Bir gün genç bir adam, büyük düşünür Aristo'ya gider yalvarır; "Lütfen, Aristo, bana bildiğin her şeyi öğret." der. "Bildiğin her şeyi, ama her şeyi bilmek istiyorum!" "İsteğini düşüneceğim. Ama önce birlikte nehre doğru böyle yürüyelim, ne dersin?" der Aristo. Genç adam nehre doğru Aristo'yla birlikte yürür. Nehre vardıklarında Aristo eğilip yerden bir taş alır, suya bırakır ve genç adama taşı sudan çıkarmasını söyler. Genç adam taşı çıkarmak üzere eğilince Aristo onu ensesinden kavrayıp kafasını suya sokar ve genç adam canhıraş bir halde kollarını sallayana dek öylece tutar. Genç adam nefes alabilmek için debelenip durur. Aristo, genç adamın bu numaradan kendine bir ders çıkarmış olacağına kanaat getirdiğinde kafasını sudan çıkarır. Nihayet tekrar konuşabilecek hale gelince şaşkınlık ve öfkeyle sorar genç adam: "Neden yaptın bunu? Az kalsın boğuluyordum!" Aristo yanıtlar: "Sana bildiğim her şeyi öğreteceğim. Ama öğreteceklerimi öğrenmek için, öğreteceklerime fena halde ihtiyaç duyman lazım. Yaşamak için nefes almaya duyduğun kadar gereksinim duymuyorsun, öğreneceklerinin sana bir faydası olmaz."
HİSSETMEK mutlu olmayı bilmek mutlu olmak değildir. mutluluğu her kes tarif edebilir ama mutlu olmak çok ayrı bi şey. 25 yıl sigara içtim ve sigara içmek deliliktir dedim. ve yine içtim sigara içmemem gerektiğini bildiğim halde yine içtim. sigaranın ne olduğunu ne kadar zararlı olduğunu her kez biliyor. sağlığa ne kadar zararlı olduğunu her kez söylüyor en çokta içenler söylüyor ama yine de içiyor. işte bilmek yetmiyor, yine de içiyoruz işte o zaman akılda kim oluyormuş diyesim geliyor. şöyle bi bilgi vereyim size bi kahramanlık hikayesini yanınızda anlatırlar dinlersiniz öğrenir bilirsiniz yada okuyarak bilirsiniz. yada o kahramanlığı izler gözlerinizle görüp şahit olursunuz ve yine o kahramanlık hikayesine bilirsiniz. ama makbul olan ve değişimimin anahtarı hissetmektir. o kahraman siz olur o kahramanlığı siz yaparsınız o kahramanın hissettiklerini siz hissedersiniz. sigarayı içmemeyi hissedersiniz. işte en makbul olan budur en geçerli olan da bu yoldur.(tasavvuf ta da da makbul olan yol budur) mutlu olursunuz mutluluğu hissedersiniz iliklerinize kadar mutlu olursunuz işte bu hikayenizin kahramanı olmak. bilmek yetmez mutluluğu hissedip mutlu olmalı insan hissetmek gerekli. ve hissedilen kadar müthiş bir güç yoktur ve bilmek yetmez bulmak gerekli, bulmak yetmez olmak gerekli.
kütle ve hızın çarpımı momentumu veriyor . kişilerin sıfatlarını kütle, sözlerini de hız gibi düşünürüm hep. sıfat ve etkili sözlerin çarpımı toplumsan momentumdur toplumdaki etkisidir. sözün etkilli olabilmesi için söyleyenin de sıfatlarının da güçlü olmasına bağlıdır. bugün pekerin konuşmalarının etkili olmasının sebebi de budur. pekerin sıfatları ve sözleri toplumsal etkisi çok fazla yani momentumu çok fazla. sıfatlarımızın ve sözlerimizin çarpımı toplumsal momentumumuzu verir. ne kadar etkiliysek veya etkisizsek bu mekanizma belirler momentumumuzu.
bu sözler kirli şehvet duygusu tarafından sarfedilmiş. ikna etmek vicdanın sesini kısmak için söylemiş sözler olduğunu düşünüyorum.aşkla falan ilgiside yok
bu dünyada kim zevki sefa içinde yaşıyorsa ölümden en çok onlar korkarlar. çünkü: her şey zıddıyla var olmuştur. bir şey ne kadar güzelse (örneğin hayat) onun terk olunması da o kadar çok acı verir.
biz insanlar yediğimiz hayvanların bedenlerini çalıp hayatlarını ellerinden alıyoruz ve haram değil , ama bi insan başka bi insanın ufacık değersiz bile olsa malını izni olmadan alırsa hırsızlık ve haram. bence bu insanlığın da dinlerinde iki yüzlülüğü ........
“Sevgi;
İlahi bir sırdır..!
Her zata, layık olduğu kadarıyla verilir..!
