KHABZE ya da XABZE:Adigelerin (çerkes) gelenek görenek ve adetleri hayat yasaları..yazılı dayanağı olmayan ancak kesin yaptırımları olan sözlü yasaları..
ADİGELERİN AYIP SAYDIĞI ŞEYLER
Vatanını ve milletini sevmemek, hor görmek Vatanı ve milleti için gayret etmemek, çalışmamak Tarihini ve geçmişini bilmemek, öğrenmemek Halkını beğenmemek, kötülemek Akraba evliliği (amca, teyze vs. akraba çocuklarıyla ve wunekoş çocuklarıyla evlenmek) Geçmişini kötülemek Büyüklerin yolunu kesmek, onlarla oturmak Büyüklerin, yaşlıların değerini bilmemek, onların isteklerini yerine getirmemek Yaşlılara yardım etmemek, onları tehlikeden korumamak Yaşlıları tek başına bir odada yatırmak Baba, amca, ağabey gibi büyüklerin yanında sofraya oturmak Senden büyük birinin yanında sigara içmek Anneyi üzmek, babayı dinlememek Kadınlarla tartışmak, onları üzmek Kadınlara gereken saygı ve önemi vermemek Yaşıtlarını eleştirmek, onların aleyhine konuşmalarla onları üzmek Hangi milletten olursa olsun kadın ve çocukları düşman kabul etmek Zorda ve darda kalan kadına yardım etmemek Kadınlara ait hal ve sırları başkalarına anlatmak Kadınların ricasını yerine getirmemek Erkeğin öncelik edip kadınla kucaklaşması, ona sarılması (sokakta tanışma, selamlaşma sırasında) Kadının arkasından seslenmek ona dokunarak durdurmak Elinde sigarayla kadınla konuşmak, yanında durmak Erkek kardeşin ablasından önce evlenmesi Kadının yanında at ve sığır gibi hayvanlara vurmak Gelinine kötü davranmak Çocukları güzel eğitmemek Çocuklara kötü davranmak Çocukları sokakta azarlamak Çocukların bulunduğu odada sigara içmek Yemek konusunda aç gözlü olmak, cimri olmak, yemekleri beğenmemek Sokakta caddede bir şeyler yemek, içmek, sakız çiğnemek Kadınların ve yaşlıların yanında bacak bacak üstüne atmak İçkiye düşkün olmak, sarhoş olmak bu halde insanlara gözükmek Su ve yiyeceklerle oynamak, sofrada sağı solu karıştırmak Sofraya sırtını dönmek, yiyecekleri ayak altı etmek Aç vaziyette davete katılmak (aç gözlü gözükmemek için yarı tok olmak gerek) Misafiri memnun etmemek Misafiri herhangi bir konuda gücendirmek, onla tartışmak Misafirlikte edep dışı davranışlarda bulunmak Misafirlikte ev sahibine karışmak, ona emir vermek Misafirlikte yemek beğenmemek, yemek seçmek Misafirlikte münakaşa çıkarmak, kavga etmek Misafirlikte gereksiz yere çok konuşmak Misafirin yanında ondan daha şık, daha pahalı elbiselerle bulunmak Misafirle düğünü başlatmak, bitirmek, misafir oynarken mızıkayı durdurmak Misafire beğendiği bir şeyi hediye etmemek Misafirin ev sahibini değiştirmesi Misafiri yolcu ederken uğurlamamak, belli bir mesafeye kadar eşlik etmemek Arkadaşlığı dostluğu unutmak, önemsememek Yalan söylemek, verdiğin sözde durmamak Mert davranmamak, kendini methetmek Yaptığın bir işten, bir iyilikten bahsetmek, dedikodu yapmak Kimse görmüyor diye edep dışı davranmak Birine yaptığın iyiliği yüzüne vurmak Hırsızlık yapmak, kıskanç olmak, aç gözlü olmak Birinin aleyhine arkasından konuşmak Bilmediğin konuda fikir yürütmek Kendinden zayıf birine baskı uygulamak Silahsız birine silah çekmek Bir insan yanına geldiğinde ayağa kalkmamak Başka bir halkın insanını hor görmek Caddede kucaklaşmak birine sarılmak Haksız bir durum karşısında görmezden gelmek Uygunsuz ev içi kıyafetle sokağa çıkmak Sokakta, caddede yüksek sesle konuşmak, gülmek Bir toplantıda geç kalmak Konuşurken başkalarına fırsat vermemek Güçsüz, muhtaç olana yardım etmemek Kayınlarını düşman tutmak Akli dengesi yerinde olmayanla tartışmak, dalga geçmek Çağrıldığında yardıma gitmemek Yetişkin insanın küsmesi (Adige erkeği küsmez, sadece kızar) Abisi ve ablası evlenmemiş kardeşin düğüne katılması Abisini ve ablasını bırakıp ondan önce kardeşin evlenmesi Düğüne davet edilen kızlara gereken ilginin gösterilmemesi Misafir kızlara düğünde oynama fırsatı verilmemesi Komşuyu gücendirmek onla küs kalmak Sopayla herhangi bir insana vurmak Tembellik yapmak, uygun olmayan bir işte çalışmak Yatan bir insanın üzerinden geçmek Cenazenin önünü kesmek, cenaze geçerken oturmak, ayağa kalmamak Başsağlığına gelenleri yolcu etmek, başsağlığı ziyaretini uzatmak Çalışma zamanı kaytarmak, yemek zamanı yemek istemek Hastalara yardım etmemek, onları ziyaret etmemek
NOT: Nart dergisinden alınmıştır
Evinize, büronuza konuk geldiğinde onu apartman girişinde karşılamalısınız. Konuğunuzu alacağınız odaya kadar (sizden yaşça büyük olsa da) onun önünde giderek yol göstermelisiniz.
Herhangi bir kapalı mekana veya odaya girdiğinizde başköşeye doğru yönelmemek gerekir. Ortamın yaş durumuna göre, gösterilen yere oturmak en doğrusu. Atalarımız ne demişler; 'sıplığı dıs,gupsısey pısale', bakınarak otur düşünerek konuş'. (Müzeyyen Kip)
Bulunduğunuz ortamda sizden küçüklerde olsa ayak ayak üstüne atmamalısınız.
Selamlaşırken yaşça büyükler ellerini uzatmadan el uzatmamak gerekir. Uzatılan eli iki elle sıkıca kavrayıp daha çok başınızla selamlar gibi çok hafif eğilmek gerekir.
Büyüklerin elini öpmek ve aşırı eğilmek haynapedir.
Selamlanılırken yaşı çok büyük olanların ''Nasılsın' sorusuna (erkek ise) 'iyiyim, siz nasılsınız v.s gibi bir cevap verilmez 'Jıjhamaxo wukh' (yaşın uğurlu, aydın olsun) denir. Eğer bayansa; aynı kural geçerlidir fakat ardından sizde ona 'siz nasılsınız' diye sorabilirsiniz.
Evinize gelen konuğunuz o muhitte yaşamıyorsa o muhitte ne gibi bir işi bulunduğunun (neden geldiğinin) sorulmaması sorgulanmaması gerekir.
Konuk ise; ev sahibinin kendisini ona göre hazırlaması için kalacak veya gidecek olduğunu bir şekilde belirtmek zorundadır. Eskiden Çerkes evlerindeki askılıklarda kamçı asılırken kamçının ucu evin dışına doğru bakar halde asıldıysa; konuk fazla kalmayacağını belirtmiştir. Eğer ki kamçının ucu içeri dönükse konuk bir süreliğine kalacaktır. Ev sahibi buna göre kendini hazırlar.
Konuğunuzla beraber yemek yerken ondan önce sofradan kalkmak hatta oturduğu halde yeme işini kesmek haynapedir.
Düğünlerde 'Xedze' (Düğün sahibine destek için toplanan para) toplantısında verilecek miktarı thamade belirler, iyi niyetle de olsa bu miktarın üstüne çıkmak yakışık almaz. Ayrıca yine iyi niyetle de olsa yazılan listede adını yazdırmamak yanlış olur, bu toplantının esas amacı sosyal dayanışma ve motivasyondur, her bireyin iyi niyetinin ve desteğinin belgesi o listedir.
Cenaze evinde selamlaşılmaz, beraber gittiğiniz grubun thamadesi grup adına selamı ve taziyeyi verir. Selamlaşılmaması konusu daha çok genel ilişkiler dolayısıyla cenazeye katılanlar için geçerlidir. Yakınlık ve ahbaplık derecesine göre yine selamlaşılmadan (tokalaşılmadan) baş başa taziye verilir. Zaten Çerkesler' de akrabalık ilişkileri genişçe tutulduğu için bir çok insan kendini cenaze sahibi olarak sayar ve taziyede bulunmaz, yasa ortak olur.
At üzerinde giderken karşılıklı birbirine rastlayan iki kişiden, genç olanı yaşlı olanın istikametine döner, sol tarafından biraz gerisinden takip eder. Yaşlı olan, genç olana bir isteği olmadığını belirtinceye kadar genç olanı yanında gelir. Yaşlı olanı izin verince kendi istikametine dönebilir. Bu durum yerleşim bölgesi içindeki insanlar tarafından değil de o bölgeden birbirine dışarıda rastlayan insanlar için geçerlidir. Günümüzde bunu tanıdığımız insanlarla, otogarlarda muhitimiz dışındaki şehirlerde karşılaştığımızda uygulayabiliriz.
Adigelerde bayan erkek birlikte nasıl yürür? Erkek eşi dışındaki tüm bayanları sağına alır. Kendi kızları da sağdadır. Karşılaştığınızda daha uzaktan bayan ile olan ilişkisini anlarsınız. Bu konuşmanızı, ilginizi, ilginizi gösterme üslubunu seçmenize yardımcı olur. (Necdet Hatam)
Adigeler üç kişi olduğunda kuıp (grup) olmaktadır. İki kişi ise büyüğün sağda olacağı ve üç kişilik gruplarda en yaşlının ya da thamadenin ortada olacağı da hemen her kültürün üzerinde anlaştığı gelenek. Ancak thamadenin sağında iki numaranın mı üç numaranın mı olacağı konusunda diğer kültürlerden ayrıldığımızı sanıyorum. Adigeler de iki numara thamadenin solundadır, üç numara da sağındadır. Genelde sağ taraf önemsendiğine göre iki numaranın solda olmasında da düşünülmeden anlaşılmayacak bir incelik vardır. Bu sıralamada kuıpın en küçüğü herhangi bir görevle kuıpten ayrıldığında sıralama için yeniden yer değişikliğini gerektirmeyecektir. Üç numaranın solda yerleştiği durumlarda görevle ayrıldığında thamadenin sağda kalması için yer değişikliği gerekecektir. (Necdet Hatam)
Diğer halklardan farklı olarak Adıgelerde yolda veya caddede yürürken beraber olan kişilerin yaşı, cinsiyet ve sayılarına göre bir düzen içinde olmaları gerekir. Bu sayede karşıdan gelen grubun içindeki kişilerin kim olduğu neyi temsil ettiği kolayca anlaşılır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İster yaya ister atlı ister arabada olsun yaşlı olan (thamade) daima sağ tarafta, genç olan sol tarafta olur. Genç bir adım kadar geriden gider (yürüyüş halindeyken) . (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Bir kadın bir erkek beraber yürüyorlarsa kadın daima sağ tarafta olur. Bir baba balig olmamış kızıyla beraber yürüse bile ona sağ tarafı vermek zorundadır. Bir erkek hanımıyla beraber yürüyorsa hanımı kocasının solunda yer alır. Bir erkek kız kardeşi veya annesi ile yürürse onlar her zaman sağ tarafta yer alır. Bunun faydası ise, karşıdan görenlerin gelenlerin karı-koca mı, akraba mı olduğunu hemen anlamalarıdır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki erkek bir bayan beraber yürüyorlarsa, bayanın yaşı ne olursa olsun daima ortada yer alır. Yaşça büyük olan erkek sol tarafta genç olan erkek sağ tarafta yer alır. Böylece, genç adam herhangi bir şekilde yanlarından ayrılır veya bir görev için bir yere giderse, kadının yine sağ tarafta yer alması sağlanmış olur. Birden fazla bayan olursa yine ortada yaşlarına göre bir düzen içinde yer alırlar, erkekler yukarıda izah ettiğimiz gibi yanlarda yer alır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Üç erkek beraber gidiyorlarsa en yaşlısı ortada, orta yaş olan solda en genci de sağda yer alır. En genç olana bir görev verilir gruptan ayrılırsa en yaşlı olan yine sağda kalır ve düzen bozulmamış olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki kadın bir erkek beraber gidiyorsa (çocuk da olsa) erkek ortada olur. Kadının biri erkeğin annesi ise anne ortada erkek solda olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Adigelerin her vesile ile yaptığı toplantılar, gençlerin kendilerini göstermesi ve kabiliyetlerini sergilemesi için birer fırsattır. Böyle ortam içinde birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine iltifat ve güzel sözlerde bulunurlar. Ortam içinde sözlü şakalar yaparlar. Bazen aynı kıza bir kaç genç birlikte iltifat ederek muhabbetti artırırlar. Kızlar da gençlerin bu iltifatlarına uygun karşılıklar verirler. İltifatlarla birlikte yapılan tüm sözlü şakalara Adige Worşer denmektedir. Worşer işin gayri ciddi boyutudur. O toplulukla sınırlıdır. Worşer o anda gayri ciddi gibi görünse de bu kanaat yanıltıcıdır. Bütün eğlence ve şakalar birtakım yaptırımlara sahip olan xhabzenin kesin kuralları ile sınırlıdır. Gelişigüzel bir biçimde Worşer yapılamaz. Saygısızlık yapmak karşısındaki kişiyi en ufak bir şekilde rencide etmek yasaktır. Worşer ile başlayıp daha sonra da devam eden kaşenliklerde de birisi şaka diğeri ise ciddi kaşenliktir. Şaka kaşenliklerde kişiler ciddi olmasalar dahi sırf o toplulukta ya da ilerdeki karşılaşmalara mahsus olarak kaşen olabilirler. Burada amaç xhabze kuralları içinde eğlenmek, birbirlerini tanımak bunu yaparken de hoş vakit geçirmektir. Şaka kaşenliğinde kız ve erkek birbirlerine sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine güzel övücü sözler söylerler. Adige worşer ile başlayıp ciddi kaşenlik sonucu Pseluh'a dönüşüp evlenenlerin sayısı da az değildir.
Adigeler bir köyden bir köye gelin almaya giderken köyden çıkışlarda müzik (mızıka, akordeon) çalınır. Fakat gelinin köyüne yetiştikten sonra müzik (mızıka, akordeon) sesi durdurulur. Çünkü o köyde daha önce haberi alınamamış olumsuz bir şey yaşanmış olabilir. Bu nedenle düğün alayı, düğün sahibinin evinin önüne şamatalı bir şekilde yaklaşılması, inilmesi uygun görülmez. (Müzeyyen Kip)
Bir çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde eline börek, ekmek gibi bir şey verilir diğer çocuklardan onu almaları istenir. Ekmek verilen çocuk vermemek için ne kadar direnirse o kadar sağlam ve mücadeleci olacağına inanılır. Bu onun hakkını vermemek için göstermesi gereken mukavemeti ölçmek ve buna alıştırmak için yapılır.
Ağır yaralı veya hastayı uyutmamak için hastanın yattığı evde kap kacakla gürültü çıkarılır, hatta köyün gençleri toplanır 'dJepşhe-Çapşı' düğünü yapılırdı. Günümüzde bu uyutmama olayı tıbben açıklanmış yaralının uyumasının metabolizmanın direncini düşürdüğü ortaya koyulmuştur.
Aynı yerleşim bölgesindeki iki sülale arasında uzlaştırılamayacak kadar derin bir husumet varsa 'wunefedj' thamade önderliğindeki yaşlıların belirleyeceği bir değer karşılığında 'mağdur eden' olarak belirlenen taraf arazilerini ve mallarını 'mağdur edilen' tarafa bırakıp hicret eder.
