Kimdi onlar ? Bilmiyordu. " Böyle olmama sebep olanlar" diyordu. " Her çağımda isimleri değişen ve aslında hepsi birbirinin aynı olanlar. Onlar işte !" #400
ah selim beni tanısaydın tutunamayanlar listenin en başına almaz mıydın. amaların lakinlerin, kıvırmaların kaypaklıkların işini bililenlerin ortasında bu hayata ve onlara onların sunduğu, dayattığı herşeye direnen, ama yine de sağanak sağanak üstümüze yağmalarına engel lamadıklarımızın dünyasına tutunmak istemeyen beni listenin en başına almaz mıydın
cumhuriyet dönemi aydın tipolojisinin bütün sorunlarını sağlam irdeleyen önemli bir yapıttır..
ve sürekli tartışılır hem yapıtın değeri hakkında, hem de yazarı hakkında... kimi için anlaşılası değildir, diğer taraftan hiç okumayanlar vardır, ama gene de yapıt hakkında da yazarı hakkında da kesin önyargılarla eleştiriler sunmaktan geri kalınmaz..
mesela, james joyce bir çoklarına göre dünyanın bir numaralı edebiyatçısıdır.. 20. yüzyılın tartışma götürmeyecek biçimde en iyisi olarak tanımlanır..ulysess diye bir başyapıtı var, on kişiden biri bitirebilir ve kitabın tüm hazlarını hissedebilir denir...
dolayısıyla ‘tutunamayanlar’ baz alınarak oğuz atay’a edebiyat tarihi ve kültürel eleştiri alanında biçilen payeyi tartışmak bana akıllıca gelmez.. kitabı anlaşılır bulmayan, anlamayan ve hatta tek bir satırını okumadan bu ülkede bir yazara küfretmeyi marifet sayan insanlar var... oğuz atay, bir kitabını okuduğum ve fakat tanımaya- anlamaya çalıştığım bir yazar.. tutunamayanlar ise kaç kez elime aldımsa bitiremediğim bir kitaptır... hiç olmazsa az çok yazarı tanımaya çalışmalı ve derdini anlamalı, saygı gösterilmeli diye düşünüyorum...
cumhuriyet devrimi osmanlıyı yok sayarak piç bir toplumun oluşmasının temelini attı; bu bağlamda ahmet hamdi tanpınar ve oğuz atay bu toplumu kökleriyle yeniden birleştirmek adına önemli isimlerdir.. belki otuz yıl sonra bu listeye orhan pamuk da eklenecek ve bence eklensin, bu karanlık faşist ortam biraz dağılsın sakince değerlendirilsin bazı şeyler..
döneme göre eleştirecek olursak siyasi komplolar, darbeler, hırsız siyasetçiler, birbirini yiyen aydınlar ve sürekli kompleks; batı kompleksi, arap kompleksi..
hâl böyleyken, tanpınar saldırmadan suçlamadan arayışın simgesidir.. geçmişteki güzelliklerle yüzünü döndüğümüz batıdaki estetiği özümsem çabasının vücuda gelmiş halidir.. cumhuriyet her şeyi 1920 de başlatırken, o, osmanlıyı bir yaşama biçimi, bir kültürel zenginlik olarak önemser.. debussy ile ıtrî’yi birbirinin alternatifi olarak görmez..
oğuz atay da silahların konuştuğu bir dönemde asıl sorunumuz bu değil arkadaşlar diyebilmiş bir adamdır.. yani, kavganın tarafı olmak yerine bu toplumun temel sorunlarını çözümleme çabasına girmiştir..
