******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR--YARENLER****** -----Şiirlerini beğeni ile okuduğum, ve kendisine saygı duyduğum, ufku geniş, oldukça feraset sahibi ve Cumhuriyetimizin yetiştirdiği ender Şairelerimizden Hatice OLKUNER'in TUTUKLU GÜLÜŞLER adlı Şiir kitabı yayımlandı. Kitap 160 sayfadan oluşmakta ve her muhteviyatta yazılıp kombine edilmiş Şiirler Kervanı Maşrıktan-Mağribe doğru yol almaktadır. -----Hatice Olkuner ustamızın, gönül sesiyle mısralara yansımış anlam ve çeki- ciliğiyle okurları mest eden Şiir Kitabı Vatana Millete hayırlı ve uğurlu olsun. -----Buradan muhteviyatı oldukça derin ve anlamlı bir eserini paylaşmaktan Şeref duyarım. Kendilerini hürmetle selamlarım.
GİTTİ DERSİNİZ
Heba oldu yıllar, bitti gençliğim Şefkatsiz gönülde bitmez hiçliğim Sevgiyeydi oysa bütün açlığım Gül değil dikeni tuttu dersiniz
Aldandım o sahte gülen yüzlere Kanmışım asılsız bütün sözlere Şimdi pişmanlığım kalan izlere Sessizce kadere çattı dersiniz
Yârendir gözyaşım uzun geceye Boyun eğdi sabrım onca acıya Can nasıl dayansın dinmez sancıya Çektikleri cana yetti dersiniz
Kederdir umudu hayalden çalan Kullardır yaşamdan sevinci alan Var mıdır dünyada huzuru bulan Yavaşça tükendi bitti dersiniz
Kırgın bu gönlümün ahları ağır Çığlığım yükselir vicdanlar sağır Hadi durma ömrüm eceli çağır Yaşamadan öldü gitti dersiniz
********ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ******* ------ANADOLU KÜLRÜREL DEĞERLERİMİZ YOK OLMAYA DEVAM EDİYOR------ ----Anadolumuzun Tarihsel köklü medeniyeti, 1980 ler den sonra hızla dejenerasyona uğradı. Özellikle Tekelci burjuvazinin Moda ve Filim sektörünü Ülke Sathına hızla yayıl- masıyla genç nesilde kafaların karışmasına neden oldu. Televizyonlar da güzellik yarış- malarının düzenlenmesi ve akabinde moda çılgınlığı Ar-edep, şeref-haysiyet ve bütün ahlak-i değerleri rafa kaldırıldı. ----Anadolu örfü kültürel değerleri bir- bir çökmeye başladı. ilk önce moda rezaletine yenik düştü. Gençlerimiz Maşrikten Mağribe doğru şuursuzca akın etmeye başladı. Ayrıca yanlış Siyasal politikalar sonucunda doğudan-Batıya doğru adeta kavimler göç kervanı katarları oluştu. Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucunda Anadolu tarihsel köklü kültürümüz oldukça derin yaralar almıştır. Gençlerimiz Metropol Şehirlerde bir sokak kültürüyle yetiş- meye başlamıştır. Bu durum Baba ile oğul--Ana ile Kızı arasında mesafeler oluşturmuştur. Tekelci Burjuvazi bu çarpıklığın adını Kuşak farkı koymuştur??? -----Artık yeni neslimiz Moda ve Filim sektörüne tamamen kayıtsız-şartsız teslim olmuştur. Genç Kızlarımız, Mürşid-i Arif Kadınlara değil, Banu Alkan, Hülya Avşar ve Sibel Canlara özenir olmuştur. Genç Erkeklerimiz Kadir İnanır, Tarık Akan, Yılmaz Güneylere özenir olmuşlardır. Ekranlarda, ben Dünyanın en Gozal ve en Se..si kadınıyam çığırtkanlığı bir virüs gibi yayılmaya başlamıştır. Sokak jargonu Meclis-i Ayan'a kadar ulaşır olmuştur... -----Hepsinden vahimi, Tevhid-i Tedrisat'ın rayından çıkmasıyla başlamıştır. Okullarda Kılık-Kıyafetin serbestliği eğitim ve öğretimde kuralsız ve mizansız neslin türemesine yol açmıştır. Anadolu Aile birliği kökünden sarsmıştır. Anadolu kültürel değerlerinden uzaklaşan yeni neslimiz şiddete meyilli kin, kibir ve nefret salgılar hale gelmiştir. Ve her gün bu olumsuz ve umutsuz gelişmeler hızlanarak artmaktadır. -----Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu TÜRK Medeni kanunu dumura uğradı. İlkelerinden bazıları pasifize edildi. Andımız kaldırıldı. San ki görünmez bir güç adeta Kutlu Cumhuriyetimizle dalga geçiyor. VE-VE-VE Zee kuşağı da kulaklarına küpe takıp, baldır-buduna dövmeler yaptırıp, bar-pavyon geziniyor...Yaradan Ulusal Devletimize zeval vermesin......VESSELAM. -----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR-YARANLER******** -----Bu Devri Alem'de her türlü eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık duyulabilinir...Ancak saygı, sevgi ve barıştan asla pişmanlık duyulmaz..... -----Sevgi olmadan saygı, saygı olmadan sadakat, sadakat olmadan