okulunu adam gibi oku babanın terekesi yoksa eğitimini aksatma ensesi kalın dayın yoksa illa ki mesleğim kravatlı olacak deme bulursan hamallığı öp başının üstüne koy
çalma çırpma başkasının malında gözün olmasın özün sözün yamuk olmasın bak yarın kalırsın sokak ta sonra yanarsın yanarsın haline
şansın varsa çırak yoksa bir prens aranıyor o da olmazsa semra hanım hangisini istersin
ye iç gez toz hayat senin de hakkın ama herkes hakkı baba değil sonra alırsın....
vatanına sahip çık veme izin talana inanma yalana dikkat et kapana
sen şehid oğlusun unutma unutursan zor bulursun. samsuna gidecek bir atan yoksa sahip çık yurduna
İnsanlık tarihinin en utanç verici sürgünlerini ve soykırımlarını yapmış bir devlet şimdilerde rusya deniliyor ve aynı pisliklerini kafkasya halklarına uygulamaya devam ediyor
Tarihi boyunca Türk kavimlerine düşman olan Ruslara eninde sonunda cevabını bu büyük millet verecektir
Yaklaşık bir ay süren bu zorunlu göç sonrası sağ kalan Kırımlılar; Urallar, Sibirya, Kazakistan, Tacikistan ve büyük Çoğunluğu da Özbekistan olmak üzere Yarımada'dan binlerce kilometre uzağa nakledilmiştir. Böylece tarihte bir başka örneği olmayan bir katliam, sürgün ve işkence gerçekleştirilmiştir. Tek bir gecede son ferdine kadar bütün bir millet 1.500 yıllık vatanından çıkarılmıştır.
Zorunlu göç sonrası 1961 yılında yapılan istatistikî sonuçları şöyle sıralayabiliriz: 1. Yük vagonlarına yüklenerek sürülen aile sayısı: 112.078, 2. Yük vagonlarına yüklenerek sürülenler: 423.100 kişi, 3. Yük vagonlarına yüklenerek sürülen çocuk sayısı: 200.000, 4. Anne ve babalarından ayrılarak sürülen çocuk sayısı: 57.000, 5. Sürülen kadın ve çocuk oranı: % 89.5, 6. Toplanma, vagonlara nakil ve yolculuk sırasında ölenlerin sayısı: 195.471, 7. Sürgüne gönderilenlerin Kırım'da bıraktıkları ve Sovyet hükûmeti tarafından el konulan para yekûnu: (1961 kuruna göre) 1 Milyar 405.5 Milyon Ruble.
Zorunlu göçe tabi tutulan Kırım Türkleri, sürgüne gönderildikleri bölgelerde muhtelif kolhoz ve sovhozlara dağıtılmıştır. Yerleşim merkezlerinden uzak bölgelerde her hafta polis gözetimi ve denetimi altında hayatlarını devam ettirmek orunda kalmışlardır. Pek çok aile, çocukları ile ailenin diğer fertlerini aylar hatta yıllar sonra bulabilmiştir.
İngiltere'nin Osmanlı Devleti içinde yaşayan Ermenilere karşı ilgi duyması 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan sonra başlar.
1787'de Osmanlı-Rus Savaşı başlayınca İngiltere Hükümeti'nin başında bulunan William Pitt, Rusya'nın devamlı güneye sarkması ve kuvvetli bir Karadeniz devleti olması halinde, İngiltere için tehlike olabileceği endişesini ilk defa hissetmiş ve Rusya'ya karşı Osmanlı Devleti'ni desteklemek lüzumunu duymuştur. Pitt'in 1783'de başlattığı bu politika değişmeden bir asır, Gladstone'un başbakan olmasına kadar sürmüştür. Pitt 1787-1792 Osmanlı-Rus savaşında Avusturya'yı Rus ittifakından ayırmayı başardığı gibi, özellikle Fransız ihtilalinden sonra Prusya'yı da yanına alarak Rusya'yı tazyike başlamış, hem savaşın sona erdirilmesini, hem de Odesa'nın geri verilmesini temin için işi harbe girmeye kadar götürmüştür. Hükümet içindeki ihtilâf dolayısıyla savaşa katılmak projesi yürümemekle beraber, Rusya harbe son vermeye mecbur kalmıştır.