Tutunamayanlar türk edebiyatına kazandırılmış en kaliteli kitaplardan biridir. Oğuz Atay`ın bu eserinin ve eserinin üzerindeki psikolojik baskının altında ezilmemek gercekten zor.. Ancak bu kitabın henüz reşit olmamış kişilere okutulmasının sakıncalı oldugu kanaatindeyim. Çünkü tutunamayanlar tamamı ile hayatı alaycı bir dille geciştirmekle kalmayıp hayatın gerçeklerini alanen yüzümüze vurmaktadır. Ve kitaptaki karakterler olsun, gerek zaman olsun, gerek mekan olsun insan psikolojisini etkilemekle kalmayıp, ruhsal bir çökünte ve bunalım içerisine sürüklemektedir. Ancak bu baş yapıtın kesinlikle her kitaplıkta olması gerektiği kanaatindeyim. Tutunamayanlar sadece bir kitap değil aynı zamanda kısmen insanların miladı olmuştur....
bu kitap insanı iki aynanın ortasında bırakır. önünüzde ve arkanızda iki aynayla durursunuz ve kendi yüzünüzün onlarca yansımasını iç içe görürsünüz, toplumunuz, yaşam biçiminiz, aşağılananlar, toplum dışına itilenler, anlaşılamayanlar, onları anlamak istemeyenler (bunun için biraz beyin jimnastiği gerekir tabii) yüzünüze birer birer çarpar. sonra oğuz atay aslında ne olduğunuzu ve ne olacağınızı size söyler, 'birden üçüncü boyutunu kaybedip bir düzlem olacaksın ve ben de seni duvarda bir çiviye asacağım...'
zor kitaptır, ayakta durmaya çalışırken daha da zor gelir insana. bana göre tehlikeli oyunlar'a hazırlık kitabıdır...anlattığı çok şey vardır duymaya dayanabilenlere...diğerleri zaten bir şekilde tutunduklarını düşünmeye devam eder...
'Hem örtülmesi gereken, hem de örtüldüğü ona hissettirilince kuvvetlenen bir duygu.' 'Bütün hayatımı şuan ki gibi yaşasaydım hayır kalmazdı bende.' 'Talihleri vardır bu gibilerin; her zaman çekecek bir acı bulurlar.' 'İnsan herşeyi göze aldığı bir anda hırsıyla başbaşa kalıyor.' 'Düşünceler göklere yükseliyor, fakat vucut toprağa bağlı.' 'Acıtmayan karanlıklarına dönecekler.' 'Duvarlar, duvarlar var çevremde. Halsiz kalıncaya kadar başımı vuruyorum onlara.' 'Yıpranmış ümitlerden taze ümitsizliklere kesiksiz bir geçiş...' 'Önemli, önemsiz: ben sıraya koymaya fırsat bulamadan büyük bir hızla geçiyorlar. Geriye yalnız yorgunluk kalıyor. Okumalıyım ve bütün bunları unutmalıyım.' 'Zayıfladım insanlar.' 'Siz beni tanımıyorsanız, ben de sizi hiç bilmiyorum. Buna da üzülmüyorsunuz. Daha beter olun! '
tutunamayanlardan alıntılar... kendime çok yakın buldum.. garip birşekilde bu dünyaya dönmeme yardımcı oldu. Ama malesef örtmeye çabaladıklarım hala kuvvetleniyor.. Galiba 'zamanla bırakmamak' istiyorum... ' Bat dünya bat '
1 dostumun kitaplığımda görüp 'nasıl bu kitap' diye feryad eden hayat çığlıklarına önce 'sana incememed vereyim onu oku sen' dememin ardından ısrar etmelerinin sonucu onu korkularıyla başbaşa bıraktığım kitaptır...
siz de benim gibi günleri sevgiyle isteyerek değil de takvimden yaprak koparır gibi gerçek bir sıkıntı ve nefretle yaşadınızsa ankara güneşi sizin de uyuşturmuşsa beyninizi atanın izinde gitmekten başka bir kavramı olmayan cumhuriyet çocuğu olarak yayan pis pis gezdinizse o sıralarad adı opera meydanı olan hergele meydanında bu sarı ve tozlu alan iğrendirmediyse sizi bir taşra çocuğu sıfatıyla özlemeyi bilmiyorsanız denizi. kaybettiniz benim gibi.