Heredot' un notuna göre Serakya’da Traus kolu ve Seltler'de çocuk doğduğu zaman ebeveyni onun başına toplanırlar ve yaşantısı boyunca onun geçireceği anları, insanca tabiatlarını, kaderi üzerine can sıkacak durum ve nedenleri sererler ve inleyerek, ağlarlardı. Eğer biri ölürse onu neşe içinde yere koyarlar sevinçle başında dururlardı. Bu gelenek hala Kafkasya'da vardır. (Prof. Aytek Namitok, Folklorumuz ve Ötesi)
Bu gelenek zamanla form değiştirmiş yeni doğan çocuğun bahtının açık olması yönünde; aile yakını olan büyüklerin yaptığı 'huakho' (iyi dilekte bulunmak, methiye, teşvik edici konuşma) ile kıymetlendirilen bir teşrifat toplantısı halini almıştır.
Yakın tarihlere kadar uygulanan doğum sonrası merasimlerde 'guşexepxe' (Beşik bağlama) en önemli yeri olanlardan biriydi çocuk sahibi ailenin verdiği davetle tüm köy toplanırdı, kadınlar hediye getirir büyükanneye tebriklerini bildirirlerdi. Gelinin odasından çıkarılan beşikte, gelinin baba ocağından getirdiği bir hediye olur ve bu kaynanaya yani büyükanneye verilirdi. Gençler ise kızlı erkekli eğlencelerle bir yerde toplanırdı salıncak hazırlayıp odanın ortasında sallanılır, tavana asılan yağlı ipe tırmanarak, tavana iliştirilmiş para kesesini dişleriyle almak için mücadele ederlerdi. Yemek ikram edilirdi.
Düğünlerde damat saklanır ve ortalıkta görünmezdi. Hele bir büyüğe görünmek daha kötüydü. Düğünden belli bir süre sonra 'şawoyishij' (damat getirme, çağırma) yapılırdı. Burada sanki damat bir suçu olduğu için saklanmış gibi bir ince ironik bir dille formalite icabı ona seslenilirdi 'gel evladım, geri dön ne yaptıysan affettik, ekinin tarlada yanıyor, otun kuruyor' v.s gibisinden diye seslenilir damadın artık evine dönebileceği vurgulanırdı.
İslamiyet'in yayılmasıyla tamamen unutulan 'Thashue Wuic' (Büyük Tanrı'ya Wuig) den bahsedilir, gelin artık yaşayacağı evin sınırlarına girdiği anda başlatılan ve evin çevrili avlusunda gerçekleştirilen bu wuicin Uzunyayla tarihinde bilinen tek örneği Mereymkul Jamırze'nin gençlik coşkusuyla arkadaşlarını ikna ederek yaptırmasıyla görülmüştür. Bunun yaşlılar tarafından çok tepki aldığı hala anlatılır. Olay muhtemelen 1925-1930 yılları arasında bir tarihte yaşanmıştır.
Eve gelen misafir yatıya kalıyorsa eger o gün giydigi kıyafetler yol tozu taşımaktadır,başka giyecegi yoktur vb.sebeplerden ötürü kendisi odasına çekildikten sonra elbiseleri akşamdan yıkanır sabaha ütülü bir şekilde misafire takdim edilir.
Misafirlik konusunda 'misafir olunan evden ayrılırken atın yüzü eve çevrilir ve öyle binilirmiş, atın arkası eve dönük binmek büyük saygısızlık sayılabilirmiş(atlı dönemler için) ayrıyeten; misafirin yatılı kalıp kalmayacağı misafirin ayakkabısını çıkarma şeklinden de anlaşılabilirmiş, ayakkabının uc kısmı eve dönük ise kalıcı, dışarıya dönük ise kalıcı misafir değil' anlamı taşırmış'
ADIGE SOFRASINDA ADETLER
Yaşamın içersinde çok çeşitli nedenleri olabilecek sevinçlerimizi mutluluklarımızı davetlere,kutlamalara dönüştürdüğümüz zamanlar çoktur.
Düğün,dua,doğum günü,milli bayramlar ve günler, aile içinde meydana gelen seviçli olaylar,bir yere misafir olarak gitmek,bir yerden misafir gelmesi,eski dostların karşılaşması,toplantı,iş hayatındaki başarının ödüllendirilmesi ve bunlara benzer pek çok nedenle yapılan toplantılar (х ъ у э х ъ у ;) temenni konuşması yapılmadan olmaz.
Adigeler her zaman х ъ у э х ъ у / h”ueh”u sofrasında bir araya gelen grubun töreye uygun,yakışır şekilde toplanıp dağılmasına önem verirler. Sofradaki büyüğün söyledikleri can kulağı ile dinlenir,onun izni olmadan konuşulmaz söze girilmez,gruplar halinde veya iki kişi arasında konuşma yapılmaz, toplantının başından sonuna kadar toplantıya vesile olan sevinçli olay paylaşılır,iyi dileklerde temennilerde bulunulur asla tartışma ve sürtüşmelere müsaade edilmez. Eski bir Adige sözü “iyi temenniler ile toplanıp,ağıtlarla dağılmayın” der.
İşte bu düşünceden dolayı da Adige sofrasında uyulacak kurallar çok açık ve çok katıdır,herkeste bu kurallara harfiyen uymak zorundadır.
Kurulmuş olan o sofranın töreye uygun sürmesinden ve topluluğun sorunsuz dağılmasından o sofranın thamade’si sorumludur.
Her yaşlı thamade olarak seçilmez. Bir topluluğa thamade olacak kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi bilmek ve uygulamak, dikkatli zeki ve pratik düşünebilmek,cemiyete hitap edebilmek ve sözünü dinletebilmek, tam ve uygun kararlar alabilmek yaşlı olmanın dışında aranan özelliklerdir.
Genç nesil çeşitli vesilelerle tertip edilen bu tür toplantılı yemeklere sık sık rast gelmektedirler.
Buralara katılacak genç nesil bu tür toplantıların kurallarını ve uyulması gerekli prosedürünü bilmek durumundadır.
Bu nedenle gençlere bir bilgi olması açısından bu konuda duyduklarımı bildiklerimi okuduklarımı ve yaşadıklarımı yazacağım.
Öncelikle toplanan insanların içerisinde saygın,nisbeten yaşça büyük ve toplantıya vesile olan konu hakkında bilgi sahibi bir kişi (bu kişi gelen misafirlerden değil o çevreden ve o cemiyetin içinden birisi olacak) thamade olarak Jant|eye (baş köşe) oturur.
Jant|e, sofranın kurulduğu o odanın içerisine gireni ve çıkanı görebileceği tüm odaya hakim noktadır. Thamadenin sağında ve solunda kalan oturma yerleri, thamade’den sonra gelen büyüklerin yeridir.
Gurupta misafirler varsa bu misafirlerin yaşlısı thamadenin soluna, yerli grubun ikinci yaşlısı ise thamadenin sağına oturur.Diğer sofraya oturacak olanlar misafir ve yerli karışık olarak yaşlarına uygun biçimde otururlar.
(х ъ у э х ъ у ;) H”ueh”u sofrasında hizmet etmek,sofradakilerin ihtiyaçları ve istekleri ile ilgilenmek,yemeklerin içeceklerin uygun zamanda sofraya getirilip götürülmesi işlerini yapmak üzere genç bir gurup (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) görev alır.
(şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) yerlilerden,aileye yakın gençlerden seçilir veya sofranın büyüklüğüne göre daha fazla genç görev alır. fakat genç olsada bu kişinin güler yüzlü,saygılı,sofra kurallarını bilen birisi olmasına dikkat edilir. (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) sofrada thamadenin sağ elidir demek pek te abartı olmaz,bu kişiler genç olsalar da büyük bir erkek sorumluluğu ve davranışı göstermek durumundadırlar.
Sofrayı Thamade açar.Thamade bu açılış konuşmasında toplantıya neden olan konuya da değinerek sofrada bulunanlara davete icabetleri nedeni ile teşekkür eder ve kadeh kaldırır (б ж ь э - bj’e) .
Themade kadehini bıraktıktan sonra diğerleri onun bu konuşması için kadeh kaldırarak içerler. Yemeğe ilk uzanması gereken de thamadedir,diğerleri bundan sonra yemeğe başlayabilirler.
Themadeden hemen sonra misafir grubun thamadesi olarak oturan kişi kadeh kaldırarak konuşmasını yapar. Diğerleri, yani yaşlılardan isteyen veya gençlerden konuşmak isteyip izin verilen kişiler sırası ile konuşmalarını yaparlar.
İçkili toplantılarda h”ueh” söylenmeden kadeh kaldırılmaz, bu esnada (yani х ъ у э х ъ у -h”ueh”u söylenirken) ilk kadeh kaldıran da kadehi ilk bırakan da sofranın büyüğüdür gençler ondan sonra içmekte serbest olurlar.
Gençler için yakışanı her (х ъ у э х ъ у - h”ueh”u) söylenişinde elindeki kadehten bir yudum alarak bırakmaktır,çünkü içkiyi alt etmiş kimse yoktur. bu nedenle aşırıya kaçarak sofra adabına yakışmayan bir davranışta bulunmak cemiyete karşı saygısızlık olduğu gibi toplantının amacına da gölge düşürür, ki bu da büyük ayıp olarak kabul edilir.
“Evinde kendini eğit,sonra cemiyete gir” sözü bu tip nahoş durumlara sebebiyet verenler için söylenmiş bir sözdür.
Sofraya birisi geç kalmışsa gelen kişi cemiyete katılmak için izin ister buna gupmahuebj’e denilir. Thamadenin veya büyüklerin izni ile bu kişiye gupmahuebj’e (г у п м а х у э б ж ь э -iyi dilek kadehi) verilir,gelen kişi bunu içerek hizmet eden gence tekrar doldurtup kendisine ikram edene geri verir.
Bundan sonra ancak geç kalan kişi sofradakileri selamlar ve yaşına mevkiine uygun bir yere oturtularak sofradakilere katılır.
Bu tür toplantılarda olmazsa olmaz kural saygı ve sofra adabına uymaktır.Kendi başına sofradan kalkıp oturmak içeri girip dışarı çıkmak,yüksek sesle bağırarak konuşmak,kendi arasında fısıltı ile konuşmak veya gruplaşarak konuşmak geleneklere ve kurallara aykırıdır,dolayısıyla ayıptır.Sofrada ne olup bitiyorsa her şey thamadenin veya onun yardımcısı olan yaşının izni ile olmalıdır.
Kişi bu tür yerlerde temsil ettiği aileyi içerisinde yaşadığı cemiyeti utndırmamak için azami gayreti ve özeni göstermelidir,sofrada iken sağa sola yaslanarak kaykılıp yayılarak oturmak ayıptır,o cemiyete ve temsil ettiği aileye karşı saygısızlıktır.
Bu tür toplantıları güzelleştiren en önemli şey Adige geleneğine uygun edep dairesinde toplantının sürüp gitmesi ve her şeyin olması gereken şekilde geleneğe uygun olmasıdır.
Sofra geleneğinin iki önemli ayağı (х ъ а щ |э н ы ш -h’aş’enış ve щ х ь а н ы к ъ у э - şh’anık”ue (misafire kesilen hayvan eti ve sofraya getirilen yarım baş) tır.
Bu iki adet başlıbaşına bir seremonidir Adige sofrasında. Haş’enış sofraya en son getirilir,bu gelmeden misafirler sofradan kalkmaz,grup dağılmaz çünkü h’aş’enış adından da anlaşılacağı üzere gelen misafirler, toplanan cemiyet için kesilmiş hayvanın etidir ve bu şekilde gelenler için hayvan kesilmesi o gruba ve gelen misafirlere değer verildiğinin göstergesidir.
Misafirler artık kalkmak için isteklerini göstermeye ve yavaş yavaş gitmek için izin isteyip hareketlenmeye başlayınca h’aş’enış th’amadenin talebi ile sofraya getirilir.
Bundan ayrı olarak thamadeye saygının bir göstergesi olarak ta kesilen hayvanın sağ yarım başı ve göğüs kafesi ayrı bir tabakta th’amadenin önüne getirilir.Bundan sonra thamade sofraya getirilen bu etin kesilme nedeni olan konuklara ve konukların toplanma nedeni olan konuya ilişkin bir konuşma yapar ve hep birlikte kadeh kaldırılır.
Thamade önüne gelen bu yarım başı kendisi kırar veya yanında oturan misafirlerin thamadesine ikram eder ki bu durumda misafir thamade gösterilen nezakete teşekkürle bu yarım başı tekrar thamadeye iade eder,çünkü o sofranın büyüğü ve sofrada düzenin sorumlusu olarak yarım baş thamadenin hakkıdır.
Sonuç olarak bu yarım baş,burun kısmı,göz çukuru ve başın arka kısmı olmak üzere üç parçaya bölünür (buna neh”ıj’ ah’e –н э х ъ ы ж ь |а х ь э ;) büyük hakkı denilir. Ayrıca kulak (н э х ъ ы щ |э |а х ь э – neh”ış’e ah’e) genç hakkı olarak verilir.
Başın dağıtılması şöyle olur: önce kulağı kesilerek sofraya hizmet eden gence (şh’eğerıt) verilir ve duyduğu güzel gelenekleri ve kuralları kendisine örnek alarak hayatına uygulaması temennisi ile hizmeti için kendisine teşekkür edilir.
Thamade başın arka kısmını kendisine bırakarak burun ve göz çukurunu sağında ve solunda oturanlara ikram eder.
Bundan sonra misafir grubun thamadesi veya bir başka yaşlı,thamadeye bir teşekkür konuşması yaparak bu tür nice güzel toplantıda cemiyetin önünde içinde bulunması onları yüreklendirip doğru yolu göstermesi temennisi ile uzun ömürler diler, teşekkür ederler.
Bundan sonra leps (et suyu) içilmeden önce sofrayı açan thamade(şesıjıbj’e –uğurlama içkisi) adı ile kadeh kaldırır. Gelen misafirlere sağlıkla selametle evlerine ulaşmaları,güzel bir yaşam sürmeleri yine böyle güzel günlerde karşılaşmaları temennisi ile teşekkür konuşmasını yapar.
Eğer toplanan gurup için h’aş’enış kesilmemişse thamadenin önüne kesilen tavuk veya hindi eti ile birlikte ayrı bir tabakta (negeğu-mide) getirilir. Thamade bunu üçe bölerek bir parçayı kendisine diğer iki parçayı sağında ve solundakilere verir.Thamade bu parçayı sofradan kalkma zamanı geldiğinde yer,diğer iki kişi ancak bundan sonra yerler kendilerine verilen parçayı.
Bundan sonra grup thamadeye saygılarını sunarak yavaş yavaş dağılmaya başlar. “cemiyeti bir arada tutabilen kişi bir cemiyet değerindedir” sözü işte bu tür toplantıları başarı ile sürdüren thamadeler için söylenmiştir.
XABZE: Adigelerin töreleri, hayat yasaları, gelenek görenek ve adetlerine verdikleri isimdir. yazılı bir dayanağı olmayan fakan kesin yaptırımları olan adetleridir..