huzur ve mutluluk olmaz, olamaz...Bütün bu olguların yaşamsal alanlarda payidar olması için, müspet bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdanı hür ve irfani hür bir nesil yetiştirilmesiyle sağlanabilir... -----Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, Toplumsal temayülün menzili, Türk Ulusal Milletin barışa dayalı Anayasal haklarının korunup ve kollanmasıyla hür medeniyete kavuşur. Buda Hak, Hukuk ve Adalet Miza- nının adil bir şekilde çalışmasıyla mümkündür....VESSELAM. ---------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN--------
******EYVALLAH KARDEŞİM***** Oldukça ilginç ve Felsefi derinliği olan düşündücü bir tespitte bulunmuşsunuz??? İNANIN Kİ, Ben bu tespitin neresindeyim? derinlemesine sorgulayıp ve düşüneceğim.
Bahtınız açık, mevcudiyetiniz daim olsun.....SAYGILAR.
*****EYY CEMAATİ MÜSLİMİN****** ----Bütün Fikri-düşünceler arasında ki farklılıkları kabul etmek, Toplumsal ve Kamusal alanlarda gerçek bir uyumun ve anlayışın kapılarını açar... ----Duygu ve düşünceler serbest olduğunda, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel alanlarda serbest rekabetin sevgi ve barış içerisinde yaşamsal pay- laşımlar hak-hukuk ve adalet mizanında sübuta erer. ----Her bireyin fikri-düşüncesine saygı göstermek Demokrasinin gereğidir... ----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
.----ŞİİR: Duygu ve düşüncelerin imgelerle uyumlu, ölçülü ve kurallı bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan sözlü ya da yazılı edebi bir daldır. -----Kafiyeli ve ölçülü şiirler, zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin uyumlu ve ahenkli kullanılmasıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütünlük oluşturan yazılı ve sözlü edebi bir eserdir. -----Serbest vezinle yazılan şiirler nesir gibi yan-yana değil de, alt-alta dizilmiş şeklidir. Yazılırken ne kural ne de bir ölçü baz alınır. Hatta Şiir Başlığından da bağımsız yazılabilir,. Yani tam anlamıyla hükümsüz ve kuralsız bir makale türüdür. Bu tarz şiirleri genelde tembel Şairler tercih etmektedirler...VESSELAM. ----------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN----------
--------MEVLÂNÂ CELÂLLEDDİN RUMİ-------- -----Mevlâna 1207 yılında Afganistan'da Dünyaya geliyor. 1273 yılında Konya'da ölüyor. Yaradan taksiratını af eylesin...Kendileri Fars tasavvufçu ve sufi bir şairdir. Şiirlerinde çok nadir olarak Türkçeyi kullanmıştır... -----Son zamanlar da, Antoloji sitelerinde şahsına ait olduğu sanılan, Şiirsel ve deyimsel sözleri sık-sık güncellenmektedir. Mevlana'ya ait olduğu düşünülen özlü ve bezeli sözler, Milattan önce yaşamış Hamurabi'ler döneminde de söylenilmiştir. Antik Yunan Filozofu Sokrates'in bir çok Tez ve söylevlerin de bulabilirsiniz. -----Dinler Tarihi ünlü Hocalarından Sayın Mikâil Bayram hoca yazılarında Mevlana Celaleddin Rumi için bir Moğol ajanıdır demiştir. Ve dahası onun tuhaf ilişkiler içeri- sinde olduğunu dile getirmiştir. Merak buyuran mevcudiyetler Mikâil Bayram hocanın yazılarında bulabilirler... -----Benim anlamadığım ve asla kabul edemediğim, Cumhuriyet döneminde yetişmiş bunca Metafizik ve Materyalist Felsefecilerimiz vardır. Onlardan neden bahsedilmiyor. Neden, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü ve irşadi sözleri güncellenmiyor??? -----Ayrıca Mevlana'nın sözlerini güncelleyen bir çok Şair ve yazarların, daha da Mürşid-i Arif olduklarına gönülden inanmaktayım. Sonuç olarak o her gün paylaştığınız özlü ve bezeli sözler olmasaydı SİZLER hangi söz ve deyimleri kullanacaktınız??? VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU YORGUN KALEMİNDEN---------
******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR--YARENLER******
-----Şiirlerini beğeni ile okuduğum, ve kendisine saygı duyduğum, ufku geniş,
oldukça feraset sahibi ve Cumhuriyetimizin yetiştirdiği ender Şairelerimizden
Hatice OLKUNER'in TUTUKLU GÜLÜŞLER adlı Şiir kitabı yayımlandı. Kitap
160 sayfadan oluşmakta ve her muhteviyatta yazılıp kombine edilmiş Şiirler
Kervanı Maşrıktan-Mağribe doğru yol almaktadır.
