şehirleri sadece bina yığınlarından ibaret mi sanırız..? var onların da kendilerine göre ruhları, duyguları.. şehirlerdir kii maziyi, müstakbel an-ları ve geleceği yaşatır bize. Kahire’nin avazında göz yaşı dökerken, Cordoba’da gemileri yakar, Bağdat’da gül kokusundan mest olur, Bursa’da hüzün ve sevinci aynı anda yaşar... yürürüz tarihin ayak izlerinde yeniden, İstanbul’un asaletinde..
Gıcık ya da sempatik olmak.. kime göre / neye göre? Boş ver diyip kaale almamak mümkün, klavyenin buna itirazı yok.. Her şeyi anlamlandırmamalı belki de. hem gardımızı almaya da gerek yok.. Konuşmayı henüz sökememiş çocuk gibi ağzı laf dolu olsa da iyidir iyii.. kafadengidir, kibar ve naziktir her dem. :))) Amaa bu hali bile tek ayak üstünde durmak cezasını kaldırmayacak :)))
ne dediysen öyledir bildik… ne söylediysen doğrudur dedik. mükemmel olmanın kolaylığını sana bırakıp, biz sıradanlığın zorluğunu seçtik :) zamansızlık senin, mekansızlık bizim olsun dedik :)
Dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz. Öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak… Ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar. Ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen..
şuraya sürekli konuşmak ve sürekli görmek istediğimiz birisini çizelim :P işte şimdi tanır oldum seni, mor karanfil.. aferin aslına rücû ettin işte, yakıştı vesselam :) yarım kalan , eksik , belirsiz düşüncelerin ortasında hep gülümseten hoş bir esinti, derin duyguların özlemli birikimi... aslolan, ‘’hare hare bakışı ‘’ resmedebilmektir belki :)
hele de hocası..
insanın içine ‘fitne’ düşüren cinsten :))
şehirleri sadece bina yığınlarından ibaret mi sanırız..?
var onların da kendilerine göre ruhları, duyguları..
şehirlerdir kii maziyi, müstakbel an-ları ve geleceği yaşatır bize.
Kahire’nin avazında göz yaşı dökerken, Cordoba’da gemileri yakar, Bağdat’da gül kokusundan mest olur, Bursa’da hüzün ve sevinci aynı anda yaşar...
yürürüz tarihin ayak izlerinde yeniden, İstanbul’un asaletinde..
Gıcık ya da sempatik olmak.. kime göre / neye göre?
Boş ver diyip kaale almamak mümkün, klavyenin buna itirazı yok..
Her şeyi anlamlandırmamalı belki de. hem gardımızı almaya da gerek yok..
Konuşmayı henüz sökememiş çocuk gibi ağzı laf dolu olsa da iyidir iyii..
kafadengidir, kibar ve naziktir her dem. :)))
Amaa bu hali bile tek ayak üstünde durmak cezasını kaldırmayacak :)))
insanın, özgürlüğünü ‘tam manasıyla’ kullanabildiği tek konudur belki…
‘’o köşe '' sakini.. şeeyy bir süredir kendisinden haber alamadım da…
hissediliyor yokluğuu :)
ne dediysen öyledir bildik…
ne söylediysen doğrudur dedik.
mükemmel olmanın kolaylığını sana bırakıp, biz sıradanlığın zorluğunu seçtik :)
zamansızlık senin,
mekansızlık bizim olsun dedik :)
Dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz.
Öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak…
Ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar.
Ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen..
bazen hiç kimse, bazen de hepsi :)
şuraya sürekli konuşmak ve sürekli görmek istediğimiz birisini çizelim :P
işte şimdi tanır oldum seni, mor karanfil.. aferin aslına rücû ettin işte, yakıştı vesselam :)
yarım kalan , eksik , belirsiz düşüncelerin ortasında hep gülümseten hoş bir esinti, derin duyguların özlemli birikimi...
aslolan, ‘’hare hare bakışı ‘’ resmedebilmektir belki :)
?yoksulları değil, zenginleri doyuramadığımız için 'fakirlik' var..