ADİGELERİN AYIP SAYDIĞI ŞEYLER
Vatanını ve milletini sevmemek, hor görmek Vatanı ve milleti için gayret etmemek, çalışmamak Tarihini ve geçmişini bilmemek, öğrenmemek Halkını beğenmemek, kötülemek Akraba evliliği (amca, teyze vs. akraba çocuklarıyla ve wunekoş çocuklarıyla evlenmek) Geçmişini kötülemek Büyüklerin yolunu kesmek, onlarla oturmak Büyüklerin, yaşlıların değerini bilmemek, onların isteklerini yerine getirmemek Yaşlılara yardım etmemek, onları tehlikeden korumamak Yaşlıları tek başına bir odada yatırmak Baba, amca, ağabey gibi büyüklerin yanında sofraya oturmak Senden büyük birinin yanında sigara içmek Anneyi üzmek, babayı dinlememek Kadınlarla tartışmak, onları üzmek Kadınlara gereken saygı ve önemi vermemek Yaşıtlarını eleştirmek, onların aleyhine konuşmalarla onları üzmek Hangi milletten olursa olsun kadın ve çocukları düşman kabul etmek Zorda ve darda kalan kadına yardım etmemek Kadınlara ait hal ve sırları başkalarına anlatmak Kadınların ricasını yerine getirmemek Erkeğin öncelik edip kadınla kucaklaşması, ona sarılması (sokakta tanışma, selamlaşma sırasında) Kadının arkasından seslenmek ona dokunarak durdurmak Elinde sigarayla kadınla konuşmak, yanında durmak Erkek kardeşin ablasından önce evlenmesi Kadının yanında at ve sığır gibi hayvanlara vurmak Gelinine kötü davranmak Çocukları güzel eğitmemek Çocuklara kötü davranmak Çocukları sokakta azarlamak Çocukların bulunduğu odada sigara içmek Yemek konusunda aç gözlü olmak, cimri olmak, yemekleri beğenmemek Sokakta caddede bir şeyler yemek, içmek, sakız çiğnemek Kadınların ve yaşlıların yanında bacak bacak üstüne atmak İçkiye düşkün olmak, sarhoş olmak bu halde insanlara gözükmek Su ve yiyeceklerle oynamak, sofrada sağı solu karıştırmak Sofraya sırtını dönmek, yiyecekleri ayak altı etmek Aç vaziyette davete katılmak (aç gözlü gözükmemek için yarı tok olmak gerek) Misafiri memnun etmemek Misafiri herhangi bir konuda gücendirmek, onla tartışmak Misafirlikte edep dışı davranışlarda bulunmak Misafirlikte ev sahibine karışmak, ona emir vermek Misafirlikte yemek beğenmemek, yemek seçmek Misafirlikte münakaşa çıkarmak, kavga etmek Misafirlikte gereksiz yere çok konuşmak Misafirin yanında ondan daha şık, daha pahalı elbiselerle bulunmak Misafirle düğünü başlatmak, bitirmek, misafir oynarken mızıkayı durdurmak Misafire beğendiği bir şeyi hediye etmemek Misafirin ev sahibini değiştirmesi Misafiri yolcu ederken uğurlamamak, belli bir mesafeye kadar eşlik etmemek Arkadaşlığı dostluğu unutmak, önemsememek Yalan söylemek, verdiğin sözde durmamak Mert davranmamak, kendini methetmek Yaptığın bir işten, bir iyilikten bahsetmek, dedikodu yapmak Kimse görmüyor diye edep dışı davranmak Birine yaptığın iyiliği yüzüne vurmak Hırsızlık yapmak, kıskanç olmak, aç gözlü olmak Birinin aleyhine arkasından konuşmak Bilmediğin konuda fikir yürütmek Kendinden zayıf birine baskı uygulamak Silahsız birine silah çekmek Bir insan yanına geldiğinde ayağa kalkmamak Başka bir halkın insanını hor görmek Caddede kucaklaşmak birine sarılmak Haksız bir durum karşısında görmezden gelmek Uygunsuz ev içi kıyafetle sokağa çıkmak Sokakta, caddede yüksek sesle konuşmak, gülmek Bir toplantıda geç kalmak Konuşurken başkalarına fırsat vermemek Güçsüz, muhtaç olana yardım etmemek Kayınlarını düşman tutmak Akli dengesi yerinde olmayanla tartışmak, dalga geçmek Çağrıldığında yardıma gitmemek Yetişkin insanın küsmesi (Adige erkeği küsmez, sadece kızar) Abisi ve ablası evlenmemiş kardeşin düğüne katılması Abisini ve ablasını bırakıp ondan önce kardeşin evlenmesi Düğüne davet edilen kızlara gereken ilginin gösterilmemesi Misafir kızlara düğünde oynama fırsatı verilmemesi Komşuyu gücendirmek onla küs kalmak Sopayla herhangi bir insana vurmak Tembellik yapmak, uygun olmayan bir işte çalışmak Yatan bir insanın üzerinden geçmek Cenazenin önünü kesmek, cenaze geçerken oturmak, ayağa kalmamak Başsağlığına gelenleri yolcu etmek, başsağlığı ziyaretini uzatmak Çalışma zamanı kaytarmak, yemek zamanı yemek istemek Hastalara yardım etmemek, onları ziyaret etmemek
NOT: Nart dergisinden alınmıştır
Evinize, büronuza konuk geldiğinde onu apartman girişinde karşılamalısınız. Konuğunuzu alacağınız odaya kadar (sizden yaşça büyük olsa da) onun önünde giderek yol göstermelisiniz.
Herhangi bir kapalı mekana veya odaya girdiğinizde başköşeye doğru yönelmemek gerekir. Ortamın yaş durumuna göre, gösterilen yere oturmak en doğrusu. Atalarımız ne demişler; 'sıplığı dıs,gupsısey pısale', bakınarak otur düşünerek konuş'. (Müzeyyen Kip)
Bulunduğunuz ortamda sizden küçüklerde olsa ayak ayak üstüne atmamalısınız.
Selamlaşırken yaşça büyükler ellerini uzatmadan el uzatmamak gerekir. Uzatılan eli iki elle sıkıca kavrayıp daha çok başınızla selamlar gibi çok hafif eğilmek gerekir.
Büyüklerin elini öpmek ve aşırı eğilmek haynapedir.
Selamlanılırken yaşı çok büyük olanların ''Nasılsın' sorusuna (erkek ise) 'iyiyim, siz nasılsınız v.s gibi bir cevap verilmez 'Jıjhamaxo wukh' (yaşın uğurlu, aydın olsun) denir. Eğer bayansa; aynı kural geçerlidir fakat ardından sizde ona 'siz nasılsınız' diye sorabilirsiniz.
Evinize gelen konuğunuz o muhitte yaşamıyorsa o muhitte ne gibi bir işi bulunduğunun (neden geldiğinin) sorulmaması sorgulanmaması gerekir.
Konuk ise; ev sahibinin kendisini ona göre hazırlaması için kalacak veya gidecek olduğunu bir şekilde belirtmek zorundadır. Eskiden Çerkes evlerindeki askılıklarda kamçı asılırken kamçının ucu evin dışına doğru bakar halde asıldıysa; konuk fazla kalmayacağını belirtmiştir. Eğer ki kamçının ucu içeri dönükse konuk bir süreliğine kalacaktır. Ev sahibi buna göre kendini hazırlar.
Konuğunuzla beraber yemek yerken ondan önce sofradan kalkmak hatta oturduğu halde yeme işini kesmek haynapedir.
Düğünlerde 'Xedze' (Düğün sahibine destek için toplanan para) toplantısında verilecek miktarı thamade belirler, iyi niyetle de olsa bu miktarın üstüne çıkmak yakışık almaz. Ayrıca yine iyi niyetle de olsa yazılan listede adını yazdırmamak yanlış olur, bu toplantının esas amacı sosyal dayanışma ve motivasyondur, her bireyin iyi niyetinin ve desteğinin belgesi o listedir.
Cenaze evinde selamlaşılmaz, beraber gittiğiniz grubun thamadesi grup adına selamı ve taziyeyi verir. Selamlaşılmaması konusu daha çok genel ilişkiler dolayısıyla cenazeye katılanlar için geçerlidir. Yakınlık ve ahbaplık derecesine göre yine selamlaşılmadan (tokalaşılmadan) baş başa taziye verilir. Zaten Çerkesler' de akrabalık ilişkileri genişçe tutulduğu için bir çok insan kendini cenaze sahibi olarak sayar ve taziyede bulunmaz, yasa ortak olur.
At üzerinde giderken karşılıklı birbirine rastlayan iki kişiden, genç olanı yaşlı olanın istikametine döner, sol tarafından biraz gerisinden takip eder. Yaşlı olan, genç olana bir isteği olmadığını belirtinceye kadar genç olanı yanında gelir. Yaşlı olanı izin verince kendi istikametine dönebilir. Bu durum yerleşim bölgesi içindeki insanlar tarafından değil de o bölgeden birbirine dışarıda rastlayan insanlar için geçerlidir. Günümüzde bunu tanıdığımız insanlarla, otogarlarda muhitimiz dışındaki şehirlerde karşılaştığımızda uygulayabiliriz.
Adigelerde bayan erkek birlikte nasıl yürür? Erkek eşi dışındaki tüm bayanları sağına alır. Kendi kızları da sağdadır. Karşılaştığınızda daha uzaktan bayan ile olan ilişkisini anlarsınız. Bu konuşmanızı, ilginizi, ilginizi gösterme üslubunu seçmenize yardımcı olur. (Necdet Hatam)
Adigeler üç kişi olduğunda kuıp (grup) olmaktadır. İki kişi ise büyüğün sağda olacağı ve üç kişilik gruplarda en yaşlının ya da thamadenin ortada olacağı da hemen her kültürün üzerinde anlaştığı gelenek. Ancak thamadenin sağında iki numaranın mı üç numaranın mı olacağı konusunda diğer kültürlerden ayrıldığımızı sanıyorum. Adigeler de iki numara thamadenin solundadır, üç numara da sağındadır. Genelde sağ taraf önemsendiğine göre iki numaranın solda olmasında da düşünülmeden anlaşılmayacak bir incelik vardır. Bu sıralamada kuıpın en küçüğü herhangi bir görevle kuıpten ayrıldığında sıralama için yeniden yer değişikliğini gerektirmeyecektir. Üç numaranın solda yerleştiği durumlarda görevle ayrıldığında thamadenin sağda kalması için yer değişikliği gerekecektir. (Necdet Hatam)
Diğer halklardan farklı olarak Adıgelerde yolda veya caddede yürürken beraber olan kişilerin yaşı, cinsiyet ve sayılarına göre bir düzen içinde olmaları gerekir. Bu sayede karşıdan gelen grubun içindeki kişilerin kim olduğu neyi temsil ettiği kolayca anlaşılır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İster yaya ister atlı ister arabada olsun yaşlı olan (thamade) daima sağ tarafta, genç olan sol tarafta olur. Genç bir adım kadar geriden gider (yürüyüş halindeyken) . (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Bir kadın bir erkek beraber yürüyorlarsa kadın daima sağ tarafta olur. Bir baba balig olmamış kızıyla beraber yürüse bile ona sağ tarafı vermek zorundadır. Bir erkek hanımıyla beraber yürüyorsa hanımı kocasının solunda yer alır. Bir erkek kız kardeşi veya annesi ile yürürse onlar her zaman sağ tarafta yer alır. Bunun faydası ise, karşıdan görenlerin gelenlerin karı-koca mı, akraba mı olduğunu hemen anlamalarıdır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki erkek bir bayan beraber yürüyorlarsa, bayanın yaşı ne olursa olsun daima ortada yer alır. Yaşça büyük olan erkek sol tarafta genç olan erkek sağ tarafta yer alır. Böylece, genç adam herhangi bir şekilde yanlarından ayrılır veya bir görev için bir yere giderse, kadının yine sağ tarafta yer alması sağlanmış olur. Birden fazla bayan olursa yine ortada yaşlarına göre bir düzen içinde yer alırlar, erkekler yukarıda izah ettiğimiz gibi yanlarda yer alır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Üç erkek beraber gidiyorlarsa en yaşlısı ortada, orta yaş olan solda en genci de sağda yer alır. En genç olana bir görev verilir gruptan ayrılırsa en yaşlı olan yine sağda kalır ve düzen bozulmamış olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki kadın bir erkek beraber gidiyorsa (çocuk da olsa) erkek ortada olur. Kadının biri erkeğin annesi ise anne ortada erkek solda olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Adigelerin her vesile ile yaptığı toplantılar, gençlerin kendilerini göstermesi ve kabiliyetlerini sergilemesi için birer fırsattır. Böyle ortam içinde birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine iltifat ve güzel sözlerde bulunurlar. Ortam içinde sözlü şakalar yaparlar. Bazen aynı kıza bir kaç genç birlikte iltifat ederek muhabbetti artırırlar. Kızlar da gençlerin bu iltifatlarına uygun karşılıklar verirler. İltifatlarla birlikte yapılan tüm sözlü şakalara Adige Worşer denmektedir. Worşer işin gayri ciddi boyutudur. O toplulukla sınırlıdır. Worşer o anda gayri ciddi gibi görünse de bu kanaat yanıltıcıdır. Bütün eğlence ve şakalar birtakım yaptırımlara sahip olan xhabzenin kesin kuralları ile sınırlıdır. Gelişigüzel bir biçimde Worşer yapılamaz. Saygısızlık yapmak karşısındaki kişiyi en ufak bir şekilde rencide etmek yasaktır. Worşer ile başlayıp daha sonra da devam eden kaşenliklerde de birisi şaka diğeri ise ciddi kaşenliktir. Şaka kaşenliklerde kişiler ciddi olmasalar dahi sırf o toplulukta ya da ilerdeki karşılaşmalara mahsus olarak kaşen olabilirler. Burada amaç xhabze kuralları içinde eğlenmek, birbirlerini tanımak bunu yaparken de hoş vakit geçirmektir. Şaka kaşenliğinde kız ve erkek birbirlerine sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine güzel övücü sözler söylerler. Adige worşer ile başlayıp ciddi kaşenlik sonucu Pseluh'a dönüşüp evlenenlerin sayısı da az değildir.
Adigeler bir köyden bir köye gelin almaya giderken köyden çıkışlarda müzik (mızıka, akordeon) çalınır. Fakat gelinin köyüne yetiştikten sonra müzik (mızıka, akordeon) sesi durdurulur. Çünkü o köyde daha önce haberi alınamamış olumsuz bir şey yaşanmış olabilir. Bu nedenle düğün alayı, düğün sahibinin evinin önüne şamatalı bir şekilde yaklaşılması, inilmesi uygun görülmez. (Müzeyyen Kip)
Bir çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde eline börek, ekmek gibi bir şey verilir diğer çocuklardan onu almaları istenir. Ekmek verilen çocuk vermemek için ne kadar direnirse o kadar sağlam ve mücadeleci olacağına inanılır. Bu onun hakkını vermemek için göstermesi gereken mukavemeti ölçmek ve buna alıştırmak için yapılır.
Ağır yaralı veya hastayı uyutmamak için hastanın yattığı evde kap kacakla gürültü çıkarılır, hatta köyün gençleri toplanır 'dJepşhe-Çapşı' düğünü yapılırdı. Günümüzde bu uyutmama olayı tıbben açıklanmış yaralının uyumasının metabolizmanın direncini düşürdüğü ortaya koyulmuştur.
Aynı yerleşim bölgesindeki iki sülale arasında uzlaştırılamayacak kadar derin bir husumet varsa 'wunefedj' thamade önderliğindeki yaşlıların belirleyeceği bir değer karşılığında 'mağdur eden' olarak belirlenen taraf arazilerini ve mallarını 'mağdur edilen' tarafa bırakıp hicret eder.
Heredot' un notuna göre Serakya’da Traus kolu ve Seltler'de çocuk doğduğu zaman ebeveyni onun başına toplanırlar ve yaşantısı boyunca onun geçireceği anları, insanca tabiatlarını, kaderi üzerine can sıkacak durum ve nedenleri sererler ve inleyerek, ağlarlardı. Eğer biri ölürse onu neşe içinde yere koyarlar sevinçle başında dururlardı. Bu gelenek hala Kafkasya'da vardır. (Prof. Aytek Namitok, Folklorumuz ve Ötesi)
Bu gelenek zamanla form değiştirmiş yeni doğan çocuğun bahtının açık olması yönünde; aile yakını olan büyüklerin yaptığı 'huakho' (iyi dilekte bulunmak, methiye, teşvik edici konuşma) ile kıymetlendirilen bir teşrifat toplantısı halini almıştır.
Yakın tarihlere kadar uygulanan doğum sonrası merasimlerde 'guşexepxe' (Beşik bağlama) en önemli yeri olanlardan biriydi çocuk sahibi ailenin verdiği davetle tüm köy toplanırdı, kadınlar hediye getirir büyükanneye tebriklerini bildirirlerdi. Gelinin odasından çıkarılan beşikte, gelinin baba ocağından getirdiği bir hediye olur ve bu kaynanaya yani büyükanneye verilirdi. Gençler ise kızlı erkekli eğlencelerle bir yerde toplanırdı salıncak hazırlayıp odanın ortasında sallanılır, tavana asılan yağlı ipe tırmanarak, tavana iliştirilmiş para kesesini dişleriyle almak için mücadele ederlerdi. Yemek ikram edilirdi.