-----Hatice Olkuner ustamızın, gönül sesiyle mısralara yansımış anlam ve çeki-
ciliğiyle okurları mest eden Şiir Kitabı Vatana Millete hayırlı ve uğurlu olsun.
-----Buradan muhteviyatı oldukça derin ve anlamlı bir eserini paylaşmaktan
Şeref duyarım. Kendilerini hürmetle selamlarım.
GİTTİ DERSİNİZ
Heba oldu yıllar, bitti gençliğim
Şefkatsiz gönülde bitmez hiçliğim
Sevgiyeydi oysa bütün açlığım
Gül değil dikeni tuttu dersiniz
Aldandım o sahte gülen yüzlere
Kanmışım asılsız bütün sözlere
Şimdi pişmanlığım kalan izlere
Sessizce kadere çattı dersiniz
Yârendir gözyaşım uzun geceye
Boyun eğdi sabrım onca acıya
Can nasıl dayansın dinmez sancıya
Çektikleri cana yetti dersiniz
Kederdir umudu hayalden çalan
Kullardır yaşamdan sevinci alan
Var mıdır dünyada huzuru bulan
Yavaşça tükendi bitti dersiniz
Kırgın bu gönlümün ahları ağır
Çığlığım yükselir vicdanlar sağır
Hadi durma ömrüm eceli çağır
Yaşamadan öldü gitti dersiniz
Hatice Olkuner
********ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALEMİ*******
------ANADOLU KÜLRÜREL DEĞERLERİMİZ YOK OLMAYA DEVAM EDİYOR------
----Anadolumuzun Tarihsel köklü medeniyeti, 1980 ler den sonra hızla dejenerasyona
uğradı. Özellikle Tekelci burjuvazinin Moda ve Filim sektörünü Ülke Sathına hızla yayıl-
masıyla genç nesilde kafaların karışmasına neden oldu. Televizyonlar da güzellik yarış-
malarının düzenlenmesi ve akabinde moda çılgınlığı Ar-edep, şeref-haysiyet ve bütün
ahlak-i değerleri rafa kaldırıldı.
----Anadolu örfü kültürel değerleri bir- bir çökmeye başladı. ilk önce moda rezaletine yenik
düştü. Gençlerimiz Maşrikten Mağribe doğru şuursuzca akın etmeye başladı. Ayrıca yanlış
Siyasal politikalar sonucunda doğudan-Batıya doğru adeta kavimler göç kervanı katarları
oluştu. Köy nüfusunun Şehirlere taşınma sonucunda Anadolu tarihsel köklü kültürümüz
oldukça derin yaralar almıştır. Gençlerimiz Metropol Şehirlerde bir sokak kültürüyle yetiş-
meye başlamıştır. Bu durum Baba ile oğul--Ana ile Kızı arasında mesafeler oluşturmuştur.
Tekelci Burjuvazi bu çarpıklığın adını Kuşak farkı koymuştur???
-----Artık yeni neslimiz Moda ve Filim sektörüne tamamen kayıtsız-şartsız teslim olmuştur.
