Sen hiç istemedin ki dostum! “Çok istiyorum ama olmuyor” dedi delikanlı. “Ne yapsam olmuyor. İnanınız, elimden geleni yaptığım hâlde olmuyor.”
“Sen istemek nedir hiç bilmiyorsun ki! ” diye cevap verdi yaşlı adam, hafifçe sesini kısarak. “Gerçekten isteseydin olurdu. Evet, hiç boşuna yorma kendini! İsteseydin, eğer gerçekten isteseydin, olmak istediğin, olmasını istediğin olurdu. Olmadığına göre sen henüz istememişsin demektir.”
“İstemek, birşeyin olmasını istemek, gerçekten istemek nedir o hâlde? ” diye saf saf sordu genç.
VE suâlinin cevabı hemen geldi:
— “İstemek, olmayı istediğin, olmasını istediğin şey için ölmeyi göze almak, ölecek kadar istemek, hatta olmak için, olması için ölmek demek.”
İstemek, birşeyin olmasını istemek, onu dilemek, onu arzulamak: tutkuyla, hırsla, ihtirasla onun olması için yanıp tutuşmak demek.
Ah ne zordur istemek? İstek sahibi olmak... tutku sahibi olmak... tutmak için tutuşmak... tutmak uğruna tutuşmak... tutuşmak pahasına tutmak.... tutarken ve sırf tuttuğu için tutuşmak... yanmak yani... olmak için ölmek... ölmedikçe olmayacağına, olunamayacağına inanmak...
İstemek... birşeyin olmasını istemek... olmayı istemek...
Yani?
İstemek 'bedel ödemek' demek. Bedelini hesap etmeksizin istemek demek. Bedeli ne olursa olsun istemek demek. İsteğin şiddeti arttıkça ödenecek bedelin miktarının da artacağını bilmek demek. Bedeli büyük olduğu için olması istenenden kaçmak değil, bedeli büyük olduğu için olması istenene koşmak demek. O hâlde istemek demek, herşeyden evvel bedeli büyük olanın olmasını istemek demek. İstemek bedeli seve seve ödemek, bedeli göze alınan şeyin olmasını istemek demek.
Söylesene sevgili dostum, günahlar da kim oluyormuş? Gönlümüze ket vuracak, gönlümüzün isteklerini, istediklerini engelleyecek günah mı varmış bu dünyada?
Gönül bir kere istese, gönlün kendisi cennet olmaz mı? Bir kere, evet bir kere gönül cenneti istese dağlar tepeler düzlük, denizler yol olmaz mı insana?
Günah adam gibi istememenin, isteyememenin adı değil mi zâten? Günah istemesini bilmeyenlerin, istemek nedir bilmeyenlerin içine yuvarlandığı çukur değil mi?
Evet günah: olmayanlara, olmayı adam gibi istemeyenlere verilmiş bir ceza. Günah bir sebep değil, bilakis günah tamıtamına bir âkibet, bir sonuç, hem de istemeyi bilmemekten hâsıl olan bir sonuç. Günah, istemeyenlerin, istemesini bilmeyenlerin, istemek nedir bilmeyenlerin ağına düştükleri avcı... tutkusunu kaybetmişlerin kucağında uyumayı tercih ettikleri yosma... ölmeyi göze alamayanlara kurulan darağacı... çeşm-i siyahın ta kendisi günah. Ağlayan değil ağlatan, sızlayan değil sızlatan. Günah tutkusuzlara özgü bir ceza... tutmaktan vazgeçenlere... —ağzım kurusun— tutmaktan değil, tutulmaktan korkanlara musallat olan belâ. Evet, isteyenlerin değil, istemekten çekinenlerin belâsı hem de.
— “İsteseydin, eğer gerçekten isteseydin, olmak istediğin, olmasını istediğin olurdu. Olmadığına göre sen henüz istememişsin demektir.”
İsteseydin eğer, isteğinin şiddetinden, istemenin muhabbetinden yer yarılır, gök parçalanır, ma'dum mevcud'a, adem vücûd'a inkilâb ederdi. İsteseydin eğer, günahların yok olurdu. Bir kere isteseydin, evet bir kere gerçekten isteseydin olan olurdu; olacak olan olurdu. İsteseydin olmaz bile olurdu...
