4 kişilik bir keşif uçağı birgün karadenizde bir mezarlığa düşer. Lazlar 80 ceset çıkartırlar. Ölü sayısının artmasından endişe duyduklarını söylerler.
televizyon dizisi. Uğur yücel'in oyunculuk dersleri verdiği dizi olarakta tarifi yapılabilir.Bir bölümünde olağan şüphelilerdeki tema işlenmişti.Yücelin çocuğu kaçırılır. O'da bana acı çektirdiniz. İsterseniz kafasına kurşunu ben sıkarım kızımın, ama buraya anlaşmaya gelmedim, kan dökmeye geldim, kafamda 77 türlü tilki dolaşıyor, şu anda elimi midene sokup bağarsaklarını dışarıya çıkartabilirim, burda, herkesin önünde, ama bekliyeceğim, hepinizi temizliyeceğim der. Olağan şüphelilerde kayser sose evini basıp karısına tecavüz eden macar mafyasını çocuklarını, karısını öldürdükten sonra yok etmeye başlıyordu. Sanırım replikler buradan esinlenilmiş.
metalci bir adam varmış; bende bugün öğrenmiştim, adam bir konserinde tam 12 saat gitar çalmaktan parmaklarının ucu kanamış ve 4 tırnağı düşmüş, gitarın tellerinide kopartmış, son teli de kopardıktan sonra bütün metalcilerin içine edeyim diyerek sanat hayatına noktayı koymuş. Metal müzik camiasının hırçın delikanlısıymış, rap ile rackı :) kıyaslarken açılmıştı mevzu.Adını gene unuttum metalcinin :)
İnsanlarda öyle bir kör tecessüs vardır ki,onunla çok zanman düşüncelerini belirsiz yollardan götürürler; bunuda bir şeye varacaklarını umduklarından değil sadece aradıklarının orada bulunup bulunmadığını görmek için yaparlar; böylece bu hareketlerinde, tıpkıu bir hazine keşfetmek için çılgın bir hırsla yanıp tutuşan,bunun içinde bir yolcu acaba tesadüfen bir şey bırakmış olmasın diye yollar boyunca at koşturan bir adama benzerler.Hemen bütün kimyacılar,geometricilerin büyük bir kısmı ve birçok filozoflar işte böyle çalışırlar:doğrusu böyle rasgele giderken bazen iyi bir talih ile herhangi bir hakikat üzerine düşebileceklerini inkar etmiyorum; bununla beraber bunun, onların daha becerikli olduklarını tanımam için bir sebep olduğunu sanmıyorum,sadece daha talihlidirler diyebilirim.Halbuki, hiçbir sebep ile hakikati metotsuz aramaktansa hiç aramamak daha hayırlıdır: zira,şüphesiz, böyle düzensiz araştırmalar ile belirsiz düşünceler tabiat ışığını karartır,düşünceyi körletir; ve böylece karanlıklar içinde yürümeye alışanların gözlerinin keskinliği o kadar AZALIRKİ; SONUNDA GÜNEŞ IŞIĞINA DAYANAMAZ OLURLAR; TECRUBE DE BUNU GÖSTERİYOR; ÇÜNKÜ; VAKİTLERİNİ ASLA KİTAPLARDA BULUNAN İLİMLERİ ÖĞRENMEYE VERMEMEMİŞ OLANLARIN KARŞILAŞTIKLARI ŞEYLE ÜZERİNDE,BÜTÜN ÖMÜRLERİNİ okullarda GEÇİRMİŞ OLANLARDAN DAHA ÇOK SAĞLAM VE KESİN HÜKÜM İÇİNDE OLDUKLARI ÇOKÇA GÖRÜLÜR.Şimdi ben met oddan şaşmaz ve kolay kurallar kastediyorum, öyle ki onların dediklerini tamamı ile yerine getirenler, hiçbir zaman yanlışı doğru yerine almayacak ve boş emeklerle kendilerini yormayacak, azar azar ilimlerini artırarak bilebildiklerini bütün şeylerin doğru bilgisine ulaştıracaklardır. O halde burada iki noktayı göz önünde tutmak gerekir, asla yanlış bilgiyi doğru bilgi yerine almamak, doğru bilgiyi diğer yanlış olan her bilgiden ayıkmak.
İki doğru arasındaki fark bir açıya isabet eder. Doğrular çoğalır ise açıların sayısıda çoğalır.Tabii bu doğruların sayısı artar ise oluşacak açı sayısında da artış gözlenecektir.Doğruların bir açı oluşturması için farklı yönlere ilerlemeleri gerekir, böyle olması gerekir ki birbirlerini bir noktada yakalayıp kesebilsinler, işte bu noktadan itibaren açılar oluşur, her doğru kendine göre doğrudur, onun açısından bakarsak bizde o dorunun gerçekten doğru olduğunu görürüz, vay be harbidende doğruymuş deriz.
Ahmet Kutsi Kecer..