Düğünlerde damat saklanır ve ortalıkta görünmezdi. Hele bir büyüğe görünmek daha kötüydü. Düğünden belli bir süre sonra 'şawoyishij' (damat getirme, çağırma) yapılırdı. Burada sanki damat bir suçu olduğu için saklanmış gibi bir ince ironik bir dille formalite icabı ona seslenilirdi 'gel evladım, geri dön ne yaptıysan affettik, ekinin tarlada yanıyor, otun kuruyor' v.s gibisinden diye seslenilir damadın artık evine dönebileceği vurgulanırdı.
İslamiyet'in yayılmasıyla tamamen unutulan 'Thashue Wuic' (Büyük Tanrı'ya Wuig) den bahsedilir, gelin artık yaşayacağı evin sınırlarına girdiği anda başlatılan ve evin çevrili avlusunda gerçekleştirilen bu wuicin Uzunyayla tarihinde bilinen tek örneği Mereymkul Jamırze'nin gençlik coşkusuyla arkadaşlarını ikna ederek yaptırmasıyla görülmüştür. Bunun yaşlılar tarafından çok tepki aldığı hala anlatılır. Olay muhtemelen 1925-1930 yılları arasında bir tarihte yaşanmıştır.
Eve gelen misafir yatıya kalıyorsa eger o gün giydigi kıyafetler yol tozu taşımaktadır,başka giyecegi yoktur vb.sebeplerden ötürü kendisi odasına çekildikten sonra elbiseleri akşamdan yıkanır sabaha ütülü bir şekilde misafire takdim edilir.
Misafirlik konusunda 'misafir olunan evden ayrılırken atın yüzü eve çevrilir ve öyle binilirmiş, atın arkası eve dönük binmek büyük saygısızlık sayılabilirmiş(atlı dönemler için) ayrıyeten; misafirin yatılı kalıp kalmayacağı misafirin ayakkabısını çıkarma şeklinden de anlaşılabilirmiş, ayakkabının uc kısmı eve dönük ise kalıcı, dışarıya dönük ise kalıcı misafir değil' anlamı taşırmış'
ADIGE SOFRASINDA ADETLER
Yaşamın içersinde çok çeşitli nedenleri olabilecek sevinçlerimizi mutluluklarımızı davetlere,kutlamalara dönüştürdüğümüz zamanlar çoktur.
Düğün,dua,doğum günü,milli bayramlar ve günler, aile içinde meydana gelen seviçli olaylar,bir yere misafir olarak gitmek,bir yerden misafir gelmesi,eski dostların karşılaşması,toplantı,iş hayatındaki başarının ödüllendirilmesi ve bunlara benzer pek çok nedenle yapılan toplantılar (х ъ у э х ъ у ;) temenni konuşması yapılmadan olmaz.
Adigeler her zaman х ъ у э х ъ у / h”ueh”u sofrasında bir araya gelen grubun töreye uygun,yakışır şekilde toplanıp dağılmasına önem verirler. Sofradaki büyüğün söyledikleri can kulağı ile dinlenir,onun izni olmadan konuşulmaz söze girilmez,gruplar halinde veya iki kişi arasında konuşma yapılmaz, toplantının başından sonuna kadar toplantıya vesile olan sevinçli olay paylaşılır,iyi dileklerde temennilerde bulunulur asla tartışma ve sürtüşmelere müsaade edilmez. Eski bir Adige sözü “iyi temenniler ile toplanıp,ağıtlarla dağılmayın” der.
İşte bu düşünceden dolayı da Adige sofrasında uyulacak kurallar çok açık ve çok katıdır,herkeste bu kurallara harfiyen uymak zorundadır.
Kurulmuş olan o sofranın töreye uygun sürmesinden ve topluluğun sorunsuz dağılmasından o sofranın thamade’si sorumludur.
Her yaşlı thamade olarak seçilmez. Bir topluluğa thamade olacak kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi bilmek ve uygulamak, dikkatli zeki ve pratik düşünebilmek,cemiyete hitap edebilmek ve sözünü dinletebilmek, tam ve uygun kararlar alabilmek yaşlı olmanın dışında aranan özelliklerdir.
Genç nesil çeşitli vesilelerle tertip edilen bu tür toplantılı yemeklere sık sık rast gelmektedirler.
Buralara katılacak genç nesil bu tür toplantıların kurallarını ve uyulması gerekli prosedürünü bilmek durumundadır.
Bu nedenle gençlere bir bilgi olması açısından bu konuda duyduklarımı bildiklerimi okuduklarımı ve yaşadıklarımı yazacağım.
Öncelikle toplanan insanların içerisinde saygın,nisbeten yaşça büyük ve toplantıya vesile olan konu hakkında bilgi sahibi bir kişi (bu kişi gelen misafirlerden değil o çevreden ve o cemiyetin içinden birisi olacak) thamade olarak Jant|eye (baş köşe) oturur.
Jant|e, sofranın kurulduğu o odanın içerisine gireni ve çıkanı görebileceği tüm odaya hakim noktadır. Thamadenin sağında ve solunda kalan oturma yerleri, thamade’den sonra gelen büyüklerin yeridir.
Gurupta misafirler varsa bu misafirlerin yaşlısı thamadenin soluna, yerli grubun ikinci yaşlısı ise thamadenin sağına oturur.Diğer sofraya oturacak olanlar misafir ve yerli karışık olarak yaşlarına uygun biçimde otururlar.
(х ъ у э х ъ у ;) H”ueh”u sofrasında hizmet etmek,sofradakilerin ihtiyaçları ve istekleri ile ilgilenmek,yemeklerin içeceklerin uygun zamanda sofraya getirilip götürülmesi işlerini yapmak üzere genç bir gurup (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) görev alır.
(şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) yerlilerden,aileye yakın gençlerden seçilir veya sofranın büyüklüğüne göre daha fazla genç görev alır. fakat genç olsada bu kişinin güler yüzlü,saygılı,sofra kurallarını bilen birisi olmasına dikkat edilir. (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) sofrada thamadenin sağ elidir demek pek te abartı olmaz,bu kişiler genç olsalar da büyük bir erkek sorumluluğu ve davranışı göstermek durumundadırlar.
Sofrayı Thamade açar.Thamade bu açılış konuşmasında toplantıya neden olan konuya da değinerek sofrada bulunanlara davete icabetleri nedeni ile teşekkür eder ve kadeh kaldırır (б ж ь э - bj’e) .
Themade kadehini bıraktıktan sonra diğerleri onun bu konuşması için kadeh kaldırarak içerler. Yemeğe ilk uzanması gereken de thamadedir,diğerleri bundan sonra yemeğe başlayabilirler.
Themadeden hemen sonra misafir grubun thamadesi olarak oturan kişi kadeh kaldırarak konuşmasını yapar. Diğerleri, yani yaşlılardan isteyen veya gençlerden konuşmak isteyip izin verilen kişiler sırası ile konuşmalarını yaparlar.
İçkili toplantılarda h”ueh” söylenmeden kadeh kaldırılmaz, bu esnada (yani х ъ у э х ъ у -h”ueh”u söylenirken) ilk kadeh kaldıran da kadehi ilk bırakan da sofranın büyüğüdür gençler ondan sonra içmekte serbest olurlar.
Gençler için yakışanı her (х ъ у э х ъ у - h”ueh”u) söylenişinde elindeki kadehten bir yudum alarak bırakmaktır,çünkü içkiyi alt etmiş kimse yoktur. bu nedenle aşırıya kaçarak sofra adabına yakışmayan bir davranışta bulunmak cemiyete karşı saygısızlık olduğu gibi toplantının amacına da gölge düşürür, ki bu da büyük ayıp olarak kabul edilir.
“Evinde kendini eğit,sonra cemiyete gir” sözü bu tip nahoş durumlara sebebiyet verenler için söylenmiş bir sözdür.
Sofraya birisi geç kalmışsa gelen kişi cemiyete katılmak için izin ister buna gupmahuebj’e denilir. Thamadenin veya büyüklerin izni ile bu kişiye gupmahuebj’e (г у п м а х у э б ж ь э -iyi dilek kadehi) verilir,gelen kişi bunu içerek hizmet eden gence tekrar doldurtup kendisine ikram edene geri verir.
Bundan sonra ancak geç kalan kişi sofradakileri selamlar ve yaşına mevkiine uygun bir yere oturtularak sofradakilere katılır.
Bu tür toplantılarda olmazsa olmaz kural saygı ve sofra adabına uymaktır.Kendi başına sofradan kalkıp oturmak içeri girip dışarı çıkmak,yüksek sesle bağırarak konuşmak,kendi arasında fısıltı ile konuşmak veya gruplaşarak konuşmak geleneklere ve kurallara aykırıdır,dolayısıyla ayıptır.Sofrada ne olup bitiyorsa her şey thamadenin veya onun yardımcısı olan yaşının izni ile olmalıdır.
Kişi bu tür yerlerde temsil ettiği aileyi içerisinde yaşadığı cemiyeti utndırmamak için azami gayreti ve özeni göstermelidir,sofrada iken sağa sola yaslanarak kaykılıp yayılarak oturmak ayıptır,o cemiyete ve temsil ettiği aileye karşı saygısızlıktır.
Bu tür toplantıları güzelleştiren en önemli şey Adige geleneğine uygun edep dairesinde toplantının sürüp gitmesi ve her şeyin olması gereken şekilde geleneğe uygun olmasıdır.
Sofra geleneğinin iki önemli ayağı (х ъ а щ |э н ы ш -h’aş’enış ve щ х ь а н ы к ъ у э - şh’anık”ue (misafire kesilen hayvan eti ve sofraya getirilen yarım baş) tır.
Bu iki adet başlıbaşına bir seremonidir Adige sofrasında. Haş’enış sofraya en son getirilir,bu gelmeden misafirler sofradan kalkmaz,grup dağılmaz çünkü h’aş’enış adından da anlaşılacağı üzere gelen misafirler, toplanan cemiyet için kesilmiş hayvanın etidir ve bu şekilde gelenler için hayvan kesilmesi o gruba ve gelen misafirlere değer verildiğinin göstergesidir.
Misafirler artık kalkmak için isteklerini göstermeye ve yavaş yavaş gitmek için izin isteyip hareketlenmeye başlayınca h’aş’enış th’amadenin talebi ile sofraya getirilir.
Bundan ayrı olarak thamadeye saygının bir göstergesi olarak ta kesilen hayvanın sağ yarım başı ve göğüs kafesi ayrı bir tabakta th’amadenin önüne getirilir.Bundan sonra thamade sofraya getirilen bu etin kesilme nedeni olan konuklara ve konukların toplanma nedeni olan konuya ilişkin bir konuşma yapar ve hep birlikte kadeh kaldırılır.
Thamade önüne gelen bu yarım başı kendisi kırar veya yanında oturan misafirlerin thamadesine ikram eder ki bu durumda misafir thamade gösterilen nezakete teşekkürle bu yarım başı tekrar thamadeye iade eder,çünkü o sofranın büyüğü ve sofrada düzenin sorumlusu olarak yarım baş thamadenin hakkıdır.
Sonuç olarak bu yarım baş,burun kısmı,göz çukuru ve başın arka kısmı olmak üzere üç parçaya bölünür (buna neh”ıj’ ah’e –н э х ъ ы ж ь |а х ь э ;) büyük hakkı denilir. Ayrıca kulak (н э х ъ ы щ |э |а х ь э – neh”ış’e ah’e) genç hakkı olarak verilir.
Başın dağıtılması şöyle olur: önce kulağı kesilerek sofraya hizmet eden gence (şh’eğerıt) verilir ve duyduğu güzel gelenekleri ve kuralları kendisine örnek alarak hayatına uygulaması temennisi ile hizmeti için kendisine teşekkür edilir.
Thamade başın arka kısmını kendisine bırakarak burun ve göz çukurunu sağında ve solunda oturanlara ikram eder.
Bundan sonra misafir grubun thamadesi veya bir başka yaşlı,thamadeye bir teşekkür konuşması yaparak bu tür nice güzel toplantıda cemiyetin önünde içinde bulunması onları yüreklendirip doğru yolu göstermesi temennisi ile uzun ömürler diler, teşekkür ederler.
Bundan sonra leps (et suyu) içilmeden önce sofrayı açan thamade(şesıjıbj’e –uğurlama içkisi) adı ile kadeh kaldırır. Gelen misafirlere sağlıkla selametle evlerine ulaşmaları,güzel bir yaşam sürmeleri yine böyle güzel günlerde karşılaşmaları temennisi ile teşekkür konuşmasını yapar.
Eğer toplanan gurup için h’aş’enış kesilmemişse thamadenin önüne kesilen tavuk veya hindi eti ile birlikte ayrı bir tabakta (negeğu-mide) getirilir. Thamade bunu üçe bölerek bir parçayı kendisine diğer iki parçayı sağında ve solundakilere verir.Thamade bu parçayı sofradan kalkma zamanı geldiğinde yer,diğer iki kişi ancak bundan sonra yerler kendilerine verilen parçayı.
Bundan sonra grup thamadeye saygılarını sunarak yavaş yavaş dağılmaya başlar. “cemiyeti bir arada tutabilen kişi bir cemiyet değerindedir” sözü işte bu tür toplantıları başarı ile sürdüren thamadeler için söylenmiştir.
belli sınırların içinde saygı ile yoğrulmuş ama asi ve cesur kafkas erkeğini çogu zaman atıyla şaha kaldırmış derecede büyük aşklar..aşık olunan kız şarkılar şirler yazılan destansı öyküler..
kendimizi hiç bir şey sanmıyoruz hele hele de hollywood oyuncuları asla sanmıyoruz emin olun yanımızdan geçemez..bence bilmeden konu hakkında yorum yapmayın..kızların kibirli gibi görünmelerine neden olan şey kendilerine olan güvenin son ulaşabileceği noktada olmasıdır.. güzellik konusuna gelince ben çirkin bir çerkes kızı görmedim şimdiye kadar ama bu genetik olarak hele hele de ruslarla kıyaslanmamız hatta ve hatta alay konusu gibi ifade edilmemz kadar terbiyesizce bir şey olamaz..o ruslar yüzünden 5 milyon çerkes masum öldü zulüm yaşadı vatanlarından koparılıp atıldılra lütfen bilerek yazın..! ! xabze(adet) bilen bir çerkes kızı zaten o sıfata uygun yetişmiştir ve nerede olursa olsun o sorumluluk ile hareket eder. bunu o töre ve geleneklleri bilmeden konuşmak komik ve yersiz olur.. çerkeslerde bayanın yeri ve önemi başka hiç bir kültürde belki o kadar önemli olmamıştır.el sütünde tutulan kızlar ve bayanlar ailede de hep binlerce yıldır söz hakkına sahip dinlenen fikirlerine değer verilen bireyler olmuştur.ayrıca çerkes kızı bir etiket bir karizma yapma sıfatı diildir olmamalıdır.. bunu kulllanan sözünona ünlü ama çerkeslikle uzaktan yakından alakaıs olmayan o çerkes kızıyım diyen ünlülere burdan selam olsun...! !
sürgün ve dram insanları... atalarım..anavatanlarından koparılan mücadeleci insanlar..özgürlükleri uğruna rus zulmüne 300 yıldır direnen onurlu halkım...
'saçmalığın daniskası..! ' 1. BÖLÜM
hadi buyrun burdan yakın..! bu ülkede sadece kürt azınlık mı var ya 1000 düşünüp 1 yazın..ne resmi dili..! !
konu başlığını açan arkadasa tebrikler çok mu düşündün bu başlık için..! ! ! ! ! ! ? ? ? ? ? ? ?
KHABZE ya da XABZE:Adigelerin (çerkes) gelenek görenek ve adetleri hayat yasaları..yazılı dayanağı olmayan ancak kesin yaptırımları olan sözlü yasaları..
