YENİ YILA MEKTUP. İnsanın derdi ne kadar büyük olursa, gülüşü de o kadar sıcak olurmuş... O dert güzelleştirirmiş yüreğini. Öyle derler, bizim buralarda... O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür, biçilir bilmem ben... Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlarım ki derdi çok. Anlarım ki güzelleşmiş derdiyle...” Derdini derman bilenleri, derdim bana derman imiş diyenleri, derdiyle güzelleşebilenleri anlatmış Neşet Ertaş bu cümlelerinde... Belki kışın ortasındaki bu acayip bahar havası, kim bilir belki de bazen hakikatten yoran hayat kavgası bugünlerde beni de bir tuhaf yaptı... Pencereden içeri süzülen kış meltemiyle coşuyorum bir anda... Erkenden batan güneşin ardındansa kederleniyorum bir çocuk gibi manasız... Gel gitler oluyor yüreğimde anlamsız ve bir anda bilmediğim diyarlardan gelen bir sevdalı bulutun getirdiği hüzün yağmurları yağıyor üzerime apansız... Yolun yarısını ne zaman geçtim inanın hatırlamıyorum... Ama eğer takvimler yalan söylemiyorsa, ellilerimin ortasına doğru yol alıyorum... Çok da umursamam aslında zamanı... Kıymetlendirmeye gayret ederim içinde bulunduğum anı... Hani öyle tefekkür eden, derinlere dalıp giden bir meşrebim de yoktur pek... Belki yılın son günlerinden, ömürden bir senenin daha eksilmesindendir bu hal, kim bilir... Geriye dönüp baktığımda ne mutlu ki büyük pişmanlıklarım, keşkelerim yok... Belki kayda değer, kıymetli bir şey de yapmadım şu hayatta... Ama en azından bana her yeni adımımda “yapma, yapamazsın” diyenleri de hiç umursamadım... Ne yaptıysam, biraz da onların inadına, onları yenmek için yaptım... İyi ki de yapmışım... Che’nin dediği gibi “Belki hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiç bir şey de beni yolumdan edemedi...” Biten bir yılın sonunda, yeni gelen yılın ve yaşın hazırlığında bir acayip haldeyim velhasıl... Geleceğe dair sözler vermem, veremem kendime... Çünkü tutamam, biliyorum... Hayat sen ne büyük mucizesin; seni her halinle çok seviyorum...
Beni boş ver. Konu ben değilim ki. Hiçbir zaman da olmadım. Asıl sen kimsin? Senin heyecanların neler, tutkuların neler, hayallerin neler? Şu hayatta başın sıkıştığında ilk kimi ararsın? Seni karşılıksız seven insan kimdir, ne bok yersen ye seni bağrına basacak insan kimdir? Eğer böyle biri varsa bu akşam onu ara, halini hatrını sor bu vesileyle. Yoksa sen de bir gün benim gibi yapayalnız kaldığında ufacık bir şey danışmak için bile arayacak kimseyi bulamazsın. Bu sözlerimi harcanmış yıllarımın manifestosu olarak kabul edebilirsin. Çünkü büyük bir tecrübeyle konuşuyorum, tecrübe ıstıraptır güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim. İstersen sonra yine araşalım, daha 64 dakika bedava konuşma hakkım var çünkü.
.. "Hayat hep bir ağlatıp bir güldürdü bizi.Ağlarken önce bekledik gözyaşlarımız silinsin,olmadı.Kendi gözyaşımızı kendimiz silmeye alıştık.Sonra daha çok ağladık,bu sefer gözyaşlarımız silinsin diye değil,biri gelip ağrıyan yanımızı sımsıkı sarsın diye bekledik,yine olmadı.Ya bir şeyler tersti ya da olması gereken buydu .Hayat başka türlü nasıl ögretebilirdi ki güçlü olmayı ?İnsan yara aldığında kanayan yerini temizlesin ,sevsin,sarsın,merhem olsun istiyor.Ama bilmiyor ki insanın en iyi ilacı yine kendisidir.Kimse kimsenin yarasına kendisi kadar merhametli davranamaz.Insanın en güvenli limanı kendisidir." .. Önce olmaz dediklerin olur. Sonra gitmez dediklerin gider. En son da ölmez demeye korktukların ölür. Her biri omuzlarındaki yerini aldığında ne zaman pes edeceğini merak eden bir düşmandan farksızdırlar. Bu; hayatın, gücünü sınama şeklidir.