Adı:Tutunamayanlar Baba Adı:Oğuz Atay Ana Adı:Bilinmiyor.Bakire Meryem olma olasılığı yüksek :) Dogum tarihi:Su anda emin olmamamla birlikte 1984 oldugunu anımsıyorum Mesleği:Tanrı tarafından bir dinin kitabı olarak gonderilmiş olmak.
NOT:Kitap herkesin dilinde ve elinde olmakla birlikte bir turlu aslına rastlanamamıstır,aslını gorenlerin veya aslı gibidir nushasını gorenlerin en yakın Jandarma Komutanlıgı veya Emniyet Burolarına ihbar etmeleri gerekmektedir.
İş bu nufus kayıt orneği kişinin yani bu kitabın baslattıgı dine mensup bir kişinin istegi uzerine,Disconnectus Erectus'a elden teslim edilmiştir.
Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” adlı romanının kahramanlarından Süleyman Kargı, Selim’in destanı üzerine açıklamalarında, okuyucuya “Garip Yaratıklar Ansiklopedisi” nden aldığını iddia ettiği bilge bir tanım sunarak, Tutunamayanlar kavramına başvurur. Tutunamayanlar (disconnectus errectus) üzerine şunları öğreniriz: İlk bakışta insanı andıran, beceriksiz ve ürekek hayvanlardır. Görme duyusu az gelişmiş olduğu için tehlikeleri uzaktan sezemez. Aile düzeni nedir bilmez, yabancı yuvalarda barınarak ve yiyecek arayarak asalak bir hayat sürerler, tehlike anında bile dayanışmacı değillerdir. Güdüleri az gelişmiştir. Sık sık kavgaya girmekle beraber, asla bir başka hayvanı yenemezler. Yasak olmasına rağmen Tutunamayanlar’ı tavlarlar. Entelektüel bakışlarla onları tavlamak, üzerine çekmek kolaydır. Etleri hekimlerin kanısına göre yemek üstüne yorgunluk, birazcık mahmurluk sebepsiz vicdan azabı ve kendini suçlama duygularının uyanması gibi sonuçlar yarattığı için yenilmemeleri tavsiye olunur. Tutunamayanlar, yürürken başlarını öne eğdikleri için sürekli engellere çarparlar ve bu nedenle tüm bedenleri yara bere içindedir. Onlar ev düzenine ayak uyduramazlar. Bugün kentlerde özel parklarda yaşamakta ve nesillerinin tükenmemesi için neler yapılabileceği üzerine kafa yorulmaktadır.
Süleyman Kargı, neslinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya olan bir hayvan cinsi tanımını, sarkastik bir şekilde böyle yapar. Oğuz Atay, Tutunamayanlar’ la kendi zamanının, kendi ülkesinin entelektüellerini romanının odağına koyar. Tutunamayanlar hayatlarında bir dayanak bulamamış, çarpık hayatlarıyla arayış içinde olanlardır. Hayattaki konumlarından tedirgin olan, huzursuz, itilip kakılan, hoşnutsuz olanlardır. Meslek hayatlarında başarısızdırlar, sıklıkla hapishaneye düşerler, aile bağları hayatlarını güçleştirir, bir çok ağır hastalıktan muzdariplerdir. Hayatta bir tutamak bulamadıklarında edebiyatla, felsefeyle …vs uğraşmak onları geçici olarak hayata bağlar. Çoğu üniversite eğitimi görmüştür, kitaplara düşkündürler. Tutunamayanlar bir grup olarak ele alınamazlar. Hepsinde ortak olan, yalnızca normdan belli bir uzaklıkta olmalarıdır. Dünyayı genç yaşta terk eder ve arkalarında bir çok parça bırakırlar.
