Birine sirf seni düşündüğünde huzur ve umut verebiliyor musun? Huzur ve umut ol! Ezginin Günlüğü/Sevmek Kolay
?si=Xm-z-6_1okyhvMRe
Bir sıcak söz, bir demlik çay İşte sevmek bu kadar kolay Bastığımız toprak, gökyüzünde ay Al tut elimi, bu kadar kolay Göklere çıkmasak olmaz mı, olmaz mı? Yıldızları tutmasak? Dağları delmesek olmaz mı, olmaz mı? Mecnun gibi yanmasak? Bir sıcak söz, bir demlik çay İşte sevmek bu kadar kolay Bastığımız toprak, gökyüzünde ay Al tut elimi, bu kadar kolay Her mevsim bahar, ılık bi' rüzgâr Kapılsam gitsem, bu kadar kolay Samanlık seyran, gönlüm saray Al tut elimi, bu kadar kolay Göklere çıkmasak olmaz mı, olmaz mı? Yıldızları tutmasak? Dağları delmesek olmaz mı, olmaz mı? Mecnun gibi yanmasak? Bir sıcak söz, bir demlik çay İşte sevmek bu kadar kolay Bastığımız toprak, gökyüzünde ay Al tut elimi, bu kadar kolay Bir sıcak söz, bir demlik çay İşte sevmek bu kadar kolay Bastığımız toprak, gökyüzünde ay Al tut elimi, bu kadar kolay
“Bir daha dönmemek üzere gitmeler kurar, sonra koltukların yerlerini değiştirmekle yetinirsin.” yetinmeyip koltukların yerini değiştirirken aralarına da bir ebru tablosu asayim dedim.ebru sanatında iki yılımı geride bırakmışım... https://youtube.com/shorts/xYpM67XJjHk?si=4xujmEid3ogumoR2
TEŞEKKÜRLER HAYAT (Gracias a la vida) teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için iki göz verdin bana, her açtığımda onları kusursuzca ayırt edebiliyorum siyahı beyazdan, ve cennetin yıldızlı görüntüsünü, ve de kalabalıklar içerisinde sevdiğim adamı.
teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için bana ses ve harfleri verdin, ve onlarla haykırıp, düşünebildiğim kelimeler, anne, arkadaş,kardeş ve yanan ışık, bir de sevda, duygularıma yol gösteren.
teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için sesi verdin, bütün şiddetiyle hayatı içeren gece gündüz cırcırböceklerini ve kanaryaları kaydeden, çekiç seslerini, motorları, köpek havlamalarını, fırtınaları da, ve sevdiğimin yumuşak sesini de.
bir konu hakkında konuşmak o anlatılanı yaşadığın,uyguladigin anlamına gelmiyor. belki de olmasını istediğin için anlatıyorsundur ya da öyle olması gerektiği için. yani doğru olandan bahis açmak doğruları anlatmak yanlış yapmadığın, yanlışın içinde olmadigin anlamına gelmiyor.
benligimize hakim olan en güçlü duygu menfaat. bu güçlü hissin altında ezilmeyecek his, duygu, düşünce yoktur zannimca.
akif konuyu özetlemiş:
‘’aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde, vaad etmeseydi allah cenneti o’na bile etmezlerdi secde.’’ aşkına, ilgisine, sevgisine diye kelime değişikliği yaparak tekrar okuyabiliriz de.
