Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • muhammed ikbal04.10.2006 - 08:21

    Muhammed İkbal




    1873′ de Pakistan’ın Pencap eyaletine bağlı Siyalkut kentinde doğan Muhammed İkbal mutasavvıf bir anne ve babanın oğlu olarak dünyaya geldi. İlk eğitimini Kur’an üzerine aldı.

    Kur’an eğitimini medresede tamamladıktan sonra, Arapça ve Farsça hocasının yönlendirmesiyle İslam edebiyatıyla ilgilenmeye başladı. Lahor’da yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesi’ne hoca olarak tayin edildi. Bu yıllarda Muhammed İkbal’in şiirleri de yayınlanmaya başlandı.

    1905′ de Londra’daki Chambrich Üniversitesi’nin felsefe ve iktisat bölümünden mezun oldu. Londra’da üç sene kadar kalan İkbal, burada Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nde hocalık yaparken, bilhassa Londra’da ilgi görmesine sebep olacak çeşitli İslâmi konularda bir dizi konferans verdi. Yine Londra’da kaldığı müddet içinde hukuk üzerine okuyan İkbal, savcılık diplomasını aldıktan sonra Almanya’ya giderek Münih Üniversitesi’nde felsefe dalında doktora yaptı.

    1908′ de Hindistan’a döndüğünde, yazı ve şiirlerine hayranlık duyanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.

    Muhammed İkbal ülkesinin siyasetine de katılmış ve halkını bu konularda yönlendirmişti. Onun bu konudaki düşüncesi ise, “Siyaset; çalışmak, izzet ve şerefe davet etmektir” şeklinde idi.

    Müslüman Hintli mücahitler adıyla yazdığı şiirleri Hindistan’daki müslümanların hareketlenerek İngiliz sömürüsüne başkaldırmalarında ve Pakistan’ın kuruluşunda büyük tesiri olmuştu. Bu yönüyle İkbal M.Akif Ersoy’a da benzetilmiştir.

    Uzun süren bir hastalıktan sonra 21 Nisan 1938′ de vefat etti

    Ömrü gelip geçici birine aşık olmanın manası nedir?
    Ebedi Allah Varken Faniye bağlanmanın Manası nedir?

  • nurullah genç04.10.2006 - 08:01

    Gelmedin; son hayalde yanıp yanıp kül oldu
    Bu deruni kavgada kırılan gönül oldu
    Şimdi menziller elem; yürek duman; sine çak
    Devleri mahkum eden hayatım şimdi helak
    Gelmedin; yıldırımlar düştü hülyalarıma
    Nasıl kıydın be zalim, masun rüyalarıma
    Sana doğru her adım neden hep ölüm sunar
    Seni her andığımda, renk solar, desen yanar

    Hangi rüzgar sabırla böyle koşar ardından
    Hangi el nakış nakış gergef dokur ardından
    Susarsam, anlatır mı seni göklere tarih
    Bensiz olur mu sabah, güler mi kara talih
    Gelmedin, koptu zincir; parçalandı anılar
    Sardı bütün ruhumu tükenmeyen ağrılar
    Kalbimin pembe köşkü harab oldu; gelmedin
    Bahçesinde açan gül turab oldu; gelmedin
    Bil ki, kıyamet kopsa bu ateş sönmeyecek
    Heyhat! … şair mehtaba bir daha dönmeyecek

    ..... nurullah genç...

  • ihanet01.10.2006 - 17:05

    şöyle bir hesap yaptım kafamda acaba kaç türlü ihanet var?
    sayıyı çok fazla arttırabiliyoruz...ama en ağırı kendine ihanettir..yalan söylersin kendine ve özüne ihanet edersin...sadece kendine yalan söylemekle kalmaz yanındaki insanların saf duygularına karşı da yalan oku saplanmış olur....
    ana ya ihanet
    baba ya ihanet
    yar e ihanet
    dosta ihanet
    sana inana ihanet! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !

  • Hat Sanatı01.10.2006 - 10:40

    çok istediğim... fakat sadece bir kaç ay kursla yeterli olmayan sanat.zamanı kıskanır hat.zamanı başkasına değil sadece dokunuşlara vermenizi ister..ben kalem ve kamışla bütünlüğü yakalyamadım bu sebepten..

  • ney30.09.2006 - 21:40

    yüreğim henüz bir neyin derdine kulak veremedi...neyin derdi değildir aslında...ona soluk veren yüreğin derdidir...soluğun sahibidir efkarı yudum yudum içine çeken...

  • sonra30.09.2006 - 21:34

    beş saniye sonrasını bile düşünmek hata...

  • arapaşı30.09.2006 - 21:29

    değişik bir damak zevki..belki hayatım sonuna kadar hiç aramayacağım lezzetlerden..ama gerçekten çok beğenilen bir çorba çeşidi..

  • kirpik30.09.2006 - 21:04

    gözleri savunması için tutulan muhafız grubu...

  • ideali için yaşamak30.09.2006 - 09:42

    bazen dünya ve ukba idealleri çakışıyor...

  • zaman30.09.2006 - 09:39

    hayatımı kemiren kemirgen....