Genç Kızlarımız, Mürşid-i Arif Kadınlara değil, Banu Alkan, Hülya Avşar ve Sibel Canlara
özenir olmuştur. Genç Erkeklerimiz Kadir İnanır, Tarık Akan, Yılmaz Güneylere özenir
olmuşlardır. Ekranlarda, ben Dünyanın en Gozal ve en Se..si kadınıyam çığırtkanlığı bir
virüs gibi yayılmaya başlamıştır. Sokak jargonu Meclis-i Ayan'a kadar ulaşır olmuştur...
-----Hepsinden vahimi, Tevhid-i Tedrisat'ın rayından çıkmasıyla başlamıştır. Okullarda
Kılık-Kıyafetin serbestliği eğitim ve öğretimde kuralsız ve mizansız neslin türemesine
yol açmıştır. Anadolu Aile birliği kökünden sarsmıştır. Anadolu kültürel değerlerinden
uzaklaşan yeni neslimiz şiddete meyilli kin, kibir ve nefret salgılar hale gelmiştir. Ve her
gün bu olumsuz ve umutsuz gelişmeler hızlanarak artmaktadır.
-----Mustafa Kemal Atatürk'ün çıkarmış olduğu TÜRK Medeni kanunu dumura uğradı.
İlkelerinden bazıları pasifize edildi. Andımız kaldırıldı. San ki görünmez bir güç adeta
Kutlu Cumhuriyetimizle dalga geçiyor. VE-VE-VE Zee kuşağı da kulaklarına küpe takıp,
baldır-buduna dövmeler yaptırıp, bar-pavyon geziniyor...Yaradan Ulusal Devletimize
zeval vermesin......VESSELAM.
-----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR-YARANLER********
-----Bu Devri Alem'de her türlü eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık
duyulabilinir...Ancak saygı, sevgi ve barıştan asla pişmanlık duyulmaz.....
-----Sevgi olmadan saygı, saygı olmadan sadakat, sadakat olmadan huzur
ve mutluluk olmaz, olamaz...Bütün bu olguların yaşamsal alanlarda payidar
olması için, müspet bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdanı hür ve irfani hür bir
nesil yetiştirilmesiyle sağlanabilir...
-----Ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, Toplumsal temayülün
menzili, Türk Ulusal Milletin barışa dayalı Anayasal haklarının korunup ve
kollanmasıyla hür medeniyete kavuşur. Buda Hak, Hukuk ve Adalet Miza-
nının adil bir şekilde çalışmasıyla mümkündür....VESSELAM.
---------BİR YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN--------
******EYVALLAH KARDEŞİM*****
Oldukça ilginç ve Felsefi derinliği olan düşündücü bir tespitte bulunmuşsunuz???
İNANIN Kİ, Ben bu tespitin neresindeyim? derinlemesine sorgulayıp ve düşüneceğim.
Bahtınız açık, mevcudiyetiniz daim olsun.....SAYGILAR.
*****EYY CEMAATİ MÜSLİMİN******
----Bütün Fikri-düşünceler arasında ki farklılıkları kabul etmek, Toplumsal ve
Kamusal alanlarda gerçek bir uyumun ve anlayışın kapılarını açar...
----Duygu ve düşünceler serbest olduğunda, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve
kültürel alanlarda serbest rekabetin sevgi ve barış içerisinde yaşamsal pay-
laşımlar hak-hukuk ve adalet mizanında sübuta erer.
----Her bireyin fikri-düşüncesine saygı göstermek Demokrasinin gereğidir...
----------OZAN ÇAKIROĞLU----------
------HAYAT KERVANI-----
Haddini Bilmeyen Ağalar-Beyler
Hakikat Yolunda, Rahmeti Neyler
Cahille Dost Olma, Sırrını Söyler
Ağyarın Dilinde, Söze Gelirsin.
.
Bu Devranın Ahengine Aldanma
Haramdan Uzak dur, narına yanma
Garip Gurebanın, Ahını Alma
Hakkın Divanında Köze Gelirsin.
.
Kimse Bu Dünya da Kalcı Değil
Nefsine Kul Olma, Mevlaya Eğil
Siyasi Akvama, Eyleme Meyil
Baharı Görmeden Güze Gelirsin.
.
Efkâr Tepesine, Vurulmaz Kazma
Rantiye Uğruna, Doğayı Bozma
Kavim-Kardeşini, derinden üzme
Meclis-i Akvam da, Göze gelirsin.
.
Çakıroğlu Yazdı, İşin Özünü
Hazana Çevirdi, Bahar-yazını
Yabana atmayın, onun sözünü
Eser deli poyraz, Toza gelirsin...
