Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Vezir Pehlevan
Vezir Pehlevan

HER İNSAN BİR DEĞERDİR, KARŞILIKLI SEVGİ VE SAYGI İNSANLARIN EN BÜYÜK HAZİNESİDİR...

  • Yurtseverler Köşesi10.01.2024 - 10:55


    ******ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******
    .
    -----Bu gün şiddetli yağmur sesiyle uyandım. Hani derler ya en güzel ses?
    Para sesi, Su sesi, Bülbül sesi, Ezan sesi ve en güzeli de KADIN sesi???
    Kadın sesi dediysem, tabii her Kadının sesi değildir. Bir düşün bakalım
    Vuslat Şafağın da Banu Balkanın ciyaklı sesiyle uyanmak??? Vallahi ben
    Çin işkencesini tercih ederim...Kadın, sanırsın Uzay'da yaşıyor, Ay'da bes-
    leniyor, Paris'ten giyiniyor ve Ulusal Türk Televizyonların da gıdaklıyor. Bu
    ne yaman bir çelişkidir???
    -----Toprağı sususluk, Kadını arsızlık, Erkeği Şerefsizlik. Siyaseti Fetbazlık,
    Yiğidi aymazlık, Hacı ve Hocayı yobazlık ve Aileyi de huzursuzluk bitirir???
    -----Duyarlı insan için Tabiat hiç bir yerde ölü ve dilsiz değildir. Doğa ve Tabiat
    öyle büyük kudretli ve hikmetli ki Taşı Kayası, Dağı ovası, Suyu Havası, Sahra
    yaylası, otu çopuru, Gülü Bülbülü bir arda harmanlayıp ve barındırıyor. Mesela
    Ormanın manzarası yeşildir, insanı rahatlatır, ferahlatır ve huzur verir. Denizin
    manzarası mavidiir, Atlastır. İnsanı umutlandırır, neşelendirir. Gecenin manza-
    rası siyahtır, gölgedir, suskun ve sessizliktir. insanı hüzünlendirir ve bazen de
    korkutur. Vuslatın Şafağı aydınlıktır, insanı coşturur.
    -----Tabiat en şefkatlı Anne gibidir. Doğa kör. sağır ve dilsiz Hayvanlara bile
    yaşam özgürlüğü ve hürriyet vermiştir, ve vermeye de devam etmektedir...
    Tabiat, Beşer Alemine en büyük görsel bir ibrettir...VESSELAM.
    ------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN------


