Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • serbest kürsü17.12.2022 - 19:16

    maria puder
    siz beni cok yanlis anlamissiniz...
    sozum sizleredegildi:))

  • serbest kürsü17.12.2022 - 18:38

    cok nadiren ugradigim kursuye bugun bir bakayim dedim. iki konu munazarasi dikkatimi cekti. biri siir ve siir elestirileri uzerine. digeri de ulke gundemimize dair son mevzu. guzel konular oldugu icin bu corbaya bir tutam tuz katmak geldi icimden...

    ilki; siir ve siir elestirileri konusunda soylemek istedigim seyler sunlardir. arkadaslar siir o kadar buyuk bir sanattir ki butun sanatlar ona cikar, o butun sanatlardan cikar. zemini dar hacmi genistir. bir kitap dolusu mevzuyu bir kac satirla anlatabilmektir. dolayli dolaysiz, direkt endirekt, hafif agir vs. icinde duygu dusunce varsayim dialog haber barindiran ve bunlari kist bir sekilde aktarmayi gerektiren, yazarken sancilar yaratan, okuyucuyu alip goturmesi amac edinilen, soz sanatlari kullanilan, bilgi birikim aktarilan ucsuz bucaksiz deniz derya. bu deniz deryada batan mi dersin cikan mi dersin gecen mi dersin dalan mi dersin sairler var... bana kalirsa dalmak gerek, daldiktan sonra batip cikmak veya gecmek onemli degil.

    siir elestirilerine gelince; obkadar cok yazilacak sey var ki... hepsini yazmak mumkun gorunmuyor bu telefon tuslariyla. oncrlikle yorum ve elestiriler nasil olmali tartismalarina mahal vermek istemiyorum ve sadece dusuncelerimi atarmak istiyorum. siirvyazmak kadar onemli bir konunun cok basitlestirildigi bu tur zeminlerde genellikle yapilan ama yapilmamasi gereken bir kac durum var. biri ve en belirgini ahbap cavus iliskilerinde kaynamak. birbirlerinin siirlerine gidip begenmek ovmek borc oder gibi one cikarmak. siirin tek bir tanimi yok ve tanimi da kisinin kendi dimaginda olan kadariyla oldugu icin bizler ancak iyi siir kotu siir eksik siir fazla siir diye ayrim yapabiliriz. ve bunu da tum gercekligiyle yapamazsak siire ve saire zarar vermis oluruz. digerbbir yapilmamasi gereken sey siire surekli tek bir pencereden bakmak ve sahsi bakis acilariyla degerlendirmek. ornek verecek olursa bir amcamiz var burda surekli din perspektifinden bakarak yorumlar yaziyor siirlere ve kopyela yapistir teknigini cok kullaniyor yorumlarinda. butun siirlerin didaktik olmasi gerektigi anlayisiyla yapilan bu yorumlar bilgi saglayici olabilir ama siire katki saglamaz. dedik ya siir cok buyuk bir sanattir ve didaktik siir siir cesnilerinden sadece bir tanesidir. b8r diger yapilmamasi gereken de siire ugrayip tek bir kelime ile yorumlamak " guzel" , " harika" gibi... oysa ne siirin ne de ssirin buna ihtiyaci yoktur.

    gelelim ulke gundemimize. uzun uzadiya birseyler soylemenin gereksizligiyle.

    ' bu sarkilar guzel guzelnolmasina da, nakaratlar sıktı arkadas ' tamam hepimiz ahmagiz ve kabul ettik ahmakligimizi... cektirip gidin.

  • Bir bukle şiir bırak16.12.2022 - 12:59

    Acının Başkenti

    Gözlerinin eğrisi dolanıyor yüreğimi,
    Bir raks, bir dinginlik çemberi,
    Zamanın aylası, gece beşiği ve güvenli,
    Ve eğer hiçbir şey kalmadıysa aklımda yaşadığımdan
    Gözlerinin her zaman görmediğindendir beni.

    Yaprakları günün ve pembe şarabın köpüğü,
    Rüzgarın sazları, kokulu gülücükler
    Işık dünyasını saran kanatlar,
    Gökyüzü ve deniz yüklü gemiler,
    Gürültü avcıları ve renk kaynakları.

    Tanların kuluçka yatağından doğan kokular
    Yıldızların samanı üzerinde yatan
    Saflığa bağımlı gün gibi tıpkı
    Dünyada bağımlıdır senin tertemiz gözlerine
    Ve akar bütün kanım bakışlarında senin.

