Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “La Havle” çekermiş. Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş. - Atlarıma ne oldu? Seyis, cevabı yapıştırmış: - Ne olacak efendim “La Havle” yiye yiye “Vela kuvvete” oldular.
Yormak istemiyorum artık kimseyi yorgunum zira! Kelimeleri yanyana getiresim yok kendimi anlatmak için. Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için. Hiç söylenmemiş sözler duymaya Ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor... Can Yücel
Bir anda uykudan kalktim çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı bir baktım saat 3:30 gece facir vakti peki gördüğüm bu kadar ışık nerden birden şaşırıp kaldım baktım ki elimin yarısı duvarın içinde hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum tekrar elimi duvara dogru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu! ! ! ! ! ! ! ! bir gülümseme sesi duydum Yüzümü kardeşime dogru çevirdim, yatıyordu korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim ama cevap vermedi annemin odasına doğru gittim babamı uyandırmaya çalıştım birilerinin bana cevap vermesini istiyorum ama kimse cevap vermiyordu annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu bismillahirrahmanirrahim diyordu ve tekrarlıyordu babamı uyandırdı, kalk kalk bir bakalım çocuklara dedi annem şimdi zamanımı bırak uyuyayim yarın ola hayır ola dedi babam ama annemin israrı üzerine babam kalkıverdi şaşkınlık içerisinde beraber odamıza doğru geldiler başladım bağırmağa, anne, baba ama hiç birisi cevap vermiyordu! ! ! annemin elbisesini çekiyor beni dinlemesini istiyordum ama annem beni hissetmiyordu! ! ! başladım annemin arkasından yürümeye ta bizim odaya kadar odamıza girdi ve ışıkları açıverdi ama benim için fark etmiyordu çünkü benim için her taraf ışıktı tam o sırada çok ilginç bir şeyle karşılaştım kendi vücüdumu gördim! ! ! evet kendi vücüdumu oturup kendi kendimi seyredıyordum, iki taneydim kendi kendime soruyordum kimdir bu acaba? Nasılda bana benziyor! ! ! başladım kendi kendimi uyandırmaya, bu kabustan kurtulayım diye ama uyanamadım babam dedi ki bak yatıyorlar işte hadi yerimize gidelim ama annem sakin olamadı ve benim uyuduğum yatağa doğru gelerek beni uyandırmaya başladı kalk muhammed kalk bana cevap ver ama cevap veremiyordu! ! ! bir kaç defa uğraştı ama yok. Birden baktım ki babamın gözlerinden yaşlar dökülüyor o babam ki şimdiye kadar onun göz yaşlarını görememiştim bağırışmalar başladı oracık yerden.. kardeşim uyandı ve sordu ne oldu? annem ona bağırarak, abin muhammed ölmüş çok acıklı bir şekilde ağlıyordu bağırmalar fazlalaştı anneme giderek, anne ağlama ben burdayım bak bana! ! ama kimse bana cevap vermiyordu, neden? oturup bağırmaya başladım, burdayım bakın işte ama kimse cevap vermiyordu başladım bağırmaya ya rabbi, ya rabbi ne olur beni bu rüyadan ve olduğum durumdan kurtar uzaktan bir ses duydum ve geldikçe de yükseliyordu bu ses allah’u taalenin bir ayeti idi ((andolsun sen bundan gaflette idin, derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir)) birden iki kişi beni tuttular, ama insan değillerdi çok korktum! ! başladim bağırmaya, bırakın beni, siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz? kabire kadar senin gardiyanlarınız dediler ben ölmedim, daha yaşıyorum dedim neden beni kabire götürüyorsunuz? bırakın beni! ! Ben hissediyorum, konuşuyorum ve görüyorum, ben ölmedim bana gülümseyerek cevap verdiler dediler ki, ey insanlar sizler çok ilginç yaratıksınız, sanıyorsunuz ki ölüm hayatın sonudur ama bilmiyorsunuz ki asıl olan sizin yaşadığınız hayat bir rüyadan ibaret olup öldüğünüz zaman uyanıyorsunuz. Beni kabire doğru çekiyorlardı hala yoldayken baktım ki benim gibi insanlar ve yanlarında da aynı o iki yaratıktan var, kimi ağlayor kimi gülüyor ve kimi ise bağırıyordu onlara sordum neden böyle yapıyorlar? dediler ki, bu insanlar şaşkınlık içerisindeler, nereye gittiklerini biliyorlar, kimisi dalalettedir.. korku içinde sözlerini keserek sordum: ateşe gidiyorlar mi yani? evet dediler konuşmalarına devam ederek, o gülenler ise cennete gidiyorlar hemen sordum onlara, peki ben nereye gidecem? ? dediler ki, sen bazen iyi gidiyordun, bazende kötü bazen tövbe edip ertesi gün günah işliyordun ve izlediğin yol tam olarak belli değildive hep öyle yitik kalacaksın sözlerini korku içerisinde keserek sordum: yani ben ateşemi gidiyorum yoksa? Onlarda, Allahın rahmeti geniştir ve yolculukta uzundur dediler yüzümü çevirdim korku içerisinde baktım ailem, babam, amcam, kardeşlerim ve akrabalarım hepsi Bir sandık içinde beni taşıyorlardı Onlara koşarak gittim ve onlara dedim ki benim için dua edin lütfen Ama kimse bana cevap vermiyordu kimi ağlıyordu kimi ise hüzünlüydü Kardeşime giderek, dikkatli ol dünyanın fitnesi seni kandırmasın Beni duymasını çok isterdim O iki melek beni kabirdeki cesedimin üzerine bağladılar baktım ki babam toprak atıyor üzerime Kardeşlerim toprak atıyor Ordaki insanlar hepsi üzerime toprak atıyordu dedim ki, ahh keşke onların yerinde olsaydım Allaha tevbe etseydim dün sabah namazımı kılsaydım Keşke her gün rabbime dua etseydim Keşke her gün tevbemi yenileseydim Keşke kötülüklerden uzak dursaydım Başladım bağırmaya, ey insanlar dikkatli olun dünya hayatı sizleri kandırmasın en azından birisinin beni duymasını çok isterdim Peki sen beni duyuyormusun? ? ?
