âh sarı ve uzak yalnızlığım.
    Sevgilim.
    Eylül’üm.

    (Nurdal Durmuş tan alıntı)

  • serbest kürsü05.09.2016 - 09:32

    😂 Güneşin güzelliği bir başka

  • serbest kürsü03.09.2016 - 16:21

    Eylül’dü.
    Dalından kopan yaprakların
    Sararan yanlarına yazdım adını
    Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
    Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
    Eylül’dü.
    Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
    Adımlarımızın kısalığı bundandı
    Bundandı gözlerimin durgunluğu.
    Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
    Ellerin kadar ıssız,
    Sen kadar zamansız molalar veriyordum
    Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
    Eylül’dü.
    İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
    Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
    Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
    Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
    En çok sesini aradım.
    Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
    Gözlerini sildi zaman..
    Dedim ya… Eylül’dü.
    Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.

  • Sonra dedim ki03.09.2016 - 00:22

    insanlar gülüyordu de, 
    trende,vapurda,otobüste 
    yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle.. 

  • saçmalamak02.09.2016 - 10:30

    Saçmalamayın lütfen 😁

  • Sonra dedi ki02.09.2016 - 09:59

    Hayırlı Cuma lar.....