    Paul Eluard

  • Bir bukle şiir bırak14.12.2022 - 13:30

    Birikmiş Kirlerle Konuşmalar

    İki istasyon arası
    Kırmızıyı seriyorum sözcüklerin altına
    Acıkıyorum okudukça
    Kabar ey iştahım
    Benden uzaklaştıkça güdülen boşlukta
    Kalbimi doyuracaksın
    "Doymak"
    Tenin uyuştuğu ruhun uyandığı denklem
    Değişkenin kuvveti
    Okşanmanın şiddetini belirler
    Kendimi şiire vuracağım muhakkak
    Ateşli başlıkların sofrasını kaşıklayan yüreğin
    Süreğen hikayesidir bu

    Yaşamak deyince
    Göğsümde sesler çoğalır
    Ben sese susarım
    Duyarım
    Nuh çağırınca
    Sele kapılan ağızlara dolan hüsranı
    Kızildeniz'de
    Sığınmanın/boğulmanın zıtlığını
    Değişen kabukla
    Çürüyen kalıp aralığında
    Yüzünü tufana dönen bir hayat
    Ve yanıltan dönüşteki hazinelerin hiçliği
    Çağırmamış beni adımla
    İnsan sessizlikten korkar
    Kendi konuşamadığı zaman

    Ey hayat veren ve öldüren
    Ölüm hangi dünyanın özgürlüğü
    Cesaretimi kırbaçlamak için soruyorum
    Kafamızda
    Çelik yeleklerle girdiğimiz o büyük savaşlarda
    Cinnet geçirmesin cesaretimiz

    Kendini doğuran acı
    Kendini imha et
    Kutsadıkların
    Kitaplarda kalan iadesiz alıntılardır
    Kahramanlıklar
    Bir kostümden ibaret
    Bir biçilme meselesi
    Damarlarımıza aşılanan muştular
    Hangi dogmanın ninnisi

    Söz dinlemek
    Ölümcül bir deyimmiş



    Bahçe Ee

  • Bir bukle şiir bırak09.12.2022 - 08:50

    ***Sütre ve İnşirah**


    dehşeti gör
    ve
    yeryüzünü siyaha boyayan şehveti

    kasıklarında karanlık patlamalar
    kozmik bağırtılar
    var oluşa bağlı ağrılar
    var olduğunu zannedenlerin

    şiiri kirleten
    aşkı iğfal edip
    apıştan dünya seyredenlerin
    kulak tırmalayan
    ruh karartan
    çığlıklarını duy

    sen
    bir yeryüzü imgesisin artık
    ey
    loşluğuna sabahlar
    sepia eylüller sunduğum hayat
    içimde debelenen dehşeti gör

    ey
    kulaklarından tutup
    dizime yatırdığım yanılış
    aykırı kuramların
    beynime yaptığı basınç
    gör beni
    tenden öte
    candan ziyade
    gör

    bir hazanı
    bir yağmurla
    bir bulutu
    bir kuşla
    değiştir

    bir yangıyı
    bir şehvetten koru

    beni koru
    kara ruhların
    kararmış hiçliğinden
    gecemi esirge
    ve eksik kılma üzerimden
    kuş seslerini

    aşk
    bir tanımdır
    gözlerimin yatağında
    bir kasırga
    bir deprem
    bir okşayış olarak
    aynı zamanda

    geçirgen zıtlığımdan koru beni
    sarsak bilgiçliğimden

    kağıdı kutsayarak
    kalemi
    bir yaraya direnmek
    bir ilenci gidermek savaşında
    silah görerek
    yazıyorum
    yaz dediğini
    yazgının

    beni gör
    ey ruhumu
    saman kağıtların pürüzlerinde konuklayan aşk
    beni gör
    ve beni koru
    seni şehvet sanmaktan

    korkumu gider
    korkunçluğumu sütrele
    cinayetimi sakla
    ve
    ört beni hatice
    dağları ört üstüme
    cehlimin üzerine kapat
    geceyi ve gökyüzünü

    inşirâh ol bana
    kalbimi aç
    göğsümü aralayarak
    karart beni
    ört beni ne olur
    kalbimin vahyi geldi
    az önce

    OKUdum
    anladım
    ağladım ve korkuyorum
    ört beni

    anlayışımı gizle
    süz beni
    evrenin bilgisinden
    geceden ve hayaletlerden

    sez beni
    alemden
    ayetten
    şiirden

    ...

    onsekizmartikibinon



    Şükrü Özmen

  • Bir bukle şiir bırak28.11.2022 - 16:26

    Mahreçsiz Neşide


    Bir mektubun sonuna eklenmiş
    veda cümlesiydi sözlerin ;

    g i t t i m . .

    Ölü kelebekleri avucumda saklayıp
    düş yanığı hayallerimi heybemde toplayıp
    sanki düşmanımdan öç alır gibi . .

    Giderken anladım
    mürekkebi bitmiş bir kalemin
    başka kağıtlara dökülemeyeceğini..

