şimdi aşk nöbetimin gecelerinden birinde, semâda raks eden sitârelerin en mes’ûd anlarına şahid olan gözlerimde birikir yokluğunun acısı şimdi Şirâze, anladım ki yokluğundur beni aşka aşık, deli divâne eyleyen
aylardan bir ay, günlerden herhangi biri ben ben’i karşıma geçirmiş seyretmedeyim Şirâze gözlerimden akan kahverengi, saçlarımdan dökülen beyaz “bu sen değilsin” diyor bana kendime yabancılaşmışlığımın hesabını sormadayım kendi kendime küsmüşlüğümün nedenlerine saplanmış çırpınmadayım hareket kalmadı Şirâze, hayatın dibine vurduk
katlardan uçursam bu divâneyi, yerlere çalsam bu virâneyi, hasret ile eritsem bu belvâyı, daha da aç bıraksam ziyafet masalarında, susuz koysam ırmak boylarında prangalasam narin ellerinden kösteklesem sana koşmaya çalışan ayaklarından zincirlesem o güzel boynundan önünü alabilir miyim
öfkeliyim kendime Şirâze hâlâ kör gözlerimin açılmayışına şu gerçeğe duyduklarımı yüreğime indiremeyişime dar-ı dünyaya hadsizce sahip çıkışıma öfkeliyim Şirâze bu denli kendime dayanıp yükselemeyişime bir de şu aşk üzerine dem tutuşum medrese odasına kapanıp aşk kim ben kim Şirâze aşk kime ben kime Şirâze
öfkeliyim bugün Şirâze bu yerde nokta olup da gelene geçene bir fasılalık ferahlık veremeyişime bu yerde karanlığın güneşe duruşundan an alıp üzerime sunamayışıma her işi boş koşturup duranlara bu yerden geçtim Şirâze geçtim de imdad edenlerin sesini duyamayışıma öfkeliyim kendime, içimde dolanmada nefsime… “insan olan anlar” dediler “insan olan hem anlar, hem yapar” dediler “insan olan hem anlar, hem yapar, hem de teslim olur” dediler hep dediler Şirâze ben’in anlamayışına, ben’in yapmayışına, bir de ben’in teslim olmayışına öfkeliyim
öfkeliyim bugün, bugün öfkeliyim Şirâze bulutlar salkım saçak geçiyorlar göğümden, güneş arada göz kırpıyor baharınsa sonu geldi buralarda, kış camın ardında hiddetle esiyor bu halde işte sana nispet öfkeliyim Şirâze nereden başlayacağımı bir türlü bilemediğim ruh esintilerimin gerisinde oradan oraya, bazen de buradan oraya savruluyorum öfkemi durdurmanın, olmadı susturmanın, olmadı alevini söndürmenin, daha da olmadı onu yok etmenin bir yolu belki on yolu, belki de sayısız yolu var da ben birini bile bulup içine dalamıyorum Şirâze bil ki ben bugün öfkeliyim
olmasaydın hep böyle, keşke olup olup olmasaydın böyle şiraze
şimdi aşk nöbetimin gecelerinden birinde,
semâda raks eden sitârelerin
en mes’ûd anlarına şahid olan gözlerimde birikir yokluğunun acısı
şimdi Şirâze, anladım ki yokluğundur beni aşka aşık, deli divâne eyleyen
olmazdım Şirâze, sen olmasaydın gözyaşım
olmazdım Şirâze, sen olmasaydın aşkım
olmazdım Şirâze, sen olmasaydın dermânım
iyi bilirim Şirâze
sen benim ezberim(de)sin
Şirâze, bir anlatabilsem seni
bütün ah’lar devrilecek
aylardan bir ay, günlerden herhangi biri
ben ben’i karşıma geçirmiş seyretmedeyim Şirâze
gözlerimden akan kahverengi, saçlarımdan dökülen beyaz
“bu sen değilsin” diyor bana
kendime yabancılaşmışlığımın hesabını sormadayım
kendi kendime küsmüşlüğümün nedenlerine saplanmış çırpınmadayım
hareket kalmadı Şirâze, hayatın dibine vurduk
katlardan uçursam bu divâneyi, yerlere çalsam bu virâneyi,
hasret ile eritsem bu belvâyı,
daha da aç bıraksam ziyafet masalarında,
susuz koysam ırmak boylarında
prangalasam narin ellerinden
kösteklesem sana koşmaya çalışan ayaklarından
zincirlesem o güzel boynundan
önünü alabilir miyim
öfkeliyim kendime Şirâze hâlâ kör gözlerimin açılmayışına şu gerçeğe duyduklarımı yüreğime indiremeyişime dar-ı dünyaya hadsizce sahip çıkışıma öfkeliyim Şirâze bu denli kendime dayanıp yükselemeyişime bir de şu aşk üzerine dem tutuşum medrese odasına kapanıp
aşk kim ben kim Şirâze
aşk kime ben kime Şirâze
öfkeliyim bugün Şirâze
bu yerde nokta olup da gelene geçene bir fasılalık ferahlık veremeyişime
bu yerde karanlığın güneşe duruşundan an alıp üzerime
sunamayışıma her işi boş koşturup duranlara
bu yerden geçtim Şirâze
geçtim de imdad edenlerin sesini duyamayışıma öfkeliyim
kendime, içimde dolanmada nefsime…
“insan olan anlar” dediler
“insan olan hem anlar, hem yapar” dediler
“insan olan hem anlar, hem yapar, hem de teslim olur” dediler
hep dediler Şirâze
ben’in anlamayışına, ben’in yapmayışına,
bir de ben’in teslim olmayışına öfkeliyim
öfkeliyim bugün, bugün öfkeliyim Şirâze
bulutlar salkım saçak geçiyorlar göğümden, güneş arada göz kırpıyor
baharınsa sonu geldi buralarda, kış camın ardında hiddetle esiyor
bu halde işte sana nispet öfkeliyim Şirâze
nereden başlayacağımı bir türlü bilemediğim ruh esintilerimin gerisinde
oradan oraya, bazen de buradan oraya savruluyorum
öfkemi durdurmanın, olmadı susturmanın, olmadı alevini söndürmenin,
daha da olmadı onu yok etmenin bir yolu belki on yolu,
belki de sayısız yolu var da ben birini bile bulup içine dalamıyorum
Şirâze bil ki ben bugün öfkeliyim
Herkes cumaya gitti sanırsam