İngiltere'nin bu tarihten itibaren 1814'e kadar Fransa ile mücadelesine şahit oluyoruz. Bu mücadele sebebiyle 1806 Fransa-Rus harbinde İngiltere, takip ettiği politikaya rağmen Fransa'ya karşı yalnız kalmamak için Rusya'yı desteklemiş ve hatta donanmasını Marmara'ya sokmuştur. Ancak 1807'de Tilsit'de Rusya ile Fransa anlaşınca Osmanlı-İngiliz dostluğu yeniden başlamış, 1812'de Viyana Kongresi toplandığı zaman İngiltere, Osmanlı hudutlarının Kongrece teminat altına alınmasına çalışmış, Rus tehlikesinden korkmaya başlamış olan Avusturya Şansölyesi Metternich'in de desteklemesine rağmen, Rus Çarı Aleksander buna yanaşmamıştır.
Yunan isyanında İngiltere'yi Yunanistan'ın yanında görüyoruz. Bununla beraber, İngiliz Başbakanı Caning'in bu tutumunu Rusya ile ittifak olarak görmek doğru değildir. Zira Caning'in, Yunanistan'ın ergeç istiklâlini kazanacağına, bunu Rusya'ya borçlu olmak yerine İngiltere'ye borçlu olursa, Akdeniz'de kendisine dost bir devlet ortaya çıkacağına inandığı kabul edilir.
Bu isyan sırasında başlayan 1828-1830 Osmanlı-Rus Harbine İngiltere seyirci kalmış, ancak Eflak-Boğdan'ın fiilen Rus nüfuzuna girişi, hem İngiltere'yi, hem Avusturya'yı ciddi endişeye sevketmiş ve Doğu'da Rusya'nın Kafkasya'ya yerleşmeye başlaması, Hind yoluna bir hazırlık olması sebebiyle İngiltere'yi büsbütün huzursuz etmiştir.
Bu sebepledir ki, İngiltere, 1853 yılında Rus Çarı II. Nikola'nın İngiliz Büyükelçisine 'Kollarımızın üzerinde çok hasta bir adam var, samimiyetle belirtmeliyim ki, gerekli bütün hazırlıklar yapılmadan bu hasta ölüverirse büyük bir felaket olur' şeklindeki, Osmanlı Devleti'ni taksim teklifini kabul etmemiş ve Kırım Harbi'nde Osmanlı Devleti'nin yanında yer almıştı. Rusya'nın İngiltere'ye Girit ve Mısır'ı peşkeş çektiği; Eflâk-Boğdan, Sırbistan ve Bulgaristan'ı ise kendisine istediği bilinmekteydi.
Kırım Harbi'nden mağlup çıkan Rusya, bir süre doğuya, Asya'ya dönmek zaruretini duymuş, Vladivostok'u ele geçirerek Sibirya'nın işgalini tamamladıktan sonra, Türkistan'ın işgaline girişmiştir. Rusya'nın Asya'daki bu yayılışı, özellikle Türkistan'ın işgaline başlanması, İngiltere'nin Hindistan'daki çıkarları için tabiatiyle bir tehlike teşkil etmekte idi.