Şu kuyu problemlerindeki zavallı kurbağacık tabi ki de.... :)) Hani kuyu bilmem kaç metredir deee... Kurbağacık da kuyunun dışına çıkmaya çalışmaktadır daaa... 3 metre zıplar 1 metre geri kayar falandaa.. Ay çıkamaz bi türlü o kuyudan benim gibi... :)) Ve en az benim gibi azimlidir de.. Tutunabildiği kadarıyla ve büyük bir yaşam gücüyle savaşır durur daaaa..... :)) E artık kuyuda savaşmak değil, çıkıp çimlerin üzerinde zıplamak istiyoruuuuuummmmm........ :)))))
bir 'oğuz atay' yapıtı.. oku oku bitiremedim yaz boyunca.. kış bitiyor hala bitiremedim,hayatımda yarım bıraktıgım ender kitaplardan. aklıma gelmişken sınav zamanı ama olsun okumaya devam mı etsem:P
...'düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı. tek tek koparılması kolay olan milyonlarca iplikle bağlı...' kalbime bi şey oldu..kitabı alıp çıktım..keşke yapmasaydım :)
Tutunamayanlar kitapmış.
Kimdi onlar ? Bilmiyordu. " Böyle olmama sebep olanlar" diyordu. " Her çağımda isimleri değişen ve aslında hepsi birbirinin aynı olanlar. Onlar işte !" #400
ah selim beni tanısaydın tutunamayanlar listenin en başına almaz mıydın. amaların lakinlerin, kıvırmaların kaypaklıkların işini bililenlerin ortasında bu hayata ve onlara onların sunduğu, dayattığı herşeye direnen, ama yine de sağanak sağanak üstümüze yağmalarına engel lamadıklarımızın dünyasına tutunmak istemeyen beni listenin en başına almaz mıydın
buz'u en mutlu edenler :)
cumhuriyet dönemi aydın tipolojisinin bütün sorunlarını sağlam irdeleyen önemli bir yapıttır..
ve sürekli tartışılır hem yapıtın değeri hakkında, hem de yazarı hakkında... kimi için anlaşılası değildir, diğer taraftan hiç okumayanlar vardır, ama gene de yapıt hakkında da yazarı hakkında da kesin önyargılarla eleştiriler sunmaktan geri kalınmaz..
mesela, james joyce bir çoklarına göre dünyanın bir numaralı edebiyatçısıdır.. 20. yüzyılın tartışma götürmeyecek biçimde en iyisi olarak tanımlanır..ulysess diye bir başyapıtı var, on kişiden biri bitirebilir ve kitabın tüm hazlarını hissedebilir denir...
dolayısıyla ‘tutunamayanlar’ baz alınarak oğuz atay’a edebiyat tarihi ve kültürel eleştiri alanında biçilen payeyi tartışmak bana akıllıca gelmez.. kitabı anlaşılır bulmayan, anlamayan ve hatta tek bir satırını okumadan bu ülkede bir yazara küfretmeyi marifet sayan insanlar var... oğuz atay, bir kitabını okuduğum ve fakat tanımaya- anlamaya çalıştığım bir yazar.. tutunamayanlar ise kaç kez elime aldımsa bitiremediğim bir kitaptır... hiç olmazsa az çok yazarı tanımaya çalışmalı ve derdini anlamalı, saygı gösterilmeli diye düşünüyorum...
cumhuriyet devrimi osmanlıyı yok sayarak piç bir toplumun oluşmasının temelini attı; bu bağlamda ahmet hamdi tanpınar ve oğuz atay bu toplumu kökleriyle yeniden birleştirmek adına önemli isimlerdir.. belki otuz yıl sonra bu listeye orhan pamuk da eklenecek ve bence eklensin, bu karanlık faşist ortam biraz dağılsın sakince değerlendirilsin bazı şeyler..
döneme göre eleştirecek olursak siyasi komplolar, darbeler, hırsız siyasetçiler, birbirini yiyen aydınlar ve sürekli kompleks; batı kompleksi, arap kompleksi..
