Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ata Kızı
Ata Kızı

Sevemedim bir türlü, yaprağın ağacı terketmesini... Ata Kızı

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?15.01.2024 - 09:43

    Kahvaltı, yaşamak’n en güzel parçası.:)

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?14.01.2024 - 14:43

    ?si=UZ3QL3bgHXK4d5yr

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?13.01.2024 - 09:09

    Atatürk’ün yurtta sulh cihanda sulh ilkesi sadece bir slogan değildir. Koskoca bir hukuk kuralıdır.
    Bir gün gelecek düşman gibi gördüğünüz ve öldürdüğünüz Türk milletinin ve insanının dünyadaki tek dostunuz olduğunu anlayacaksınız ama vakit çok geç olacaktır çünkü o gün geldiğinde bir vatanınız olmayacak.

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?11.01.2024 - 19:19

    Tarih, iyi ya da kötü tarih olarak ayırt edilmez. Olduğu gibi belgelenir. Öyle olması gerekir. Yoksa sonraki nesillere tarih notlarını objektif tuttmaları gerektiğini nasıl açıklayacağız? Tarih notları yalandan mı ibaret olsun. Kötüyü göstermek ve tekrarına girmemek için tarih nesillere olduğu gibi aktarılır.

    Elmalarla armutları ayırt edersek bütünlüğün içinde seçim yapmak zor değildir.

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?11.01.2024 - 15:45

    Ve ilave etmek istiyorum ki tarih bizim tarihimiz ve sahip çıkmak devlet olarak bizim görevimiz. Eğer dinden imandan bahsedeceksek önce tarihimize saygı gösterelim sahip çıkalım. ( inancımız ne olursa olsun)

    “Tarihi ve dilidir bir ülkenin vitrini”

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?11.01.2024 - 15:39

    Bu güzel güne yakışacağını düşündüğüm şiir ve bilgileri aşağıda okurlara sunuyorum.

    Edebiyatımızın büyük şairlerinden Süleyman Nâbî, Sultan 4. Mehmet döneminde önemli devlet adamlarıyla birlikte hacca gider. Her Müslüman şair için hac ibadeti, olağan üstü bir olaydır; çünkü metafizik gerilime düşen şair, en yüksek estetik tecrübeyi edinmektedir.

    Hiç şüphesiz Nabi için Medine’ye gidip Hz. Peygamber’in kabr-i şeriflerini ziyaret , Mekke’de Kabe-i Muzzama’da tavaf etmek çok heyecan verici bir olaydır. Dolayısıyla hac kafilesinin Medine’ye yaklaştığı sırada şair Nabi’nin sözkonusu heyecanı doruk noktasına ulaşır.

    Kafile şafak vakti Medine-i Münevvere’ye girmektedir. Ravza-i Mutahhara’nın minarelerinden sabah ezanı okunmaktadır. Müezzin, ezanın ardından Türkçe bir kaside okumaya başlar.

    “Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu
    Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu”

    Nâbi ve hac kafilesinde bulunanlar, Mescid-i Nebi minarelerinden Türkçe şiir okunması karşısında hayrette kalırlar. Nâbî, dikkat eder, okunan kendi şiiridir. İşin ilginç yanı bu naat, Nâbi’nin o gece, yani birkaç saat önce yazdığı şiirdir.

    Namaz bitip Mescid-i Nebi’de yavaş yavaş cemaat dağılırken, Nâbi birkaç arkadaşıyla birlikte heyecan içinde müezzinlerin yanına varır. Müezzinlerden okudukları Türkçe naatın kimin olduğunu ve nerden öğrendiklerini sorarlar. Müezzinler, konunun kendileri için bir sır olduğunu düşünerek önce cevap vermek istemezler.

    Fakat Nâbi, ısrar eder, bu Türkçe naatı o gece kendisinin yazdığını belirtir. Bu kez de müezzinler heyecanlanır. “Senin ismin Nâbi mi?” diye sorarlar şaire...”Evet” cevabını alınca ellerine kapanırlar. Nabi de müezzinlerin boyunlarına sarılır tek tek.

    Müzzinler, Mescid-i Nebi minarelerinden Türkçe şiir okunması olayının açıklamasını şöyle yapar: “Bu gece Allah Rasulü rüyamızda bize, ‘Ümmetimden Nâbi isimli bir şair, beni ziyarete geliyor. Bu zat, bana karşı son derece büyük bir sevgi ile doludur. Bu aşkını ifade için şöyle bir naat yazmıştır. Siz, bu natı, bu sabah minarelerden onun buraya beni ziyarete gelişi şerefine okuyun.”

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?11.01.2024 - 15:36

    BÜYÜK ŞAİRİMİZ YUSUF NABİ

    Asıl adı Yusuf olan şair, onun “hiçlik-yokluk” anlamına gelen “Nâbi” mahlasını kullanarak, ki “Na” ve “Bi” kelimeleri Arapça ve Farsça’da “yok” anlamına gelmektedir, varlık kapısına ulaşmak ve lütufla muamele görmek için insanın önce “yokluk” elbisesini giymesi gerektiğini ifade etmiş olmaktadır.

