Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • cinas29.11.2006 - 18:12

    Bağırsak kurtları bağırsakta yaşar bağırmasak da.

  • kıdem29.11.2006 - 15:12

    Önden gitme, önce olma anlamına gelir kıdem.
    Arapça 'kadem' kelimeside aynı kökten.
    Ayak anlamına gelir.
    Ayak bu ismi önden gittiği için almıştır.
    'Kademe' 'basamak' demektir ki
    buda 'kıdem' ve 'kadem' in yabancısı değil..
    Aynı fabrikanın mamülleri..

  • manyak29.11.2006 - 15:06

    'maniaque'
    Fransızcada saplantılı deli anlamına geliyor.
    Bildiğimiz delinin bir kademe üstü, kıdemlisi..

  • iskambil kağıdı29.11.2006 - 14:58

    Oyun kartlarının nerede ve ne zaman ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor. 7. ve 10. yüzyıllar arasında Çin'de ortaya çıktığı ve 13. yüzyılda Marco Polo tarafından Avrupa'ya getirildiği tahmin ediliyor. Hindistan'dan veya Arabistan'dan geldiğini ileri sürenler de var arna bugünkü şekilleriyle kullanılmalarının 14. yüzyıl Fransa'sına dayandığı kesin gibi.
    O tarihlerde, Fransa'da dört sınıf vardı ve iskambil kağıtlarındaki kupa, maça, karo ve sinek bu dört sınıfı temsil ediyordu. Kupa bir kalkanı andıran şekli ile asil sınıfı ve kiliseyi, maça bir mızrağın ucunu çağrıştıran şekli ile orduyu, karo ticari deniz işletmelerinin eşkenar dörtken kiremitlerinden esinlenerek orta sınıfı, sinek ise yonca yaprağına benzeyen şekli ile köylüyü temsil ediyordu. Bugün briç, poker veya benzeri oyunlarda, kupanın en değerli, sineğin ise en değersiz kart olmasının nedeni işte bu sınıflamadır.
    Aslında bizde papaz adı verilen kartın adı İngilizce'de kral (king) , kızın ise kraliçedir (queen) . Vale veya oğlan için ilk zamanlarda düzenbaz anlamına gelen 'knave' kelimesi kullanılırken, günümüzde 'jack' ismi kullanılmaktadır. Yani yabancı kartlarda kral ve kraliçe evli iken, bizde biraz yaşlı görülerek krala papaz adı verilmiş, kraliçeye de 'kız' denilerek oğlana layık görülmüştür.
    Bazı ülkelerde oyun kartlarında değişik isim ve semboller kullanılmasına rağmen, en yaygın olanı Fransızların kullandıklarıdır. Fransızlar 'maça' şeklini mızrağa benzeterek 'pique' adını vermişlerdir. İngilizce'de ise aynı anlamdaki 'spades' kelimesi kullanılmaktadır. Her ne kadar bir kalkanı andırdığı için asil sınıfı temsil ettiği ileri sürülse de 'kupa' klasik bir kalp şeklidir. Bu nedenle Fransızlar ona 'coeur', ingilizler ise 'heart' adını vermişlerdir.
    'Karo' için Fransızca'da kare anlamındaki 'carreau' kullanılırken İngilizler elmas anlamındaki 'diamond'u tercih etmişlerdir. Bizim 'sinek' dediğimiz şekil ise çok açık üç yapraklı bir yoncadır. Fransızlar bu anlamdaki 'trefle' kelimesini kullanırlarken, İngilizler 'club' (kulüp) ismini kullanmışlardır.
    İşte bu nedenle briç oyuncuları 'maça'ya 'pik', 'kupa'ya 'kör', 'sinek'e de 'trefli' derler, zaten aslına uygun olan 'karo'yu da olduğu gibi kullanırlar. Birli, papaz, kız ve oğlan için kullanılan as, rua, dam ve vale isimleri de yine Fransızca karşılıkları As, Roi, Dame ve Valet kelimelerinden dilimize geçmiştir.