hâl böyleyken, tanpınar saldırmadan suçlamadan arayışın simgesidir.. geçmişteki güzelliklerle yüzünü döndüğümüz batıdaki estetiği özümsem çabasının vücuda gelmiş halidir.. cumhuriyet her şeyi 1920 de başlatırken, o, osmanlıyı bir yaşama biçimi, bir kültürel zenginlik olarak önemser.. debussy ile ıtrî’yi birbirinin alternatifi olarak görmez..
oğuz atay da silahların konuştuğu bir dönemde asıl sorunumuz bu değil arkadaşlar diyebilmiş bir adamdır.. yani, kavganın tarafı olmak yerine bu toplumun temel sorunlarını çözümleme çabasına girmiştir..
vesselâm
Tutunamayanlar türk edebiyatına kazandırılmış en kaliteli kitaplardan biridir. Oğuz Atay`ın bu eserinin ve eserinin üzerindeki psikolojik baskının altında ezilmemek gercekten zor.. Ancak bu kitabın henüz reşit olmamış kişilere okutulmasının sakıncalı oldugu kanaatindeyim. Çünkü tutunamayanlar tamamı ile hayatı alaycı bir dille geciştirmekle kalmayıp hayatın gerçeklerini alanen yüzümüze vurmaktadır. Ve kitaptaki karakterler olsun, gerek zaman olsun, gerek mekan olsun insan psikolojisini etkilemekle kalmayıp, ruhsal bir çökünte ve bunalım içerisine sürüklemektedir. Ancak bu baş yapıtın kesinlikle her kitaplıkta olması gerektiği kanaatindeyim. Tutunamayanlar sadece bir kitap değil aynı zamanda kısmen insanların miladı olmuştur....
tutunduğu değil uzandığı dallar bile kırılanlar.
bu kitap insanı iki aynanın ortasında bırakır. önünüzde ve arkanızda iki aynayla durursunuz ve kendi yüzünüzün onlarca yansımasını iç içe görürsünüz, toplumunuz, yaşam biçiminiz, aşağılananlar, toplum dışına itilenler, anlaşılamayanlar, onları anlamak istemeyenler (bunun için biraz beyin jimnastiği gerekir tabii) yüzünüze birer birer çarpar. sonra oğuz atay aslında ne olduğunuzu ve ne olacağınızı size söyler, 'birden üçüncü boyutunu kaybedip bir düzlem olacaksın ve ben de seni duvarda bir çiviye asacağım...'
zor kitaptır, ayakta durmaya çalışırken daha da zor gelir insana. bana göre tehlikeli oyunlar'a hazırlık kitabıdır...anlattığı çok şey vardır duymaya dayanabilenlere...diğerleri zaten bir şekilde tutunduklarını düşünmeye devam eder...
'Hem örtülmesi gereken, hem de örtüldüğü ona hissettirilince kuvvetlenen bir duygu.'
'Bütün hayatımı şuan ki gibi yaşasaydım hayır kalmazdı bende.'
'Talihleri vardır bu gibilerin; her zaman çekecek bir acı bulurlar.'
'İnsan herşeyi göze aldığı bir anda hırsıyla başbaşa kalıyor.'
'Düşünceler göklere yükseliyor, fakat vucut toprağa bağlı.'
'Acıtmayan karanlıklarına dönecekler.'
'Duvarlar, duvarlar var çevremde. Halsiz kalıncaya kadar başımı vuruyorum onlara.'
'Yıpranmış ümitlerden taze ümitsizliklere kesiksiz bir geçiş...'
'Önemli, önemsiz: ben sıraya koymaya fırsat bulamadan büyük bir hızla geçiyorlar. Geriye yalnız yorgunluk kalıyor. Okumalıyım ve bütün bunları unutmalıyım.'
'Zayıfladım insanlar.'