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemek nedir bilmedin ki! Hiç tutulmadın sen! Tutkuların için ölmedin ki! İsteseydin ölürdün, ölseydin olurdun! Sen hiç olmadın ki! Evet, olmadın, çünkü sen hiç ölmedin! Ölecek kadar istemedin, ölümün pahasına istemedin, ölümüne istemedin! İsteseydin ölürdün. Ölseydin olurdun. Ne öldün ne oldun. Çünkü sen istemedin. İsteğini, istediğini aslında dile bile getirmedin. Öyle ya, bir kere dile getirseydin, olurdun. Bir kez adam gibi aklından geçirseydin hemen orada olmuş ve ölmüş idin.
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemesini bilmedin. İstemek nedir bilmedin. Çünkü sen ol deyince olduranı hiç tanımadın. Dücane Cündioğlu
1400 küsür sene önceydi.sen geldin.ben elçiyim dedin. O sizden şunu şunu yapamanızı istiyor yaparsanız karşılığı şu yapmazsanız karşılığı şu dedin.Sana öyle inananlar olduki; söylediklerini harfiyen yerine getirdiler yaptıklarını aynen yaptılar. bir namaz esnasında sol ayagındaki çorabını çıkartmıştın selam verdiğinde arkanda bulunan herkesin çorabını çıkarttığını gördün neden çıkarttıklarını sorduğunda senin yaptığın bir şeyi yapmadığımızda helak olmaktan korktuk dediler Sen ise bana Cibril geldi çorabımda necaset olduğunu söyledi onun için çıkarttım dedin.Onlar sana böyle itaat etti. aradan seneler geçti bizlerde duyduk yaptıklarını ve inandık yapmaya çalışıyoruz şimdi. hadislerini naklediyoruz: biri benden Beni Süleym,Rial,Zekvan,Useyye,Murdar kabilelerine ettiğin bedduayı duymuş benden duyduğuna mı inanmamış yoksa ettiğin bedduayı sana mı yakıştıramamış sordum kendisine bana biz 'gönül adamı'yız dedi.... ne demek gönül adamı: merhametli ve şevkatliymiş bu insanlara beddua etmek yerine onlara gönülle yaklaşıp doğru yola ulaştıralım mı demek istiyor senden dahamı merhametli daha mı şevkatliymiş? hiç kuran mı okumamış 'Ebu Leheb’in iki eli kurusun, kurudu da! ' ey nebi şevkatide,merhametide,öfkeyide,gazabıda,namazıda,zekatıda, savaşıda, barışıda,hayatıda,ölümüde, duayıda,bedduayıda senden öğrendik Allah sana benzemeyi nasip etsin!
III. yüzyıldan bu yana kutlanır. Aziz Valentin Günü olarakda bilinir.Peki ama kim kutlar ve neyi? Roma İmparatoru İkinci Claude, kuzey ülkelerindeki vahşi Gothlara karşı savaşırken, çok sayıda yeni askere ihtiyaç duyar. Gençlerin askerliğe motive olmalarını sağlamak için de evlenmelerini yasaklar. Erken dönem Hıristiyan azizlerinden olan Valentin, bu emri tanımayarak gençleri gizlice kilisede evlendirir. İmparator bunu duyar ve 270 yılının şubat ayında Saint Valentin’i idam ettirir. Eski bir Roma mitinin üzerine yerleştirilen bir Hıristiyan azizinin idamla sonuçlanan hazin hayat hikâyesi etrafında oluşan bu olay, dünyanın her yerinde karşılaşılabilecek ve YÖNETEN ve YÖNETİLENLER arasında görülebilecek türdendir. Böyle bir bölgesel olayın din ve kültür duvarlarını aşarak küreselleşmesi, olayın yapısından kaynaklanan küreselleşebilirlik özelliğinin değil, iyi kurgulanmış çağdaşlaştırma stratejisinin eseridir. Saint Valentin ve onun gençleri kilisede evlendirme törenleri yerel ortamlarında bırakılarak, sadece olayın geçtiği tarih ve evliliğin bir göstergesi olarak “aşk’’ ve “sevgili’’ motifleri küresele sunlumuştur. Saint Valentin Günü, içine ustaca yerleştirilen “hediyeleşme’’ motifi sayesinde sadece Hıristiyanların küreselleştirmeye olumlu bakan kendi kültürüne mensup sermayenin değil, öteki kültürlere mensup sermaye sahiplarinin de desteğini alarak hızla küreselleşmiştir. Şimdi ortada kutlanacak bir gün varsa kimlerin kutlaması gerektiğine karar verecek olan bizleriz. Sevgili sevgilim sevgililer günün sevgili olsun! mu ¿
