Diğer grup ise, din istismarcılarına karşı çıkan insanlara ağızlarından salyalar akıtarak saldıran çağdışı yobaz gruptur.
Bu grup, sahiplerince beslenerek provokasyon amacıyla ortalığa salınan, ancak, boş beyinleri nedeniyle düşünce üretemeyince, en kutsal varlığımız olan ANNE'ye ve bunun yanısıra kan bağı simgesi olan "sülale"ye dil uzatma cüretinde bulunan kişilik bozuğu tiplemelerden oluşur.
Yöntem olarak belden aşağı ve ağırlıklı olarak gerilerinden çalışırlar, çünkü yukarıda belirtildiği gibi, "kellelerinde" beyin yoktur. (Kelle sözcüğü bana ait değildir.)
Daha fazla uzatmadan dilimin altındaki baklayı çıkarayım: Ortak düşmanları GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olan her iki grup da bilsinler ki, meydan, sandıkları gibi boş değildir.
Yani, birileri ne kadar miyavlarsa miyavlasın, Cumhuriyet Kervanı yürüyecektir... Hodri meydan!
Bilgi: ANNE'ye ve sülale'ye uzanan iğrenç söylemin yer aldığı mesaj ile ağzının payını verdiğim mesajım -büyük olasılıkla yönetim tarafından- silindi.
CAHİL ve YOBAZ Bir yobazdan korkarım, bir de cahil insandan, Ne hak-hukuk bilirler, ne anlarlar lisandan, Etraf sessizleştiyse gör bak damlar birazdan, Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Ebu Cehil misali, yoksun edebi tarzdan, Kibir ile yürür hep, koca küre-i arzdan, Sünnetten dem vurur da, el etek çeker farzdan, Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Bereket nedir bilmez, şükür etmez ki azdan, Akıllıyım der ama, beyni küçüktür kazdan. Kışın dilenecektir, belliydi ki bu yazdan, Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Güçlü sanar kendini, Kanuni'den-Yavuz'dan, Oysa tavuk kesemez, anlamaz ki infazdan, Ne hikmetse büyüler, ustadır sihirbazdan, Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Hikmetli söz konuşmaz, anlamaz çalan sazdan, Menfaatsiz işlerde, gelir hep anlamazdan, Fitne ile soğutur, namazdan ve niyazdan, Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Şiir, Yasemin Elbek şiiri olduğunu zaten belli ediyor vuruculuğuyla... Yakıştı geceye... Sezen de tamamlamış bu güzelliği. İyi bir ikili olmuş. Teşekkürler paylaşım için.
Serin bir yaz akşamı Vadinin yamacından Kıvrım kıvrım akan Nazlı bir ırmağın Bütün gece Sularıyla oynaşan dolunay Nasıl bilebilir ki Gün doğduğunda Bırakıp gittiği Su’yun sancısını
Geçende gördüğü lüzum üzerine Sevgili Canan hanım da benzer bir söz söylemişti ve hoşuma gittiydi açıkçası sevgilerimi yolluyorum kendisine buradan
paylaşmak isterim burada da ;
Ağzından çıkanı kulağın duymazsa , kulağının duyacağı ağzını kapatır! Ve herkese batırdığın dikenin sonunda senin canını alır zira hayat koca bir yankıdır..
Herkes lafı söylemeden önce karşıya, bir değil beş kez düşünüp lafını ölçüp tartıp öyle söyleyecek, yok öyle aklına ağzına geleni söyleyip gitmek ötekileştirirseniz kendinizi de ötekileştirmiş olursunuz doğal olarak da sonuçlarına katlanır duymak istemediklerinizi duyarsınız
AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı överken kullandığı kelimeler mide bulandırdı. Erdoğan'dan "Tayyip ağabey" diye bahseden 70 yaşındaki doktor vekil "Ayakkabısını elimizle yalamamız lazım" dedi.
....malistler ölülerini putlaştırdılar diye hitap edenler önce kendi dibine baksınlar
Sesldndirenlerin yanısıra besteci ve söz yazarına, Mekan'la paylaşan Yasemin hanıma ve elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'na da selam.olsun.
Dinsiz diye sağa sola sataşanlar kendilerine baksınlar. Biilimsel bir araştırma sonucunda şu çıkmış ortaya: Başkalarının diniyle ugrasanlarin dinsel, cinselligiyle uğraşanların ise cinsel sorunları varmış ve bu anlaşılmasın diye dikkatleri uzerlerinden çekmek için sağa sola çamur atıp hedef saptirirlarmis.. Ben demiyom, bilim diyor.
Ve devam edelim dinsiz diye söyleyenlere gelsin bilmezler öğrenirler
Atatürk’e daha önce kısa süre Japonca dersleri verdiği için O’nun “Hocam” diye karşıladığı Torijori Yamada, Ankara’yı ziyaretinden bir yıl sonra 1932 yılında vefat etmiş ama Atatürk verdiği sözü tutmuş ve Tokyo Camii’ni yaptırmıştır. Cami 1938 yılında tamamlanmıştır.
Sunay Akın’ın dediği gibi:
“Bu millet şunu biliyor mu! Bu gezegenin en doğusundaki (ve batısındaki) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırmıştır.”
O zulüm, o baskı hala sürüyor. İran'da ahlak.polisi kurumsallaşmadı mı? Ya Afganistan'da din adına yaşamları söndürülen kadınlar, çocuklar?
Bizde bile kadın gülmez, hamile kadın sokağa çıkmaz benzeri baskilarla toplumu alıştırma yöntemi uygulamays çalışmıyorlar mı?
