Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken, duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık. Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. ŞÜKRÜ ERBAŞ
daha ne olsun, mutsuzluğun kıyısında yaşamak bu. buhur yakarak, tütsü koklayarak ve üstüne çiğ düşmüş, sis çökmüş günlerin anısına hürmeten yazarak Şirâze. kudüm ve ney, hüzün ve mey âhengiyle...
Ben Ölürsem ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar ne bir aşk zerafeti ne bir hayal tabiri.. küçücük ömrüm hep rüzgar gülleri kokacak ! bir sinek cenazesinden dönmüşüm de sanki ağzim burnum kanyak denizden yeni çikartmışlar yağmurun ölüsünü mevsimlerden napalm günlerden ilkbahar hummalı sabrımın glayöllü dağ köyleri sana hasret şakımak mı yakışacak çok arayacak çocukluğum esas sırrını benim yüzüm bir kedi amipidir ben ölürsem o kendiliğinden çoğalacak ! ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar ne bir buz yorgunluğu ne bir sinema perdesi yırtık.. küçücük kabrim bir çocuk kalbi gibi haylaz olacak ! KÜÇÜK İSKENDER
Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları bir harfin başlattığı yangın ile söndür beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım öyle mahzun ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi,
ne kapanan kapılar,
ne yıldız kayması gecede,
ne ceplerde tren tarifesi,
ne de turna katarı gökte. İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini,
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken,
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar, sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
ŞÜKRÜ ERBAŞ
Işın Karaca yorumuyla.. Güzel söylemiş
daha ne olsun, mutsuzluğun kıyısında yaşamak bu. buhur yakarak, tütsü koklayarak ve üstüne çiğ düşmüş, sis çökmüş günlerin anısına hürmeten yazarak Şirâze. kudüm ve ney, hüzün ve mey âhengiyle...
mumun heybeti değildir
karanlığın krallığını yıkan
içindeki fitilin ömrüdür
aydınlığı yüce kılan...
M.Ş.
Yaman adamdı bu dilenci. İnsanların işten dönerken ucuza huzur satın aldıklarını biliyordu.
Yusuf Atılgan - Aylak Adam
SALLA GİTSİN DİYOR
Ben Ölürsem
ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
ne bir aşk zerafeti
ne bir hayal tabiri.. küçücük ömrüm
hep rüzgar gülleri kokacak ! bir sinek cenazesinden dönmüşüm de sanki
ağzim burnum kanyak
denizden yeni çikartmışlar yağmurun ölüsünü
mevsimlerden napalm günlerden ilkbahar hummalı sabrımın glayöllü dağ köyleri
sana hasret şakımak mı yakışacak
çok arayacak çocukluğum esas sırrını
benim yüzüm bir kedi amipidir
ben ölürsem o kendiliğinden çoğalacak ! ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar
ne bir buz yorgunluğu
ne bir sinema perdesi yırtık.. küçücük kabrim bir çocuk kalbi gibi haylaz olacak !
KÜÇÜK İSKENDER
Mevsimi aşka çağıran kuşların nerede senin / güze el değdirmeyen ellerin nerede?
Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir.
Kendini bilen insan yardımın insanlardan gelmeyeceğini de bilir.
İ.Ö. (şair haklı)
Bir Eflatun Ölüm
kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki
sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
Behçet Aysan
Sen ol küçük bir kıvrımdan, bir heceden
aşk için bir vaha değil aşka otağ yaratan
sen ol zihnimde yüzen dağınık şarkıları
bir harfin başlattığı yangın ile söndür
beni bir ses sahibi kıl, kefarete hazırım
öyle mahzun
ki hüzün ciltlerinde adına rastlanmasın.
İ. Ö.