-----OZAN ÇAKIROĞLU----
-----TÜRK ULUSAL EDEBİYATIMIZ DA ŞİİR------
.----ŞİİR: Duygu ve düşüncelerin imgelerle uyumlu, ölçülü ve kurallı bir
şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan sözlü ya da yazılı edebi bir daldır.
-----Kafiyeli ve ölçülü şiirler, zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin
uyumlu ve ahenkli kullanılmasıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından
denk ve kendi başına bir bütünlük oluşturan yazılı ve sözlü edebi bir eserdir.
-----Serbest vezinle yazılan şiirler nesir gibi yan-yana değil de, alt-alta dizilmiş
şeklidir. Yazılırken ne kural ne de bir ölçü baz alınır. Hatta Şiir Başlığından da
bağımsız yazılabilir,. Yani tam anlamıyla hükümsüz ve kuralsız bir makale
türüdür. Bu tarz şiirleri genelde tembel Şairler tercih etmektedirler...VESSELAM.
----------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN----------
ASLINI BİLMEYEN BERHUDAR OLMAZ
.
Ahbap Pazarında, Karıştı Çarşı
Kankalar Çalıyor, Köroğlu Marşı
Üçüzler Birleşti, Kudrete Karşı
Dostluğu Bozana Ehtibar Olmaz.
.
Dostluklar sahteymiş, yarenlik bitmiş
Birinin Gönlüne, Ayrılık Düşmüş
Bilumum Sırları, Ağyara Satmış
Aslını Bilmezden, Vefakâr Olmaz.
.
Poyrazdan Estiler Haftalar-Aylar
Derinden bulandı, durulmaz çaylar
Kılıçlar Çekildi, Gerildi Yaylar
Ehilsiz Yoldaştan, Cefakâr olmaz.
.
Kin, Kibir Egoydu, Kavgaya Neden
Evvelden Niyetli, Ayrılıp Giden
Hangisi Peşinden, Ahuzar Eden
Kervandan ayrılan, menzile varmaz.
.
Çakıroğlu Sözü, Uzatma Yeter
Ocaksız bacada, duman mı tüter
Üçü de Pusatlı, Orduya Yeter
Bunlara dalaşan, berhudar olmaz...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
--------MEVLÂNÂ CELÂLLEDDİN RUMİ--------
-----Mevlâna 1207 yılında Afganistan'da Dünyaya geliyor. 1273 yılında Konya'da
ölüyor. Yaradan taksiratını af eylesin...Kendileri Fars tasavvufçu ve sufi bir şairdir.
Şiirlerinde çok nadir olarak Türkçeyi kullanmıştır...
-----Son zamanlar da, Antoloji sitelerinde şahsına ait olduğu sanılan, Şiirsel ve
deyimsel sözleri sık-sık güncellenmektedir. Mevlana'ya ait olduğu düşünülen özlü
ve bezeli sözler, Milattan önce yaşamış Hamurabi'ler döneminde de söylenilmiştir.
Antik Yunan Filozofu Sokrates'in bir çok Tez ve söylevlerin de bulabilirsiniz.
-----Dinler Tarihi ünlü Hocalarından Sayın Mikâil Bayram hoca yazılarında Mevlana
Celaleddin Rumi için bir Moğol ajanıdır demiştir. Ve dahası onun tuhaf ilişkiler içeri-
sinde olduğunu dile getirmiştir. Merak buyuran mevcudiyetler Mikâil Bayram hocanın
yazılarında bulabilirler...
-----Benim anlamadığım ve asla kabul edemediğim, Cumhuriyet döneminde yetişmiş
bunca Metafizik ve Materyalist Felsefecilerimiz vardır. Onlardan neden bahsedilmiyor.
Neden, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü ve irşadi sözleri güncellenmiyor???
-----Ayrıca Mevlana'nın sözlerini güncelleyen bir çok Şair ve yazarların, daha da Mürşid-i
Arif olduklarına gönülden inanmaktayım. Sonuç olarak o her gün paylaştığınız özlü ve
bezeli sözler olmasaydı SİZLER hangi söz ve deyimleri kullanacaktınız??? VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU YORGUN KALEMİNDEN---------
---Cehalete kin, kibir nefret eklenince, kaos-kargaşa kaçınılmazdır...
Nefisler terbiye edilmedikçe, onur-gurur, Şeref-haysiyet taşınılmazdır...
Hilafet Rüzgârı batıldan estikçe, hür medeniyet düşünülmezdir...