  • suikast29.11.2006 - 14:51

    'sûi' (kötü) + 'kasıt' (maksat)
    Kötü kasıt..

  • sunta29.11.2006 - 14:49

    Preslenmiş talaşla yapılan yapay ahşap plakanın ticari adı.
    Bu isim 1950 yılında verilmiş.
    'SUNi TAhta'nın kısaltılmışı..

  • hayırhah28.11.2006 - 23:08

    'hayır' iyi, güzel, seçkin + 'hah' isteyen dileyen..

    İnsanların iyiliğini isteyen kişiler için kullanılan bir sıfat..

  • hırçın28.11.2006 - 23:06

    'hırdçin'
    Ermenicede ürkek, korkak anlamına geliyor.
    türkçeyede ermeniceden geçmiş.
    o halde Hırçın tavırların
    korku psikolojisinden kaynaklanan bir tepki olduğunu söyleyebiliriz..

  • kezban28.11.2006 - 22:58

    Kezban Hatemi hakkında bir yerde şöyle yazıyor;

    'Kocası Hüseyin Hatemi'nin kendini dine adamasına sebep olan kabus'
    :)

  • trafik28.11.2006 - 19:47

    'İNGİLTERE’DE TRAFİK NEDEN SOLDAN AKAR?

    Bir zamanlar herkes gibi İngilizlerde yolun solundan gidiyordu.Bunun içinde birçok geçerli sebebi vardı.

    Yüzyıllar önce yolun karşısından gelenin dost mu düşman mı olduğunu kestirmek pek mümkün değildi.İnsanların çoğu sağ elerini kullandığı için yolun solundan,duvar dibinden(yaya veya atla) giderek sol tarafını emniyete alır, sağ ellerini hemen kılıç çekecek şekilde hazır bekletirlerdi.

    Yolun solundan seyahat, ilk defa 1300 yılında Papanın Roma’ya gelecek hacıların yolda karmaşaya meydan vermemeleri için yolun solundan gitmelerini söylemesiyle resmileşti ve yüzyıllar boyu devam etti.

    18.yüzyıl sonlarında ABD'de birçok atın çektiği posta arabalarında, sürücü koltuğu yoktu ve sürücü en arkada ve soldaki atın üstünde oturuyordu.Bu da yolun solundan gidildiğinde karşıdan geleni ve yolun kontrolünü zorlaştırıyordu.

    Çok geçmeden ABD'de trafik sağdan işlemeye başladı.Fransız İhtilali sırasında ihtilal liderlerinden Maxsimillien Robespierre, büyük bir olasılıkla Katolik Kiliseye meydan okuyanlara jest olsun diye Parislilerden yolun sağından gitmelerini istedi.

    Bir süre sonra kendiside solak olan Napolyon ordularındaki ikmal arabalarının yolun sağından gitmeleri emrini verdi ve zaptettiği her ülkede bu uygulamayı hayata geçirdi.

    İngiltere hiçbir zaman Napolyon tarafında işgal edilmediğinden İngilizler yolun solundan gitme alışkanlığından vazgeçmediler. Avusturya,Hindistan gibi tüm eski sömürgelerinde de bu usulü devam ettirdiler.Zaten İngilizler de Amerikalılardan farklı olarak sürücü arabanın üstünde ve sağında oturuyordu.

    Modern araba teknolojisinin gelişmesi ile bu gelişimin dünya öncüsü olan ABD'de sürücü koltuğu ve direksiyon sağdan gidişe uygun olarak sola konuldu ve dünyanın birçok bölgesinde bu şekilde yaygınlaştı.

    İngiltere de ve eski sömürgelerinde, trafik akışını sağ şeride almanın faturası o kadar yüklüdür ki,artık isteseler de kolay kolay bunu yapamazlar.

    Hangi ülkede olursanız olun, trafiği ister sağdan olsun ister soldan, karşıdan karşıya geçmeden önce, siz yinede her iki yöne bakmayı unutmayın.'

    hazırlayan: erdem aLpHaE
    sunan : sufaya
    yönetmen: A.Ziya