Gözde ne güzel, enerjik, sempatik, neşeli bir şekilde anlatmış. Hayalini daha doğrusu hayallerini bulmak, hedeflerini belirlemek ve onları gerçekleştirmek için çabalamak, karşına çıkan zorlukları bir bir aşmak, hepsi takdire değer. İnsanın mutlu olması için kendi yolunu bulması gerekir. Kendini keşfetmesi, kendi içine bakması gerekir. İnsanı kendi potansiyelini keşfetmesi ve bunu açığa çıkarabilmesi mutlu eder bence. Hayaller, hedefler insanı yaşama bağlar. Ancak kendi tarafından belirlenen, hedefler, hayaller. Tabi her şeyin başı sağlık. Özgürlük ve sevgi de olmazsa olmazlardan. Dürüst bir şekilde kazanılmış ya da edinilmiş ihtiyaçları karşılayacak kadar para da gereklilik listesinde. İnsan kendi içinde mutluysa, ne istediğini biliyorsa, sevdiği işi yapıyorsa para zaten gelir. Gözde Tezer de hayallerini gerçekleştirmek, gelişmek ve mutlu olmak için ikinci üniversitesini okuyor. Bence çok da iyi yapıyor. Herkese kendini keşfetmesini, hayallerini bulup peşinden gitmesini ve mutlu olmak için çabalamasını tavsiye ediyorum. :)
Türkiye"nin en büyük2 sorunu: 1-Yanlış eğitim verildiği ve gelişime yararı olmayan birer eğitim sistemi uygulanması (Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve Dayatmacı eğitim…). 2- Ne olursa okurum"cu öğrencilerden,üniversiteye neden gittiğini bilen öğrenciler geçmeden; nakletmeyi değil,tartışmayı öne çıkaracak hocalar çoğalmadan ;her ile hatta ilçeye üniversite açmayı marifet sanan zihniyet değişmeden Türkiye"de üniversite olmayacaktır.
günümüzde türkiyede üniversiteler batı değerlerini batının her şeyini sorgulamadan okutan onları mutlak değerler olarak kabul eden, tüm diğer dünya milletlerinin buluşlarını elinin tersiyle iten ve ötekileştiren sözüm ona batının çöplüğü konumundadır. dahası rehber olmaktan ziyade yani tüm bilgileri sorgulanabilir göstermekten ziyade mutlak olarak alan ve beyinlere yapabildiği kadar bunları ezber yoluyla zerkeden bir anlayışa sahiptir. dolayısıyla sorgulayan, araştıran, aktif , titiz insanlar yerine hazırcı, ne verilirse alan , sorgulamaktan uzak bireyler yetiştirip batının borazanları yetiştirmektedir. yoksa bu gün ülkemizde yapılan bir referandumun bir ayağının batıdan yönetilmesi ve üniversite mezunu pek çok insanımızın bu merkezin yöneliminde tercih kullanması neyle izah edilebilir.
mantık aramamamızı isteyen ve bu halimizle bize kendi gerçek dışı mantıklarını empoze etmeye çalıştıkları tuhaf bir eğitim modeli. ne tuhaftır ki bu kadar yanlış bir sistemde gençler sınavla alınıyor.. fenni ilimler birer sıfırdır, başlarında iman 1'i olursa o sıfırlar 100, 1000 hatta 100000000000 olur..
Biz de üniversiteye bir şey öğrenmek için değil,mezun olmak için gidilir.Bir gazete yılın en iyi kitaplarını seçtirmiş zikredilen 200 kitap içinde sadece 10 tane inceleme kitabı yer alıyor.kimsenin (bilgi edinmeye mecali ve güdüsü yok.