    Nabi , 1642 yılında Urfa’da doğar.Urfa’nın tanınmış ailelerindendir. Iyi bir eğitim görmüştür. Arapça’yı ve Farsça’yı çok iyi bilir. Devrinde “ Sultanü’ş-Şuara “ diye anılmıştır.

    Tasavvuf terbiyesi de görmüş olan Peygamber âşığı Nâbî, altı Osmanlı padişahının hükümdarlığına tanıklık etmiş ve tüm bu padişahlar tarafından sevilip desteklenmiştir.

    Halep Valisi Baltacı Mehmet Paşa, sadrazam olunca Nâbi'yi yanına alır. Şair 1666 yılında 24 yaşındayken İstanbul'a gelir. Bu dönemlerde Nâbi Darphane Eminliği, Başmukabelecilik gibi görevlerde bulunur.

    Nâbi sadece iyi bir şair değil, çok güzel bir sese de sahiptir ve 'Seyid Nuh' mahlasıyla besteler yapmıştır.

    Eserlerinin büyük kısmını Halep'de kaleme alan Nâbî, toplumsal ve sosyal hayatı eleştiren, didaktik şiirler yazar. Eserlerinde Osmanlı'nın duraklama devrinde yönetim ve toplumun içerisine düştüğü dejenerasyona vurgu yaparak sert eleştiriler getirir.

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?11.01.2024 - 15:34

    NABİ’NİN NATI

    Nabi’nin ziyareti şerefine Hz.Peygamber’in (s.a.v.) mescidinde okuttuğu Türkçe şiirin dizelerinden gönülleri kanatlandırabiliyoruz artık:

    Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu
    Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu

    (Cenab-ı Hakk’ın nazargâhı ve O’nun sevgili peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın makamı ve beldesi olan bu yerde edebe riayetsizlikten sakın.)

    Felekte mâh-i nev Bâbü’s-selâm’ın sîne-çâkidir
    Bunun kandili Cevzâ matlâ-i nûr-i ziyâdır bu

    (Gökyüzünde hilâl, O’nun selâm kapısının yüreği yaralı âşığıdır. Semadaki Cevza(ikizler burcu)nın nur ve ışık kaynağı O’dur )

    Habîb-i kibriyâ’nın hâbgâhıdır fazilette
    Teveffuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâdır bu

    (Burası, Allah (cc)’ın sevgilisinin ebedî istirahatgâhının, türbesinin bulunduğu yerdir ve fazilet bakımından Cenâb-ı Hakk’ın arşının bile üstündedir.)

    Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâil
    Amâdan açtı muvcûdat çeşmin tûtiyâdır bu

    (Bu mübarek toprağın ziyasından yokluk karanlığı sona erdi. Varlık âlemi, körlük ve yokluktan gözünü onun sürmesiyle açtı.)

    Mürâât-i edeb şartıyla gir Nabî bu dergâha
    Metâf-i kudsiyândır bûse-gâh-ı enbiyâdır bu

    (Ey Nâbi, bu dergâha edep kurallarına uyarak gir. Zira; burası meleklerin etrafında pervane gibi döndüğü, peygamberlerin hürmetle öptüğü mübarek bir makamdır.)

    Nabi, sözkonusu iltifata, Peygamber Efendimiz’e duyduğu muhabbetten ve gösterdiği edepten dolayı nâil olmuştur. Hz.Mevlânâ’ya göre “edep, insanın bedenindeki ruhtur, enbiyâ ve evliyânın göz ve gönül nurudur, şeytanın katilidir, insanla hayvanı birbirinden ayıran en önemli vasıftır.” Erzurumlu İbrahim Hakkı, “Edep bir tâc imiş nûr-i Hüdâdan / Giy ol tâcı, emin ol her belâdan.” dizelerinde ne kadar haklıdır. Allah ve Rasulü’ne yükselen merdivenin basamakları, ancak edeple çıkılır..

    NABİ’NİN MEZARI ARTIK YOK..

    Edep timsali Nabi’nin biz evlatları oldukça edepten uzaklaşmış olmalıyız ki Nabi'nin Karacaahmet'teki mezarı artık yok; çünkü üzerine başkaları defnedilmiş ve mezar taşı bir kenara konulmuş. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Büyük şaire büyük bir ayıp.

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?11.01.2024 - 00:45

    Bu gece siyah güle benziyor, karanlık ama bir o kadar da eşsiz güzellikte,
    Kapanmasın seher yeli vursun kirpiklere
    İçinden geçen bir ben var.
    Aslı Birer

  • Kendinizi bir dörtlükle ifade edebilir misiniz?10.01.2024 - 12:44

    Belki de altın tokalardı kadının saçlarına ket vuran.

    Aslı Birer