ADİGELERİN AYIP SAYDIĞI ŞEYLER
Vatanını ve milletini sevmemek, hor görmek
Vatanı ve milleti için gayret etmemek, çalışmamak
Tarihini ve geçmişini bilmemek, öğrenmemek
Halkını beğenmemek, kötülemek
Akraba evliliği (amca, teyze vs. akraba çocuklarıyla ve wunekoş çocuklarıyla evlenmek)
Geçmişini kötülemek
Büyüklerin yolunu kesmek, onlarla oturmak
Büyüklerin, yaşlıların değerini bilmemek, onların isteklerini yerine getirmemek
Yaşlılara yardım etmemek, onları tehlikeden korumamak
Yaşlıları tek başına bir odada yatırmak
Baba, amca, ağabey gibi büyüklerin yanında sofraya oturmak
Senden büyük birinin yanında sigara içmek
Anneyi üzmek, babayı dinlememek
Kadınlarla tartışmak, onları üzmek
Kadınlara gereken saygı ve önemi vermemek
Yaşıtlarını eleştirmek, onların aleyhine konuşmalarla onları üzmek
Hangi milletten olursa olsun kadın ve çocukları düşman kabul etmek
Zorda ve darda kalan kadına yardım etmemek
Kadınlara ait hal ve sırları başkalarına anlatmak
Kadınların ricasını yerine getirmemek
Erkeğin öncelik edip kadınla kucaklaşması, ona sarılması (sokakta tanışma, selamlaşma sırasında)
Kadının arkasından seslenmek ona dokunarak durdurmak
Elinde sigarayla kadınla konuşmak, yanında durmak
Erkek kardeşin ablasından önce evlenmesi
Kadının yanında at ve sığır gibi hayvanlara vurmak
Gelinine kötü davranmak
Çocukları güzel eğitmemek
Çocuklara kötü davranmak
Çocukları sokakta azarlamak
Çocukların bulunduğu odada sigara içmek
Yemek konusunda aç gözlü olmak, cimri olmak, yemekleri beğenmemek
Sokakta caddede bir şeyler yemek, içmek, sakız çiğnemek
Kadınların ve yaşlıların yanında bacak bacak üstüne atmak
İçkiye düşkün olmak, sarhoş olmak bu halde insanlara gözükmek
Su ve yiyeceklerle oynamak, sofrada sağı solu karıştırmak
Sofraya sırtını dönmek, yiyecekleri ayak altı etmek
Aç vaziyette davete katılmak (aç gözlü gözükmemek için yarı tok olmak gerek)
Misafiri memnun etmemek
Misafiri herhangi bir konuda gücendirmek, onla tartışmak
Misafirlikte edep dışı davranışlarda bulunmak
Misafirlikte ev sahibine karışmak, ona emir vermek
Misafirlikte yemek beğenmemek, yemek seçmek
Misafirlikte münakaşa çıkarmak, kavga etmek
Misafirlikte gereksiz yere çok konuşmak
Misafirin yanında ondan daha şık, daha pahalı elbiselerle bulunmak
Misafirle düğünü başlatmak, bitirmek, misafir oynarken mızıkayı durdurmak
Misafire beğendiği bir şeyi hediye etmemek
Misafirin ev sahibini değiştirmesi
Misafiri yolcu ederken uğurlamamak, belli bir mesafeye kadar eşlik etmemek
Arkadaşlığı dostluğu unutmak, önemsememek
Yalan söylemek, verdiğin sözde durmamak
Mert davranmamak, kendini methetmek
Yaptığın bir işten, bir iyilikten bahsetmek, dedikodu yapmak
Kimse görmüyor diye edep dışı davranmak
Birine yaptığın iyiliği yüzüne vurmak
Hırsızlık yapmak, kıskanç olmak, aç gözlü olmak
Birinin aleyhine arkasından konuşmak
Bilmediğin konuda fikir yürütmek
Kendinden zayıf birine baskı uygulamak
Silahsız birine silah çekmek
Bir insan yanına geldiğinde ayağa kalkmamak
Başka bir halkın insanını hor görmek
Caddede kucaklaşmak birine sarılmak
Haksız bir durum karşısında görmezden gelmek
Uygunsuz ev içi kıyafetle sokağa çıkmak
Sokakta, caddede yüksek sesle konuşmak, gülmek
Bir toplantıda geç kalmak
Konuşurken başkalarına fırsat vermemek
Güçsüz, muhtaç olana yardım etmemek
Kayınlarını düşman tutmak
Akli dengesi yerinde olmayanla tartışmak, dalga geçmek
Çağrıldığında yardıma gitmemek
Yetişkin insanın küsmesi (Adige erkeği küsmez, sadece kızar)
Abisi ve ablası evlenmemiş kardeşin düğüne katılması
Abisini ve ablasını bırakıp ondan önce kardeşin evlenmesi
Düğüne davet edilen kızlara gereken ilginin gösterilmemesi
Misafir kızlara düğünde oynama fırsatı verilmemesi
Komşuyu gücendirmek onla küs kalmak
Sopayla herhangi bir insana vurmak
Tembellik yapmak, uygun olmayan bir işte çalışmak
Yatan bir insanın üzerinden geçmek
Cenazenin önünü kesmek, cenaze geçerken oturmak, ayağa kalmamak
Başsağlığına gelenleri yolcu etmek, başsağlığı ziyaretini uzatmak
Çalışma zamanı kaytarmak, yemek zamanı yemek istemek
Hastalara yardım etmemek, onları ziyaret etmemek
NOT: Nart dergisinden alınmıştır
Evinize, büronuza konuk geldiğinde onu apartman girişinde karşılamalısınız. Konuğunuzu alacağınız odaya kadar (sizden yaşça büyük olsa da) onun önünde giderek yol göstermelisiniz.
Herhangi bir kapalı mekana veya odaya girdiğinizde başköşeye doğru yönelmemek gerekir. Ortamın yaş durumuna göre, gösterilen yere oturmak en doğrusu. Atalarımız ne demişler; 'sıplığı dıs,gupsısey pısale', bakınarak otur düşünerek konuş'. (Müzeyyen Kip)
Bulunduğunuz ortamda sizden küçüklerde olsa ayak ayak üstüne atmamalısınız.
Selamlaşırken yaşça büyükler ellerini uzatmadan el uzatmamak gerekir. Uzatılan eli iki elle sıkıca kavrayıp daha çok başınızla selamlar gibi çok hafif eğilmek gerekir.
Büyüklerin elini öpmek ve aşırı eğilmek haynapedir.
Selamlanılırken yaşı çok büyük olanların ''Nasılsın' sorusuna (erkek ise) 'iyiyim, siz nasılsınız v.s gibi bir cevap verilmez 'Jıjhamaxo wukh' (yaşın uğurlu, aydın olsun) denir. Eğer bayansa; aynı kural geçerlidir fakat ardından sizde ona 'siz nasılsınız' diye sorabilirsiniz.
Evinize gelen konuğunuz o muhitte yaşamıyorsa o muhitte ne gibi bir işi bulunduğunun (neden geldiğinin) sorulmaması sorgulanmaması gerekir.
Konuk ise; ev sahibinin kendisini ona göre hazırlaması için kalacak veya gidecek olduğunu bir şekilde belirtmek zorundadır. Eskiden Çerkes evlerindeki askılıklarda kamçı asılırken kamçının ucu evin dışına doğru bakar halde asıldıysa; konuk fazla kalmayacağını belirtmiştir. Eğer ki kamçının ucu içeri dönükse konuk bir süreliğine kalacaktır. Ev sahibi buna göre kendini hazırlar.
Konuğunuzla beraber yemek yerken ondan önce sofradan kalkmak hatta oturduğu halde yeme işini kesmek haynapedir.
Düğünlerde 'Xedze' (Düğün sahibine destek için toplanan para) toplantısında verilecek miktarı thamade belirler, iyi niyetle de olsa bu miktarın üstüne çıkmak yakışık almaz. Ayrıca yine iyi niyetle de olsa yazılan listede adını yazdırmamak yanlış olur, bu toplantının esas amacı sosyal dayanışma ve motivasyondur, her bireyin iyi niyetinin ve desteğinin belgesi o listedir.
Cenaze evinde selamlaşılmaz, beraber gittiğiniz grubun thamadesi grup adına selamı ve taziyeyi verir. Selamlaşılmaması konusu daha çok genel ilişkiler dolayısıyla cenazeye katılanlar için geçerlidir. Yakınlık ve ahbaplık derecesine göre yine selamlaşılmadan (tokalaşılmadan) baş başa taziye verilir. Zaten Çerkesler' de akrabalık ilişkileri genişçe tutulduğu için bir çok insan kendini cenaze sahibi olarak sayar ve taziyede bulunmaz, yasa ortak olur.
At üzerinde giderken karşılıklı birbirine rastlayan iki kişiden, genç olanı yaşlı olanın istikametine döner, sol tarafından biraz gerisinden takip eder. Yaşlı olan, genç olana bir isteği olmadığını belirtinceye kadar genç olanı yanında gelir. Yaşlı olanı izin verince kendi istikametine dönebilir. Bu durum yerleşim bölgesi içindeki insanlar tarafından değil de o bölgeden birbirine dışarıda rastlayan insanlar için geçerlidir. Günümüzde bunu tanıdığımız insanlarla, otogarlarda muhitimiz dışındaki şehirlerde karşılaştığımızda uygulayabiliriz.
Adigelerde bayan erkek birlikte nasıl yürür? Erkek eşi dışındaki tüm bayanları sağına alır. Kendi kızları da sağdadır. Karşılaştığınızda daha uzaktan bayan ile olan ilişkisini anlarsınız. Bu konuşmanızı, ilginizi, ilginizi gösterme üslubunu seçmenize yardımcı olur. (Necdet Hatam)
Adigeler üç kişi olduğunda kuıp (grup) olmaktadır. İki kişi ise büyüğün sağda olacağı ve üç kişilik gruplarda en yaşlının ya da thamadenin ortada olacağı da hemen her kültürün üzerinde anlaştığı gelenek. Ancak thamadenin sağında iki numaranın mı üç numaranın mı olacağı konusunda diğer kültürlerden ayrıldığımızı sanıyorum. Adigeler de iki numara thamadenin solundadır, üç numara da sağındadır. Genelde sağ taraf önemsendiğine göre iki numaranın solda olmasında da düşünülmeden anlaşılmayacak bir incelik vardır. Bu sıralamada kuıpın en küçüğü herhangi bir görevle kuıpten ayrıldığında sıralama için yeniden yer değişikliğini gerektirmeyecektir. Üç numaranın solda yerleştiği durumlarda görevle ayrıldığında thamadenin sağda kalması için yer değişikliği gerekecektir. (Necdet Hatam)
Diğer halklardan farklı olarak Adıgelerde yolda veya caddede yürürken beraber olan kişilerin yaşı, cinsiyet ve sayılarına göre bir düzen içinde olmaları gerekir. Bu sayede karşıdan gelen grubun içindeki kişilerin kim olduğu neyi temsil ettiği kolayca anlaşılır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İster yaya ister atlı ister arabada olsun yaşlı olan (thamade) daima sağ tarafta, genç olan sol tarafta olur. Genç bir adım kadar geriden gider (yürüyüş halindeyken) . (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Bir kadın bir erkek beraber yürüyorlarsa kadın daima sağ tarafta olur. Bir baba balig olmamış kızıyla beraber yürüse bile ona sağ tarafı vermek zorundadır. Bir erkek hanımıyla beraber yürüyorsa hanımı kocasının solunda yer alır. Bir erkek kız kardeşi veya annesi ile yürürse onlar her zaman sağ tarafta yer alır. Bunun faydası ise, karşıdan görenlerin gelenlerin karı-koca mı, akraba mı olduğunu hemen anlamalarıdır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki erkek bir bayan beraber yürüyorlarsa, bayanın yaşı ne olursa olsun daima ortada yer alır. Yaşça büyük olan erkek sol tarafta genç olan erkek sağ tarafta yer alır. Böylece, genç adam herhangi bir şekilde yanlarından ayrılır veya bir görev için bir yere giderse, kadının yine sağ tarafta yer alması sağlanmış olur. Birden fazla bayan olursa yine ortada yaşlarına göre bir düzen içinde yer alırlar, erkekler yukarıda izah ettiğimiz gibi yanlarda yer alır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Üç erkek beraber gidiyorlarsa en yaşlısı ortada, orta yaş olan solda en genci de sağda yer alır. En genç olana bir görev verilir gruptan ayrılırsa en yaşlı olan yine sağda kalır ve düzen bozulmamış olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki kadın bir erkek beraber gidiyorsa (çocuk da olsa) erkek ortada olur. Kadının biri erkeğin annesi ise anne ortada erkek solda olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Adigelerin her vesile ile yaptığı toplantılar, gençlerin kendilerini göstermesi ve kabiliyetlerini sergilemesi için birer fırsattır. Böyle ortam içinde birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine iltifat ve güzel sözlerde bulunurlar. Ortam içinde sözlü şakalar yaparlar. Bazen aynı kıza bir kaç genç birlikte iltifat ederek muhabbetti artırırlar. Kızlar da gençlerin bu iltifatlarına uygun karşılıklar verirler. İltifatlarla birlikte yapılan tüm sözlü şakalara Adige Worşer denmektedir. Worşer işin gayri ciddi boyutudur. O toplulukla sınırlıdır. Worşer o anda gayri ciddi gibi görünse de bu kanaat yanıltıcıdır. Bütün eğlence ve şakalar birtakım yaptırımlara sahip olan xhabzenin kesin kuralları ile sınırlıdır. Gelişigüzel bir biçimde Worşer yapılamaz. Saygısızlık yapmak karşısındaki kişiyi en ufak bir şekilde rencide etmek yasaktır. Worşer ile başlayıp daha sonra da devam eden kaşenliklerde de birisi şaka diğeri ise ciddi kaşenliktir. Şaka kaşenliklerde kişiler ciddi olmasalar dahi sırf o toplulukta ya da ilerdeki karşılaşmalara mahsus olarak kaşen olabilirler. Burada amaç xhabze kuralları içinde eğlenmek, birbirlerini tanımak bunu yaparken de hoş vakit geçirmektir. Şaka kaşenliğinde kız ve erkek birbirlerine sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine güzel övücü sözler söylerler. Adige worşer ile başlayıp ciddi kaşenlik sonucu Pseluh'a dönüşüp evlenenlerin sayısı da az değildir.
Adigeler bir köyden bir köye gelin almaya giderken köyden çıkışlarda müzik (mızıka, akordeon) çalınır. Fakat gelinin köyüne yetiştikten sonra müzik (mızıka, akordeon) sesi durdurulur. Çünkü o köyde daha önce haberi alınamamış olumsuz bir şey yaşanmış olabilir. Bu nedenle düğün alayı, düğün sahibinin evinin önüne şamatalı bir şekilde yaklaşılması, inilmesi uygun görülmez. (Müzeyyen Kip)
Bir çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde eline börek, ekmek gibi bir şey verilir diğer çocuklardan onu almaları istenir. Ekmek verilen çocuk vermemek için ne kadar direnirse o kadar sağlam ve mücadeleci olacağına inanılır. Bu onun hakkını vermemek için göstermesi gereken mukavemeti ölçmek ve buna alıştırmak için yapılır.
Ağır yaralı veya hastayı uyutmamak için hastanın yattığı evde kap kacakla gürültü çıkarılır, hatta köyün gençleri toplanır 'dJepşhe-Çapşı' düğünü yapılırdı. Günümüzde bu uyutmama olayı tıbben açıklanmış yaralının uyumasının metabolizmanın direncini düşürdüğü ortaya koyulmuştur.
Aynı yerleşim bölgesindeki iki sülale arasında uzlaştırılamayacak kadar derin bir husumet varsa 'wunefedj' thamade önderliğindeki yaşlıların belirleyeceği bir değer karşılığında 'mağdur eden' olarak belirlenen taraf arazilerini ve mallarını 'mağdur edilen' tarafa bırakıp hicret eder.