üniversite ya bilim merkezi ya teknolojik gelişim merkezi yada sanayii üretime eleman yetiştirme merkezi olalarak olarak görmek yanlıştır kanımca;
üniversite bilgiyi edinme ve kulanabilmeyi öğrenme merkezi olmalıdır.Ancak bilimin gelişmesi teknoloji ve sanayi üretimine katkıda bulunmak için kısımlara ayrılmalı ve özelikle bilimdeki gelişme için özel birimlerin kurulması gerekir.Bilimin gelişmesi için birim oluşturmayan veya bu birimi çok iyi kulanamayan üniversitenin bir kurstan farkı kalmaz.üniversitelerin en yüce amacı bu olmalı düşünen beyinlerin meyve verme yeridir.beyinlerin özgürleşmesi ve kişiliklerin gelişmesinde beyinlerin etki oranın artması sağlanmalı bilim insanların tarihine kalıcı etki sunar teknoloji insanların kısa süreli hayatlarına bir çıkar yol sağlar kalıcı değildir bir teknoloji diğerinin yerini alır ama bilimsel keşifler sonsuza kadar insana bir hizmet sunar.bu hizmet hayat yolundaki birer ışık gibi toplumun yolunu aydınlatır
bilimsel gelişmeler toplumun hem ekonomik hayatının üzün süreli gelişimini sağlar hemde insanlığın gelişimine katkıda bulunur bu açıdan evrenseldir teknoloji ve üretimsel gelişmeler kalıcı olmayıp lokal bir gelişmedir
üniversitelerin yapılandırılmasını daha çok teknolojik gelişmelere göre yapılması bir kayıptır bunu bilimsel gelişmelerin nasıl daha iyi yapılacağı üzere yapılandırılması gerekir
Üniversitelermi onlar bilim yuvası olmaktan ziyade geri kalmış kurumlardır.12 eylülün biri ürünü olan YÖK te nedense bir türlü kapamadı tam bir geri kalmışlık muamması içindeyiz bellike kenen evren ve onun unutulmaz eserleri daha 10-20 seneler daha ayakta kalıcak ve ne ilginçtirki öğrenciler sanki böcek gibi davranıyor ve çoğunluğu nedense bir avuç insana destek verilirmi dercesine hiç sesini çıkarmıyor her şeyi zamlı tarifeden sanki suskunluğunun bir bedeliyimiş gibi her türlü eğitim araç ve gereci'de onlar alıyor devletimiz ne bir sosyal devlet nede bir hukuk devletidir resmen vurguncu ve hortumcu koruyucusu vede büyüklerimiz diye tabir edilen zaatlar bir türlü amerikan rüyasından uyanamadı ve ne şanski büyüklerini takip eden gençliğimiz'de amerikan pastasında bir dilim pay alma çabasından vaz geçmiyor
Üniversite Dallarında bilim adamı yetiştiren yüksek okullardır. Örneğin: Fakülte üniversitenin bir bölümüdür.Üniversiteler anayasaya uygun olarak kamu tüzel kişiliğine sahip kuruluşlardır. Yüksek düzeyde eğitim öğretim verirler.Fakülte, enstitü vs................
3 kuruşluk bilgi edinip 3-5 kitap okuyarak çözdüm ben bu işi havalarındaki binlerce embesille paylaşılan ortam. Çeşitli akedemisyenlerin orda burda yayınlanmış makalelerindeki anafikirleri ezberleyip kendi düşünceleriymiş gibi size pazarlamaya çalışan birçok öğrencimsi yaratıkla doludur ve maalesef bu öğrencimsiler Türkiye'nin geleceğidir(!) . Ve yine maalesef bir gün kendileri öğretmen olduklarında yine kendileri gibi öğrenciler yetiştireceklerdir.Ve yine ne kadar yazıktır ki ülkeleri karanlığa sürükleyenler işte böyle kendi kendine düşünebilme yetisinden uzak insanlardır.Böyle bir ortamda zorunlu eğitim 12 sene olsa kaç yazar ki!
ülkemizde; bilginin metaya, öğretim elemanının satıcıya ve öğrencinin müşteriye dönüştürüldüğü, piyasa temelli bir toplumsal yeniden yapılandırma mantığıyla büyümeye çalışan bir yer haline gelmiştir. varolan ve ısrarla sürdürülen bu yök mantığıyla ortaya çıkan durum acıdır. bilimsel üretimden uzaklaşmış, insanlığı sarsacak yayınlarıyla değil kenti sarsacak sponsorlu bahar şenlikleriyle adını duyuran, yasaklamalarla öğrencilerini dışlayan bu yapının yeniden şekillenmesi gerekmektedir.
kamu kaynaklarının vakıf üniversitelerine kaydırılması hali bu hızla devam edip, şirket yönetim kurulları gibi çalışan üniversite kurulları olduğu sürece, reklamlara bulanmış kantinler uygulama laboratuvarlarından büyük olacaktır.