    Hiçbir yere aşina değil kalemim
    ne boş sayfalardaki arı beyazlığa
    ne de silinmişlerdeki griliğe . .
    hangi kağıda gitsem ,
    yaralarım kavlıyor

    Şimdi
    tamam olmaya çalışırken
    mısralarını yitiren uzun bir şiir gibiyim..

    Mürekkep yerine kan damlıyor satırlara. .
    harflere kefeni giydirdim,
    yüklendim cenneti sırtıma
    cehenneme yürür gibiyim . .

    Ey kalemim ,
    telaşında öl !
    Süzdür mürekkebini ..
    Dönme bir daha bitmiş şiirlerine..

    Yazacak yerin yok !


    Vera Erendiz

  • Bir bukle şiir bırak18.11.2022 - 09:49

    Gözlerindeki Asal Sayı Ölüsü


    Kimsenin en büyük sayısı yok.
    Herkes kendi sonsuzuna recâ!

    Doğal sayı
    Tamsayı
    Reel sayı

    Bir sayıdan diğerine
    uçuşup dursun formülüm.
    Nasıl da yoksulum
    eşitsizlikleri onaran gözlerinin karşısında!

    Asal sayıyım!

    Tehir edilmiş takvimlerin
    lirik akıntısına sığındığımdan beri
    pusulam yok artık benim.
    Sayıların kalbime hükmeden
    işlemleriyle seni sevdim.

    Çünkü Sen aşk isen
    kalansız bölünebiliyorumdur Sana!

    İki...
    Neden ölü numarası yapıyor bana?

    Çift sayılar tünedi ışığıma
    bölünmek geçmiyor aklımın ucundan.
    Hiç gitmedim senden uzağa,
    mutlak değer oldum varlığına.
    Yine de
    çırpınan bir sayının eksildikten sonra
    eşitliğe fırlattığı o mahzun bakış gibi
    baktım ardından...

    Üç boyuta sığamıyorum;
    bölünmüş bir aşkın
    integralini alıp duruyorum.
    Orijinden bakarken gözlerine
    durmadan merkezim kayıyor
    teğet geçiyorum ellerine.

    Yardım edin bana!
    Bir vektör geçiyor yüreğimden;
    sen yine de
    boyutlarını içime ekmeye devam et,
    ben trigonometriyi oyalarım
    sonra aşk eksenine aldırırsın beni de...

    Ayrıldığımızda hangi buharlaşan ruhtuk
    iyi hatırla!
    Kaç bilinmeyenli denklemin içindeyiz şimdi?
    Bir tek bölme işlemini bağışlama!

    Üç...
    Senden sonra bir zaman belirtmedi.

    Israrla ikiye bölüp durdum uykularımı,
    akrebi çarparak yelkovana.
    Gittin
    ki tüm gece elimde permütasyon hesabı.
    Bir irrasyonel sayıya döndüm,
    gizleyerek doğallığını
    dudaklarımın çözüm kümesine.

    Evrensel kümeye sığdım da
    yokluğunun sonsuzluğuna sığamadım.
    Kalbimden bir yığın yazgı çıkarıyorum
    ekleyerek görüntü kümemize.
    Bir tek çıkarma işlemini bağışlama!

    Beş...
    Cevabı sen ol diye tüm şıkları kodladım.
    Kitapçık sende optik bende kaldı.

    Bir avuç standart sapma yaşadıklarımız;
    sargılı bilinmeyenim eşitsizliğe çarpa çarpa
    devirli ondalıklı sayılar büyüyor şuramda.
    Güya
    köklü sayıların sabrıyla bakacaktın bana.

    Olmadı!
    Çarpanlarına ayırdığım saçların da
    döndü sırtını bana.
    Topuğu kırılmış artılar
    şimdi eksilen avuçlarımda.
    Bir tek toplama işlemini bağışlama!

    Yedi...
    Sesimdeki en hüzün sayı.

    Sen eksilirken,
    yokluğun dünyada yedi kıta.
    Gökkuşağı yedi renk.
    Veda çölünü gezip durdum da
    Sen bahçemde yediveren gül.
    Sayı asal olur
    başka şeyler de anlatırım sana.

    Bilmedin...
    Yokluğun
    tüm işlemlere parantez açıyor
    değer bulmadığım ikslere.
    Sen hangi işlemle vardın karşıya.
    Bir tek çarpma işlemi bağışlama!

    Şimdi
    aramızda sonsuzluğa akıp giden
    ipince bir sayı doğrusu...

    Kümeme düşen senden
    daha vahim bir sayı
    geçmedi denklemimden.
    Özür borçluyum
    bölündükçe kalbi acıyan her sayıya.

    Yine de sendeyim her işlemde.
    Sonsuzun bitişini gördüm gidişinde.
    Unut sayıları...
    Bir tek kendini bağışlama!