  • Yurtseverler Köşesi09.01.2024 - 12:26


    ******ESSELAMUN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******
    .
    -----Geçen gün Kadın-Erkek eşitliği (Cinsiyet eşitliği) konulu bir Panel'e katıldım.
    Katılım ağırlıklı olarak Sosyal Demokrat cenahtan oluşmaktaydı. Benim gibi işi
    olmayan Emekliler pek severler böyle etkinlikleri.
    -----Tanıdığım Sosyalist bir hanımefendi kürsüden yardırıyor. Taa 1926 Yılından
    başladı devam ediyor, ancak bir türlü bu günlere gelemiyor. Her hal de Riyaset
    Sarayından çekincesi var. Bir boşlukta elimi kaldırdım, konuşmak için izin istedim.
    Hanımefendi beni tanıdığından ve kendisine destek olacağım düşüncesiyle olsa
    gerek, konuşmama izin verdiler.
    ------Tanıdığım Sosyal Demokrat panelci Hanımefendi geçen bu yazın Erkek Oğluna
    sünnet düğünü yaptı ve bizde cemiyete davetliydik. Biraz konuştuktan sonra dedim ki
    eşitlikten bahsediyorsunuz, amma ve lakin oğlunuza sünnet düğünü yapıyorsunuz. bu
    bir cinsiyet eşitsizliği değil mi? Cevap gecikmedi, bu bizim geleneklerimiz de vardır dedi.
    Ben de dedim ki, Benim Dedem Osmanlı geleneklerine bağlı bir Vatandaş'tı. Nenem'le
    her nereye gitselerdi, Nenem Dede'min beş metre gerisinden yürürdü. Ve ölene kadar
    Dedem'e ismi ile hitap etmemiştir. Ayrıca nikâhsız yaşayıp öyle merhum oldular. Hilafetin
    uydurduğu Dini nikâhları varmış. Şimdi ben o, eski geleneklerden sıyrılıp sevgili Eşim'le
    her zaman ve her yer de yan-yana yürüyoruz. Ayrıca ben Şimal-i Şark Çocuğuyum, bizim
    Köyler'de Toy- Düğünler de Gelinlere Vala denilen Kırmızı renkli Gelin Nikab-ı örterlerdi,
    Ve Gelinin yüzü vuslat vaktine kadar örtülü kalırdı. Köyümüz de eşine ilk Gelinlik giydiren
    ben oldum. Rahmetlik Babam kızdığından dolayı, Takı törenine katılmadı.
    ------Ben İNSAN eşitliği için mücadeleme Köyümden başladım. Ve hala devam ettirmek-
    teyim dedim. Akabinde izin isteyerek İREM BAHÇESİNDE GÜLDÜR KADIN Şiirimle
    sözlerimi noktaladım. Panel Sunucularından çok ben alkışlandım. Bir başka taraftan bazı
    Mütedeyyin Şahsiyetler Sünnet-i seniyye'ye karşı olduğumu düşünerek Sokakta beni
    görünce Yol değiştirir oldular.
    ------Şimdi bu yazıyı okuyan bazı Cin Fikirliler, tepki göstereceklerdir. Sayın Muhteremler,
    Siz önce, Herifi Takım Elbiseli-kravatlı ve Eşleri Peçeli olanlara? Kendileri Namaz ve
    Niyazın da olup ta, Eşlerinin donsuz-tumansız ring atanlara? Baldır butlarına dövme
    yaptıranlara? Dünya'ya erkek olarak gelip te cinsiyet değiştirenlere? Küpeli ve silikonlu
    Erkeklere? Sahneler de reklam için K....nı açanlara, buradan adını zikredemiyeceğim
    uyuşturucu kullanan mahlukatlara tepki gösteriniz...VESSELAM.
    -------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------

  • Yurtseverler Köşesi08.01.2024 - 13:18


    ******KISSADAN HİSSE******
    .
    ------Devran 1980--ler. Olay Almanya'da geçiyor. Bir gün Berlin sokakların da
    Takım elbiseli ve kıravatlı boylu-poslu bir herif yürürken, karşıdan hızla gelen
    bir otomobil çamurlu suya dalınca, bizim yakışıklının güzelim elbisesi berbat
    oluyor. Delikanlı aracın arkasından saydırıyor. Şoför aynadan veryansınları
    görüp duruyor. Delikanlı araca yaklaşıyor tam Ana-avrat dalacakken, Şoför
    camı indiriyor. Aracı kullanan oldukça alımlı, sarışın güzel bir bayan olunca
    Bizim delikanlı küfür ve kavgadan vazgeçip, serzenişte bulunuyor. Sarışın
    Güzel bayana bizim vergilerimizle aldığınız Arabanızla bizleri ne hale getiri-
    yosunuz diyor. Uzatmayalım, Bayan bir özür bağlamında Delikanlıya bir Kahve
    ikram etmek istiyor. Bir Kafede kahveyi yudumlarken tanışıyorlar...
    -----Kız adının Maria ve bekâr olduğunu söylüyor. Bizim yakışıklıda Kendisinin
    Türk, adının Mehmet ve öğretmen olduğunu söylüyor. Gel zaman-git zaman
    bunlar arkadaş oluyorlar. Zaman ilerledikçe arkadaşlıkları Aşka dönüşüyor.
    Bizim yakışıklıyla, Alaman sarışın güzeli adeta Leyla ile Mecnun gibi Aşk yaşa-
    maya başlıyorlar. Bu arada Mehmet Alaman Kızına mütemadiyen islamiyet'ten
    bahsediyor. Dinimizin bütün güzelliklerini tafsilatlı bir şekilde anlatıyor. Bu durum
    Maria'nın kafasını oldukça karıştırıyor.
    -----Bir gün Mehmet öğretmen bir seyahat için Türkiye'ye geliyor. Alaman Kızı
    bir karar verip Ailesine Mehmet öğretmenle evlenmeyi düşündüğünü söylüyor.
    Ana-Babası ne kadar olmaz-olamaz deseler de Maria Ailesini hiç dinlemiyor ve
    Aşkının arkasından Türkiye'ye geliyor. Mehmet öğretmenle evleniyor ve Dinini
    değiştirip Müslüman oluyor. Gel zaman-git zaman derken Mehmet öğretmen'in
    tavır ve tutumu değişmeye başlıyor. Bazen günler-aylar evine gelmiyor. Alaman
    Kızının içine kurt düşüyor. Ve Mehmet öğretmen'in aslını araştırmaya başlıyor.
    -----Sonuç, Mehmed'in öğretmen olmadığını ve adının da Mehmet değil Paşa oldu-
    ğunu, Müslüman değil bir Ateist olduğunu öğreniyor. Alaman sarışın güzel bayan
    dumura uğruyor. Ve iki gözü iki çeşme kendi Ülkesine dönüyor. Bizim Mehmet bir
    Ateist ve Dev-Sol Fraksiyonunun kurucularından bir kominist. (Kominist derken
    asla küçümseme ve ya eleştirme maksatlı demedim. Mehmed'in siyasi görüşünü
    vurguladım) Vesselam.
    -----Kot Adı Mehmet olan Dev-Sol Lideri, Türkiye'den-Paris'e 40 kilo Altın kaçırıyor.
    1985-te Dev-Sol'dan ayrılıyor. 1991 Yılın da Paris Tren Garın da gezinirken ense-
    sinden vurularak ölüyor... Yaradan taksiratını af eylesin...
    -----Şimdi bazı fikri cinliler derler ki, bu meseleyi buraya niye yazdın. Elbette ki diye-
    bilirler. Hatta sorgulayabilirler. Zaten Demokrasi de bu değilmidir... VESSELAM.
    ------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------