1870'li seneler, Avrupa'da, Almanya ve İtalya'nın millî birliklerini tamamladıkları ve Rusya'nın da 1863'deki Polonya isyanından sonra başlattığı Panislavizm politikasını şiddetlendirdiği yıllardır.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşını Osmanlı Devleti tek başına sürdürdü ve savaşın sonunda çok ağır şartları olan Ayastefanos Antlaşması'nı imzaladı. Ancak, bu antlaşmaya gerek Avusturya, gerek İngiltere şiddetle itiraz ettiler. Bismark'ın da onlara katılması, Berlin Kongresi'nin toplanmasına ve Berlin Antlaşması'nın imzasına yol açtı ve Rusya'nın kazançları büyük ölçüde elinden alındı.[1]
Berlin Kongresi'nden sonra İngiltere'nin siyasetinde büyük bir değişiklik oldu. 1880 yılında ikinci defa başbakanlığa gelen Gladstone, Pitt'in vazetmiş olduğu ve bir asırdır yürütülen politikayı değiştirerek Osmanlı Devleti'nin coğrafî bütünlüğünü korumaya son verdi. Bu politik değişiklikte dinî faktörlerin ve Gladstone'un konformist görüşleri ile İslâm düşmanlığının büyük rolü olmuştur.[1]
Berlin Kongresi'nden sonra tekrar Uzak Doğuya yönelen Rusya, Asya'da İngiltere ile yeniden rekabete girdiği gibi, Osmanlı Devleti'ne karşı da bir dostluk siyasetine dönüyordu. Ancak bu da çok uzun sürmedi. 1905'de Japonya'ya yenilince 1907'de İngiltere ile Rusya, Asya'daki nüfuz sahaları üzerinde bir anlaşmaya vardılar. Bu tarihten sonra İngiltere, Rusya ve Fransa ile birlikte Osmanlı Devleti'nin taksimine dair projeler yapmaya başlayacak ve I. Cihan Harbi'nde bu planları gerçekleşecektir.
insanların devamlı ağzından düşüremediği yalan ne zaman gerçektir bilirmisiniz içinizi bırisi ıstır onsuz yapamam sanırsınız onu görmeden duramazsınız ve ona bu sözü söylemekte çorluk çekersiniz işte o zaman gerçektir kızlaaar inanmayın ağızlarından bu lafı sıksık duyduklarınıza bir erkek tavsiyesi sonra demedi
ey gençlik
okulunu adam gibi oku babanın terekesi yoksa
eğitimini aksatma ensesi kalın dayın yoksa
illa ki mesleğim kravatlı olacak deme
bulursan hamallığı öp başının üstüne koy
çalma çırpma başkasının malında gözün olmasın
özün sözün yamuk olmasın
bak yarın kalırsın sokak ta
sonra yanarsın yanarsın haline
şansın varsa çırak
yoksa
bir prens aranıyor
o da olmazsa
semra hanım
hangisini istersin
ye iç gez toz
hayat senin de hakkın
ama herkes hakkı baba değil
sonra alırsın....
vatanına sahip çık
veme izin talana
inanma yalana
dikkat et kapana
sen şehid oğlusun unutma
unutursan zor bulursun.
samsuna gidecek bir atan
yoksa sahip çık yurduna
türkücü türkü söyler
söyler türküyü türkücü
türküyü türkücü söyler
dinlerim ben yana yana
o söyler söyler
dinlerim ben kana kana
ö söyler söyler
türkücü türkü söyler
söyler türküyü türkücü
türküyü türkücü söyler
ben dinlerim türküyü
türküyü dinlerim ben
dinlerim ben türkücüyü
türkücü türkü söyler
söyler türküyü türkücü
türküyü türkücü söyler
yalnızlığımın inadına kalabalık olan sokaklar
beni bana bırakmayan sokaklar
hırsızı ursuzuna rağmen
vazgeçemediğim sokaklar
İnsanlık tarihinin en utanç verici sürgünlerini ve soykırımlarını yapmış bir devlet
şimdilerde rusya deniliyor ve aynı pisliklerini kafkasya halklarına uygulamaya devam ediyor
Tarihi boyunca Türk kavimlerine düşman olan Ruslara eninde sonunda cevabını bu büyük millet verecektir
hiçbir şey unutulmuyor
Yaklaşık bir ay süren bu zorunlu göç sonrası sağ kalan Kırımlılar; Urallar, Sibirya, Kazakistan, Tacikistan ve büyük Çoğunluğu da Özbekistan olmak üzere Yarımada'dan binlerce kilometre uzağa nakledilmiştir. Böylece tarihte bir başka örneği olmayan bir katliam, sürgün ve işkence gerçekleştirilmiştir. Tek bir gecede son ferdine kadar bütün bir millet 1.500 yıllık vatanından çıkarılmıştır.
