islamiyete ve onun kutsallarına karşı son derece agresif, düşman...Sadece 27 Nisan 2006 günkü yazısını okumanız bile yeterli...Okumayan varsa mutlaka ama mutlaka okusunlar.Özellikle o adını söylemekten bile iğrendiğim zatı öven arkadaşlar! ! Önce siz..!
Felsefe'nin kaynağı akıldır. Filozof, çeşitli bilgileri düzene koyarak, madde, hayat, yaratılış, dünya, ruh, ölüm ve sonrası gibi konularda aklına dayanarak cevaplar bulmaya çalışır. Bunu yaparken de bulduğu cevapların Allah-ü teala tarafından gönderilen dinlere uyup uymamasına bakmaz. Bu sebeple doğru yoldan ayrılırlar.
Felsefecilerin ortaya koyduğu fikirler, gerek fen bilgilerinin değişmesi gerekse sonra gelen filozofların öncekilerden farklı düşünmesi sebebiyle ya kısmen yahut tamamen değişir. Bu itibarla sonra gelenler önce gelenleri daima tenkit etmekle veya onların felsefelerini yıkmakla işe başlarlar.
Akıl yalnız başına yol gösterici değildir. Dinin rehberliğine muhtaçtır. Yoksa sapıtır. Bundan dolayı din büyükleri itikadın bozulabileceğini bildikleri için felsefe ile uğraşmaktan men etmişlerdir. Nitekim İBN-İ SİNA ve FARABİ gibi zatlar felsefecilerin kitapları ile çok meşgul olduklarından sapıtmışlardır...
Zamanımızın gavsının kim olduğunu, hatta böyle bir zatın var olup olmadığını kimse bilemez.Tamam, herkesin kendi mürşidini diğer mürşidlerden üstün görmesi,bilmesi lazımdır.gereklidir.Fakat derecesini Allahtan ve Allahın bildirdiklerinden başka bilen çıkmaz.Abdülkadir Geylani hz.leri kendi gavslığını manevi bir hal ve emir ile bizzat kendisi ilan ettiğinden dolayı onun gavs olduğunda zaten şüphe yoktur.Bazı arkadaşların Abdulbaki hz.lerini bu şekilde nitelemelerine karşı bir başka kişide çıkıp İstanbul/fatihdeki MAHMUT EFENDİ hz.lerinin bu makamda olduğunu söyleyebilir.Her iki durumda yanlıştır.dediğim gibi üstün görülebilir fakat bir derece isnat edilemez.
Vakit gazetesi Milli gazeteden sonra piyasadaki en iyi ikinci gazete...fakat hükümeti zerre kadar eleştirmez.hükümetin yediği nanelere sessiz kalır.Tepkisiz kalarak suç işlemiş olmaktadır.en büyük ve tek eksiğide bu...
osmanlı zamanında yaşasaydı 'zinhar katli kuvvetle vaciptir.'fetvası alınarak anında idam edilirdi.Ülkemizde şeytanın sayılı yaverlerinden biridir.Mason olduğuna dair kuvvetli deliller bulunmaktadır.la'netullahi teala...
'Kabul etmeliyiz ki batı medeniyeti, islam medeniyetini yenmiştir.' sözünü söyleyebilecek kadar kendi medeniyetinin büyüklüğünden habersiz zavallı ve acınacak bir şahıs...ABD nin bu ülkedeki en büyük iki teslimiyetçi ve işbirlikçisinden ikincisi...Milli görüş gömleğini çıkartıp başına amerikan çuvalı geçiren büyülenmiş zat...ülke kan ağlarken,ekonomi çöküşe doğru son hız giderken,15 yaş altında kur'an-ı kerim öğrenme yasağı devam ederken,başörtüsü zulmü sürerken,imam-hatipler hala mağdurken pişmiş kelle gibi sırıtan kişi...amerika Türkiye nin kuyusunu kazarken,etrafımızı kuşatırken utanmadan amerika bizim stratejik müttefikimizdir diyebilecek kadar aklını peynir ekmekle yemiş kimse...