Şu anda T.Özkan ve pek çok değerli konuşmacı ile birlikte üniversite gençleri ile birlikteyiz...Bu yazımı onlarla birlikte yazıyorum... Gençlik demek taze kan, bilinç, duyarlılık, gözlemlemek, algılamak ve bunları hayata katabilmek demek...Bu filizlere yol olabilmek, yön olabilmek çok önemli...Duyarlı, hayatı algılayan ve ben, sen değil biz olabilmeyi de başarmış insanlar bu hayatta başarılı olur...Yeter ki önleri açık olsun, mücadeleden yılmasınlar ve bilinçli olabilsinler... Kimse mükemmel değildir..Ne siz, ne ben,ne de başkaları...Ama bu, hiçbir şey yapmadan oturulacak, hiçbir şey öğrenilmeyecek anlamına da gelmez...Yaşam kalitemizi yükseltecek şeyler yapabilmek için çaba göstermek gerek...Okurken düşünebilmek, bakarken görebilmek, dinlerken duyabilmek, öğrenmek, öğrendiğini uygulayabilmek...İşte bu noktadan çıkarak gençlerle paylaşmalıyız her şeyi...Ben bu konunun uzmanı değilim, bildiklerimi, tecrübelerimi aktarmaya çalıştım sadece...O nedenle, yanlışlar varsa yazın, düzeltelim...Eksiklikler varsa, yazın, ekleyelim...Hep birlikte daha güçlü olmak için öğrenelim...Veeee el ele verip, belirli bir zaman diliminden ibaret olan hayatımızı, daha kendimizce, daha kendimiz için, daha renkli, daha neşeli, daha derinlemesine yaşayalım...
Gözde ne güzel, enerjik, sempatik, neşeli bir şekilde anlatmış.
Hayalini daha doğrusu hayallerini bulmak, hedeflerini belirlemek ve
onları gerçekleştirmek için çabalamak, karşına çıkan zorlukları
bir bir aşmak, hepsi takdire değer. İnsanın mutlu olması için
kendi yolunu bulması gerekir. Kendini keşfetmesi, kendi içine
bakması gerekir. İnsanı kendi potansiyelini keşfetmesi ve bunu
açığa çıkarabilmesi mutlu eder bence. Hayaller, hedefler insanı
yaşama bağlar. Ancak kendi tarafından belirlenen, hedefler, hayaller.
Tabi her şeyin başı sağlık. Özgürlük ve sevgi de olmazsa olmazlardan.
Dürüst bir şekilde kazanılmış ya da edinilmiş ihtiyaçları karşılayacak kadar
para da gereklilik listesinde. İnsan kendi içinde mutluysa,
ne istediğini biliyorsa, sevdiği işi yapıyorsa para zaten gelir.
Gözde Tezer de hayallerini gerçekleştirmek, gelişmek ve mutlu olmak için
ikinci üniversitesini okuyor. Bence çok da iyi yapıyor.
Herkese kendini keşfetmesini, hayallerini bulup peşinden gitmesini ve
mutlu olmak için çabalamasını tavsiye ediyorum. :)
Türkiye"nin en büyük2 sorunu:
1-Yanlış eğitim verildiği ve gelişime yararı olmayan birer eğitim sistemi uygulanması
(Büyük oranda Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci ve Dayatmacı eğitim…).
2- Ne olursa okurum"cu öğrencilerden,üniversiteye neden gittiğini bilen öğrenciler geçmeden;
nakletmeyi değil,tartışmayı öne çıkaracak hocalar çoğalmadan ;her ile hatta ilçeye üniversite açmayı marifet sanan zihniyet değişmeden Türkiye"de üniversite olmayacaktır.
günümüzde türkiyede üniversiteler batı değerlerini batının her şeyini sorgulamadan okutan onları mutlak değerler olarak kabul eden, tüm diğer dünya milletlerinin buluşlarını elinin tersiyle iten ve ötekileştiren sözüm ona batının çöplüğü konumundadır. dahası rehber olmaktan ziyade yani tüm bilgileri sorgulanabilir göstermekten ziyade mutlak olarak alan ve beyinlere yapabildiği kadar bunları ezber yoluyla zerkeden bir anlayışa sahiptir. dolayısıyla sorgulayan, araştıran, aktif , titiz insanlar yerine hazırcı, ne verilirse alan , sorgulamaktan uzak bireyler yetiştirip batının borazanları yetiştirmektedir.
yoksa bu gün ülkemizde yapılan bir referandumun bir ayağının batıdan yönetilmesi ve üniversite mezunu pek çok insanımızın bu merkezin yöneliminde tercih kullanması neyle izah edilebilir.
Bütün üniversiteler HAYAT ÜNİVERSİTESİNİN sadece bir parçasıdır
mantık aramamamızı isteyen ve bu halimizle bize kendi gerçek dışı mantıklarını empoze etmeye çalıştıkları tuhaf bir eğitim modeli. ne tuhaftır ki bu kadar yanlış bir sistemde gençler sınavla alınıyor.. fenni ilimler birer sıfırdır, başlarında iman 1'i olursa o sıfırlar 100, 1000 hatta 100000000000 olur..