Zorunlu göç sonrası 1961 yılında yapılan istatistikî sonuçları şöyle sıralayabiliriz:
1. Yük vagonlarına yüklenerek sürülen aile sayısı: 112.078,
2. Yük vagonlarına yüklenerek sürülenler: 423.100 kişi,
3. Yük vagonlarına yüklenerek sürülen çocuk sayısı: 200.000,
4. Anne ve babalarından ayrılarak sürülen çocuk sayısı: 57.000,
5. Sürülen kadın ve çocuk oranı: % 89.5,
6. Toplanma, vagonlara nakil ve yolculuk sırasında ölenlerin sayısı: 195.471,
7. Sürgüne gönderilenlerin Kırım'da bıraktıkları ve Sovyet hükûmeti tarafından el konulan para yekûnu: (1961 kuruna göre) 1 Milyar 405.5 Milyon Ruble.
Zorunlu göçe tabi tutulan Kırım Türkleri, sürgüne gönderildikleri bölgelerde muhtelif kolhoz ve sovhozlara dağıtılmıştır. Yerleşim merkezlerinden uzak bölgelerde her hafta polis gözetimi ve denetimi altında hayatlarını devam ettirmek orunda kalmışlardır. Pek çok aile, çocukları ile ailenin diğer fertlerini aylar hatta yıllar sonra bulabilmiştir.
OSMANLI - İNGİLİZ MÜNASEBETLERİ
İngiltere'nin Osmanlı Devleti içinde yaşayan Ermenilere karşı ilgi duyması 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan sonra başlar.
1787'de Osmanlı-Rus Savaşı başlayınca İngiltere Hükümeti'nin başında bulunan William Pitt, Rusya'nın devamlı güneye sarkması ve kuvvetli bir Karadeniz devleti olması halinde, İngiltere için tehlike olabileceği endişesini ilk defa hissetmiş ve Rusya'ya karşı Osmanlı Devleti'ni desteklemek lüzumunu duymuştur. Pitt'in 1783'de başlattığı bu politika değişmeden bir asır, Gladstone'un başbakan olmasına kadar sürmüştür. Pitt 1787-1792 Osmanlı-Rus savaşında Avusturya'yı Rus ittifakından ayırmayı başardığı gibi, özellikle Fransız ihtilalinden sonra Prusya'yı da yanına alarak Rusya'yı tazyike başlamış, hem savaşın sona erdirilmesini, hem de Odesa'nın geri verilmesini temin için işi harbe girmeye kadar götürmüştür. Hükümet içindeki ihtilâf dolayısıyla savaşa katılmak projesi yürümemekle beraber, Rusya harbe son vermeye mecbur kalmıştır.
İngiltere'nin bu tarihten itibaren 1814'e kadar Fransa ile mücadelesine şahit oluyoruz. Bu mücadele sebebiyle 1806 Fransa-Rus harbinde İngiltere, takip ettiği politikaya rağmen Fransa'ya karşı yalnız kalmamak için Rusya'yı desteklemiş ve hatta donanmasını Marmara'ya sokmuştur. Ancak 1807'de Tilsit'de Rusya ile Fransa anlaşınca Osmanlı-İngiliz dostluğu yeniden başlamış, 1812'de Viyana Kongresi toplandığı zaman İngiltere, Osmanlı hudutlarının Kongrece teminat altına alınmasına çalışmış, Rus tehlikesinden korkmaya başlamış olan Avusturya Şansölyesi Metternich'in de desteklemesine rağmen, Rus Çarı Aleksander buna yanaşmamıştır.
Yunan isyanında İngiltere'yi Yunanistan'ın yanında görüyoruz. Bununla beraber, İngiliz Başbakanı Caning'in bu tutumunu Rusya ile ittifak olarak görmek doğru değildir. Zira Caning'in, Yunanistan'ın ergeç istiklâlini kazanacağına, bunu Rusya'ya borçlu olmak yerine İngiltere'ye borçlu olursa, Akdeniz'de kendisine dost bir devlet ortaya çıkacağına inandığı kabul edilir.
Bu isyan sırasında başlayan 1828-1830 Osmanlı-Rus Harbine İngiltere seyirci kalmış, ancak Eflak-Boğdan'ın fiilen Rus nüfuzuna girişi, hem İngiltere'yi, hem Avusturya'yı ciddi endişeye sevketmiş ve Doğu'da Rusya'nın Kafkasya'ya yerleşmeye başlaması, Hind yoluna bir hazırlık olması sebebiyle İngiltere'yi büsbütün huzursuz etmiştir.