Maalesef toplumumuzda hz. isa (a.s) nın gelmeyeceğine inanan,bunu mantığına göre değerlendiren ve kaçınılmaz bir sonuç olarak da saçma bulan çok sayıda insan var ve bu da haliyle internet sitelerindeki yorumlara yansımakta.Bu kişilerin itikat konusunda bu kadar bilgisiz,zayıf ve hatalı olduklarını müşahade etmek gerçekten çok üzüntü verici.Gördüğüm kadarıyla bu şahıslar doğruları anlamamak,yanlış görüşlerini düzeltmemek konusunda da bir o kadar inatçılar.Halbuki itikat meselesinin şüphe bile kaldıramaycak kadar ince çizgisi olduğunu bilseler bu kadar rahat hareket edebilirler miydi? diye merak etmişimdir.
Şimdi,herhangi bir zat,imani bir konu hakkında 'acaba' diyerek şek ve şüphesini dile getirse bu kimsenin iman ve islam dairesinden çıkmasından korkulur.örneğin hz.isa nın geleceği konusu.Bir kimse isa(a.s) nın geleceğine bırakın inanmamayı şüphe dahi duysa allah korusun daire-i islamiyyeden çıkmış olur.Niye diye sorulacak olursa şöyle cevap veririz: Çünkü hz.İsa nın kıyamete yakın bir zamanda yeryüzüne geleceği ayet ve hadislerle sabittir.Yeryüzüne geliş konusuna inanmayan kişiler dolaylı olarak bu ayet ve hadisleri inkar etmiş olacaklarından bu kimseler hakkındaki dini hükmün ne olduğu sanırım herkesçe malum olmuştur.konu ile ilgili ayet ve hadisler buraya yazılacak olsa emin olunsun ki sığmaz.Bu nedenle merak eden kimseler etraflıca bir araştırma yaparlarsa sözümüzün doğruluğunu görürler.
Sonuç olarak kendimizi bu yorumu yazmaya zorunlu hissettiren şey sadece dini hassasiyetimizdir.Bunu bir müslümanlık görevi olarak kabul etmemizdir.Bu kardeşlerimizin hatalı görüş ve inanışlarını biran önce düzeltmeleri hususundaki şiddetli arzumuzdur. Measselam...
islamiyete ve onun kutsallarına karşı son derece agresif, düşman...Sadece 27 Nisan 2006 günkü yazısını okumanız bile yeterli...Okumayan varsa mutlaka ama mutlaka okusunlar.Özellikle o adını söylemekten bile iğrendiğim zatı öven arkadaşlar! ! Önce siz..!
sanki Allaha, islama, peygambere, müslümanlara savaş açmak,saldırmak amacıyla yayın hayatına başlamış gazete...
Bismillahirrahmanirrahim
Felsefe'nin kaynağı akıldır. Filozof, çeşitli bilgileri düzene koyarak, madde, hayat, yaratılış, dünya, ruh, ölüm ve sonrası gibi konularda aklına dayanarak cevaplar bulmaya çalışır. Bunu yaparken de bulduğu cevapların Allah-ü teala tarafından gönderilen dinlere uyup uymamasına bakmaz. Bu sebeple doğru yoldan ayrılırlar.
Felsefecilerin ortaya koyduğu fikirler, gerek fen bilgilerinin değişmesi gerekse sonra gelen filozofların öncekilerden farklı düşünmesi sebebiyle ya kısmen yahut tamamen değişir. Bu itibarla sonra gelenler önce gelenleri daima tenkit etmekle veya onların felsefelerini yıkmakla işe başlarlar.
Akıl yalnız başına yol gösterici değildir. Dinin rehberliğine muhtaçtır. Yoksa sapıtır. Bundan dolayı din büyükleri itikadın bozulabileceğini bildikleri için felsefe ile uğraşmaktan men etmişlerdir. Nitekim İBN-İ SİNA ve FARABİ gibi zatlar felsefecilerin kitapları ile çok meşgul olduklarından sapıtmışlardır...
Zamanımızın gavsının kim olduğunu, hatta böyle bir zatın var olup olmadığını kimse bilemez.Tamam, herkesin kendi mürşidini diğer mürşidlerden üstün görmesi,bilmesi lazımdır.gereklidir.Fakat derecesini Allahtan ve Allahın bildirdiklerinden başka bilen çıkmaz.Abdülkadir Geylani hz.leri kendi gavslığını manevi bir hal ve emir ile bizzat kendisi ilan ettiğinden dolayı onun gavs olduğunda zaten şüphe yoktur.Bazı arkadaşların Abdulbaki hz.lerini bu şekilde nitelemelerine karşı bir başka kişide çıkıp İstanbul/fatihdeki MAHMUT EFENDİ hz.lerinin bu makamda olduğunu söyleyebilir.Her iki durumda yanlıştır.dediğim gibi üstün görülebilir fakat bir derece isnat edilemez.
