muhallebi çocuklarının gittiklerinde zorlandıkları adam etme sanatevi...kapıdan girişte hayatın gerçek yüzü ile karşılaşan süt karışımı bünye 'benim sadık yarim kara topraktır' deyişiyle ortaya düşer ve galakside yerini alır...
60 lerde anadolunun güzide ilçelerinde bazı ebeveyn güruhunun doğan çocuklarını terkettikleri platform...belki o günlerde nüfus cüzdanlarının çok sayfalı oluşunun vermiş olduğu rahatsızlık veya kim şimdi gidecek ilçeye sorunsalına verilen tepki idi kayıtsızlık...
ama bu güruh çekmiyordu kayıtsızlığın sonundaki çileyi; askerlik çağına gelip geçen erkek ve resmi evlilik yapacak kız çocuklarımız çekiyorlardı...
sonra o geldi...evet çiçek abbas duruma el koydu...ve elinde sancağı bütün anadoluyu dolaştı durdu...hiç kimse kalmadı kayıtsız hatta temizelden sonra herkes fişlendi kayıtlıllık sonsuzlaştırıldı...
şimdilerde kayıtsızlığa olan nefretle yeni bir çip icat edildi ve bütün kayıtlar tek bir kimlikte toplanmaya çalışıyor...atalarımızın yapmış olduğu hatayı bu şekilde kapatmaya çalışan ülkemizin kutlu fertlerine sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz...
ilk ne zaman tanıştığımızı anımsamadığım yüce sevgilim...şu ara her yerde bulunan yapısı ile eski özlem dolu günlerimize ihanet ediyor ama eski sevgili unutulmaz edasında yine beraberliğimizi yürütüyoruz...
asıl sevgilim bastonlu şeklinde olanı idi....adı mabel...çok göremiyorum onu şu aralar...e ikimiz de o kadar seneyi yedik bitirdik...en son antalyada bir cafe'de karşıma çıkmıştır...eski günleri bir kahve eşliğinde yad ettik...
yeni başlayanlar için çikolata başlığında üç beş kelime yazmak istiyorum; birden yemek hoş olmuyor...ilk önce ağzının içine alacaksın ve bekleyeceksin...dağılmasını izleyeceksin...o kendinden geçecek sende ona kendini kaptıracaksın...sonra beraber kanarya adalarına veya afrikanın vahşi ormalarına gidebilirsin...
profesörün kendi içinde ayrıldığı başlıklardan bir tanesi...
bunun yanında fahri profesör veya ordinaryus profesör olanlarda diğerlerinden birkaçıdır...
ayrıca bunlarda kendi içlerinde birkaça ayrılabilirler...misal:fahri profesör kendi içinde iki ye ayrılır
a) fahri profesör (burada profesörün adı fahridir) b) fahri profesör (gerçek olmayan profesör yani onursal)
başka bir açıdan ordinaryus gurubu çok farklı bir guruptur.profesör şizofren değildir ama ne zaman ordinaryus olur o zaman sadece profesör olarak adlandırmak yalnış olur...çünkü şizofreni başlamıştır.aslında ordinaryus eki oradan gelmektedir...yani tek başına bir profesör değil,birden çok profesör aynı bünyede...
yaş iken eğilmesi ile tarihin sayfalarına adını yazdırmış olan bitki...küçük olanları ile evlerin içinde sohbet edilir.abartılarak üzerine bilumum bezler iliştirilen gurubu vardır ki şiddetle uzak durulması tavsiye edilir...
depresyonun getirdiği uykusuzluğun veya insomnia hastalığının en fazla talep edildiği ihtişamlı 15 günün adı...15 gün kala gece gündüz uyuyarak biriktirilen uykular bu dönemde harcanabilir...veya 52 haftanın 15 haftasında bulunan pazarların 24 saati uyku ile geçirilerekte elde edilebilir...
I walk the line ile beni benden istemiş zattır...benden içeri olan ben,beni verdi mi bilmiyorum ama ben kendisini almıştım...babanın san quentin parçası ve orada çekmiş olduğu video ayrı bir güzelliğe sahiptir...güzelliğe sahiptir gerçekçi bir beyan olmadı,doğru yorum; güzellik o günden sonra gerçek anlamını kazandı...evet bu daha hoş...
depresyonun sonraki durağı...aranmakla bulunmaz,birden köşeyi dönünce büfenin yanına yerleşmiş olarak görülür...bu moda girenlerin içinden uzun hava dinleyen veya metal dinleyen çıkması olasidir,aradakileri saymıyorum bile...
barış manço hoş gider...ecnebilerden johnny cash fena durmaz...I walk the line ile cash'i anıyor gelecek melankolide bizi yalnız bırakmamasını diliyoruz...
kendini dünya nimetlerinden soyutlayarak gerçek yolda mücadele eden iki ayaklı sevimli bünye...
muhallebi çocuklarının gittiklerinde zorlandıkları adam etme sanatevi...kapıdan girişte hayatın gerçek yüzü ile karşılaşan süt karışımı bünye 'benim sadık yarim kara topraktır' deyişiyle ortaya düşer ve galakside yerini alır...