Heredot' un notuna göre Serakya’da Traus kolu ve Seltler'de çocuk doğduğu zaman ebeveyni onun başına toplanırlar ve yaşantısı boyunca onun geçireceği anları, insanca tabiatlarını, kaderi üzerine can sıkacak durum ve nedenleri sererler ve inleyerek, ağlarlardı. Eğer biri ölürse onu neşe içinde yere koyarlar sevinçle başında dururlardı. Bu gelenek hala Kafkasya'da vardır. (Prof. Aytek Namitok, Folklorumuz ve Ötesi)
Bu gelenek zamanla form değiştirmiş yeni doğan çocuğun bahtının açık olması yönünde; aile yakını olan büyüklerin yaptığı 'huakho' (iyi dilekte bulunmak, methiye, teşvik edici konuşma) ile kıymetlendirilen bir teşrifat toplantısı halini almıştır.
Yakın tarihlere kadar uygulanan doğum sonrası merasimlerde 'guşexepxe' (Beşik bağlama) en önemli yeri olanlardan biriydi çocuk sahibi ailenin verdiği davetle tüm köy toplanırdı, kadınlar hediye getirir büyükanneye tebriklerini bildirirlerdi. Gelinin odasından çıkarılan beşikte, gelinin baba ocağından getirdiği bir hediye olur ve bu kaynanaya yani büyükanneye verilirdi. Gençler ise kızlı erkekli eğlencelerle bir yerde toplanırdı salıncak hazırlayıp odanın ortasında sallanılır, tavana asılan yağlı ipe tırmanarak, tavana iliştirilmiş para kesesini dişleriyle almak için mücadele ederlerdi. Yemek ikram edilirdi.
Düğünlerde damat saklanır ve ortalıkta görünmezdi. Hele bir büyüğe görünmek daha kötüydü. Düğünden belli bir süre sonra 'şawoyishij' (damat getirme, çağırma) yapılırdı. Burada sanki damat bir suçu olduğu için saklanmış gibi bir ince ironik bir dille formalite icabı ona seslenilirdi 'gel evladım, geri dön ne yaptıysan affettik, ekinin tarlada yanıyor, otun kuruyor' v.s gibisinden diye seslenilir damadın artık evine dönebileceği vurgulanırdı.
İslamiyet'in yayılmasıyla tamamen unutulan 'Thashue Wuic' (Büyük Tanrı'ya Wuig) den bahsedilir, gelin artık yaşayacağı evin sınırlarına girdiği anda başlatılan ve evin çevrili avlusunda gerçekleştirilen bu wuicin Uzunyayla tarihinde bilinen tek örneği Mereymkul Jamırze'nin gençlik coşkusuyla arkadaşlarını ikna ederek yaptırmasıyla görülmüştür. Bunun yaşlılar tarafından çok tepki aldığı hala anlatılır. Olay muhtemelen 1925-1930 yılları arasında bir tarihte yaşanmıştır.
Eve gelen misafir yatıya kalıyorsa eger o gün giydigi kıyafetler yol tozu taşımaktadır,başka giyecegi yoktur vb.sebeplerden ötürü kendisi odasına çekildikten sonra elbiseleri akşamdan yıkanır sabaha ütülü bir şekilde misafire takdim edilir.
Misafirlik konusunda 'misafir olunan evden ayrılırken atın yüzü eve çevrilir ve öyle binilirmiş, atın arkası eve dönük binmek büyük saygısızlık sayılabilirmiş(atlı dönemler için) ayrıyeten; misafirin yatılı kalıp kalmayacağı misafirin ayakkabısını çıkarma şeklinden de anlaşılabilirmiş, ayakkabının uc kısmı eve dönük ise kalıcı, dışarıya dönük ise kalıcı misafir değil' anlamı taşırmış'
ADIGE SOFRASINDA ADETLER
Yaşamın içersinde çok çeşitli nedenleri olabilecek sevinçlerimizi mutluluklarımızı davetlere,kutlamalara dönüştürdüğümüz zamanlar çoktur.
Düğün,dua,doğum günü,milli bayramlar ve günler, aile içinde meydana gelen seviçli olaylar,bir yere misafir olarak gitmek,bir yerden misafir gelmesi,eski dostların karşılaşması,toplantı,iş hayatındaki başarının ödüllendirilmesi ve bunlara benzer pek çok nedenle yapılan toplantılar (х ъ у э х ъ у ;) temenni konuşması yapılmadan olmaz.
Adigeler her zaman х ъ у э х ъ у / h”ueh”u sofrasında bir araya gelen grubun töreye uygun,yakışır şekilde toplanıp dağılmasına önem verirler. Sofradaki büyüğün söyledikleri can kulağı ile dinlenir,onun izni olmadan konuşulmaz söze girilmez,gruplar halinde veya iki kişi arasında konuşma yapılmaz, toplantının başından sonuna kadar toplantıya vesile olan sevinçli olay paylaşılır,iyi dileklerde temennilerde bulunulur asla tartışma ve sürtüşmelere müsaade edilmez. Eski bir Adige sözü “iyi temenniler ile toplanıp,ağıtlarla dağılmayın” der.
İşte bu düşünceden dolayı da Adige sofrasında uyulacak kurallar çok açık ve çok katıdır,herkeste bu kurallara harfiyen uymak zorundadır.
Kurulmuş olan o sofranın töreye uygun sürmesinden ve topluluğun sorunsuz dağılmasından o sofranın thamade’si sorumludur.
Her yaşlı thamade olarak seçilmez. Bir topluluğa thamade olacak kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi bilmek ve uygulamak, dikkatli zeki ve pratik düşünebilmek,cemiyete hitap edebilmek ve sözünü dinletebilmek, tam ve uygun kararlar alabilmek yaşlı olmanın dışında aranan özelliklerdir.
Genç nesil çeşitli vesilelerle tertip edilen bu tür toplantılı yemeklere sık sık rast gelmektedirler.
Buralara katılacak genç nesil bu tür toplantıların kurallarını ve uyulması gerekli prosedürünü bilmek durumundadır.
Bu nedenle gençlere bir bilgi olması açısından bu konuda duyduklarımı bildiklerimi okuduklarımı ve yaşadıklarımı yazacağım.
Öncelikle toplanan insanların içerisinde saygın,nisbeten yaşça büyük ve toplantıya vesile olan konu hakkında bilgi sahibi bir kişi (bu kişi gelen misafirlerden değil o çevreden ve o cemiyetin içinden birisi olacak) thamade olarak Jant|eye (baş köşe) oturur.
Jant|e, sofranın kurulduğu o odanın içerisine gireni ve çıkanı görebileceği tüm odaya hakim noktadır. Thamadenin sağında ve solunda kalan oturma yerleri, thamade’den sonra gelen büyüklerin yeridir.
Gurupta misafirler varsa bu misafirlerin yaşlısı thamadenin soluna, yerli grubun ikinci yaşlısı ise thamadenin sağına oturur.Diğer sofraya oturacak olanlar misafir ve yerli karışık olarak yaşlarına uygun biçimde otururlar.
(х ъ у э х ъ у ;) H”ueh”u sofrasında hizmet etmek,sofradakilerin ihtiyaçları ve istekleri ile ilgilenmek,yemeklerin içeceklerin uygun zamanda sofraya getirilip götürülmesi işlerini yapmak üzere genç bir gurup (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) görev alır.
(şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) yerlilerden,aileye yakın gençlerden seçilir veya sofranın büyüklüğüne göre daha fazla genç görev alır. fakat genç olsada bu kişinin güler yüzlü,saygılı,sofra kurallarını bilen birisi olmasına dikkat edilir. (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) sofrada thamadenin sağ elidir demek pek te abartı olmaz,bu kişiler genç olsalar da büyük bir erkek sorumluluğu ve davranışı göstermek durumundadırlar.
Sofrayı Thamade açar.Thamade bu açılış konuşmasında toplantıya neden olan konuya da değinerek sofrada bulunanlara davete icabetleri nedeni ile teşekkür eder ve kadeh kaldırır (б ж ь э - bj’e) .
Themade kadehini bıraktıktan sonra diğerleri onun bu konuşması için kadeh kaldırarak içerler. Yemeğe ilk uzanması gereken de thamadedir,diğerleri bundan sonra yemeğe başlayabilirler.
Themadeden hemen sonra misafir grubun thamadesi olarak oturan kişi kadeh kaldırarak konuşmasını yapar. Diğerleri, yani yaşlılardan isteyen veya gençlerden konuşmak isteyip izin verilen kişiler sırası ile konuşmalarını yaparlar.
İçkili toplantılarda h”ueh” söylenmeden kadeh kaldırılmaz, bu esnada (yani х ъ у э х ъ у -h”ueh”u söylenirken) ilk kadeh kaldıran da kadehi ilk bırakan da sofranın büyüğüdür gençler ondan sonra içmekte serbest olurlar.
Gençler için yakışanı her (х ъ у э х ъ у - h”ueh”u) söylenişinde elindeki kadehten bir yudum alarak bırakmaktır,çünkü içkiyi alt etmiş kimse yoktur. bu nedenle aşırıya kaçarak sofra adabına yakışmayan bir davranışta bulunmak cemiyete karşı saygısızlık olduğu gibi toplantının amacına da gölge düşürür, ki bu da büyük ayıp olarak kabul edilir.
“Evinde kendini eğit,sonra cemiyete gir” sözü bu tip nahoş durumlara sebebiyet verenler için söylenmiş bir sözdür.
Sofraya birisi geç kalmışsa gelen kişi cemiyete katılmak için izin ister buna gupmahuebj’e denilir. Thamadenin veya büyüklerin izni ile bu kişiye gupmahuebj’e (г у п м а х у э б ж ь э -iyi dilek kadehi) verilir,gelen kişi bunu içerek hizmet eden gence tekrar doldurtup kendisine ikram edene geri verir.
Bundan sonra ancak geç kalan kişi sofradakileri selamlar ve yaşına mevkiine uygun bir yere oturtularak sofradakilere katılır.
Bu tür toplantılarda olmazsa olmaz kural saygı ve sofra adabına uymaktır.Kendi başına sofradan kalkıp oturmak içeri girip dışarı çıkmak,yüksek sesle bağırarak konuşmak,kendi arasında fısıltı ile konuşmak veya gruplaşarak konuşmak geleneklere ve kurallara aykırıdır,dolayısıyla ayıptır.Sofrada ne olup bitiyorsa her şey thamadenin veya onun yardımcısı olan yaşının izni ile olmalıdır.
Kişi bu tür yerlerde temsil ettiği aileyi içerisinde yaşadığı cemiyeti utndırmamak için azami gayreti ve özeni göstermelidir,sofrada iken sağa sola yaslanarak kaykılıp yayılarak oturmak ayıptır,o cemiyete ve temsil ettiği aileye karşı saygısızlıktır.
Bu tür toplantıları güzelleştiren en önemli şey Adige geleneğine uygun edep dairesinde toplantının sürüp gitmesi ve her şeyin olması gereken şekilde geleneğe uygun olmasıdır.
Sofra geleneğinin iki önemli ayağı (х ъ а щ |э н ы ш -h’aş’enış ve щ х ь а н ы к ъ у э - şh’anık”ue (misafire kesilen hayvan eti ve sofraya getirilen yarım baş) tır.
Bu iki adet başlıbaşına bir seremonidir Adige sofrasında. Haş’enış sofraya en son getirilir,bu gelmeden misafirler sofradan kalkmaz,grup dağılmaz çünkü h’aş’enış adından da anlaşılacağı üzere gelen misafirler, toplanan cemiyet için kesilmiş hayvanın etidir ve bu şekilde gelenler için hayvan kesilmesi o gruba ve gelen misafirlere değer verildiğinin göstergesidir.
Misafirler artık kalkmak için isteklerini göstermeye ve yavaş yavaş gitmek için izin isteyip hareketlenmeye başlayınca h’aş’enış th’amadenin talebi ile sofraya getirilir.
Bundan ayrı olarak thamadeye saygının bir göstergesi olarak ta kesilen hayvanın sağ yarım başı ve göğüs kafesi ayrı bir tabakta th’amadenin önüne getirilir.Bundan sonra thamade sofraya getirilen bu etin kesilme nedeni olan konuklara ve konukların toplanma nedeni olan konuya ilişkin bir konuşma yapar ve hep birlikte kadeh kaldırılır.
Thamade önüne gelen bu yarım başı kendisi kırar veya yanında oturan misafirlerin thamadesine ikram eder ki bu durumda misafir thamade gösterilen nezakete teşekkürle bu yarım başı tekrar thamadeye iade eder,çünkü o sofranın büyüğü ve sofrada düzenin sorumlusu olarak yarım baş thamadenin hakkıdır.
Sonuç olarak bu yarım baş,burun kısmı,göz çukuru ve başın arka kısmı olmak üzere üç parçaya bölünür (buna neh”ıj’ ah’e –н э х ъ ы ж ь |а х ь э ;) büyük hakkı denilir. Ayrıca kulak (н э х ъ ы щ |э |а х ь э – neh”ış’e ah’e) genç hakkı olarak verilir.
Başın dağıtılması şöyle olur: önce kulağı kesilerek sofraya hizmet eden gence (şh’eğerıt) verilir ve duyduğu güzel gelenekleri ve kuralları kendisine örnek alarak hayatına uygulaması temennisi ile hizmeti için kendisine teşekkür edilir.
Thamade başın arka kısmını kendisine bırakarak burun ve göz çukurunu sağında ve solunda oturanlara ikram eder.
Bundan sonra misafir grubun thamadesi veya bir başka yaşlı,thamadeye bir teşekkür konuşması yaparak bu tür nice güzel toplantıda cemiyetin önünde içinde bulunması onları yüreklendirip doğru yolu göstermesi temennisi ile uzun ömürler diler, teşekkür ederler.
Bundan sonra leps (et suyu) içilmeden önce sofrayı açan thamade(şesıjıbj’e –uğurlama içkisi) adı ile kadeh kaldırır. Gelen misafirlere sağlıkla selametle evlerine ulaşmaları,güzel bir yaşam sürmeleri yine böyle güzel günlerde karşılaşmaları temennisi ile teşekkür konuşmasını yapar.
Eğer toplanan gurup için h’aş’enış kesilmemişse thamadenin önüne kesilen tavuk veya hindi eti ile birlikte ayrı bir tabakta (negeğu-mide) getirilir. Thamade bunu üçe bölerek bir parçayı kendisine diğer iki parçayı sağında ve solundakilere verir.Thamade bu parçayı sofradan kalkma zamanı geldiğinde yer,diğer iki kişi ancak bundan sonra yerler kendilerine verilen parçayı.
Bundan sonra grup thamadeye saygılarını sunarak yavaş yavaş dağılmaya başlar. “cemiyeti bir arada tutabilen kişi bir cemiyet değerindedir” sözü işte bu tür toplantıları başarı ile sürdüren thamadeler için söylenmiştir.
Çeviri: Ergün YILDIZ.
XABZE: Adigelerin töreleri, hayat yasaları, gelenek görenek ve adetlerine verdikleri isimdir. yazılı bir dayanağı olmayan fakan kesin yaptırımları olan adetleridir..
