Şimdi bizler Hakkı kuşanıp yürüyelim diye Ekmek gibi bölüşelim diye sevgiyi Çiçek açsın altın kız avuçlarda Gözyaşlarımızı silip usulca Bir diriliş türküsü yazıyoruz Karanlıkları yara yara Milimce adımlarla ışıklı yollara…
Kalbin çatlağından sızsın tomurcuk, Bir çocuk gülüşüyle aydınlansın dünya, İnsan toprağa benzesin artık, Verimli, suskun ve yıkamaya hazır acıyı Aslı Birer
Elleri yoktu siz anlamazsınız ‘onlar çoktular, ben ise kalabalıktım.’ marttan sarkan bir sabahın ucuydu sanki her pencere bir kâğıt gibi yırtılmıştı içimizden geçen şehirler şehrin suçu büyüktü suç nereye gömülür şimdi kardeşini uykusunda kıskanırken ağlayınca bebek
düşerken uçurumlara değil, yastıklara çarpıyorduk ve kanamıyordu kimse, sadece susuyorduk Annesizliğin tam ortasında herkes annesine dönüyordu
büyümek dedikleri bir türlü olmuyordu içimizde Kırmızı ışıkta durmadan geçmek gibi ya da sokakta, yere düşen bir eldiveni hiç giymemiş gibi bırakmak.
Ne bileyim işte; büyümek dedikleri bir çocuğun susmayı öğrenmesiydi belki ya da sırasını beklemek, canı yanarken bile “iyiyim” diyebilmekti büyümek
ellerini unutmak sonra elini ilk tutanı da ve kimseye anlatamamak o gece çok üşüdüğünü.
Dere, karşıya geçmek için suyun akışını durdurmaz, ancak aptallar kader diye durmasını beklerler. Oysa kader aklın işlemesini hiç engellemez. Ömür geçer köprü kurmayı akllarına bile getirmezler. Sadece suyun akışına aşık olup ölmeyi beklerler. Kader dedikleri şeyleri bile yaşayamazlar. Çünkü hayat köprüyü geçenlerindir. Aslı Birer
Kelimeler çıplak ama rüzgar manifesto havasında esiyor. Öfkeli bir iç döküş ama sanki daha çok iç çöküş. Duyguyu filtresiz sunacakken, etik olarak sorunlu bir ötekileşmeyle köşeyi dönememiş. .
Ben iki elimi aynı anda kullanırken, herkes kendi karanlığında boğulur bir gün. Çünkü ışıkla meşgul olanın gölgesi başkasına düşmez.
Aslı Birer
Devrimler adil, haklı ve kutsal bir sebebe dayanmıyorsa ihanettir.
Aslı Birer
?si=Bk47-94UJQmE0L_U
Göç vakti palazlanır Gökkubbe
Simsiyah ve kapalı gişe bir gösteriye
İbretialemlik nefes nefese izle
Öğretisini sığırcığın kenetlenmeye
Aslı Birer
Şimdi bizler
Hakkı kuşanıp yürüyelim diye
Ekmek gibi bölüşelim diye sevgiyi
Çiçek açsın altın kız avuçlarda
Gözyaşlarımızı silip usulca
Bir diriliş türküsü yazıyoruz
Karanlıkları yara yara
Milimce adımlarla ışıklı yollara…
Aslı Birer
Kalbin çatlağından sızsın tomurcuk,
Bir çocuk gülüşüyle aydınlansın dünya,
İnsan toprağa benzesin artık,
Verimli, suskun ve yıkamaya hazır acıyı
Aslı Birer
Elleri yoktu siz anlamazsınız
‘onlar çoktular, ben ise kalabalıktım.’
marttan sarkan bir sabahın ucuydu sanki her pencere
bir kâğıt gibi yırtılmıştı içimizden geçen şehirler
şehrin suçu büyüktü
suç nereye gömülür şimdi
kardeşini uykusunda kıskanırken
ağlayınca bebek
düşerken uçurumlara değil,
yastıklara çarpıyorduk
ve kanamıyordu kimse, sadece susuyorduk
Annesizliğin tam ortasında
herkes annesine dönüyordu
büyümek dedikleri
bir türlü olmuyordu içimizde
Kırmızı ışıkta durmadan geçmek gibi
ya da sokakta, yere düşen bir eldiveni
hiç giymemiş gibi bırakmak.
Ne bileyim işte;
büyümek dedikleri
bir çocuğun susmayı öğrenmesiydi belki
ya da sırasını beklemek,
canı yanarken bile
“iyiyim” diyebilmekti büyümek
ellerini unutmak sonra
elini ilk tutanı da
ve kimseye anlatamamak
o gece çok üşüdüğünü.
Aslı Birer
Dere, karşıya geçmek için suyun akışını durdurmaz, ancak aptallar kader diye durmasını beklerler. Oysa kader aklın işlemesini hiç engellemez. Ömür geçer köprü kurmayı akllarına bile getirmezler. Sadece suyun akışına aşık olup ölmeyi beklerler. Kader dedikleri şeyleri bile yaşayamazlar. Çünkü hayat köprüyü geçenlerindir.
Aslı Birer
Zamanın içindeki durumumuz;
Bilinçli sınırlanmışlık sendromu…
Elbette bu durumların yer aldığı toplumsal analizleri konu alan yazılarımız da var.
Aslı Birer
Bilinçsiz özgürlük kurguları.
Bu başlığın altına neler neler sığar.
Kelimeler çıplak ama rüzgar manifesto havasında esiyor. Öfkeli bir iç döküş ama sanki daha çok iç çöküş. Duyguyu filtresiz sunacakken, etik olarak sorunlu bir ötekileşmeyle köşeyi dönememiş. .