III. yüzyıldan bu yana kutlanır. Aziz Valentin Günü olarakda bilinir.Peki ama kim kutlar ve neyi? Roma İmparatoru İkinci Claude, kuzey ülkelerindeki vahşi Gothlara karşı savaşırken, çok sayıda yeni askere ihtiyaç duyar. Gençlerin askerliğe motive olmalarını sağlamak için de evlenmelerini yasaklar. Erken dönem Hıristiyan azizlerinden olan Valentin, bu emri tanımayarak gençleri gizlice kilisede evlendirir. İmparator bunu duyar ve 270 yılının şubat ayında Saint Valentin’i idam ettirir. Eski bir Roma mitinin üzerine yerleştirilen bir Hıristiyan azizinin idamla sonuçlanan hazin hayat hikâyesi etrafında oluşan bu olay, dünyanın her yerinde karşılaşılabilecek ve YÖNETEN ve YÖNETİLENLER arasında görülebilecek türdendir. Böyle bir bölgesel olayın din ve kültür duvarlarını aşarak küreselleşmesi, olayın yapısından kaynaklanan küreselleşebilirlik özelliğinin değil, iyi kurgulanmış çağdaşlaştırma stratejisinin eseridir. Saint Valentin ve onun gençleri kilisede evlendirme törenleri yerel ortamlarında bırakılarak, sadece olayın geçtiği tarih ve evliliğin bir göstergesi olarak “aşk’’ ve “sevgili’’ motifleri küresele sunlumuştur. Saint Valentin Günü, içine ustaca yerleştirilen “hediyeleşme’’ motifi sayesinde sadece Hıristiyanların küreselleştirmeye olumlu bakan kendi kültürüne mensup sermayenin değil, öteki kültürlere mensup sermaye sahiplarinin de desteğini alarak hızla küreselleşmiştir. Şimdi ortada kutlanacak bir gün varsa kimlerin kutlaması gerektiğine karar verecek olan bizleriz. Sevgili sevgilim sevgililer günün sevgili olsun! mu ¿
bir sivri sineğin sinir sistemini
hakan yeşilyurt
Sen hiç istemedin ki dostum!
“Çok istiyorum ama olmuyor” dedi delikanlı. “Ne yapsam olmuyor. İnanınız, elimden geleni yaptığım hâlde olmuyor.”
“Sen istemek nedir hiç bilmiyorsun ki! ” diye cevap verdi yaşlı adam, hafifçe sesini kısarak. “Gerçekten isteseydin olurdu. Evet, hiç boşuna yorma kendini! İsteseydin, eğer gerçekten isteseydin, olmak istediğin, olmasını istediğin olurdu. Olmadığına göre sen henüz istememişsin demektir.”
“İstemek, birşeyin olmasını istemek, gerçekten istemek nedir o hâlde? ” diye saf saf sordu genç.
VE suâlinin cevabı hemen geldi:
— “İstemek, olmayı istediğin, olmasını istediğin şey için ölmeyi göze almak, ölecek kadar istemek, hatta olmak için, olması için ölmek demek.”
İstemek, birşeyin olmasını istemek, onu dilemek, onu arzulamak: tutkuyla, hırsla, ihtirasla onun olması için yanıp tutuşmak demek.
Ah ne zordur istemek? İstek sahibi olmak... tutku sahibi olmak... tutmak için tutuşmak... tutmak uğruna tutuşmak... tutuşmak pahasına tutmak.... tutarken ve sırf tuttuğu için tutuşmak... yanmak yani... olmak için ölmek... ölmedikçe olmayacağına, olunamayacağına inanmak...
İstemek... birşeyin olmasını istemek... olmayı istemek...
Yani?
İstemek 'bedel ödemek' demek. Bedelini hesap etmeksizin istemek demek. Bedeli ne olursa olsun istemek demek. İsteğin şiddeti arttıkça ödenecek bedelin miktarının da artacağını bilmek demek. Bedeli büyük olduğu için olması istenenden kaçmak değil, bedeli büyük olduğu için olması istenene koşmak demek. O hâlde istemek demek, herşeyden evvel bedeli büyük olanın olmasını istemek demek. İstemek bedeli seve seve ödemek, bedeli göze alınan şeyin olmasını istemek demek.
Gönül cenneti istiyor imiş ammâ günahlar bırakmıyormuş.
Söylesene sevgili dostum, günahlar da kim oluyormuş? Gönlümüze ket vuracak, gönlümüzün isteklerini, istediklerini engelleyecek günah mı varmış bu dünyada?