    Veysel Toprak

  • Bir bukle şiir bırak17.11.2022 - 13:32

    Hayzeran'ın Uğultusu


    uzanırım sesinin çocuksu buğusuna.
    bir şarkı kımıl kımıl, ruhumun sularında.
    bir cennet kokar rüzgar,
    tütsünelir mevsimler.
    miske bulanır dünya,
    seni her duyduğumda.
    o an bir yağmur başlar,
    bir yağmur uzaklardan.
    yıkanır hüzünlerim, bengisu kuyusunda...

    vezne çeksem hasreti, anlatsam insanlara.
    yağmurlardan seni ben, sabahlara damıtsam.
    ve kazısam adını en derin duvarlara.
    sınırların ardından ellerine uzansam...

    birgün elbet bitecek, bu yaşamak kâbusu.
    sular da anlar artık, insanlar yalan söyler.
    ecelden biraz önce, vuslat gelseydi keşke.
    yoksa neyi sarar ki, âh yitik ellerimiz.
    özü cahil sulara hayzeran ne anlatır.
    ne söyleşir semayla aşkın derin kuyusu...

    uzanırım kitabın en kutsal kelâmına.
    bir esrik temmuz başlar,
    sonsuzluğun namına.
    zeytinlerle söyleşir, siyah giyinmiş kadın.
    günahkâr gözlerime aşktan cemreler damlar.
    şefkatle bakar sokak, şefkatle bakar işte
    kedi, köpek, ne varsa, hepsi de acır bana.
    nasıl unutayım ki, bağbozan o mevsimi.
    ne sözle anlatılır, ne de şiire sığar...

    madem gemiler yandı, düne veda edeyim.
    denizlerim çekilsin, çekilsin kuyulara.
    hayzeran dileğine, içli amin çekeyim.
    çöllerdir asıl mekân en ulvi sevdalara...

    Hasan Tan

  • Bir bukle şiir bırak16.11.2022 - 11:53

    Sesin Yağmur


    Sesin
    Denize açılan sokakları ömrümün.
    Arnavut kaldırımlarında bahar kokusu.
    Hanımeli, portakal çiçeği, ıhlamur...
    Yürürken akşam gün batımına
    Üstüm başım çiçek tozu...
    İçimde renklerden düğün.

    Sesin
    Bir çiğ tanesi hüznüme düşen.
    Rüzgarına kapıldığım turkuaz bir su...

    Bilirim,
    Her mevsim aynı yağmaz saçlara.
    Ayışığı her gece aynı damlamaz.
    Insan aynı hisle aynı yerinden
    Defalarca birleşip ayrılamaz.
    Zaman ki,
    Küflü çerçevesinde
    İnkisârına akarken malihulyanın
    Bilirim...kayıp gider resimler
    Mutlak gider sevilenler...sevenler...
    İcinde arındığımız asi nehirler
    Kirler!
    Yelesindeki hurriyet yılkı atlarının
    Gider
    Azameti dağların
    Asaleti insanın.
    Yasamak... gider...

    Bir tek sesin kalır bende geriye
    Mevsimsiz bir titreyisle Sevgili!
    Sol yanımı hissederim.
    Ebabiller uyanır.
    Annesiz yanıma bir siir düşer.
    Kaybolur sükutu çocukluğumun
    Metruk düşlerimde gövdem doğrulur...

    Bir tek sesin Sevgili...

    Sesin ki
    Y a ğ m u r !
    Hatırlatır kalbime:
    "Bir damlada bir çavlan nasıl var olur?"

    Esra Tabur

  • Bir bukle şiir bırak11.11.2022 - 15:47

    BEBEKLERİN ULUSU YOK

    İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
    Bebeklerin ulusu yok
    Başlarını tutuşları aynı
    Bakarken gözlerinde aynı merak
    Ağlarken aynı seslerinin tonu

    Bebekler çiçeği insanlığımızın
    Güllerin en hası,en goncası
    Sarışın bir ışık parçası kimi
    Kimi kapkara üzüm tanesi
    Babalar,çıkarmayın onları akıldan
    Analar,koruyun bebeklerinizi
    Susturun,susturun söyletmeyin,
    Savaştan,yıkımdan söz ederse biri.

    Bırakalım sevdayla büyüsünler
    Serpilip gelişsinler fidan gibi
    Senin,benim,hiç kimsenin değil
    Bütün bir yer yüzünündür onlar
    Bütün insanlığın gözbebeği

    İlk kez yurdumdan uzakta yaşadım bu duyguyu
    Bebeklerin ulusu yok
    Bebekler çiçeği insanlığımızın
    Ve geleceğimizin biricik umudu.

    ATAOL BEHRAMOĞLU