Kültür Sanat Edebiyat Şiir

I went into the woods because I wanted to live deliberately. I wanted to live deep and suck out all the marrow of life... to put to rout all that was not life; and not, when I came to die, discover that I had not lived.(Ormanlığa gittim çünkü hayatı bilerek yaşamak istedim. Derinlemesine yaşayıp hayatın iliğini emip sömürmek istedim... hayata dair olmayan her ne varsa bozguna uğratmak adına; fakat ta ki ölüme sıra gelene kadar, zaten hiç yaşamadığımı farketmemişim) edebiyat dersinin açılışında sarfedilen Hanry David Thoreau ya ait bu dize filmden belleğime yer edinenlerden

Konfuçyüsu gerçekten anlamak istiyorsanız size bir tavsiyem olacak, şimdiye kadar konfuçyüs hakkında bi dolu anlaşılmaz, kötü çevirilerlerle dolu allı pullu laflar gibi görünen ancak bi halt anlaşılmayan kitaplardan sonra Bülent Okay'ın Konfuçyüs Düşüncesinin Temelleri kitabını okudum. Gerçekten samimi bir tavsiye, kendisi Ankara Üniversitesi Sinoloji bölümünde Prof. Açık ve anlaşılır.. walla kendisi ile bi alakam yoktur!

Kafa kağıdı kelimesini nüfus cüzdanına nazaran daha münasip buluyorum, bunun sayesinde kaç baş yaşamakta olduğumuzu öğreniriz. Ancak bence küçük başlar ve büyük başlar için ayrı ayrı kafa kağıtları dağıtılmalı...

Karşındakini bulunmaz hint kumaşı zannetmenle ne kadar aptal olduğunu anlaman arasında geçen zaman dilimi..

Hepimizin hayatı bu arkadaşlar haydi vazgeçelim artık! Buarada saat kaçta geleceğini söylemişti?

Duyarlı olmaktır, sırf damak zevkini tatmin etmek için bir canlının yaşam hakkını elinden almamaktır.
Böyle dediğime bakmayın çevremdeki insanlara zorla bu düşünceyi dayatmam ancak ben vejeteryanlığı seçerken bir belgeseli izlerken öyk böyk dediğim bir zebrayı parçalayan aslan sürüsünden bir farkım olsun istedim, doğanın kanunu bu güçlü zayıfı ezer mentalitesine karşıyım. Eğer insansak, aklımız ve düşünme yetisine sahibiz demektir. Bu yetiyi yalnızca pişirme ve daha usluplu parçalamada kullanmamalıyız. Hayatta kalmamız için gerekli bahanesine katılmıyorum çünkü eşdeğer bidolu besin var bunlar tercih edilebilir, ki öyle olmasaydı bile yine de vejeteryanlığı seçerdim çünkü birkaç yıl fazla yaşamak için öldüğümde kimbilir kaç sürünün katledilmesine neden olarak gitmek istemezdim. Biliyorum beni anlayamıyorsunuz, belki saçma geliyor. Ancak ben de hindi sucuk reklamlarında canlı hindiyi gıdaklarken gösteren reklamları, kasap reonlarında yanyana dizilmiş leşleri(bir de süs olsun diye..çlarına maydonoz dikilmiş) görünce iştahı kabaran, bi kuzuyu, bir tavşanı severek besleyen ardından kaç kilo gelir muhabbeti yapan insanları anlayamıyorum. Neyse bu örnekler uzar gider, iyisi mi ne siz bi vejeteryanın damarına basın ne de biz ağzımızı açmak zorunda kalalım. Çünkü anlaşamayız. bence bu hassasiyet ve algılama farkı yaradılıştan geliyor.

doğa harikası bir memleket. tarihi insanlarını birbirine kenetlemiş adeta, yalnız itiraf edin biraz megalomanlık da yok değil hani...

Yeşil gözler, öyle ki ekranı delip geçer gibi.. sahne hakimiyeti, tok bir ses tonu, hayranlık hem de yılların hayranlığı