Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar Atılan ucuz safra selâmlar, merhabalar En temiz topraklara gül eksem mantar biter Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar Çamur evlât doğurur taş yürekli analar Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar Koşanlar, yarışanlar.. dehşet ötesi dehşet Akıl karaya vurdu, gırtlağı geçti vahşet.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım-saçak Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı Hisseler neden farklı, hak, hukuk neden ayrı? Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç Neşe-eğlence cinnet! .. Yatıp uyumak korkunç!
Güvenmek aldanmaktır.. ölçü-tartı izafî Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda Beş yüz göbek atarlar dakikalık oyunda İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da... Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım..
MÜZELİK ŞİİR
AKIL KARAYA VURDU
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selâmlar, merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlât doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar, yarışanlar.. dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu, gırtlağı geçti vahşet.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı, hak, hukuk neden ayrı?
Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet! .. Yatıp uyumak korkunç!
Güvenmek aldanmaktır.. ölçü-tartı izafî
Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî
Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Beş yüz göbek atarlar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da...
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım..
ABDURRAHİM KARAKOÇ
24.7.1991
(Akıl Karaya Vurdu)
Geçmişe dair güzellikleri unutmamalı..
Güzel paylaşım Elif'im teşekkür ederim..
Sevgilerimle
Okudum Aslı hanım.
Yüreğinize sağlık.
Sevgilerimle
Siyah da beyazın zıttıdır ama yanına en çok o yakışır..
O, benim denizimin en güzel kıyısı.
Hayat bazı şeyleri kafana vura vura. Bazı şeyleri de kalbini kıra kıra öğretir...
Gençlik yaşlılığı beklemekte geçiyor, yaşlılık gençliğe hasretle. Kimsenin şimdi için zamanı kalmamış.
Uçurumlardan bırakmak kendimi, uçsuz bucaksız denizlere atlamak isterdim. Ama içimde sen varsın… Ya sana bir şey olursa?
Cevabı sende ;)
Allah sahibine bağışlasın canım.
Yakındır senin teklifte hayırlısıyla.