.. Sana mahsun bakan bir çift göz getirdim. Acıyı tarif etmeye yeltendigim sözler. Ne olursa olsun her zaman yanında hissedecegin cesur bir yürek... Hayatının tam bagrına bıraktım onları gör, hisset, sahip çık diye. Sana bir avuç gökyüzü hediye ettim kalbimin derinliklerinden. Hayatının en degerli anlamı olsun... Sevginin varlıgını iliklerinde hisset diye ruhumun bir köşesinden kopup gelen şefkati,karanlıklar aydınlıgını bogmasın diye yüregimden bir parça mutlulugu, getirip vicdanının huzuruna bıraktım. Dilersen sevgiye boyun egip iyi insan olmanın onurunu yaşa dilersen de reddet fakat bil istedim iyiler kaybetmez kaybedilir...
.. İnsan bazen çok sevdiklerinin de bir gün gidebileceğini düşünemiyor. Sonsuza kadar yanında olacaklarını düşünüp düşebileceği en büyük yanılgıya düşüyor..
"Hayat hep bir ağlatıp bir güldürdü bizi.Ağlarken önce bekledik gözyaşlarımız silinsin,olmadı.Kendi gözyaşımızı kendimiz silmeye alıştık.Sonra daha çok ağladık,bu sefer gözyaşlarımız silinsin diye değil,biri gelip ağrıyan yanımızı sımsıkı sarsın diye bekledik,yine olmadı.Ya bir şeyler tersti ya da olması gereken buydu .Hayat başka türlü nasıl ögretebilirdi ki güçlü olmayı ?İnsan yara aldığında kanayan yerini temizlesin ,sevsin,sarsın,merhem olsun istiyor.Ama bilmiyor ki insanın en iyi ilacı yine kendisidir.Kimse kimsenin yarasına kendisi kadar merhametli davranamaz.Insanın en güvenli limanı kendisidir."
dillendiremediğim kelimelerimi duyabilir misin
okuyabilir misin gözlerimdeki satırları
oysa ne çok göresim var sesini
ne çok..
canın sağolsun..
YENİ YILA MEKTUP.
İnsanın derdi ne kadar büyük olursa, gülüşü de o kadar sıcak olurmuş...
O dert güzelleştirirmiş yüreğini. Öyle derler, bizim buralarda...
O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür, biçilir bilmem ben...
Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlarım ki derdi çok.
Anlarım ki güzelleşmiş derdiyle...” Derdini derman bilenleri, derdim bana derman imiş diyenleri, derdiyle güzelleşebilenleri anlatmış Neşet Ertaş bu cümlelerinde...
Belki kışın ortasındaki bu acayip bahar havası, kim bilir belki de bazen hakikatten yoran hayat kavgası bugünlerde beni de bir tuhaf yaptı...
Pencereden içeri süzülen kış meltemiyle coşuyorum bir anda... Erkenden batan güneşin ardındansa kederleniyorum bir çocuk gibi manasız...
Gel gitler oluyor yüreğimde anlamsız ve bir anda bilmediğim diyarlardan gelen bir sevdalı bulutun getirdiği hüzün yağmurları yağıyor üzerime apansız...
Yolun yarısını ne zaman geçtim
inanın hatırlamıyorum...
Ama eğer takvimler yalan söylemiyorsa, ellilerimin ortasına doğru yol alıyorum...
Çok da umursamam aslında zamanı...
Kıymetlendirmeye gayret ederim içinde bulunduğum anı...
Hani öyle tefekkür eden, derinlere dalıp giden bir meşrebim de yoktur pek...
Belki yılın son günlerinden, ömürden bir senenin daha eksilmesindendir bu hal, kim bilir...
Geriye dönüp baktığımda ne mutlu ki büyük pişmanlıklarım, keşkelerim yok...
Belki kayda değer, kıymetli bir şey de yapmadım şu hayatta...
Ama en azından bana her yeni adımımda “yapma, yapamazsın” diyenleri de hiç umursamadım... Ne yaptıysam, biraz da onların inadına, onları yenmek için yaptım... İyi ki de yapmışım...
Che’nin dediği gibi “Belki hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiç bir şey de beni yolumdan edemedi...”
Biten bir yılın sonunda, yeni gelen yılın ve yaşın hazırlığında bir acayip haldeyim velhasıl...
Geleceğe dair sözler vermem, veremem kendime... Çünkü tutamam, biliyorum...
Hayat sen ne büyük mucizesin; seni her halinle çok seviyorum...
Mesafe insanın aklında başlar amenna, lakin özlem insanın ciğerlerinden başlıyor anlıyor musun ?..
La Tahzen
Acıyormu kalbin, çok mu acıyor
Hiç acımasaydı ya
Demek ki dokunan var kalbine
ki senden ümit kesilmedi..
La Tahzen
Kederden, umutsuzluktan
Yarılıyorsa göğsünün kafesi
Gönül toprağın
Taştan arındırılıyor demektir..
La Tahzen
Başın yerde
Ellerin böğründeyse çaresizlikten
Bir büyük teselli kapısının önündesin demektir
Asi boynunu eğmeden geçemezsin o kapıdan..