  • bir söz bırak!07.01.2024 - 21:50


    ------Yarınlar her zaman olduğu gibi, Teknoloji ve ekonomik gücü kim elinde
    bulunduruyorsa onundur...
    ------Orta çağ da güç ve kudret Osmanlının elindeydi. Çünkü o, devran Kılıç
    Kalkan devriydi...VESSELAM.

  • bir söz bırak!07.01.2024 - 21:23


    ----Biz Osmanlı örf ve geleneğinden gelen bir Milletiz. Her zaman ve her yerde
    Sahiplenmeyi ve hükmetmeyi çok severiz. Ve asla da gönül almayı beceremeyiz...

  • aşk07.01.2024 - 15:34


    ------Kalbin, düşünebilme ve fikir üretebilme özelliği yoktur. Kalp, kan dolaşımını sağlar.
    Ve natriüretik-peptif salgılama gibi işlevleri haricinde başka bir işlevi yoktur. Bu yüzden
    Kalbin kapakları ve ya tam kendisini yapay olarak değiştirmek mümkündür. İnanç Tüc-
    carları ve kuantumcu sahtekârlar Kalbin duygulardan sorumlu ve bağımsız düşünebilen
    organ olduğu yalanını Halkın içerisin de fısıldayıp durmuşlardır. Günümüz de fetbaz
    sahtekârların yalanları sürüp gitmektedir.
    ------Ayrıca bunu Din ve mezhep adına yapanlar Sübhaneke duasının anlamını bile
    bilmeyenlerdir. Osmanlı geleneğinde Vatandaş kavramı yoktu. Bütün Vatandaşlar
    Padişahın Kullarıydı. Kullar Yaradandan çok Hünkâr ve Dinden korkarlardı. Bu durum
    Payıtahtın işine gelmekteydi. Din ve Mezhepsel korkularla bir çeşit kölelik sistemi
    oluşturmuşlardı. Dönemin Şeyhülislam-ı Devlet-ü Aliyye'nin Zülfükârıydı. Kanuni Sultan
    Süleyman, şehzade Mustafa'yı Şeyhülislam fetvasıyla idam etmiştir.
    ------Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurunca, beraberinde Hilafeti de kaldırmıştır.
    Laiklik ilkesiyle Din ve Devlet işlerini ayırmıştır. Yüce Türk ulusu kul ve kölelikten
    Vatandaşlığa terfi etmiştir. 1923 ile 1955 yılları arası Ülkemizde Din ve Mezhepler
    usulune uygun icralarına devam etmiştir. Ancak 1955 ten sonra iyice güçlenen Menderes
    Hükümeti seçim kürsülerinde Dini siyasete alet etmiştir. Ve-ve-ve halada devam etmek-
    tedir. Son zamanlarda Siyaset okul ve Cami kürsülerinde yapılır olmuştur...VESSELAM.