'Siz beni tanımıyorsanız, ben de sizi hiç bilmiyorum. Buna da üzülmüyorsunuz. Daha beter olun! '
tutunamayanlardan alıntılar... kendime çok yakın buldum.. garip birşekilde bu dünyaya dönmeme yardımcı oldu. Ama malesef örtmeye çabaladıklarım hala kuvvetleniyor.. Galiba 'zamanla bırakmamak' istiyorum...
' Bat dünya bat '
1 dostumun kitaplığımda görüp 'nasıl bu kitap' diye feryad eden hayat çığlıklarına önce 'sana incememed vereyim onu oku sen' dememin ardından ısrar etmelerinin sonucu onu korkularıyla başbaşa bıraktığım kitaptır...
'cesaretin varsa oku dostum cesaretin varsa...'
selim olsa çırpınırdı:'daha elini sıkmadan mahkum ediyorsunuz adamı.'.kayhan'da olsa cevabı kaçırmazdı:'tarihde bizi.'.
iyi olamadık, bari kötü olalım, dediler
dikilen her kumaş bol gelir bize
..dan bir bölüm::
siz de benim gibi
günleri
sevgiyle isteyerek
değil de
takvimden yaprak koparır gibi
gerçek bir sıkıntı ve nefretle yaşadınızsa
ankara güneşi sizin de
uyuşturmuşsa beyninizi
atanın izinde gitmekten başka bir kavramı olmayan
cumhuriyet çocuğu olarak yayan
pis pis gezdinizse o sıralarad adı opera meydanı olan
hergele meydanında
bu sarı ve tozlu alan iğrendirmediyse sizi
bir taşra çocuğu sıfatıyla özlemeyi bilmiyorsanız denizi.
kaybettiniz
benim gibi.
.
Adı:Tutunamayanlar
Baba Adı:Oğuz Atay
Ana Adı:Bilinmiyor.Bakire Meryem olma olasılığı yüksek :)
Dogum tarihi:Su anda emin olmamamla birlikte 1984 oldugunu anımsıyorum
Mesleği:Tanrı tarafından bir dinin kitabı olarak gonderilmiş olmak.
NOT:Kitap herkesin dilinde ve elinde olmakla birlikte bir turlu aslına rastlanamamıstır,aslını gorenlerin veya aslı gibidir nushasını gorenlerin en yakın Jandarma Komutanlıgı veya Emniyet Burolarına ihbar etmeleri gerekmektedir.
İş bu nufus kayıt orneği kişinin yani bu kitabın baslattıgı dine mensup bir kişinin istegi uzerine,Disconnectus Erectus'a elden teslim edilmiştir.
Atay
günlüklerin birinde kalbin tuz buz olması ile alakalı birşeyler yazar, çok dramatiktir o yazı.
aslında özetlersek şu çıkar karşımıza: özben'in ışığı arayışı...
düşer....
Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” adlı romanının kahramanlarından Süleyman Kargı, Selim’in destanı üzerine açıklamalarında, okuyucuya “Garip Yaratıklar Ansiklopedisi” nden aldığını iddia ettiği bilge bir tanım sunarak, Tutunamayanlar kavramına başvurur. Tutunamayanlar (disconnectus errectus) üzerine şunları öğreniriz:
İlk bakışta insanı andıran, beceriksiz ve ürekek hayvanlardır. Görme duyusu az gelişmiş olduğu için tehlikeleri uzaktan sezemez. Aile düzeni nedir bilmez, yabancı yuvalarda barınarak ve yiyecek arayarak asalak bir hayat sürerler, tehlike anında bile dayanışmacı değillerdir.