Sokrates'e biri sordu: Sen herkese konuşma sanatını öğretiyorsun da, kendin neden iyi bir hatip değilsin? Şöyle cevap verdi: Ziyanı yok, biley taşları da kendi kendilerini kesemezler fakat kaba demirleri keskin yaparlar.
Başarı, sık sık gülmek ve çok sevmektir; akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır.Dürüst eleştirmenlerin onayını almak, sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.Güzeli sevmektir; herkesteki en iyiyi bulmaktır.Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir..
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır..Gönlünce eğlenmek ve gülmek, kendinden geçerek şarkı söylemektir..
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir....İşte bu başarılı olmaktır...
Zihin fukara olunca, akıl ukala olurmuş.
Namık Kemal
Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde “La Havle” çekermiş.
Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim “La Havle” yiye yiye “Vela kuvvete” oldular.
Yormak istemiyorum artık kimseyi yorgunum zira!
Kelimeleri yanyana getiresim yok kendimi anlatmak için.
Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için.
Hiç söylenmemiş sözler duymaya
Ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var.
Yetmiyor... Can Yücel
Bilmelisin ki...
Sevgiyi cabuk kaybediyorsun,
pismanligin uzun yillar suruyor.
Bir anda uykudan kalktim
çok ilginç bir ışık gördüm ama odanın ışığı kapalıydı
bir baktım saat 3:30 gece facir vakti
peki gördüğüm bu kadar ışık nerden
birden şaşırıp kaldım baktım ki elimin yarısı duvarın içinde
hemen elimi çıkardım korku içinde oturup elime bakıyordum
tekrar elimi duvara dogru uzattım yine elim duvarın içine giriyordu! ! ! ! ! ! ! !
bir gülümseme sesi duydum
Yüzümü kardeşime dogru çevirdim, yatıyordu
korku içinde yatağımdan kalkıp kardeşimi uyandırmaya gittim
ama cevap vermedi
annemin odasına doğru gittim
babamı uyandırmaya çalıştım
birilerinin bana cevap vermesini istiyorum ama kimse cevap vermiyordu annemi uyandırmak üzereyken, baktım ki annem uykudan uyandı uykudan uyandı ama benimle konuşmuyordu
bismillahirrahmanirrahim diyordu ve tekrarlıyordu babamı uyandırdı, kalk kalk bir bakalım çocuklara dedi annem şimdi zamanımı bırak uyuyayim yarın ola hayır ola dedi babam ama annemin israrı üzerine babam kalkıverdi şaşkınlık içerisinde beraber odamıza doğru geldiler
başladım bağırmağa, anne, baba ama hiç birisi cevap vermiyordu! ! ! annemin elbisesini çekiyor beni dinlemesini istiyordum ama annem beni hissetmiyordu! ! ! başladım annemin arkasından yürümeye ta bizim odaya kadar odamıza girdi ve ışıkları açıverdi ama benim için fark etmiyordu çünkü benim için her taraf ışıktı
tam o sırada çok ilginç bir şeyle karşılaştım
kendi vücüdumu gördim! ! !
evet kendi vücüdumu oturup kendi kendimi seyredıyordum, iki taneydim kendi kendime soruyordum kimdir bu acaba? Nasılda bana benziyor! ! ! başladım kendi kendimi uyandırmaya, bu kabustan kurtulayım diye ama uyanamadım
babam dedi ki bak yatıyorlar işte hadi yerimize gidelim ama annem sakin olamadı ve benim uyuduğum yatağa doğru gelerek beni uyandırmaya başladı kalk muhammed kalk bana cevap ver ama cevap veremiyordu! ! !