4 kişilik bir keşif uçağı birgün karadenizde bir mezarlığa düşer. Lazlar 80 ceset çıkartırlar. Ölü sayısının artmasından endişe duyduklarını söylerler.
televizyon dizisi. Uğur yücel'in oyunculuk dersleri verdiği dizi olarakta tarifi yapılabilir.Bir bölümünde olağan şüphelilerdeki tema işlenmişti.Yücelin çocuğu kaçırılır. O'da bana acı çektirdiniz. İsterseniz kafasına kurşunu ben sıkarım kızımın, ama buraya anlaşmaya gelmedim, kan dökmeye geldim, kafamda 77 türlü tilki dolaşıyor, şu anda elimi midene sokup bağarsaklarını dışarıya çıkartabilirim, burda, herkesin önünde, ama bekliyeceğim, hepinizi temizliyeceğim der. Olağan şüphelilerde kayser sose evini basıp karısına tecavüz eden macar mafyasını çocuklarını, karısını öldürdükten sonra yok etmeye başlıyordu. Sanırım replikler buradan esinlenilmiş.
Dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar :)
metalci bir adam varmış; bende bugün öğrenmiştim, adam bir konserinde tam 12 saat gitar çalmaktan parmaklarının ucu kanamış ve 4 tırnağı düşmüş, gitarın tellerinide kopartmış, son teli de kopardıktan sonra bütün metalcilerin içine edeyim diyerek sanat hayatına noktayı koymuş. Metal müzik camiasının hırçın delikanlısıymış, rap ile rackı :) kıyaslarken açılmıştı mevzu.Adını gene unuttum metalcinin :)
Ustanın biri yokmuş, ikinci dönemede bişey kalmamış :)
Ustanın biri varmış ikinci dönem düzeltmiş :)
Kanguru; başka ne olabilir ki, bi usta eklediğine göre silginin ana vatanı olabilir belki ama ben pek emin değilim :)
İnsanlarda öyle bir kör tecessüs vardır ki,onunla çok zanman düşüncelerini belirsiz yollardan götürürler; bunuda bir şeye varacaklarını umduklarından değil sadece aradıklarının orada bulunup bulunmadığını görmek için yaparlar; böylece bu hareketlerinde, tıpkıu bir hazine keşfetmek için çılgın bir hırsla yanıp tutuşan,bunun içinde bir yolcu acaba tesadüfen bir şey bırakmış olmasın diye yollar boyunca at koşturan bir adama benzerler.Hemen bütün kimyacılar,geometricilerin büyük bir kısmı ve birçok filozoflar işte böyle çalışırlar:doğrusu böyle rasgele giderken bazen iyi bir talih ile herhangi bir hakikat üzerine düşebileceklerini inkar etmiyorum; bununla beraber bunun, onların daha becerikli olduklarını tanımam için bir sebep olduğunu sanmıyorum,sadece daha talihlidirler diyebilirim.Halbuki, hiçbir sebep ile hakikati metotsuz aramaktansa hiç aramamak daha hayırlıdır: zira,şüphesiz, böyle düzensiz araştırmalar ile belirsiz düşünceler tabiat ışığını karartır,düşünceyi körletir; ve böylece karanlıklar içinde yürümeye alışanların gözlerinin keskinliği o kadar AZALIRKİ; SONUNDA GÜNEŞ IŞIĞINA DAYANAMAZ OLURLAR; TECRUBE DE BUNU GÖSTERİYOR; ÇÜNKÜ; VAKİTLERİNİ ASLA KİTAPLARDA BULUNAN İLİMLERİ ÖĞRENMEYE VERMEMEMİŞ OLANLARIN KARŞILAŞTIKLARI ŞEYLE ÜZERİNDE,BÜTÜN ÖMÜRLERİNİ okullarda GEÇİRMİŞ OLANLARDAN DAHA ÇOK SAĞLAM VE KESİN HÜKÜM İÇİNDE OLDUKLARI ÇOKÇA GÖRÜLÜR.Şimdi ben met oddan şaşmaz ve kolay kurallar kastediyorum, öyle ki onların dediklerini tamamı ile yerine getirenler, hiçbir zaman yanlışı doğru yerine almayacak ve boş emeklerle kendilerini yormayacak, azar azar ilimlerini artırarak bilebildiklerini bütün şeylerin doğru bilgisine ulaştıracaklardır.
O halde burada iki noktayı göz önünde tutmak gerekir, asla yanlış bilgiyi doğru bilgi yerine almamak, doğru bilgiyi diğer yanlış olan her bilgiden ayıkmak.
İki doğru arasındaki fark bir açıya isabet eder. Doğrular çoğalır ise açıların sayısıda çoğalır.Tabii bu doğruların sayısı artar ise oluşacak açı sayısında da artış gözlenecektir.Doğruların bir açı oluşturması için farklı yönlere ilerlemeleri gerekir, böyle olması gerekir ki birbirlerini bir noktada yakalayıp kesebilsinler, işte bu noktadan itibaren açılar oluşur, her doğru kendine göre doğrudur, onun açısından bakarsak bizde o dorunun gerçekten doğru olduğunu görürüz, vay be harbidende doğruymuş deriz.