La Tahzen
Karlar yağıyorsa güvendiğin dağlara
Yarının çiçekli ovaları içindir
Sökülüyorsan böyle içinden yaprak dökmek misali
Bahar gelsin diyedir..
La Tahzen
O senden ümidini kesmedi ki
Sen kendinden kesesin..
acılar hatıralaşınca güzelleşir..
c.meriç
..
Beni boş ver. Konu ben değilim ki. Hiçbir zaman da olmadım. Asıl sen kimsin? Senin heyecanların neler, tutkuların neler, hayallerin neler? Şu hayatta başın sıkıştığında ilk kimi ararsın? Seni karşılıksız seven insan kimdir, ne bok yersen ye seni bağrına basacak insan kimdir? Eğer böyle biri varsa bu akşam onu ara, halini hatrını sor bu vesileyle. Yoksa sen de bir gün benim gibi yapayalnız kaldığında ufacık bir şey danışmak için bile arayacak kimseyi bulamazsın. Bu sözlerimi harcanmış yıllarımın manifestosu olarak kabul edebilirsin. Çünkü büyük bir tecrübeyle konuşuyorum, tecrübe ıstıraptır güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim. İstersen sonra yine araşalım, daha 64 dakika bedava konuşma hakkım var çünkü.
Emrah Serbes / Erken Kaybedenler
..
"Hayat hep bir ağlatıp bir güldürdü bizi.Ağlarken önce bekledik gözyaşlarımız silinsin,olmadı.Kendi gözyaşımızı kendimiz silmeye alıştık.Sonra daha çok ağladık,bu sefer gözyaşlarımız silinsin diye değil,biri gelip ağrıyan yanımızı sımsıkı sarsın diye bekledik,yine olmadı.Ya bir şeyler tersti ya da olması gereken buydu .Hayat başka türlü nasıl ögretebilirdi ki güçlü olmayı ?İnsan yara aldığında kanayan yerini temizlesin ,sevsin,sarsın,merhem olsun istiyor.Ama bilmiyor ki insanın en iyi ilacı yine kendisidir.Kimse kimsenin yarasına kendisi kadar merhametli davranamaz.Insanın en güvenli limanı kendisidir."
..
Önce olmaz dediklerin olur. Sonra gitmez dediklerin gider. En son da ölmez demeye korktukların ölür.
Her biri omuzlarındaki yerini aldığında ne zaman pes edeceğini merak eden bir düşmandan farksızdırlar.
Bu; hayatın, gücünü sınama şeklidir.
..
Sana mahsun bakan bir çift göz getirdim.
Acıyı tarif etmeye yeltendigim sözler.
Ne olursa olsun her zaman yanında hissedecegin cesur bir yürek...
Hayatının tam bagrına bıraktım onları gör, hisset, sahip çık diye.
Sana bir avuç gökyüzü hediye ettim kalbimin derinliklerinden.
Hayatının en degerli anlamı olsun...
Sevginin varlıgını iliklerinde hisset diye ruhumun bir köşesinden kopup gelen şefkati,karanlıklar aydınlıgını bogmasın diye yüregimden bir parça mutlulugu, getirip vicdanının huzuruna bıraktım.
Dilersen sevgiye boyun egip iyi insan olmanın onurunu yaşa dilersen de reddet fakat bil istedim iyiler kaybetmez kaybedilir...
..
İnsan bazen çok sevdiklerinin de bir gün gidebileceğini düşünemiyor.
Sonsuza kadar yanında olacaklarını düşünüp düşebileceği en büyük yanılgıya düşüyor..
Seda Eroğlu / iyiler kaybetmez, kaybedilir
Toprak kokusu..
sensiz ben
üzümsüz şarap gibi
pirinçsiz sütlaç gibi
rakısız balık gibi..
-eksik-
"Hayat hep bir ağlatıp bir güldürdü bizi.Ağlarken önce bekledik gözyaşlarımız silinsin,olmadı.Kendi gözyaşımızı kendimiz silmeye alıştık.Sonra daha çok ağladık,bu sefer gözyaşlarımız silinsin diye değil,biri gelip ağrıyan yanımızı sımsıkı sarsın diye bekledik,yine olmadı.Ya bir şeyler tersti ya da olması gereken buydu .Hayat başka türlü nasıl ögretebilirdi ki güçlü olmayı ?İnsan yara aldığında kanayan yerini temizlesin ,sevsin,sarsın,merhem olsun istiyor.Ama bilmiyor ki insanın en iyi ilacı yine kendisidir.Kimse kimsenin yarasına kendisi kadar merhametli davranamaz.Insanın en güvenli limanı kendisidir."
yalnızlığım..
ben senin yuvan değilim
git bul anneni..