Girmek için bitaraflarını yırttıkları ama çıktıktan sonra iş bulmakta zorlandıkları eğitim sistemi... http://goo.gl/7cJMEU
aptal yetiştiren sistem
Biz de üniversiteye bir şey öğrenmek için değil,mezun olmak için gidilir.Bir gazete yılın en iyi kitaplarını seçtirmiş zikredilen 200 kitap içinde sadece 10 tane inceleme kitabı yer alıyor.kimsenin (bilgi edinmeye mecali ve güdüsü yok.
'Hevesten yoksun aklın gönülsüz arayışları'
Jack London
Batı üniversitelerinde hocaları bağlayan temel kural(ya yayın yap,ya yok ol dur.
üniversite
ya bilim merkezi ya teknolojik gelişim merkezi yada sanayii üretime eleman yetiştirme merkezi olalarak olarak görmek yanlıştır kanımca;
üniversite bilgiyi edinme ve kulanabilmeyi öğrenme merkezi olmalıdır.Ancak bilimin gelişmesi teknoloji ve sanayi üretimine katkıda bulunmak için kısımlara ayrılmalı ve özelikle bilimdeki gelişme için özel birimlerin kurulması gerekir.Bilimin gelişmesi için birim oluşturmayan veya bu birimi çok iyi kulanamayan üniversitenin bir kurstan farkı kalmaz.üniversitelerin en yüce amacı bu olmalı düşünen beyinlerin meyve verme yeridir.beyinlerin özgürleşmesi ve kişiliklerin gelişmesinde beyinlerin etki oranın artması sağlanmalı
bilim insanların tarihine kalıcı etki sunar
teknoloji insanların kısa süreli hayatlarına bir çıkar yol sağlar kalıcı değildir bir teknoloji diğerinin yerini alır
ama bilimsel keşifler sonsuza kadar insana bir hizmet sunar.bu hizmet hayat yolundaki birer ışık gibi toplumun yolunu aydınlatır
bilimsel gelişmeler
toplumun hem ekonomik hayatının üzün süreli gelişimini sağlar hemde insanlığın gelişimine katkıda bulunur bu açıdan evrenseldir
teknoloji ve üretimsel gelişmeler kalıcı olmayıp lokal bir gelişmedir
üniversitelerin yapılandırılmasını daha çok teknolojik gelişmelere göre yapılması bir kayıptır
bunu bilimsel gelişmelerin nasıl daha iyi yapılacağı üzere yapılandırılması gerekir
Ülkemizde,giderek içi boş bir söylem olacak.Eskiden okumayana kız vermezlerdi. şimdi okuyana kız vermiyorlar.
ÜNİVERSİTELER YOK ..................! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Üniversitelermi onlar bilim yuvası olmaktan ziyade geri kalmış kurumlardır.12 eylülün biri ürünü olan YÖK te nedense bir türlü kapamadı tam bir geri kalmışlık muamması içindeyiz bellike kenen evren ve onun unutulmaz eserleri daha 10-20 seneler daha ayakta kalıcak ve ne ilginçtirki öğrenciler sanki böcek gibi davranıyor ve çoğunluğu nedense bir avuç insana destek verilirmi dercesine hiç sesini çıkarmıyor her şeyi zamlı tarifeden sanki suskunluğunun bir bedeliyimiş gibi her türlü eğitim araç ve gereci'de onlar alıyor devletimiz ne bir sosyal devlet nede bir hukuk devletidir resmen vurguncu ve hortumcu koruyucusu
vede büyüklerimiz diye tabir edilen zaatlar bir türlü amerikan rüyasından uyanamadı ve ne şanski büyüklerini takip eden gençliğimiz'de amerikan pastasında bir dilim pay alma çabasından vaz geçmiyor
[email protected]
Üniversite
Dallarında bilim adamı yetiştiren yüksek okullardır. Örneğin: Fakülte üniversitenin bir bölümüdür.Üniversiteler anayasaya uygun olarak kamu tüzel kişiliğine sahip kuruluşlardır. Yüksek düzeyde eğitim öğretim verirler.Fakülte, enstitü vs................
marjinal fayda ;)
Ben, 'Üniversete ne demek', Üniversite size neyi çağrıştırıyor' sorusuna cevap vermek yerine, verilen cevapları görmek istiyorum.
vizee vız vız vız
(yine mi ya....daha yeni bitmişti...gene sınaw programını ziplemişler, 5 güne sıkıştırmışlar)
üniversite neymiş merak edenlere;
en ince detayına kadar
3 bölüm şeklinde...
acaip bişi gibi bişi çözmek mümkün deil ama bir o kdarda basit
herkes yaşamalı bence...
ama bitse artık diyorum ya...