Vakit gazetesi Milli gazeteden sonra piyasadaki en iyi ikinci gazete...fakat hükümeti zerre kadar eleştirmez.hükümetin yediği nanelere sessiz kalır.Tepkisiz kalarak suç işlemiş olmaktadır.en büyük ve tek eksiğide bu...
osmanlı zamanında yaşasaydı 'zinhar katli kuvvetle vaciptir.'fetvası alınarak anında idam edilirdi.Ülkemizde şeytanın sayılı yaverlerinden biridir.Mason olduğuna dair kuvvetli deliller bulunmaktadır.la'netullahi teala...
Türkiye genelindeki FEM dershanelerinde okuyan öğrencilerin zorla abone yapıldığı gazete...
Pısırık herifin teki...
'Kabul etmeliyiz ki batı medeniyeti, islam medeniyetini yenmiştir.' sözünü söyleyebilecek kadar kendi medeniyetinin büyüklüğünden habersiz zavallı ve acınacak bir şahıs...ABD nin bu ülkedeki en büyük iki teslimiyetçi ve işbirlikçisinden ikincisi...Milli görüş gömleğini çıkartıp başına amerikan çuvalı geçiren büyülenmiş zat...ülke kan ağlarken,ekonomi çöküşe doğru son hız giderken,15 yaş altında kur'an-ı kerim öğrenme yasağı devam ederken,başörtüsü zulmü sürerken,imam-hatipler hala mağdurken pişmiş kelle gibi sırıtan kişi...amerika Türkiye nin kuyusunu kazarken,etrafımızı kuşatırken utanmadan amerika bizim stratejik müttefikimizdir diyebilecek kadar aklını peynir ekmekle yemiş kimse...
Maalesef toplumumuzda hz. isa (a.s) nın gelmeyeceğine inanan,bunu mantığına göre değerlendiren ve kaçınılmaz bir sonuç olarak da saçma bulan çok sayıda insan var ve bu da haliyle internet sitelerindeki yorumlara yansımakta.Bu kişilerin itikat konusunda bu kadar bilgisiz,zayıf ve hatalı olduklarını müşahade etmek gerçekten çok üzüntü verici.Gördüğüm kadarıyla bu şahıslar doğruları anlamamak,yanlış görüşlerini düzeltmemek konusunda da bir o kadar inatçılar.Halbuki itikat meselesinin şüphe bile kaldıramaycak kadar ince çizgisi olduğunu bilseler bu kadar rahat hareket edebilirler miydi? diye merak etmişimdir.
Şimdi,herhangi bir zat,imani bir konu hakkında 'acaba' diyerek şek ve şüphesini dile getirse bu kimsenin iman ve islam dairesinden çıkmasından korkulur.örneğin hz.isa nın geleceği konusu.Bir kimse isa(a.s) nın geleceğine bırakın inanmamayı şüphe dahi duysa allah korusun daire-i islamiyyeden çıkmış olur.Niye diye sorulacak olursa şöyle cevap veririz: Çünkü hz.İsa nın kıyamete yakın bir zamanda yeryüzüne geleceği ayet ve hadislerle sabittir.Yeryüzüne geliş konusuna inanmayan kişiler dolaylı olarak bu ayet ve hadisleri inkar etmiş olacaklarından bu kimseler hakkındaki dini hükmün ne olduğu sanırım herkesçe malum olmuştur.konu ile ilgili ayet ve hadisler buraya yazılacak olsa emin olunsun ki sığmaz.Bu nedenle merak eden kimseler etraflıca bir araştırma yaparlarsa sözümüzün doğruluğunu görürler.
Sonuç olarak kendimizi bu yorumu yazmaya zorunlu hissettiren şey sadece dini hassasiyetimizdir.Bunu bir müslümanlık görevi olarak kabul etmemizdir.Bu kardeşlerimizin hatalı görüş ve inanışlarını biran önce düzeltmeleri hususundaki şiddetli arzumuzdur. Measselam...