Gönül bir kere istese, gönlün kendisi cennet olmaz mı? Bir kere, evet bir kere gönül cenneti istese dağlar tepeler düzlük, denizler yol olmaz mı insana?
Günah adam gibi istememenin, isteyememenin adı değil mi zâten? Günah istemesini bilmeyenlerin, istemek nedir bilmeyenlerin içine yuvarlandığı çukur değil mi?
Evet günah: olmayanlara, olmayı adam gibi istemeyenlere verilmiş bir ceza. Günah bir sebep değil, bilakis günah tamıtamına bir âkibet, bir sonuç, hem de istemeyi bilmemekten hâsıl olan bir sonuç. Günah, istemeyenlerin, istemesini bilmeyenlerin, istemek nedir bilmeyenlerin ağına düştükleri avcı... tutkusunu kaybetmişlerin kucağında uyumayı tercih ettikleri yosma... ölmeyi göze alamayanlara kurulan darağacı... çeşm-i siyahın ta kendisi günah. Ağlayan değil ağlatan, sızlayan değil sızlatan. Günah tutkusuzlara özgü bir ceza... tutmaktan vazgeçenlere... —ağzım kurusun— tutmaktan değil, tutulmaktan korkanlara musallat olan belâ. Evet, isteyenlerin değil, istemekten çekinenlerin belâsı hem de.
— “İsteseydin, eğer gerçekten isteseydin, olmak istediğin, olmasını istediğin olurdu. Olmadığına göre sen henüz istememişsin demektir.”
İsteseydin eğer, isteğinin şiddetinden, istemenin muhabbetinden yer yarılır, gök parçalanır, ma'dum mevcud'a, adem vücûd'a inkilâb ederdi. İsteseydin eğer, günahların yok olurdu. Bir kere isteseydin, evet bir kere gerçekten isteseydin olan olurdu; olacak olan olurdu. İsteseydin olmaz bile olurdu...
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemek nedir bilmedin ki! Hiç tutulmadın sen! Tutkuların için ölmedin ki! İsteseydin ölürdün, ölseydin olurdun! Sen hiç olmadın ki! Evet, olmadın, çünkü sen hiç ölmedin! Ölecek kadar istemedin, ölümün pahasına istemedin, ölümüne istemedin! İsteseydin ölürdün. Ölseydin olurdun. Ne öldün ne oldun. Çünkü sen istemedin. İsteğini, istediğini aslında dile bile getirmedin. Öyle ya, bir kere dile getirseydin, olurdun. Bir kez adam gibi aklından geçirseydin hemen orada olmuş ve ölmüş idin.
Sen hiç istemedin ki dostum! İstemesini bilmedin. İstemek nedir bilmedin. Çünkü sen ol deyince olduranı hiç tanımadın.
Dücane Cündioğlu
1400 küsür sene önceydi.sen geldin.ben elçiyim dedin.
O sizden şunu şunu yapamanızı istiyor yaparsanız karşılığı şu
yapmazsanız karşılığı şu dedin.Sana öyle inananlar olduki; söylediklerini
harfiyen yerine getirdiler yaptıklarını aynen yaptılar.
bir namaz esnasında sol ayagındaki çorabını çıkartmıştın
selam verdiğinde arkanda bulunan herkesin çorabını çıkarttığını gördün
neden çıkarttıklarını sorduğunda senin yaptığın bir şeyi yapmadığımızda
helak olmaktan korktuk dediler Sen ise bana Cibril geldi çorabımda necaset olduğunu söyledi
onun için çıkarttım dedin.Onlar sana böyle itaat etti.
aradan seneler geçti bizlerde duyduk yaptıklarını ve inandık
yapmaya çalışıyoruz şimdi.
hadislerini naklediyoruz: biri benden Beni Süleym,Rial,Zekvan,Useyye,Murdar kabilelerine
ettiğin bedduayı duymuş
benden duyduğuna mı inanmamış
yoksa ettiğin bedduayı sana mı yakıştıramamış
sordum kendisine
bana biz 'gönül adamı'yız dedi....
ne demek gönül adamı: merhametli ve şevkatliymiş bu insanlara beddua etmek yerine
onlara gönülle yaklaşıp doğru yola ulaştıralım mı demek istiyor
senden dahamı merhametli daha mı şevkatliymiş?
hiç kuran mı okumamış
'Ebu Leheb’in iki eli kurusun, kurudu da! '
ey nebi şevkatide,merhametide,öfkeyide,gazabıda,namazıda,zekatıda,
savaşıda, barışıda,hayatıda,ölümüde, duayıda,bedduayıda senden öğrendik
Allah sana benzemeyi nasip etsin!