ADİGELERİN AYIP SAYDIĞI ŞEYLER
Vatanını ve milletini sevmemek, hor görmek
Vatanı ve milleti için gayret etmemek, çalışmamak
Tarihini ve geçmişini bilmemek, öğrenmemek
Halkını beğenmemek, kötülemek
Akraba evliliği (amca, teyze vs. akraba çocuklarıyla ve wunekoş çocuklarıyla evlenmek)
Geçmişini kötülemek
Büyüklerin yolunu kesmek, onlarla oturmak
Büyüklerin, yaşlıların değerini bilmemek, onların isteklerini yerine getirmemek
Yaşlılara yardım etmemek, onları tehlikeden korumamak
Yaşlıları tek başına bir odada yatırmak
Baba, amca, ağabey gibi büyüklerin yanında sofraya oturmak
Senden büyük birinin yanında sigara içmek
Anneyi üzmek, babayı dinlememek
Kadınlarla tartışmak, onları üzmek
Kadınlara gereken saygı ve önemi vermemek
Yaşıtlarını eleştirmek, onların aleyhine konuşmalarla onları üzmek
Hangi milletten olursa olsun kadın ve çocukları düşman kabul etmek
Zorda ve darda kalan kadına yardım etmemek
Kadınlara ait hal ve sırları başkalarına anlatmak
Kadınların ricasını yerine getirmemek
Erkeğin öncelik edip kadınla kucaklaşması, ona sarılması (sokakta tanışma, selamlaşma sırasında)
Kadının arkasından seslenmek ona dokunarak durdurmak
Elinde sigarayla kadınla konuşmak, yanında durmak
Erkek kardeşin ablasından önce evlenmesi
Kadının yanında at ve sığır gibi hayvanlara vurmak
Gelinine kötü davranmak
Çocukları güzel eğitmemek
Çocuklara kötü davranmak
Çocukları sokakta azarlamak
Çocukların bulunduğu odada sigara içmek
Yemek konusunda aç gözlü olmak, cimri olmak, yemekleri beğenmemek
Sokakta caddede bir şeyler yemek, içmek, sakız çiğnemek
Kadınların ve yaşlıların yanında bacak bacak üstüne atmak
İçkiye düşkün olmak, sarhoş olmak bu halde insanlara gözükmek
Su ve yiyeceklerle oynamak, sofrada sağı solu karıştırmak
Sofraya sırtını dönmek, yiyecekleri ayak altı etmek
Aç vaziyette davete katılmak (aç gözlü gözükmemek için yarı tok olmak gerek)
Misafiri memnun etmemek
Misafiri herhangi bir konuda gücendirmek, onla tartışmak
Misafirlikte edep dışı davranışlarda bulunmak
Misafirlikte ev sahibine karışmak, ona emir vermek
Misafirlikte yemek beğenmemek, yemek seçmek
Misafirlikte münakaşa çıkarmak, kavga etmek
Misafirlikte gereksiz yere çok konuşmak
Misafirin yanında ondan daha şık, daha pahalı elbiselerle bulunmak
Misafirle düğünü başlatmak, bitirmek, misafir oynarken mızıkayı durdurmak
Misafire beğendiği bir şeyi hediye etmemek
Misafirin ev sahibini değiştirmesi
Misafiri yolcu ederken uğurlamamak, belli bir mesafeye kadar eşlik etmemek
Arkadaşlığı dostluğu unutmak, önemsememek
Yalan söylemek, verdiğin sözde durmamak
Mert davranmamak, kendini methetmek
Yaptığın bir işten, bir iyilikten bahsetmek, dedikodu yapmak
Kimse görmüyor diye edep dışı davranmak
Birine yaptığın iyiliği yüzüne vurmak
Hırsızlık yapmak, kıskanç olmak, aç gözlü olmak
Birinin aleyhine arkasından konuşmak
Bilmediğin konuda fikir yürütmek
Kendinden zayıf birine baskı uygulamak
Silahsız birine silah çekmek
Bir insan yanına geldiğinde ayağa kalkmamak
Başka bir halkın insanını hor görmek
Caddede kucaklaşmak birine sarılmak
Haksız bir durum karşısında görmezden gelmek
Uygunsuz ev içi kıyafetle sokağa çıkmak
Sokakta, caddede yüksek sesle konuşmak, gülmek
Bir toplantıda geç kalmak
Konuşurken başkalarına fırsat vermemek
Güçsüz, muhtaç olana yardım etmemek
Kayınlarını düşman tutmak
Akli dengesi yerinde olmayanla tartışmak, dalga geçmek
Çağrıldığında yardıma gitmemek
Yetişkin insanın küsmesi (Adige erkeği küsmez, sadece kızar)
Abisi ve ablası evlenmemiş kardeşin düğüne katılması
Abisini ve ablasını bırakıp ondan önce kardeşin evlenmesi
Düğüne davet edilen kızlara gereken ilginin gösterilmemesi
Misafir kızlara düğünde oynama fırsatı verilmemesi
Komşuyu gücendirmek onla küs kalmak
Sopayla herhangi bir insana vurmak
Tembellik yapmak, uygun olmayan bir işte çalışmak
Yatan bir insanın üzerinden geçmek
Cenazenin önünü kesmek, cenaze geçerken oturmak, ayağa kalmamak
Başsağlığına gelenleri yolcu etmek, başsağlığı ziyaretini uzatmak
Çalışma zamanı kaytarmak, yemek zamanı yemek istemek
Hastalara yardım etmemek, onları ziyaret etmemek
NOT: Nart dergisinden alınmıştır
Evinize, büronuza konuk geldiğinde onu apartman girişinde karşılamalısınız. Konuğunuzu alacağınız odaya kadar (sizden yaşça büyük olsa da) onun önünde giderek yol göstermelisiniz.
Herhangi bir kapalı mekana veya odaya girdiğinizde başköşeye doğru yönelmemek gerekir. Ortamın yaş durumuna göre, gösterilen yere oturmak en doğrusu. Atalarımız ne demişler; 'sıplığı dıs,gupsısey pısale', bakınarak otur düşünerek konuş'. (Müzeyyen Kip)
Bulunduğunuz ortamda sizden küçüklerde olsa ayak ayak üstüne atmamalısınız.
Selamlaşırken yaşça büyükler ellerini uzatmadan el uzatmamak gerekir. Uzatılan eli iki elle sıkıca kavrayıp daha çok başınızla selamlar gibi çok hafif eğilmek gerekir.
Büyüklerin elini öpmek ve aşırı eğilmek haynapedir.
Selamlanılırken yaşı çok büyük olanların ''Nasılsın' sorusuna (erkek ise) 'iyiyim, siz nasılsınız v.s gibi bir cevap verilmez 'Jıjhamaxo wukh' (yaşın uğurlu, aydın olsun) denir. Eğer bayansa; aynı kural geçerlidir fakat ardından sizde ona 'siz nasılsınız' diye sorabilirsiniz.
Evinize gelen konuğunuz o muhitte yaşamıyorsa o muhitte ne gibi bir işi bulunduğunun (neden geldiğinin) sorulmaması sorgulanmaması gerekir.
Konuk ise; ev sahibinin kendisini ona göre hazırlaması için kalacak veya gidecek olduğunu bir şekilde belirtmek zorundadır. Eskiden Çerkes evlerindeki askılıklarda kamçı asılırken kamçının ucu evin dışına doğru bakar halde asıldıysa; konuk fazla kalmayacağını belirtmiştir. Eğer ki kamçının ucu içeri dönükse konuk bir süreliğine kalacaktır. Ev sahibi buna göre kendini hazırlar.
Konuğunuzla beraber yemek yerken ondan önce sofradan kalkmak hatta oturduğu halde yeme işini kesmek haynapedir.
Düğünlerde 'Xedze' (Düğün sahibine destek için toplanan para) toplantısında verilecek miktarı thamade belirler, iyi niyetle de olsa bu miktarın üstüne çıkmak yakışık almaz. Ayrıca yine iyi niyetle de olsa yazılan listede adını yazdırmamak yanlış olur, bu toplantının esas amacı sosyal dayanışma ve motivasyondur, her bireyin iyi niyetinin ve desteğinin belgesi o listedir.
Cenaze evinde selamlaşılmaz, beraber gittiğiniz grubun thamadesi grup adına selamı ve taziyeyi verir. Selamlaşılmaması konusu daha çok genel ilişkiler dolayısıyla cenazeye katılanlar için geçerlidir. Yakınlık ve ahbaplık derecesine göre yine selamlaşılmadan (tokalaşılmadan) baş başa taziye verilir. Zaten Çerkesler' de akrabalık ilişkileri genişçe tutulduğu için bir çok insan kendini cenaze sahibi olarak sayar ve taziyede bulunmaz, yasa ortak olur.
At üzerinde giderken karşılıklı birbirine rastlayan iki kişiden, genç olanı yaşlı olanın istikametine döner, sol tarafından biraz gerisinden takip eder. Yaşlı olan, genç olana bir isteği olmadığını belirtinceye kadar genç olanı yanında gelir. Yaşlı olanı izin verince kendi istikametine dönebilir. Bu durum yerleşim bölgesi içindeki insanlar tarafından değil de o bölgeden birbirine dışarıda rastlayan insanlar için geçerlidir. Günümüzde bunu tanıdığımız insanlarla, otogarlarda muhitimiz dışındaki şehirlerde karşılaştığımızda uygulayabiliriz.
Adigelerde bayan erkek birlikte nasıl yürür? Erkek eşi dışındaki tüm bayanları sağına alır. Kendi kızları da sağdadır. Karşılaştığınızda daha uzaktan bayan ile olan ilişkisini anlarsınız. Bu konuşmanızı, ilginizi, ilginizi gösterme üslubunu seçmenize yardımcı olur. (Necdet Hatam)
Adigeler üç kişi olduğunda kuıp (grup) olmaktadır. İki kişi ise büyüğün sağda olacağı ve üç kişilik gruplarda en yaşlının ya da thamadenin ortada olacağı da hemen her kültürün üzerinde anlaştığı gelenek. Ancak thamadenin sağında iki numaranın mı üç numaranın mı olacağı konusunda diğer kültürlerden ayrıldığımızı sanıyorum. Adigeler de iki numara thamadenin solundadır, üç numara da sağındadır. Genelde sağ taraf önemsendiğine göre iki numaranın solda olmasında da düşünülmeden anlaşılmayacak bir incelik vardır. Bu sıralamada kuıpın en küçüğü herhangi bir görevle kuıpten ayrıldığında sıralama için yeniden yer değişikliğini gerektirmeyecektir. Üç numaranın solda yerleştiği durumlarda görevle ayrıldığında thamadenin sağda kalması için yer değişikliği gerekecektir. (Necdet Hatam)
Diğer halklardan farklı olarak Adıgelerde yolda veya caddede yürürken beraber olan kişilerin yaşı, cinsiyet ve sayılarına göre bir düzen içinde olmaları gerekir. Bu sayede karşıdan gelen grubun içindeki kişilerin kim olduğu neyi temsil ettiği kolayca anlaşılır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İster yaya ister atlı ister arabada olsun yaşlı olan (thamade) daima sağ tarafta, genç olan sol tarafta olur. Genç bir adım kadar geriden gider (yürüyüş halindeyken) . (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Bir kadın bir erkek beraber yürüyorlarsa kadın daima sağ tarafta olur. Bir baba balig olmamış kızıyla beraber yürüse bile ona sağ tarafı vermek zorundadır. Bir erkek hanımıyla beraber yürüyorsa hanımı kocasının solunda yer alır. Bir erkek kız kardeşi veya annesi ile yürürse onlar her zaman sağ tarafta yer alır. Bunun faydası ise, karşıdan görenlerin gelenlerin karı-koca mı, akraba mı olduğunu hemen anlamalarıdır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki erkek bir bayan beraber yürüyorlarsa, bayanın yaşı ne olursa olsun daima ortada yer alır. Yaşça büyük olan erkek sol tarafta genç olan erkek sağ tarafta yer alır. Böylece, genç adam herhangi bir şekilde yanlarından ayrılır veya bir görev için bir yere giderse, kadının yine sağ tarafta yer alması sağlanmış olur. Birden fazla bayan olursa yine ortada yaşlarına göre bir düzen içinde yer alırlar, erkekler yukarıda izah ettiğimiz gibi yanlarda yer alır. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Üç erkek beraber gidiyorlarsa en yaşlısı ortada, orta yaş olan solda en genci de sağda yer alır. En genç olana bir görev verilir gruptan ayrılırsa en yaşlı olan yine sağda kalır ve düzen bozulmamış olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
İki kadın bir erkek beraber gidiyorsa (çocuk da olsa) erkek ortada olur. Kadının biri erkeğin annesi ise anne ortada erkek solda olur. (Çev: Muzaffer Kalkan Çurmıt)
Adigelerin her vesile ile yaptığı toplantılar, gençlerin kendilerini göstermesi ve kabiliyetlerini sergilemesi için birer fırsattır. Böyle ortam içinde birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine iltifat ve güzel sözlerde bulunurlar. Ortam içinde sözlü şakalar yaparlar. Bazen aynı kıza bir kaç genç birlikte iltifat ederek muhabbetti artırırlar. Kızlar da gençlerin bu iltifatlarına uygun karşılıklar verirler. İltifatlarla birlikte yapılan tüm sözlü şakalara Adige Worşer denmektedir. Worşer işin gayri ciddi boyutudur. O toplulukla sınırlıdır. Worşer o anda gayri ciddi gibi görünse de bu kanaat yanıltıcıdır. Bütün eğlence ve şakalar birtakım yaptırımlara sahip olan xhabzenin kesin kuralları ile sınırlıdır. Gelişigüzel bir biçimde Worşer yapılamaz. Saygısızlık yapmak karşısındaki kişiyi en ufak bir şekilde rencide etmek yasaktır. Worşer ile başlayıp daha sonra da devam eden kaşenliklerde de birisi şaka diğeri ise ciddi kaşenliktir. Şaka kaşenliklerde kişiler ciddi olmasalar dahi sırf o toplulukta ya da ilerdeki karşılaşmalara mahsus olarak kaşen olabilirler. Burada amaç xhabze kuralları içinde eğlenmek, birbirlerini tanımak bunu yaparken de hoş vakit geçirmektir. Şaka kaşenliğinde kız ve erkek birbirlerine sanki evleneceklermiş gibi birbirlerine güzel övücü sözler söylerler. Adige worşer ile başlayıp ciddi kaşenlik sonucu Pseluh'a dönüşüp evlenenlerin sayısı da az değildir.
Adigeler bir köyden bir köye gelin almaya giderken köyden çıkışlarda müzik (mızıka, akordeon) çalınır. Fakat gelinin köyüne yetiştikten sonra müzik (mızıka, akordeon) sesi durdurulur. Çünkü o köyde daha önce haberi alınamamış olumsuz bir şey yaşanmış olabilir. Bu nedenle düğün alayı, düğün sahibinin evinin önüne şamatalı bir şekilde yaklaşılması, inilmesi uygun görülmez. (Müzeyyen Kip)
Bir çocuk 4-5 yaşlarına geldiğinde eline börek, ekmek gibi bir şey verilir diğer çocuklardan onu almaları istenir. Ekmek verilen çocuk vermemek için ne kadar direnirse o kadar sağlam ve mücadeleci olacağına inanılır. Bu onun hakkını vermemek için göstermesi gereken mukavemeti ölçmek ve buna alıştırmak için yapılır.
Ağır yaralı veya hastayı uyutmamak için hastanın yattığı evde kap kacakla gürültü çıkarılır, hatta köyün gençleri toplanır 'dJepşhe-Çapşı' düğünü yapılırdı. Günümüzde bu uyutmama olayı tıbben açıklanmış yaralının uyumasının metabolizmanın direncini düşürdüğü ortaya koyulmuştur.
Aynı yerleşim bölgesindeki iki sülale arasında uzlaştırılamayacak kadar derin bir husumet varsa 'wunefedj' thamade önderliğindeki yaşlıların belirleyeceği bir değer karşılığında 'mağdur eden' olarak belirlenen taraf arazilerini ve mallarını 'mağdur edilen' tarafa bırakıp hicret eder.
Heredot' un notuna göre Serakya’da Traus kolu ve Seltler'de çocuk doğduğu zaman ebeveyni onun başına toplanırlar ve yaşantısı boyunca onun geçireceği anları, insanca tabiatlarını, kaderi üzerine can sıkacak durum ve nedenleri sererler ve inleyerek, ağlarlardı. Eğer biri ölürse onu neşe içinde yere koyarlar sevinçle başında dururlardı. Bu gelenek hala Kafkasya'da vardır. (Prof. Aytek Namitok, Folklorumuz ve Ötesi)
Bu gelenek zamanla form değiştirmiş yeni doğan çocuğun bahtının açık olması yönünde; aile yakını olan büyüklerin yaptığı 'huakho' (iyi dilekte bulunmak, methiye, teşvik edici konuşma) ile kıymetlendirilen bir teşrifat toplantısı halini almıştır.