Bu sebepledir ki, İngiltere, 1853 yılında Rus Çarı II. Nikola'nın İngiliz Büyükelçisine 'Kollarımızın üzerinde çok hasta bir adam var, samimiyetle belirtmeliyim ki, gerekli bütün hazırlıklar yapılmadan bu hasta ölüverirse büyük bir felaket olur' şeklindeki, Osmanlı Devleti'ni taksim teklifini kabul etmemiş ve Kırım Harbi'nde Osmanlı Devleti'nin yanında yer almıştı. Rusya'nın İngiltere'ye Girit ve Mısır'ı peşkeş çektiği; Eflâk-Boğdan, Sırbistan ve Bulgaristan'ı ise kendisine istediği bilinmekteydi.
Kırım Harbi'nden mağlup çıkan Rusya, bir süre doğuya, Asya'ya dönmek zaruretini duymuş, Vladivostok'u ele geçirerek Sibirya'nın işgalini tamamladıktan sonra, Türkistan'ın işgaline girişmiştir. Rusya'nın Asya'daki bu yayılışı, özellikle Türkistan'ın işgaline başlanması, İngiltere'nin Hindistan'daki çıkarları için tabiatiyle bir tehlike teşkil etmekte idi.
1870'li seneler, Avrupa'da, Almanya ve İtalya'nın millî birliklerini tamamladıkları ve Rusya'nın da 1863'deki Polonya isyanından sonra başlattığı Panislavizm politikasını şiddetlendirdiği yıllardır.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşını Osmanlı Devleti tek başına sürdürdü ve savaşın sonunda çok ağır şartları olan Ayastefanos Antlaşması'nı imzaladı. Ancak, bu antlaşmaya gerek Avusturya, gerek İngiltere şiddetle itiraz ettiler. Bismark'ın da onlara katılması, Berlin Kongresi'nin toplanmasına ve Berlin Antlaşması'nın imzasına yol açtı ve Rusya'nın kazançları büyük ölçüde elinden alındı.[1]
Berlin Kongresi'nden sonra İngiltere'nin siyasetinde büyük bir değişiklik oldu. 1880 yılında ikinci defa başbakanlığa gelen Gladstone, Pitt'in vazetmiş olduğu ve bir asırdır yürütülen politikayı değiştirerek Osmanlı Devleti'nin coğrafî bütünlüğünü korumaya son verdi. Bu politik değişiklikte dinî faktörlerin ve Gladstone'un konformist görüşleri ile İslâm düşmanlığının büyük rolü olmuştur.[1]
Berlin Kongresi'nden sonra tekrar Uzak Doğuya yönelen Rusya, Asya'da İngiltere ile yeniden rekabete girdiği gibi, Osmanlı Devleti'ne karşı da bir dostluk siyasetine dönüyordu. Ancak bu da çok uzun sürmedi. 1905'de Japonya'ya yenilince 1907'de İngiltere ile Rusya, Asya'daki nüfuz sahaları üzerinde bir anlaşmaya vardılar. Bu tarihten sonra İngiltere, Rusya ve Fransa ile birlikte Osmanlı Devleti'nin taksimine dair projeler yapmaya başlayacak ve I. Cihan Harbi'nde bu planları gerçekleşecektir.
http://www.devletarsivleri.gov.tr
insanların devamlı ağzından düşüremediği yalan ne zaman gerçektir bilirmisiniz içinizi bırisi ıstır onsuz yapamam sanırsınız onu görmeden duramazsınız ve ona bu sözü söylemekte çorluk çekersiniz işte o zaman gerçektir
kızlaaar inanmayın ağızlarından bu lafı sıksık duyduklarınıza
bir erkek tavsiyesi
sonra demedi
şu andan iki saat önce ki halim
bknz benim hayatım filmi
öğrendim ki dostluklar sadece yalanların üzerine kurulmuş yalanların altında kalanlar üstünde kalanlara göre daha geçekci dostmuş
öğrendim ki öğrendiklerimin çoğu öğrenemediklerimden daha çok yalan değilmiş