"...olacaktım, toz olacaktım, zerre sabah ayazında düşecektim adsız bir çiçeğin üstüne, şehirdeki uzak ada olacaktım, adadaki palmiye sırtımı dönüp dünyaya denize bakacaktım, dağa bakacaktım göğe..."
"O kadar istedi ki bir şeyi bugün içim Dedim, kendi kendime: Bari, çocuk olaydım Bana bir camdan yine seyrettirseydi dadım Yağmurun yağdığını bahçede sicim sicim.
Üşümezdi bu yağmur gününde böyle içim Kulağıma öpüşle fısıldansaydı adım - Artık dönebilseydim geriye adım adım, Benim işte kalmamış önümde bir sevincim.
Dünler, evvelki günler, geçen aylar ve yıllar Beni götürseydiler doğduğum eve kadar O evin taşlığında sevinçten ağlasaydım.
Son günümde olaydım ufak, o kadar ufak Ki yavaşça en tatlı bir masala dalarak, Ve bir anne dizinde büsbütün uyusaydım."
''Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.'' ( Ra'd, 13/22)
"İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş!" (Fussilet, 41/34.)
"Büyümez miyim artık Nazım amca,
Dokuz mu kaldı şimdi yaşım?
Bembeyaz bir bulutun üstündeyim,
Yanımda Hiroşimalı arkadaşım.
Barış şiirleri okumuştuk bayramda
"Çocuklar öldürülmesin" diye,
Renk renk balonlar bırakmıştık umutla,
Nicedir yüzü gülmeyen göğe.
Geçen gün resim çizmiştik defterimize;
-Ah üzgünüm, boyamam kaldı yarım -
Dünyanın çevresinde el ele çocuklar
Çok uzağındaydılar bombaların.
Büyümez miyim artık Nazım amca?
Savaşın siyah gülü ne zaman solar?
Hangi masaldan kovuldular da
Aramıza karıştı hain avcılar?
Ankası uçup gidince, karası kaldı bir şehrin
Kokum, annemde kalsın
Adım, ezberinde susmayan yüreklerin."
Özlem Tezcan Dertsiz
"...olacaktım,
toz olacaktım, zerre
sabah ayazında düşecektim
adsız bir çiçeğin üstüne,
şehirdeki uzak ada olacaktım, adadaki palmiye
sırtımı dönüp dünyaya
denize bakacaktım, dağa bakacaktım göğe..."
Özlem Tezcan Dertsiz
"O kadar istedi ki bir şeyi bugün içim
Dedim, kendi kendime: Bari, çocuk olaydım
Bana bir camdan yine seyrettirseydi dadım
Yağmurun yağdığını bahçede sicim sicim.
Üşümezdi bu yağmur gününde böyle içim
Kulağıma öpüşle fısıldansaydı adım
- Artık dönebilseydim geriye adım adım,
Benim işte kalmamış önümde bir sevincim.
Dünler, evvelki günler, geçen aylar ve yıllar
Beni götürseydiler doğduğum eve kadar
O evin taşlığında sevinçten ağlasaydım.
Son günümde olaydım ufak, o kadar ufak
Ki yavaşça en tatlı bir masala dalarak,
Ve bir anne dizinde büsbütün uyusaydım."
Ziya Osman Saba
"Kendinize kafamın içinde ne var diye değil, kafam neyin içinde diye sorun."
W.M.Mace, akt.J.Hari, Kaybolan Bağlar
"İyilik et denize at, balık bilmezse Hâlik bilir."
''Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır.'' ( Ra'd, 13/22)
"Allah Resulü şöyle buyurur: Hediyeleşin. Çünkü hediye gönülden kini ve düşmanca duyguları söküp atar." (Tirmizî, Velâ, 6.)
"İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş!"
(Fussilet, 41/34.)
"Ekili alanlar, tatlı su kaynakları
Şiirdir bunlar, anladınız mı?
Şiirdir, bir çocuğun bilmesi,
Koşsaydım yetişirdim; koşmadım
Şiirdir bu... İnce gör, demişti...
Evli kadınlar, bekâr erkekler
Bilmezler bunu, şunu:
Düşman geliyor, kadim olan her şeye
Dine, disipline ve şiire...
Durmak olur mu?
Şiirdir;
Korugan kılar kırılgan kamışları
Taze tutar, ekmeği ve bayrağı
Can verir, ölüme bile
Nasıl bir şey, anladınız mı?"
(İbrahim Tenekeci, Ağır Misafir, s.41-42)
“Ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi.”
(Ahmet Murat, Bir Şair Bisikletle, s.46)