  • bir söz bırak!07.01.2024 - 12:39


    -----Her yaşanılan olumsuzluklara karşı tavır takınmadığımızdan dolayı,
    bir çok sosyal ve ekonomik haklarımız elimizden alındı???

  • Yurtseverler Köşesi07.01.2024 - 12:24


    ******ESSELAMUN ELEYKÜM BEŞER ALEMİ******
    .
    ------Bu gün yine Şiir sayfalarını gezindim. Türlü-türlü basiret-i hülasa ile yazılmış
    Şiirler okudum. Biz mi yaşlandık yoksa devran mı değişti. Şiirlerin tamamına yakını
    Ölçüsüz, kuralsız ve nizamsız yazılmış. Şiir, Türk Edebiyatımızın en gelişmiş ve en
    etkili dallarından biridir. Ve evrenseldir...
    ------Yaşadığımızın çağın getirdiği avantajlar ve dezavantajlar insanların fıtratını boz-
    maktadır. Memleketin her sathın da Doktora, Mühendise, Avukata, Mimara. Subaya,
    Öğretmene ve her meslek mensuplarına rastlarsınız. Her meslek gurubunun kendi
    Hiyerarşi sisteminde belli ve zorunlu kuralları vardır. Kural dışı davranış sergilendi-
    ğinde anında soruşturma geçirirsiniz. Cezası olduğu gibi mükafatı da vardır.
    -----Ancak Şiir ve Şair meslek gurubunda ne kural, intizam var, ne de bir denetim var
    Körler Adaleti. Yani körler sağırlar bir-birilerini ağırlar misali. Antoloji Şiir sayfaların da
    Yazılan her Şiire yorum yapmak moda olmuş. Sayıları yirmiyi geçmez. Bu Zat-ı muh-
    teremler her Şairin Şiirlerine hep aynı yorumu yapmaktadırlar... Bu nasıl bir tavır, bu
    nasıl bir aymazlıktır. Bir de imsak horozu gibi bekliyorlar. Birisi bir Şiir yazsın da yorum
    yazalım diye??? Aslında bunları tek-tek ifşa etmek gerekir de? Neyseee.
    -----ŞAİR, ufku geniş, duygulu, duyarlı ve hayal gücü oldukça gelişmiş, Toplumun olumlu
    ya-da olumsuz meselelerini araştırır, irdeler ve anlaşılır bir Dil ile Şiir, destan ve türküler
    halinde yazılı ve sözlü olarak Tarihsel devinimde günceller. Ayrıca geçmişi bu günlere ve
    bu günleri yarınlara taşıyan ve Tarihlere iz düşen Felsefi düşünürlerdir...
    -----Antoloji de yazan Şairlerin tamamına yakının Eğitim seviyesi %- 80-lerin üzerinde
    seyretmektedir. İçinde bulunduğumuz bilişim çağında teknolojik devrim yaşanmaktadır.
    Ancak diğer taraftan da sosyal ve kültürel yozlaşma yaşanmaktadır. Bu yozlaşmaya bir
    dur diyecek kurum ve kuruluşlar olmadığı gibi, bir de kendisini Şairlikle vasıflandırmış
    bizler bu yozlaşmayı iyice hızlandırmaktayız??? VESSELAM.
    -----------------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-----------

  • Yurtseverler Köşesi06.01.2024 - 17:34


    DEVRAN BOZUK KUL DEĞİŞTİ
    .
    Deprem Vurdu, Ülke Yasta
    Halk Çıldırdı, Doktor Hasta
    Maliye de Mehmet Usta
    Sağ'da Fetret, Sol Değişti.
    .
    Çarşı-Pazar Hile Olmuş
    Cadde-sokak hırsız dolmuş
    Yaz gelmeden hazan vurmuş
    Nektar, Kovan Bal Değişti.
    .
    Bir Çiçekle, Bahar Gelmez
    Dua-Niyaz Ferman Olmaz
    Bir Maaşla File Dolmaz
    Gövde Çürük, Dal değişti.
    .
    Mürşit Arif Naçar Olmuş
    Yeni Nesil, Uçar Olmuş
    Baldır-Bacak Açar olmuş
    Edep erkân Yol değişti.
    .
    Ne Ezilen, Nede Ezen
    Gönüller de hakça düzen
    Yaz görmeden geldi hazan
    Bülbül Ötmez, Gül değişti.
    .
    Deprem, Tufan bitmez acım
    Sana Derim Kardeş-Bacım
    Sübyan Alır, Fetbaz Hacım
    Cindar-Kâhin Fal Değişti.
    .
    Çakıroğlu Bağla Sözü
    Gel Mevla'ya çevir yüzü
    Vicdan çürük görmez gözü
    Devran bozuk, Kul değişti...
    -----OZAN ÇAKIROĞLU-----