İ. Arabi
Bir gün genç bir adam, büyük düşünür Aristo'ya gider yalvarır; "Lütfen, Aristo, bana bildiğin her şeyi öğret." der. "Bildiğin her şeyi, ama her şeyi bilmek istiyorum!" "İsteğini düşüneceğim. Ama önce birlikte nehre doğru böyle yürüyelim, ne dersin?" der Aristo. Genç adam nehre doğru Aristo'yla birlikte yürür. Nehre vardıklarında Aristo eğilip yerden bir taş alır, suya bırakır ve genç adama taşı sudan çıkarmasını söyler. Genç adam taşı çıkarmak üzere eğilince Aristo onu ensesinden kavrayıp kafasını suya sokar ve genç adam canhıraş bir halde kollarını sallayana dek öylece tutar. Genç adam nefes alabilmek için debelenip durur. Aristo, genç adamın bu numaradan kendine bir ders çıkarmış olacağına kanaat getirdiğinde kafasını sudan çıkarır. Nihayet tekrar konuşabilecek hale gelince şaşkınlık ve öfkeyle sorar genç adam: "Neden yaptın bunu? Az kalsın boğuluyordum!"
Aristo yanıtlar: "Sana bildiğim her şeyi öğreteceğim. Ama öğreteceklerimi öğrenmek için, öğreteceklerime fena halde ihtiyaç duyman lazım. Yaşamak için nefes almaya duyduğun kadar gereksinim duymuyorsun, öğreneceklerinin sana bir faydası olmaz."
bütün dünyanın iklimini değiştirebilecek ve kuzey avrupayı yaşanmaz hale getirebilecek potansiyele sahip keşfedilmeyi bekliyor.
HİSSETMEK
mutlu olmayı bilmek mutlu olmak değildir. mutluluğu her kes
tarif edebilir ama mutlu olmak çok ayrı bi şey.
25 yıl sigara içtim ve sigara içmek deliliktir dedim. ve yine içtim sigara içmemem gerektiğini bildiğim halde yine içtim. sigaranın ne olduğunu ne kadar zararlı olduğunu her kez biliyor. sağlığa ne kadar zararlı olduğunu her kez söylüyor en çokta içenler söylüyor ama yine de içiyor. işte bilmek yetmiyor, yine de içiyoruz işte o zaman akılda kim oluyormuş diyesim geliyor.
şöyle bi bilgi vereyim size
bi kahramanlık hikayesini yanınızda anlatırlar dinlersiniz öğrenir bilirsiniz yada okuyarak bilirsiniz.
yada o kahramanlığı izler gözlerinizle görüp şahit olursunuz ve yine o kahramanlık hikayesine bilirsiniz.
ama makbul olan ve değişimimin anahtarı hissetmektir. o kahraman siz olur o kahramanlığı siz yaparsınız o kahramanın hissettiklerini siz hissedersiniz.
sigarayı içmemeyi hissedersiniz. işte en makbul olan budur en geçerli olan da bu yoldur.(tasavvuf ta da da makbul olan yol budur)
mutlu olursunuz mutluluğu hissedersiniz iliklerinize kadar mutlu olursunuz işte bu hikayenizin kahramanı olmak. bilmek yetmez mutluluğu hissedip mutlu olmalı insan hissetmek gerekli. ve hissedilen kadar müthiş bir güç yoktur ve bilmek yetmez bulmak gerekli, bulmak yetmez olmak gerekli.
kütle ve hızın çarpımı momentumu veriyor . kişilerin sıfatlarını kütle, sözlerini de hız gibi düşünürüm hep. sıfat ve etkili sözlerin çarpımı toplumsan momentumdur toplumdaki etkisidir. sözün etkilli olabilmesi için söyleyenin de sıfatlarının da güçlü olmasına bağlıdır. bugün pekerin konuşmalarının etkili olmasının sebebi de budur. pekerin sıfatları ve sözleri toplumsal etkisi çok fazla yani momentumu çok fazla.
sıfatlarımızın ve sözlerimizin çarpımı toplumsal momentumumuzu verir. ne kadar etkiliysek veya etkisizsek bu mekanizma belirler momentumumuzu.
istek kendi kendini var eder. her şey ilahi huzura meyleder.
bir_
bu sözler kirli şehvet duygusu tarafından sarfedilmiş. ikna etmek vicdanın sesini kısmak için söylemiş sözler olduğunu düşünüyorum.aşkla falan ilgiside yok
allah tanrı yada yaratıcı: sevgi gibi bi şey ama sevgi değil .
bu dünyada kim zevki sefa içinde yaşıyorsa ölümden en çok onlar korkarlar.
çünkü: her şey zıddıyla var olmuştur. bir şey ne kadar güzelse (örneğin hayat) onun terk olunması da o kadar çok acı verir.
biz insanlar yediğimiz hayvanların bedenlerini çalıp hayatlarını ellerinden alıyoruz ve haram değil , ama bi insan başka bi insanın ufacık değersiz bile olsa malını izni olmadan alırsa hırsızlık ve haram. bence bu insanlığın da dinlerinde iki yüzlülüğü ........