Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri06.08.2024 - 22:33

    (Kimyâ-i se’âdet)de, hüccet-ül islâm imâm-ı Muhammed Gazâlî “rahimehullahü teâlâ” nakl buyurmuşlar: Bir vakt, Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin harem-i şerîflerine, ganîmetden misk getirmişlerdi. Kendi ehline [hanımına] buyurdu ki, bu miski satıp, dervişlere sarf edelim. Bir gün se’âdethânesine girdi. Hâtununun sandığından misk kokusu duydu. Buyurdu ki, bu ne kokusudur. Hâtunu dedi ki, miski satarken elime kokusu sindi. Sandığa dokundum. Ömer “radıyallahü teâlâ anh” o sandığı alıp toprağa o kadar sürdü ki, aslâ kokusu kalmadı. Sonra hanımına verdi. Bu kadara müsâmaha gösterilebilirdi. Lâkin Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bundan murâdı şu idi ki, küçük zararlara göz yumarak, büyük zarara yakalanmayalar. Veyâ harâm korkusundan bir halâli terk etmiş olup, müttekîler sevâbını bulmak için yapılmış olur. [(Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının 607.ci sahîfesine bakınız!]

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:11

    Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hakkında çeşidli kitâblarda bildirilen haberleri açıklamakdadır. A’meş, Süfyândan ve Abdüllahdan “radıyallahü teâlâ anhüm” rivâyet etmişdir. Dediler ki, vallahi Ömerin amelini terâzînin bir kefesine koysalar, diğer insanların amellerini de terâzînin diğer kefesine koysalar, Ömerin amelinin ağır geleceğini zan ederiz. Hakîm ârif Zeynüddîn Alî bin Tâhir kendi tasnîf etdiği kitâbda demişdir ki: Ömer bin Hattâb “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri buyurdu ki, münâfık o kimsedir ki, dünyâ onun ümîdi olur. Hatâ ve günâh onun ameli olur. Çok yemîn onun san’atı olur. Âhıret işlerinde câhil, dünyâ işlerinde zekî olur.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:11

    Sa’îd bin Cübeyr, İbni Abbâsdan “radıyallahü teâlâ anhüm” rivâyet etmişdir. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurur ki: Cebrâîl aleyhisselâm benim yanıma geldi ve dedi ki: Allahü tebâreke ve teâlâ ve tekaddes hazretleri buyurdu ki, Ömere benden selâm et! Ona haber ver ki, Onun rızâsı benim hükmümdür. Onun hışmı benim adlimdir.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:09

    Nakl olunmuşdur ki, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” herhangi bir şeyden halkı men’ etse, ev halkının temâmını toplayıp, buyururdu ki, Allahü teâlâ hazretlerinin buyurduğu üzere, Onun yasak etdiği bir nesneyi halkın işlemesinden men’ etdim. Ona uymağa siz herkesden dahâ çok uyanık olunuz. O fi’li işlememek gayrilerden dahâ çok size lâzımdır. Şöyle bilmiş olunuz ki, sizden biriniz o fi’li işlese, gayrilere edeceğim cezânın dahâ fazlasını ona yaparım, buyurur idi. Ondan halkı men’ ederdi. Yakınlarının kaçınması ve korkusu gayrilerden dahâ çok olurdu.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:09

    Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” Medîne-i Münevvereden “Allahü teâlâ şerefini artdırsın” hac yapmak üzere, Mekke-i mükerremeye gitdi. Varıp gelinceye kadar hesâb etdiler. Seksen dirhem harcanılmış. Çok harcadım diye çok üzüldü. Nakl edilir ki, Kâ’be-i Mu’azzamaya varıp-gelinceye kadar, yollarda bir gün çadır kurmayıp, bir köhne perde gölgelik edip, onun altında gölgelendi.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:08

    Hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” hilâfetleri zemânınde bir melik elçi gönderdi. Elçi gelip, hazret-i Ömerin serâyını sordu. Şöyle zân etdi ki, sâir şâhlar gibi, onun da serâyı vardır. Dediler ki, onun asla nesnesi yokdur. Şu ânda kendisi şehri muhâfaza için, gezmekdedir. Elçi onun gitdiği mahalle doğru gitdi. Hazret-i Ömeri “radıyallahü teâlâ anh” gördü. Toprak üzerine yatmış. Kamçısını başının altına koymuş, uyuyordu. Elçi bu hâli görüp, hayret etdi. Dedi ki, şark ve garb [doğu ve batı] ehli bu kişiden korkarlar. Bu korku, bu sıfat üzerinedir. Gönlünden dedi; ben bunu, yalnız buldum. Öldüreyim. İnsanları, bunun korkusundan halâs edeyim [kurtarayım]. Kılıncını kaldırdığı ânda, Allahü teâlâ, yerden bir arslan çıkardı. Bunun üzerine hamle eyledi. Korkusundan kılıncı elinden bırakdı. Hazret-i Ömer bu hâlde uyandı. Hiçbirşeyden haberi yokdu. Elçiye, ne olduğunu sordu. Elçi de hâdiseyi anlatdı ve müslimân olup, hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” hizmet-i şerîflerinde bulunup, ölünceye kadar ayrılmadı.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:08

    Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” zemân-ı şerîflerinde bir gün Medîne-i münevverede zelzele oldu. İnsanlar korkularından ızdırâba düşdüler. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” kamçısı ile yere vurdu. (Allahü teâlânın izni ile sâkin ol) dedikde, o vakt arz [yer] sâkin oldu.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:07

    Hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” kuvvet-i kudsiyeleri ve rûhâniyyetleri bu mertebe idi ki, her kim karşısına gelse, yalan söylemek kasd eylese, dili varmaz idi. Doğru söylerdi. Bir mü’min ile bir münâfık karşısına vardıkda da, söylemeden onları fark ederdi. Zîrâ sûretlerine bakmayıp, sîretlerine nazar ederdi. Onun için yüksek şânlarına uygun olarak Ömer-ül Fârûk denilmişdir. Dostluğu ve adâveti Allahü teâlâ için ederdi. Gayretli idi. İleriyi görücü, tedbîr sâhibi idi. Nice kerre, görüşlerine uygun âyet-i kerîme nâzil olmuşdur.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:07

    Hazret-i Ömerin “radıyallahü anh” zemân-ı şerîflerinde, Şâm şehri civârında, bir kal’ayı muhâsara etdiler. Allahü teâlânın hikmeti öğle vakti yaklaşdı. Feth müyesser olmadı. Hazret-i Ömer gadaba gelip, islâm askerinin hepsini huzûruna çağırıp, bu âna kadar kal’anın feth olunamamasının sebebi nedir. Kâfirler kimlerdir ki, islâm askerine karşı koyarlar. Aranızda zâhiren bir hatâ sâdır olmuş kimse olmasa, bu kadar dayanamazdı, diye şiddetli azarladı. Eshâb-ı tâhire varıp, herbirisi tevbe ve istigfâr ile meşgûl oldular. O esnâda Eshâb-ı güzînden birisi ağlıyarak, hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” huzûrlarına gelip, dedi ki, yâ Emîr-el-mü’minîn, bu gece teheccüde kalkdığım vakt, karanlık olduğundan, misvâkımı arayıp, bulamadım. Misvâksız nemâz kıldım. Var ise benim hatâmdandır. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, tevbe ve istigfâra devâm eyle. Bir sâat geçmeden kal’a feth oldu.

  • din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri04.08.2024 - 04:06

    Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken, hazret-i Nu’mânı “radıyallahü teâlâ anh” serdâr yapıp, acem diyârına gönderdi. Nihâvend ile Hemedânı feth etdiler. Bir mecûsî acem, Mugîrenin elinde esîr iken, koynundan bir kutu çıkarıp, dedi ki, babam bana bu kutuyu verdiği zemânda, vasıyyet etmişdir ki, pâdişâh olduğun vakt bunu açasın. Ben şimdiden sonra pâdişâh olacak değilim, deyip, kutuyu Mugîre hazretlerine teslîm eyledi. Mugîre “radıyallahü teâlâ anh”da, kutuyu eline alıp, bütün islâm askeri içinde açıp, gördüler ki, içi çok kıymetli mücevher ile doludur. Hepsi dediler ki, bu kutu ceng ile alınmamışdır. Yine bunu aynı şeklde, Emîr-ül mü’minîn Ömer “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerine gönderelim. O kutuyu bir kutu içine koyup ve mühürleyip, hazret-i Ömere gönderdiler. Hazret-i Ömer de kutuyu Eshâb-ı güzîn arasında açıp, gördükden sonra, götüren kimseye, bu da gâzîlerin hakkıdır. Satsınlar, akçesini, gâzîlere taksîm etsinler diye emr etdi. Sonra o kutuyu yine islâm askeri içine gönderip, etrâfdan gelen zenginler toplanıp, satın aldılar. Otuzbin kişinin her birine onarbin akçe düşdü. Husûsan, önce mağlûb etdikleri askerin malından beytülmâl için beşde bir ayrıldıkdan sonra, adam başına altmış bin akçe hisse düşmüş idi. Altından ve gümüşden gayri çok mal ve ganîmet elegeçmiş idi. Bu gazâlarda tahsîl olunan mal ve ganîmetlerden, hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bir habbesini kabûl etmezdi. Cümlesini fakîrlere ve gâzîlere sarf ederdi. (Taberî târîhi)nden alınmışdır.