Yakın tarihlere kadar uygulanan doğum sonrası merasimlerde 'guşexepxe' (Beşik bağlama) en önemli yeri olanlardan biriydi çocuk sahibi ailenin verdiği davetle tüm köy toplanırdı, kadınlar hediye getirir büyükanneye tebriklerini bildirirlerdi. Gelinin odasından çıkarılan beşikte, gelinin baba ocağından getirdiği bir hediye olur ve bu kaynanaya yani büyükanneye verilirdi. Gençler ise kızlı erkekli eğlencelerle bir yerde toplanırdı salıncak hazırlayıp odanın ortasında sallanılır, tavana asılan yağlı ipe tırmanarak, tavana iliştirilmiş para kesesini dişleriyle almak için mücadele ederlerdi. Yemek ikram edilirdi.
Düğünlerde damat saklanır ve ortalıkta görünmezdi. Hele bir büyüğe görünmek daha kötüydü. Düğünden belli bir süre sonra 'şawoyishij' (damat getirme, çağırma) yapılırdı. Burada sanki damat bir suçu olduğu için saklanmış gibi bir ince ironik bir dille formalite icabı ona seslenilirdi 'gel evladım, geri dön ne yaptıysan affettik, ekinin tarlada yanıyor, otun kuruyor' v.s gibisinden diye seslenilir damadın artık evine dönebileceği vurgulanırdı.
İslamiyet'in yayılmasıyla tamamen unutulan 'Thashue Wuic' (Büyük Tanrı'ya Wuig) den bahsedilir, gelin artık yaşayacağı evin sınırlarına girdiği anda başlatılan ve evin çevrili avlusunda gerçekleştirilen bu wuicin Uzunyayla tarihinde bilinen tek örneği Mereymkul Jamırze'nin gençlik coşkusuyla arkadaşlarını ikna ederek yaptırmasıyla görülmüştür. Bunun yaşlılar tarafından çok tepki aldığı hala anlatılır. Olay muhtemelen 1925-1930 yılları arasında bir tarihte yaşanmıştır.
Eve gelen misafir yatıya kalıyorsa eger o gün giydigi kıyafetler yol tozu taşımaktadır,başka giyecegi yoktur vb.sebeplerden ötürü kendisi odasına çekildikten sonra elbiseleri akşamdan yıkanır sabaha ütülü bir şekilde misafire takdim edilir.
Misafirlik konusunda 'misafir olunan evden ayrılırken atın yüzü eve çevrilir ve öyle binilirmiş, atın arkası eve dönük binmek büyük saygısızlık sayılabilirmiş(atlı dönemler için) ayrıyeten; misafirin yatılı kalıp kalmayacağı misafirin ayakkabısını çıkarma şeklinden de anlaşılabilirmiş, ayakkabının uc kısmı eve dönük ise kalıcı, dışarıya dönük ise kalıcı misafir değil' anlamı taşırmış'
ADIGE SOFRASINDA ADETLER
Yaşamın içersinde çok çeşitli nedenleri olabilecek sevinçlerimizi mutluluklarımızı davetlere,kutlamalara dönüştürdüğümüz zamanlar çoktur.
Düğün,dua,doğum günü,milli bayramlar ve günler, aile içinde meydana gelen seviçli olaylar,bir yere misafir olarak gitmek,bir yerden misafir gelmesi,eski dostların karşılaşması,toplantı,iş hayatındaki başarının ödüllendirilmesi ve bunlara benzer pek çok nedenle yapılan toplantılar (х ъ у э х ъ у ;) temenni konuşması yapılmadan olmaz.
Adigeler her zaman х ъ у э х ъ у / h”ueh”u sofrasında bir araya gelen grubun töreye uygun,yakışır şekilde toplanıp dağılmasına önem verirler. Sofradaki büyüğün söyledikleri can kulağı ile dinlenir,onun izni olmadan konuşulmaz söze girilmez,gruplar halinde veya iki kişi arasında konuşma yapılmaz, toplantının başından sonuna kadar toplantıya vesile olan sevinçli olay paylaşılır,iyi dileklerde temennilerde bulunulur asla tartışma ve sürtüşmelere müsaade edilmez. Eski bir Adige sözü “iyi temenniler ile toplanıp,ağıtlarla dağılmayın” der.
İşte bu düşünceden dolayı da Adige sofrasında uyulacak kurallar çok açık ve çok katıdır,herkeste bu kurallara harfiyen uymak zorundadır.
Kurulmuş olan o sofranın töreye uygun sürmesinden ve topluluğun sorunsuz dağılmasından o sofranın thamade’si sorumludur.
Her yaşlı thamade olarak seçilmez. Bir topluluğa thamade olacak kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi bilmek ve uygulamak, dikkatli zeki ve pratik düşünebilmek,cemiyete hitap edebilmek ve sözünü dinletebilmek, tam ve uygun kararlar alabilmek yaşlı olmanın dışında aranan özelliklerdir.
Genç nesil çeşitli vesilelerle tertip edilen bu tür toplantılı yemeklere sık sık rast gelmektedirler.
Buralara katılacak genç nesil bu tür toplantıların kurallarını ve uyulması gerekli prosedürünü bilmek durumundadır.
Bu nedenle gençlere bir bilgi olması açısından bu konuda duyduklarımı bildiklerimi okuduklarımı ve yaşadıklarımı yazacağım.
Öncelikle toplanan insanların içerisinde saygın,nisbeten yaşça büyük ve toplantıya vesile olan konu hakkında bilgi sahibi bir kişi (bu kişi gelen misafirlerden değil o çevreden ve o cemiyetin içinden birisi olacak) thamade olarak Jant|eye (baş köşe) oturur.
Jant|e, sofranın kurulduğu o odanın içerisine gireni ve çıkanı görebileceği tüm odaya hakim noktadır. Thamadenin sağında ve solunda kalan oturma yerleri, thamade’den sonra gelen büyüklerin yeridir.
Gurupta misafirler varsa bu misafirlerin yaşlısı thamadenin soluna, yerli grubun ikinci yaşlısı ise thamadenin sağına oturur.Diğer sofraya oturacak olanlar misafir ve yerli karışık olarak yaşlarına uygun biçimde otururlar.
(х ъ у э х ъ у ;) H”ueh”u sofrasında hizmet etmek,sofradakilerin ihtiyaçları ve istekleri ile ilgilenmek,yemeklerin içeceklerin uygun zamanda sofraya getirilip götürülmesi işlerini yapmak üzere genç bir gurup (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) görev alır.
(şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) yerlilerden,aileye yakın gençlerden seçilir veya sofranın büyüklüğüne göre daha fazla genç görev alır. fakat genç olsada bu kişinin güler yüzlü,saygılı,sofra kurallarını bilen birisi olmasına dikkat edilir. (şh’eğerıt-щ х ь э г ъ э р ы т ;) sofrada thamadenin sağ elidir demek pek te abartı olmaz,bu kişiler genç olsalar da büyük bir erkek sorumluluğu ve davranışı göstermek durumundadırlar.
Sofrayı Thamade açar.Thamade bu açılış konuşmasında toplantıya neden olan konuya da değinerek sofrada bulunanlara davete icabetleri nedeni ile teşekkür eder ve kadeh kaldırır (б ж ь э - bj’e) .
Themade kadehini bıraktıktan sonra diğerleri onun bu konuşması için kadeh kaldırarak içerler. Yemeğe ilk uzanması gereken de thamadedir,diğerleri bundan sonra yemeğe başlayabilirler.
Themadeden hemen sonra misafir grubun thamadesi olarak oturan kişi kadeh kaldırarak konuşmasını yapar. Diğerleri, yani yaşlılardan isteyen veya gençlerden konuşmak isteyip izin verilen kişiler sırası ile konuşmalarını yaparlar.
İçkili toplantılarda h”ueh” söylenmeden kadeh kaldırılmaz, bu esnada (yani х ъ у э х ъ у -h”ueh”u söylenirken) ilk kadeh kaldıran da kadehi ilk bırakan da sofranın büyüğüdür gençler ondan sonra içmekte serbest olurlar.
Gençler için yakışanı her (х ъ у э х ъ у - h”ueh”u) söylenişinde elindeki kadehten bir yudum alarak bırakmaktır,çünkü içkiyi alt etmiş kimse yoktur. bu nedenle aşırıya kaçarak sofra adabına yakışmayan bir davranışta bulunmak cemiyete karşı saygısızlık olduğu gibi toplantının amacına da gölge düşürür, ki bu da büyük ayıp olarak kabul edilir.
“Evinde kendini eğit,sonra cemiyete gir” sözü bu tip nahoş durumlara sebebiyet verenler için söylenmiş bir sözdür.
Sofraya birisi geç kalmışsa gelen kişi cemiyete katılmak için izin ister buna gupmahuebj’e denilir. Thamadenin veya büyüklerin izni ile bu kişiye gupmahuebj’e (г у п м а х у э б ж ь э -iyi dilek kadehi) verilir,gelen kişi bunu içerek hizmet eden gence tekrar doldurtup kendisine ikram edene geri verir.
Bundan sonra ancak geç kalan kişi sofradakileri selamlar ve yaşına mevkiine uygun bir yere oturtularak sofradakilere katılır.
Bu tür toplantılarda olmazsa olmaz kural saygı ve sofra adabına uymaktır.Kendi başına sofradan kalkıp oturmak içeri girip dışarı çıkmak,yüksek sesle bağırarak konuşmak,kendi arasında fısıltı ile konuşmak veya gruplaşarak konuşmak geleneklere ve kurallara aykırıdır,dolayısıyla ayıptır.Sofrada ne olup bitiyorsa her şey thamadenin veya onun yardımcısı olan yaşının izni ile olmalıdır.
Kişi bu tür yerlerde temsil ettiği aileyi içerisinde yaşadığı cemiyeti utndırmamak için azami gayreti ve özeni göstermelidir,sofrada iken sağa sola yaslanarak kaykılıp yayılarak oturmak ayıptır,o cemiyete ve temsil ettiği aileye karşı saygısızlıktır.
Bu tür toplantıları güzelleştiren en önemli şey Adige geleneğine uygun edep dairesinde toplantının sürüp gitmesi ve her şeyin olması gereken şekilde geleneğe uygun olmasıdır.
Sofra geleneğinin iki önemli ayağı (х ъ а щ |э н ы ш -h’aş’enış ve щ х ь а н ы к ъ у э - şh’anık”ue (misafire kesilen hayvan eti ve sofraya getirilen yarım baş) tır.
Bu iki adet başlıbaşına bir seremonidir Adige sofrasında. Haş’enış sofraya en son getirilir,bu gelmeden misafirler sofradan kalkmaz,grup dağılmaz çünkü h’aş’enış adından da anlaşılacağı üzere gelen misafirler, toplanan cemiyet için kesilmiş hayvanın etidir ve bu şekilde gelenler için hayvan kesilmesi o gruba ve gelen misafirlere değer verildiğinin göstergesidir.
Misafirler artık kalkmak için isteklerini göstermeye ve yavaş yavaş gitmek için izin isteyip hareketlenmeye başlayınca h’aş’enış th’amadenin talebi ile sofraya getirilir.
Bundan ayrı olarak thamadeye saygının bir göstergesi olarak ta kesilen hayvanın sağ yarım başı ve göğüs kafesi ayrı bir tabakta th’amadenin önüne getirilir.Bundan sonra thamade sofraya getirilen bu etin kesilme nedeni olan konuklara ve konukların toplanma nedeni olan konuya ilişkin bir konuşma yapar ve hep birlikte kadeh kaldırılır.
Thamade önüne gelen bu yarım başı kendisi kırar veya yanında oturan misafirlerin thamadesine ikram eder ki bu durumda misafir thamade gösterilen nezakete teşekkürle bu yarım başı tekrar thamadeye iade eder,çünkü o sofranın büyüğü ve sofrada düzenin sorumlusu olarak yarım baş thamadenin hakkıdır.
Sonuç olarak bu yarım baş,burun kısmı,göz çukuru ve başın arka kısmı olmak üzere üç parçaya bölünür (buna neh”ıj’ ah’e –н э х ъ ы ж ь |а х ь э ;) büyük hakkı denilir. Ayrıca kulak (н э х ъ ы щ |э |а х ь э – neh”ış’e ah’e) genç hakkı olarak verilir.
Başın dağıtılması şöyle olur: önce kulağı kesilerek sofraya hizmet eden gence (şh’eğerıt) verilir ve duyduğu güzel gelenekleri ve kuralları kendisine örnek alarak hayatına uygulaması temennisi ile hizmeti için kendisine teşekkür edilir.
Thamade başın arka kısmını kendisine bırakarak burun ve göz çukurunu sağında ve solunda oturanlara ikram eder.
Bundan sonra misafir grubun thamadesi veya bir başka yaşlı,thamadeye bir teşekkür konuşması yaparak bu tür nice güzel toplantıda cemiyetin önünde içinde bulunması onları yüreklendirip doğru yolu göstermesi temennisi ile uzun ömürler diler, teşekkür ederler.
Bundan sonra leps (et suyu) içilmeden önce sofrayı açan thamade(şesıjıbj’e –uğurlama içkisi) adı ile kadeh kaldırır. Gelen misafirlere sağlıkla selametle evlerine ulaşmaları,güzel bir yaşam sürmeleri yine böyle güzel günlerde karşılaşmaları temennisi ile teşekkür konuşmasını yapar.
Eğer toplanan gurup için h’aş’enış kesilmemişse thamadenin önüne kesilen tavuk veya hindi eti ile birlikte ayrı bir tabakta (negeğu-mide) getirilir. Thamade bunu üçe bölerek bir parçayı kendisine diğer iki parçayı sağında ve solundakilere verir.Thamade bu parçayı sofradan kalkma zamanı geldiğinde yer,diğer iki kişi ancak bundan sonra yerler kendilerine verilen parçayı.
Bundan sonra grup thamadeye saygılarını sunarak yavaş yavaş dağılmaya başlar. “cemiyeti bir arada tutabilen kişi bir cemiyet değerindedir” sözü işte bu tür toplantıları başarı ile sürdüren thamadeler için söylenmiştir.
Çeviri: Ergün YILDIZ.
belli sınırların içinde saygı ile yoğrulmuş ama asi ve cesur kafkas erkeğini çogu zaman atıyla şaha kaldırmış derecede büyük aşklar..aşık olunan kız şarkılar şirler yazılan destansı öyküler..
kendimizi hiç bir şey sanmıyoruz hele hele de hollywood oyuncuları asla sanmıyoruz emin olun yanımızdan geçemez..bence bilmeden konu hakkında yorum yapmayın..kızların kibirli gibi görünmelerine neden olan şey kendilerine olan güvenin son ulaşabileceği noktada olmasıdır.. güzellik konusuna gelince ben çirkin bir çerkes kızı görmedim şimdiye kadar ama bu genetik olarak hele hele de ruslarla kıyaslanmamız hatta ve hatta alay konusu gibi ifade edilmemz kadar terbiyesizce bir şey olamaz..o ruslar yüzünden 5 milyon çerkes masum öldü zulüm yaşadı vatanlarından koparılıp atıldılra lütfen bilerek yazın..! !
xabze(adet) bilen bir çerkes kızı zaten o sıfata uygun yetişmiştir ve nerede olursa olsun o sorumluluk ile hareket eder. bunu o töre ve geleneklleri bilmeden konuşmak komik ve yersiz olur.. çerkeslerde bayanın yeri ve önemi başka hiç bir kültürde belki o kadar önemli olmamıştır.el sütünde tutulan kızlar ve bayanlar ailede de hep binlerce yıldır söz hakkına sahip dinlenen fikirlerine değer verilen bireyler olmuştur.ayrıca çerkes kızı bir etiket bir karizma yapma sıfatı diildir olmamalıdır.. bunu kulllanan sözünona ünlü ama çerkeslikle uzaktan yakından alakaıs olmayan o çerkes kızıyım diyen ünlülere burdan selam olsun...! !
adige dili..
kuzey kafkasya halklarından olan adigelerin bir boyu......benim boyum :) ABZEKH
A D i G e glıo direk aklıma i ve e si eksik adige :)
sürgün ve dram insanları... atalarım..anavatanlarından koparılan mücadeleci insanlar..özgürlükleri uğruna rus zulmüne 300 yıldır direnen onurlu halkım...
türliyede çerkes olarak bilinen kuzey kafkasya halklarının kendi aralarında kendilerine söyledikleri hitab şeklidir..adige = çerkes..demektir