‘’aldanma insanların aşkına, menfaatleri için gelirler meşke, vaad etmeseydi allah cenneti o’na bile etmezlerdi secde.’’ tüm insani ilişkiler menfaat üzerine imiş diye düşünürken, fuzuli'nin: aşk imiş her ne var âlemde ilm bir kıyl u kâl imiş ancak sözlerini
menfaat imiş her ne var âlemde aşk bir kıyl u kâl imiş ancak diye okudum :)
köyde iki katlı evini yeni tamamlayıp ancak bir kış oturabilen kadının, motorun altında can verdiğini haber aldığımda zeytin ağaçlarımiza bakıyordum. evini büyük özenle kimin için hazırladı? kapılarını pencerelerini...kim gelip oturacak bu binbir emeğe. zeytin ağaçlarıni da eşim büyük bir özveriyle babasıyla dikmiş. neredeyse tam anlamıyla meyvelerini yemek nasip olmadı ikisine de. sehirde haberim olmadan hazırlandı bu ağaçlar. birileri için hazırlıyoruz, emek harcıyoruz, özen gösteriyoruz. kendimize ait gibi sabrediyoruz, çabalıyoruz kıymetli zamanlarımızı harcıyoruz, gururla bakıp seyrediyoruz hayaller içinde ama farkında bile değiliz, sahibi bir başkası oluyor. bir başkası için ömür harcıyoruz kendi düşlerimizi bir başkası için kuruyoruz ve gelip öylece kuruluyorlar mekanlarımiza.
emeğin zayi oluşunu, harcanan zamanın çabanın boşa gidişini seyretmek de yaşamın yüzlerinden... abus,karanlık bir o kadar da kasvetli olsa da karşılaşmamak mümkün değil o suratla...
terasimda baktığım 5 senelik limon ağacım iki üç sene önce kurumaya başladığında annem köklemek gerektiğini söylemişti. kuruyan dalların yeşereceğine, kuruyan dalların meyveye durabileceğine imanım var. yeşilinin daha az kalan kısmına bakıp çoğalacağına, iyileşecegine dair umut ettim. üç seneye yakin bakımını yaptım. dün yine sularken beyaz küflerinin kalmadığını, kuruyan dallarının yesillenip çiçekler açtığını hatta iki katına ulaştığını seyrederken tüm süreci yine zihnimde geçirdim. emeğimin zayi olmamasını, umudumun çiçek açışını gördüm ya meyvesini de toplarım umarım.
Görmemiz için yolumuza çıkan işaretleri okuyup, anlayıp,idrak edip yolumuza rehberlik yapması dileğiyle...
Birine sirf seni düşündüğünde huzur ve umut verebiliyor musun? Huzur ve umut ol!
Ezginin Günlüğü/Sevmek Kolay
?si=Xm-z-6_1okyhvMRe
Bir sıcak söz, bir demlik çay
İşte sevmek bu kadar kolay
Bastığımız toprak, gökyüzünde ay
Al tut elimi, bu kadar kolay
Göklere çıkmasak olmaz mı, olmaz mı?
Yıldızları tutmasak?
Dağları delmesek olmaz mı, olmaz mı?
Mecnun gibi yanmasak?
Bir sıcak söz, bir demlik çay
İşte sevmek bu kadar kolay
Bastığımız toprak, gökyüzünde ay
Al tut elimi, bu kadar kolay
Her mevsim bahar, ılık bi' rüzgâr
Kapılsam gitsem, bu kadar kolay
Samanlık seyran, gönlüm saray
Al tut elimi, bu kadar kolay
Göklere çıkmasak olmaz mı, olmaz mı?
Yıldızları tutmasak?
Dağları delmesek olmaz mı, olmaz mı?
Mecnun gibi yanmasak?
Bir sıcak söz, bir demlik çay
İşte sevmek bu kadar kolay
Bastığımız toprak, gökyüzünde ay
Al tut elimi, bu kadar kolay
Bir sıcak söz, bir demlik çay
İşte sevmek bu kadar kolay
Bastığımız toprak, gökyüzünde ay
Al tut elimi, bu kadar kolay
“Bir daha dönmemek üzere gitmeler kurar, sonra koltukların yerlerini değiştirmekle yetinirsin.” yetinmeyip koltukların yerini değiştirirken aralarına da bir ebru tablosu asayim dedim.ebru sanatında iki yılımı geride bırakmışım...
https://youtube.com/shorts/xYpM67XJjHk?si=4xujmEid3ogumoR2
?si=Y4JcD3uIjX6khfmr
Gracias a la vida - Joan Baez e Mercedes Sosa
TEŞEKKÜRLER HAYAT
(Gracias a la vida)
teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için
iki göz verdin bana, her açtığımda onları
kusursuzca ayırt edebiliyorum siyahı beyazdan,
ve cennetin yıldızlı görüntüsünü,
ve de kalabalıklar içerisinde sevdiğim adamı.
teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için
bana ses ve harfleri verdin,
ve onlarla haykırıp, düşünebildiğim kelimeler,
anne, arkadaş,kardeş ve yanan ışık,
bir de sevda, duygularıma yol gösteren.
teşekkürler hayat, bütün verdiklerin için
sesi verdin, bütün şiddetiyle hayatı içeren
gece gündüz cırcırböceklerini ve kanaryaları kaydeden,
çekiç seslerini, motorları, köpek havlamalarını, fırtınaları da,
ve sevdiğimin yumuşak sesini de.
bir konu hakkında konuşmak o anlatılanı yaşadığın,uyguladigin anlamına gelmiyor. belki de olmasını istediğin için anlatıyorsundur ya da öyle olması gerektiği için.
yani doğru olandan bahis açmak doğruları anlatmak yanlış yapmadığın, yanlışın içinde olmadigin anlamına gelmiyor.
benligimize hakim olan en güçlü duygu menfaat. bu güçlü hissin altında ezilmeyecek his, duygu, düşünce yoktur zannimca.
akif konuyu özetlemiş:
‘’aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde, vaad etmeseydi allah cenneti o’na bile etmezlerdi secde.’’
aşkına, ilgisine, sevgisine diye kelime değişikliği yaparak tekrar okuyabiliriz de.
‘’aldanma insanların aşkına, menfaatleri için gelirler meşke, vaad etmeseydi allah cenneti o’na bile etmezlerdi secde.’’
tüm insani ilişkiler menfaat üzerine imiş diye düşünürken, fuzuli'nin:
aşk imiş her ne var âlemde
ilm bir kıyl u kâl imiş ancak
sözlerini
menfaat imiş her ne var âlemde
aşk bir kıyl u kâl imiş ancak diye okudum :)
köyde iki katlı evini yeni tamamlayıp ancak bir kış oturabilen kadının, motorun altında can verdiğini haber aldığımda zeytin ağaçlarımiza bakıyordum.
evini büyük özenle kimin için hazırladı? kapılarını pencerelerini...kim gelip oturacak bu binbir emeğe.
zeytin ağaçlarıni da eşim büyük bir özveriyle babasıyla dikmiş. neredeyse tam anlamıyla meyvelerini yemek nasip olmadı ikisine de. sehirde haberim olmadan hazırlandı bu ağaçlar.
birileri için hazırlıyoruz, emek harcıyoruz, özen gösteriyoruz. kendimize ait gibi sabrediyoruz, çabalıyoruz kıymetli zamanlarımızı harcıyoruz, gururla bakıp seyrediyoruz hayaller içinde ama farkında bile değiliz, sahibi bir başkası oluyor. bir başkası için ömür harcıyoruz kendi düşlerimizi bir başkası için kuruyoruz ve gelip öylece kuruluyorlar mekanlarımiza.
emeğin zayi oluşunu, harcanan zamanın çabanın boşa gidişini seyretmek de yaşamın yüzlerinden...
abus,karanlık bir o kadar da kasvetli olsa da karşılaşmamak mümkün değil o suratla...
terasimda baktığım 5 senelik limon ağacım iki üç sene önce kurumaya başladığında annem köklemek gerektiğini söylemişti.
kuruyan dalların yeşereceğine, kuruyan dalların meyveye durabileceğine imanım var. yeşilinin daha az kalan kısmına bakıp çoğalacağına, iyileşecegine dair umut ettim.
üç seneye yakin bakımını yaptım. dün yine sularken beyaz küflerinin kalmadığını, kuruyan dallarının yesillenip çiçekler açtığını hatta iki katına ulaştığını seyrederken tüm süreci yine zihnimde geçirdim.
emeğimin zayi olmamasını, umudumun çiçek açışını gördüm ya meyvesini de toplarım umarım.
yazılırsa, beyan edilirse mahiyeti anlaşılabilecek olandır. yoksa kim bilebilir enteresan olduğunu.