bir kaç defa uğraştı ama yok. Birden baktım ki babamın gözlerinden yaşlar dökülüyor o babam ki şimdiye kadar onun göz yaşlarını görememiştim bağırışmalar başladı oracık yerden.. kardeşim uyandı ve sordu ne oldu? annem ona bağırarak, abin muhammed ölmüş çok acıklı bir şekilde ağlıyordu
bağırmalar fazlalaştı anneme giderek, anne ağlama ben burdayım bak bana! ! ama kimse bana cevap vermiyordu, neden?
oturup bağırmaya başladım, burdayım bakın işte ama kimse cevap vermiyordu başladım bağırmaya ya rabbi, ya rabbi ne olur beni bu rüyadan ve olduğum durumdan kurtar uzaktan bir ses duydum ve geldikçe de yükseliyordu
bu ses allah’u taalenin bir ayeti idi
((andolsun sen bundan gaflette idin, derhal biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir))
birden iki kişi beni tuttular, ama insan değillerdi
çok korktum! !
başladim bağırmaya, bırakın beni, siz kimsiniz?
Ne istiyorsunuz? kabire kadar senin gardiyanlarınız dediler
ben ölmedim, daha yaşıyorum dedim neden beni kabire götürüyorsunuz? bırakın beni! ! Ben hissediyorum, konuşuyorum ve görüyorum, ben ölmedim
bana gülümseyerek cevap verdiler dediler ki,
ey insanlar sizler çok ilginç yaratıksınız, sanıyorsunuz ki ölüm hayatın sonudur ama bilmiyorsunuz ki asıl olan sizin yaşadığınız hayat bir rüyadan ibaret olup öldüğünüz zaman uyanıyorsunuz.
Beni kabire doğru çekiyorlardı hala yoldayken baktım ki benim gibi insanlar ve yanlarında da aynı o iki yaratıktan var, kimi ağlayor kimi gülüyor ve kimi ise bağırıyordu onlara sordum neden böyle yapıyorlar?
dediler ki, bu insanlar şaşkınlık içerisindeler, nereye gittiklerini biliyorlar, kimisi dalalettedir.. korku içinde sözlerini keserek sordum:
ateşe gidiyorlar mi yani? evet dediler
konuşmalarına devam ederek, o gülenler ise cennete gidiyorlar
hemen sordum onlara, peki ben nereye gidecem? ? dediler ki, sen bazen iyi gidiyordun, bazende kötü
bazen tövbe edip ertesi gün günah işliyordun ve izlediğin yol tam olarak belli değildive hep öyle yitik kalacaksın sözlerini korku içerisinde keserek sordum:
yani ben ateşemi gidiyorum yoksa?
Onlarda, Allahın rahmeti geniştir ve yolculukta uzundur dediler
yüzümü çevirdim korku içerisinde baktım ailem, babam, amcam, kardeşlerim ve akrabalarım hepsi Bir sandık içinde beni taşıyorlardı Onlara koşarak gittim ve onlara dedim ki benim için dua edin lütfen
Ama kimse bana cevap vermiyordu kimi ağlıyordu kimi ise hüzünlüydü Kardeşime giderek, dikkatli ol dünyanın fitnesi seni kandırmasın Beni duymasını çok isterdim O iki melek beni kabirdeki cesedimin üzerine bağladılar baktım ki babam toprak atıyor üzerime
Kardeşlerim toprak atıyor Ordaki insanlar hepsi üzerime toprak atıyordu
dedim ki, ahh keşke onların yerinde olsaydım
Allaha tevbe etseydim
dün sabah namazımı kılsaydım
Keşke her gün rabbime dua etseydim Keşke her gün tevbemi yenileseydim Keşke kötülüklerden uzak dursaydım Başladım bağırmaya, ey insanlar dikkatli olun dünya hayatı sizleri kandırmasın
en azından birisinin beni duymasını çok isterdim
Peki sen beni duyuyormusun? ? ?
Sokrates'e biri sordu:
Sen herkese konuşma sanatını öğretiyorsun da, kendin neden iyi bir hatip değilsin?
Şöyle cevap verdi:
Ziyanı yok, biley taşları da kendi kendilerini kesemezler fakat kaba demirleri keskin yaparlar.
Başarı, sık sık gülmek ve çok sevmektir; akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır.Dürüst eleştirmenlerin onayını almak, sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır.Güzeli sevmektir; herkesteki en iyiyi bulmaktır.Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir..
Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır..Gönlünce eğlenmek ve gülmek, kendinden geçerek şarkı söylemektir..
Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir....İşte bu başarılı olmaktır...
RALPH WALDO EMERSON
Gülmek bir güneştir. İnsanın yüzünden hüzün ve keder kışını defeder.
Ayağının altındaki karıncanın halini bilmiyorsan unutma ki, filin ayağının altında da sen öylesin.
Sadi Şirazi
Üzülmek, yarının sıkıntısından birşey eksiltmez; sadece bugünün gücünü tüketir.