  • Yurtseverler Köşesi05.01.2024 - 12:47


    ******KISSADAN HİSSE******
    .
    ------Devri zamanın da Köyün meydanın da bir Vatandaş koşarak gelir ve
    Köyün Mollasına der ki? Hocam senin Hatun aklını sıçratmış..Molla şöyle
    bir çember sakalını sıvazlamış ve dönmüş Adama, ya-hu bizim Hatun da
    Akıl yoktu ki, sıçratsın??? Siz hele bir sıçrayana iyi baksaydınız acaba
    o, sıçrayan neydi?
    ------Bu gün Antoloji Şiir sayfalarını şöyle bir gezindim. Yılbaşından sonra
    yazılan Şiirlerin tamamına yakını Aşk-sevda konulu Şiirler. Her halde bizim
    Şairler de aklını sıçratmış. Asıl vahim olanı bu aşk şiirlerini yazanlar genelde
    Kadın Şaireler??? Ya-hu sadece Yılbaşı gecesi binlerce Kadın, Erkekler tara-
    fından şiddete maruz kalmış. Televizyon ekranların da Kadın program salgını
    var. Hangi kanalı açarsan Kadın konuları işleniyor. Özellikle Kadına şiddet ve
    aldatma konuları. Ya-hu aldatan-aldatana. Hani derler ya aç ile çıplak kudurgan
    olur. Özellikle genç neslimiz zıvanadan çıkmış. Üç çocuğu bırakıp Kocaya kaç-
    malar, Komşudan çocuk peydalamalar. Seksen yaşında ki Heriflere Gelin git-
    meler...Hangi birini yazayım şaşırıp kaldım...
    ------Biz yorgun Demokratlar olarak, bu çarpık eğitim sistemine. Özel Okul ve
    Dershanelere, Televizyonlarda ki rezil programlara. güzellik yarışmalarına,
    Moda ve reklam sektorün de Kadının bir obje gibi kullanılmasına ve benzeri
    bir çok fiili eylemlere karşı mücadele verdik ve vermeyede devam etmekteyiz.
    Anadolu'da Okulları kapattık, Metropollerde Kadınlarımızı açtık. Podyumda
    K....çını açanı alkışladık. Başı örtük bacılarımızı kınadık. Sahnelerde en çok
    soyunanı izledik. Halk Ozanların konserine gitmedik.. Tarkan ve onun gibi
    zırtapozlara yılbaşında Miliyonları ödedik, amma ve lakin bir yetimin bir öksüzün
    karnını doyurmadık. Ya- hu bu nasıl Ulusallıktır, bu nasıl insanlıktır, bu nasıl bir
    devrandır???
    ------Gelelim bizim Kadın Şairelere, böyle Erkek egemen toplumda ve bunca
    olaylara rahmen hala Erkeklere Aşkım-aşkım Şiirler yazıyorlar. Bu ne yaman
    bir çelişkidir anlamış değilim.
    ------Zat-ı muhteremin biri şöyle yazmış???
    Okşa beni, sev beni
    Ara-sıra Döv Beni
    Ben bir Türkmen Kızıyam
    Bir Giyinem de gör beni... Bu ne teslimiyetçilik yaaa.
    .
    Bir başka hanım kızımız şöyle yazmış.
    Sol yanımdan yorma beni
    Azap kurşunuyla, vurma beni
    Ayağın altına Turap olayım
    Ölmeden kefene sarma beni...San ki Şiddete davetiye çıkarmış...
    .
    ------Biz Ulusal Toplum olarak ne yana evriliyoruz? Neden böyle Haksız, kuralsız
    yetersiz, bilgisiz, çaresiz ve güdümlü bir Millet haline dönüştük??? VESSELAM.
    ------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN-------