Mesela Yani Mesela diyorum; bu gece bir delilik yapsam! Bıraksam mutfakta biriken bulaşıkları, çeksem arkamdan kapıyı, Kadın başıma, gitsem bir meyhaneyi dağıtsam! Fonda bir masa, Arkada Sezen'in şarkıları çalsa! Ben ağlasam... Şişenin dibine dibine vursam! Mesela diyorum; sokaklardan bütün erkekleri kovsam! Bu gecelik evlerinde otursalar. Korkmadan dolaşsam bütün şehri, Kimse dokunmasa bana, Bir sandalda sabahlasam. Alabildiğince kadın, alabildiğince özgür olsam. Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam, Şehre isyanımı haykırsam. Kim bilir kaç kere satılmıştır, bu dünyanın anası! Mesela diyorum; bu gece de ben babasını satsam!
Çöktüğüm yerde başımı ellerimin arasına aldım. Buz kesiği soğuk şakaklarımla beynim arasında gidip gelirken ben kıpırdayamıyordum.. Başımı kaldırıp bir metre önümde duran yeşil ışığın yanmasını bekleyen arabalara baktım. Ön koltukta oturan daha yeni kuaförden çıkmış etine dolgun kadına takıldı gözlerim. Belli ki bütün dağları, ovaları, kocasını, altındaki arabayı o yaratmıştı. Yaratıcın yüzüne abandım, kalemle boyanmış kaşlar, şişirilmiş dudaklardan içim bulandı birden. Demek ki onuda bir yaratan vardı ve bu yaratıcı onu yaratırken itina etmemiş, yarım yamalak hayli kusurlu bir iş çıkarmıştı.Her gün aynaya bakıp da kendin olmayan yamalı bir yüzlü bir mahlukata bakmak acı verici olmalıydı. Usulca kıpırdandım cebimden bir sigara çekip, tek kibritle yaktım. Ciğerlerimi patlatırcasına bir nefes çektikten sonra içimden çıkıp doğruldum, kalkıp gitmeliydim ama nereye?
Bu topraklara özgürlüğün geldiği gün, zafer türküleriyle sana koşarak geleceğim..Bekle beni sevgilim, sakın ola ki umudunu yitirme.
sonra dedim ki seni gebertmeden defol git!
Bazı şeyleri sana yazdığımı düşünüyorsan yanılıyorsun her şeyi sana yazıyorum
Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur,
Ben burda zerdalisiz bir dal gibi durayım.
beslenme
sex
varlığın kabul görmesi...
tabi şimdi bunu kimse kabul etmez sexle de hiç alakaları yoktur. Kısacası açlık ve doyum
ödül...
Mesela Yani Mesela diyorum;
bu gece bir delilik yapsam!
Bıraksam mutfakta biriken bulaşıkları,
çeksem arkamdan kapıyı,
Kadın başıma,
gitsem bir meyhaneyi dağıtsam!
Fonda bir masa,
Arkada Sezen'in şarkıları çalsa!
Ben ağlasam...
Şişenin dibine dibine vursam!
Mesela diyorum;
sokaklardan bütün erkekleri kovsam!
Bu gecelik evlerinde otursalar.
Korkmadan dolaşsam bütün şehri,
Kimse dokunmasa bana,
Bir sandalda sabahlasam.
Alabildiğince kadın,
alabildiğince özgür olsam.
Küfür etsem ağız dolusu, utanmasam,
Şehre isyanımı haykırsam.
Kim bilir kaç kere satılmıştır, bu dünyanın anası!
Mesela diyorum;
bu gece de ben babasını satsam!
sonra dedim ki bu antolojiyi mahvettiler, yorum yok, kitap tanıtımları yok tadı da yok tuzu da yok. Oturup yeni bir antoloji yazılımı mı yapsak ki?
bir dağ başı yalnızlığı bu ölümden beter hiç kimse tanımasa bilmese beni sen gelsen yeter
Çöktüğüm yerde başımı ellerimin arasına aldım. Buz kesiği soğuk şakaklarımla beynim arasında gidip gelirken ben kıpırdayamıyordum.. Başımı kaldırıp bir metre önümde duran yeşil ışığın yanmasını bekleyen arabalara baktım. Ön koltukta oturan daha yeni kuaförden çıkmış etine dolgun kadına takıldı gözlerim. Belli ki bütün dağları, ovaları, kocasını, altındaki arabayı o yaratmıştı. Yaratıcın yüzüne abandım, kalemle boyanmış kaşlar, şişirilmiş dudaklardan içim bulandı birden. Demek ki onuda bir yaratan vardı ve bu yaratıcı onu yaratırken itina etmemiş, yarım yamalak hayli kusurlu bir iş çıkarmıştı.Her gün aynaya bakıp da kendin olmayan yamalı bir yüzlü bir mahlukata bakmak acı verici olmalıydı. Usulca kıpırdandım cebimden bir sigara çekip, tek kibritle yaktım. Ciğerlerimi patlatırcasına bir nefes çektikten sonra içimden çıkıp doğruldum, kalkıp gitmeliydim ama nereye?