üniversitede verdiğim fotokopi paralarının toplamıyla bi kaç tane fotokopi makinası alırdım heralde..
3 kuruşluk bilgi edinip 3-5 kitap okuyarak çözdüm ben bu işi havalarındaki binlerce embesille paylaşılan ortam. Çeşitli akedemisyenlerin orda burda yayınlanmış makalelerindeki anafikirleri ezberleyip kendi düşünceleriymiş gibi size pazarlamaya çalışan birçok öğrencimsi yaratıkla doludur ve maalesef bu öğrencimsiler Türkiye'nin geleceğidir(!) . Ve yine maalesef bir gün kendileri öğretmen olduklarında yine kendileri gibi öğrenciler yetiştireceklerdir.Ve yine ne kadar yazıktır ki ülkeleri karanlığa sürükleyenler işte böyle kendi kendine düşünebilme yetisinden uzak insanlardır.Böyle bir ortamda zorunlu eğitim 12 sene olsa kaç yazar ki!
kırıkkale i.ö için dağ eteginde esir kalmak gibi bişe! !
kötü bişe kötüüü..
ülkemizde; bilginin metaya, öğretim elemanının satıcıya ve öğrencinin müşteriye dönüştürüldüğü, piyasa temelli bir toplumsal yeniden yapılandırma mantığıyla büyümeye çalışan bir yer haline gelmiştir. varolan ve ısrarla sürdürülen bu yök mantığıyla ortaya çıkan durum acıdır. bilimsel üretimden uzaklaşmış, insanlığı sarsacak yayınlarıyla değil kenti sarsacak sponsorlu bahar şenlikleriyle adını duyuran, yasaklamalarla öğrencilerini dışlayan bu yapının yeniden şekillenmesi gerekmektedir.
kamu kaynaklarının vakıf üniversitelerine kaydırılması hali bu hızla devam edip, şirket yönetim kurulları gibi çalışan üniversite kurulları olduğu sürece, reklamlara bulanmış kantinler uygulama laboratuvarlarından büyük olacaktır.
cinnet..................................................
özgürlük ve deliliğin yaşandığı en iyi hayatımızdaki zaman dilimi.
Türkiye de ki lise 5-6-7 nin amerikadaki karşılığı
Şu anda T.Özkan ve pek çok değerli konuşmacı ile birlikte üniversite gençleri ile birlikteyiz...Bu yazımı onlarla birlikte yazıyorum... Gençlik demek taze kan, bilinç, duyarlılık, gözlemlemek, algılamak ve bunları hayata katabilmek demek...Bu filizlere yol olabilmek, yön olabilmek çok önemli...Duyarlı, hayatı algılayan ve ben, sen değil biz olabilmeyi de başarmış insanlar bu hayatta başarılı olur...Yeter ki önleri açık olsun, mücadeleden yılmasınlar ve bilinçli olabilsinler...
Kimse mükemmel değildir..Ne siz, ne ben,ne de başkaları...Ama bu, hiçbir şey yapmadan oturulacak, hiçbir şey öğrenilmeyecek anlamına da gelmez...Yaşam kalitemizi yükseltecek şeyler yapabilmek için çaba göstermek gerek...Okurken düşünebilmek, bakarken görebilmek, dinlerken duyabilmek, öğrenmek, öğrendiğini uygulayabilmek...İşte bu noktadan çıkarak gençlerle paylaşmalıyız her şeyi...Ben bu konunun uzmanı değilim, bildiklerimi, tecrübelerimi aktarmaya çalıştım sadece...O nedenle, yanlışlar varsa yazın, düzeltelim...Eksiklikler varsa, yazın, ekleyelim...Hep birlikte daha güçlü olmak için öğrenelim...Veeee el ele verip, belirli bir zaman diliminden ibaret olan hayatımızı, daha kendimizce, daha kendimiz için, daha renkli, daha neşeli, daha derinlemesine yaşayalım...
kültür üniversitesi..
hazırlıkta olunca okula gidilmeyen yer..:D
Amaaaan okudukta ne oldu sanki!