60 lerde anadolunun güzide ilçelerinde bazı ebeveyn güruhunun doğan çocuklarını terkettikleri platform...belki o günlerde nüfus cüzdanlarının çok sayfalı oluşunun vermiş olduğu rahatsızlık veya kim şimdi gidecek ilçeye sorunsalına verilen tepki idi kayıtsızlık...
ama bu güruh çekmiyordu kayıtsızlığın sonundaki çileyi; askerlik çağına gelip geçen erkek ve resmi evlilik yapacak kız çocuklarımız çekiyorlardı...
sonra o geldi...evet çiçek abbas duruma el koydu...ve elinde sancağı bütün anadoluyu dolaştı durdu...hiç kimse kalmadı kayıtsız hatta temizelden sonra herkes fişlendi kayıtlıllık sonsuzlaştırıldı...
şimdilerde kayıtsızlığa olan nefretle yeni bir çip icat edildi ve bütün kayıtlar tek bir kimlikte toplanmaya çalışıyor...atalarımızın yapmış olduğu hatayı bu şekilde kapatmaya çalışan ülkemizin kutlu fertlerine sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz...
ilk ne zaman tanıştığımızı anımsamadığım yüce sevgilim...şu ara her yerde bulunan yapısı ile eski özlem dolu günlerimize ihanet ediyor ama eski sevgili unutulmaz edasında yine beraberliğimizi yürütüyoruz...
asıl sevgilim bastonlu şeklinde olanı idi....adı mabel...çok göremiyorum onu şu aralar...e ikimiz de o kadar seneyi yedik bitirdik...en son antalyada bir cafe'de karşıma çıkmıştır...eski günleri bir kahve eşliğinde yad ettik...
yeni başlayanlar için çikolata başlığında üç beş kelime yazmak istiyorum; birden yemek hoş olmuyor...ilk önce ağzının içine alacaksın ve bekleyeceksin...dağılmasını izleyeceksin...o kendinden geçecek sende ona kendini kaptıracaksın...sonra beraber kanarya adalarına veya afrikanın vahşi ormalarına gidebilirsin...
profesörün kendi içinde ayrıldığı başlıklardan bir tanesi...
bunun yanında fahri profesör veya ordinaryus profesör olanlarda diğerlerinden birkaçıdır...
ayrıca bunlarda kendi içlerinde birkaça ayrılabilirler...misal:fahri profesör kendi içinde iki ye ayrılır
a) fahri profesör (burada profesörün adı fahridir)
b) fahri profesör (gerçek olmayan profesör yani onursal)
başka bir açıdan ordinaryus gurubu çok farklı bir guruptur.profesör şizofren değildir ama ne zaman ordinaryus olur o zaman sadece profesör olarak adlandırmak yalnış olur...çünkü şizofreni başlamıştır.aslında ordinaryus eki oradan gelmektedir...yani tek başına bir profesör değil,birden çok profesör aynı bünyede...
yaş iken eğilmesi ile tarihin sayfalarına adını yazdırmış olan bitki...küçük olanları ile evlerin içinde sohbet edilir.abartılarak üzerine bilumum bezler iliştirilen gurubu vardır ki şiddetle uzak durulması tavsiye edilir...
depresyonun getirdiği uykusuzluğun veya insomnia hastalığının en fazla talep edildiği ihtişamlı 15 günün adı...15 gün kala gece gündüz uyuyarak biriktirilen uykular bu dönemde harcanabilir...veya 52 haftanın 15 haftasında bulunan pazarların 24 saati uyku ile geçirilerekte elde edilebilir...
I walk the line ile beni benden istemiş zattır...benden içeri olan ben,beni verdi mi bilmiyorum ama ben kendisini almıştım...babanın san quentin parçası ve orada çekmiş olduğu video ayrı bir güzelliğe sahiptir...güzelliğe sahiptir gerçekçi bir beyan olmadı,doğru yorum; güzellik o günden sonra gerçek anlamını kazandı...evet bu daha hoş...
depresyonun sonraki durağı...aranmakla bulunmaz,birden köşeyi dönünce büfenin yanına yerleşmiş olarak görülür...bu moda girenlerin içinden uzun hava dinleyen veya metal dinleyen çıkması olasidir,aradakileri saymıyorum bile...
barış manço hoş gider...ecnebilerden johnny cash fena durmaz...I walk the line ile cash'i anıyor gelecek melankolide bizi yalnız bırakmamasını diliyoruz...
asurluların başkenti...hala antik kent olarak bazı kalıntıları ırakta mevcuttur...ırak kaldıysa tabii...