Din: bir yaşam biçimidir
kendinizden bir şey ekleyemez yada çıkartamassınız.
bence diye bir şey yoktur.bağlı olduğunuz dince vardır
III. yüzyıldan bu yana kutlanır. Aziz Valentin Günü olarakda bilinir.Peki ama kim kutlar ve neyi?
Roma İmparatoru İkinci Claude, kuzey ülkelerindeki vahşi Gothlara karşı savaşırken, çok sayıda yeni askere ihtiyaç duyar. Gençlerin askerliğe motive olmalarını sağlamak için de evlenmelerini yasaklar. Erken dönem Hıristiyan azizlerinden olan Valentin, bu emri tanımayarak gençleri gizlice kilisede evlendirir. İmparator bunu duyar ve 270 yılının şubat ayında Saint Valentin’i idam ettirir. Eski bir Roma mitinin üzerine yerleştirilen bir Hıristiyan azizinin idamla sonuçlanan hazin hayat hikâyesi etrafında oluşan bu olay, dünyanın her yerinde karşılaşılabilecek ve YÖNETEN ve YÖNETİLENLER arasında görülebilecek türdendir. Böyle bir bölgesel olayın din ve kültür duvarlarını aşarak küreselleşmesi, olayın yapısından kaynaklanan küreselleşebilirlik özelliğinin değil, iyi kurgulanmış çağdaşlaştırma stratejisinin eseridir. Saint Valentin ve onun gençleri kilisede evlendirme törenleri yerel ortamlarında bırakılarak, sadece olayın geçtiği tarih ve evliliğin bir göstergesi olarak “aşk’’ ve “sevgili’’ motifleri küresele sunlumuştur. Saint Valentin Günü, içine ustaca yerleştirilen “hediyeleşme’’ motifi sayesinde sadece Hıristiyanların küreselleştirmeye olumlu bakan kendi kültürüne mensup sermayenin değil, öteki kültürlere mensup sermaye sahiplarinin de desteğini alarak hızla küreselleşmiştir.
Şimdi ortada kutlanacak bir gün varsa kimlerin kutlaması gerektiğine karar verecek olan bizleriz.
Sevgili sevgilim sevgililer günün sevgili olsun!
mu ¿
III. yüzyıldan bu yana kutlanır. Aziz Valentin Günü olarakda bilinir.Peki ama kim kutlar ve neyi?
Roma İmparatoru İkinci Claude, kuzey ülkelerindeki vahşi Gothlara karşı savaşırken, çok sayıda yeni askere ihtiyaç duyar. Gençlerin askerliğe motive olmalarını sağlamak için de evlenmelerini yasaklar. Erken dönem Hıristiyan azizlerinden olan Valentin, bu emri tanımayarak gençleri gizlice kilisede evlendirir. İmparator bunu duyar ve 270 yılının şubat ayında Saint Valentin’i idam ettirir. Eski bir Roma mitinin üzerine yerleştirilen bir Hıristiyan azizinin idamla sonuçlanan hazin hayat hikâyesi etrafında oluşan bu olay, dünyanın her yerinde karşılaşılabilecek ve YÖNETEN ve YÖNETİLENLER arasında görülebilecek türdendir. Böyle bir bölgesel olayın din ve kültür duvarlarını aşarak küreselleşmesi, olayın yapısından kaynaklanan küreselleşebilirlik özelliğinin değil, iyi kurgulanmış çağdaşlaştırma stratejisinin eseridir. Saint Valentin ve onun gençleri kilisede evlendirme törenleri yerel ortamlarında bırakılarak, sadece olayın geçtiği tarih ve evliliğin bir göstergesi olarak “aşk’’ ve “sevgili’’ motifleri küresele sunlumuştur. Saint Valentin Günü, içine ustaca yerleştirilen “hediyeleşme’’ motifi sayesinde sadece Hıristiyanların küreselleştirmeye olumlu bakan kendi kültürüne mensup sermayenin değil, öteki kültürlere mensup sermaye sahiplarinin de desteğini alarak hızla küreselleşmiştir.
Şimdi ortada kutlanacak bir gün varsa kimlerin kutlaması gerektiğine karar verecek olan bizleriz.
Sevgili sevgilim sevgililer günün sevgili olsun!
mu ¿
alalade
sıdaran
ama adi değil
evde yokum desem
komşudan buluyorlar!
söyleme sırları
üşür ellerin