Güdüleri az gelişmiştir. Sık sık kavgaya girmekle beraber, asla bir başka hayvanı yenemezler. Yasak olmasına rağmen Tutunamayanlar’ı tavlarlar. Entelektüel bakışlarla onları tavlamak, üzerine çekmek kolaydır. Etleri hekimlerin kanısına göre yemek üstüne yorgunluk, birazcık mahmurluk sebepsiz vicdan azabı ve kendini suçlama duygularının uyanması gibi sonuçlar yarattığı için yenilmemeleri tavsiye olunur. Tutunamayanlar, yürürken başlarını öne eğdikleri için sürekli engellere çarparlar ve bu nedenle tüm bedenleri yara bere içindedir. Onlar ev düzenine ayak uyduramazlar. Bugün kentlerde özel parklarda yaşamakta ve nesillerinin tükenmemesi için neler yapılabileceği üzerine kafa yorulmaktadır.
Süleyman Kargı, neslinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya olan bir hayvan cinsi tanımını, sarkastik bir şekilde böyle yapar. Oğuz Atay, Tutunamayanlar’ la kendi zamanının, kendi ülkesinin entelektüellerini romanının odağına koyar. Tutunamayanlar hayatlarında bir dayanak bulamamış, çarpık hayatlarıyla arayış içinde olanlardır. Hayattaki konumlarından tedirgin olan, huzursuz, itilip kakılan, hoşnutsuz olanlardır. Meslek hayatlarında başarısızdırlar, sıklıkla hapishaneye düşerler, aile bağları hayatlarını güçleştirir, bir çok ağır hastalıktan muzdariplerdir. Hayatta bir tutamak bulamadıklarında edebiyatla, felsefeyle …vs uğraşmak onları geçici olarak hayata bağlar. Çoğu üniversite eğitimi görmüştür, kitaplara düşkündürler. Tutunamayanlar bir grup olarak ele alınamazlar. Hepsinde ortak olan, yalnızca normdan belli bir uzaklıkta olmalarıdır. Dünyayı genç yaşta terk eder ve arkalarında bir çok parça bırakırlar.
'Tutunduğun herşey elinden gidecektir, çünkü tutunmamayı öğretmektedir yaşam...'
kutsal kitap
meriç yanlış söylemiş din aşkı şiiri de kapsar......(bana göre)
Şu kuyu problemlerindeki zavallı kurbağacık tabi ki de.... :))
Hani kuyu bilmem kaç metredir deee... Kurbağacık da kuyunun dışına çıkmaya çalışmaktadır daaa... 3 metre zıplar 1 metre geri kayar falandaa..
Ay çıkamaz bi türlü o kuyudan benim gibi... :)) Ve en az benim gibi azimlidir de.. Tutunabildiği kadarıyla ve büyük bir yaşam gücüyle savaşır durur daaaa..... :))
E artık kuyuda savaşmak değil, çıkıp çimlerin üzerinde zıplamak istiyoruuuuuummmmm........ :)))))
ışın'ın 'tutunamadım' şarkısında kendini bulanlardır herhalde....
bu hayatta ne kadar çoook selimışıkileturgutözmengiller var! ! ! ! tutunamamaları farklı olsa da tutunamıyor olmaları aynı...
Bana yeni bir bakış açısı kazandıran, beni silkeleyip kendime getiren kitap.
bir 'oğuz atay' yapıtı..
oku oku bitiremedim yaz boyunca..
kış bitiyor hala bitiremedim,hayatımda yarım bıraktıgım ender kitaplardan.
aklıma gelmişken sınav zamanı ama olsun okumaya devam mı etsem:P
düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı
gibi kelamların geçtiği türk roman tarihinin en iyi kitabının adıdır,
yazarı derki: 'çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaktır'
bknz: kendini unutturmamak için kitap yazmaktan aciz kaldığı zamanlar tarih dersi vermeye çalışan konu mankeni yazarlar.
bknz. orhan pamuk.
her zaman, birisi sizden önce davranır. oysa,gelip geçici biridir bu. sinemada,sizden önce,son boş koltuğu alan kör bir yabancı..
...'düşünceler göklere yükseliyor, fakat vücut toprağa bağlı. tek tek koparılması kolay olan milyonlarca iplikle bağlı...'
kalbime bi şey oldu..kitabı alıp çıktım..keşke yapmasaydım :)