Havalarını alacaklar tabii... Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Arkadaşları öyle bir temel atmışlar ki ne dışarıdan ne içerden yıkamadılar, yıkamayacaklar.
Bu söyleyişe istinaden de ilave etmek isterim ki ;
Daha önce de dedim hala da diyorum ve diyeceğim;
Cahil ve sabit fikirliler anlamadıkları için anlatılanı, verecek cevap kapasiteleri de sınırlı olduğu için ,ısrarla kendilerinin empoze etmeye çalıştığı konuyu dönüp dolaşıp ortaya sererler edep ve kimlikten uzak halleriyle üstelik öyle ki bazılarının ağzı lağımdan bile daha pis kokular yayar
böylelerini dikkate almak zaman kaybıdır her zaman
Biz hep güleriz güleceğiz yolumuza ışık tutan oldukça
Medeniyetin geri olduğu cehalet devirlerinde fikir ve vicdan hürriyeti tahakküm ve baskı altında idi. İnsanlık bundan çok zarar görmüştür.
Bilhassa din muhafızlığı kisvesine bürünenlerin hakikati düşünebilenler, söyleyebilenler hakkında reva gördükleri zulüm ve işkenceler, insanlık tarihinde daima kirli facialar olarak kalacaktır.
Dört fıkra da hem güldüren hem düşündüren türden, yani ders...Ama ensede patlayan tokatla olmayan itibar fikralarini hayal ettikçe daha çok güldüm:))) Siz de inşallah gülersiniz hep.
Umarım Bunları da beğenirsiniz Turhan bey ki bence ders niteliğinde
HER ŞEY ALLAH'TAN
(Bir tren kazasının "Takdiri ilahi" , "Her şey Allah'tan" şeklindeki yaklaşımlarla açıklanmasını eleştiren birinin, guruptaki Avni Anıl'a ne düşündüğünü sorması üzerine, Avni Anıl'ın anlattığı fıkradır.)
Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;
-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.
-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.
Bektaşi - ya da Alevi - iki öküzüyle tarlasını sürermiş; kırmızı öküz az yem yiyip, çok çalışırmış; sarı öküz lanet mi lanetmiş. Hem çok yermiş, hem tembelmiş. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:
-Ey Allahım! demiş, şu sarı öküzün canını al da kurtulayım...
Baba Erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün! Kırmızı öküz sizlere ömür, sarı lanet capacanlı... Dışardan bir çocuk çağırmış Bektaşi, öküzleri göstermiş:
-Ulan, demiş; bunların hangisi sarı, hangisi kırmızı? Çocuk göstermiş:
-Bu sarı, bu kırmızı! Bektaşi gözlerini göğe çevirmiş:
-İmanım, demiş; bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?
YAKALADIKLARIM (Çirkinler) 2
Diğer grup ise,
din istismarcılarına karşı çıkan insanlara ağızlarından salyalar akıtarak saldıran çağdışı yobaz gruptur.
Bu grup, sahiplerince beslenerek
provokasyon amacıyla ortalığa salınan,
ancak, boş beyinleri nedeniyle düşünce üretemeyince, en kutsal varlığımız olan ANNE'ye ve bunun yanısıra
kan bağı simgesi olan "sülale"ye
dil uzatma cüretinde bulunan kişilik
bozuğu tiplemelerden oluşur.
Yöntem olarak belden aşağı ve
ağırlıklı olarak gerilerinden çalışırlar,
çünkü yukarıda belirtildiği gibi,
"kellelerinde" beyin yoktur.
(Kelle sözcüğü bana ait değildir.)
(Devamı aşağıdaki mesajda)
YAKALADIKLARIM (Çirkinler) 3
Daha fazla uzatmadan dilimin altındaki baklayı çıkarayım: Ortak düşmanları GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olan her iki grup da bilsinler ki, meydan, sandıkları gibi boş değildir.
Yani, birileri ne kadar miyavlarsa miyavlasın, Cumhuriyet Kervanı yürüyecektir... Hodri meydan!
Bilgi:
ANNE'ye ve sülale'ye uzanan iğrenç söylemin
yer aldığı mesaj ile ağzının payını verdiğim mesajım -büyük olasılıkla yönetim tarafından- silindi.
(Bitti)
MOLLA REJİMLERİNİN DEĞİRMENİNE
BİLEREK YA DA BİLMEYEREK SU TAŞIYAN KADINLARA KISSADAN HİSSELER / 8
İran'da başı açık Kadınlara yapılan
İnsanlık dışı, Yasa dışı, Ahlak dışı ve
Dinimizin reddettiği Zulüm (Aşağıda)
Bu cahil ve yobazların bir de güya okumuşları var ki, toplum için, insanlik için asıl tehlike onlar...
CAHİL ve YOBAZ
Bir yobazdan korkarım, bir de cahil insandan,
Ne hak-hukuk bilirler, ne anlarlar lisandan,
Etraf sessizleştiyse gör bak damlar birazdan,
Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Ebu Cehil misali, yoksun edebi tarzdan,
Kibir ile yürür hep, koca küre-i arzdan,
Sünnetten dem vurur da, el etek çeker farzdan,
Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Bereket nedir bilmez, şükür etmez ki azdan,
Akıllıyım der ama, beyni küçüktür kazdan.
Kışın dilenecektir, belliydi ki bu yazdan,
Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Güçlü sanar kendini, Kanuni'den-Yavuz'dan,
Oysa tavuk kesemez, anlamaz ki infazdan,
Ne hikmetse büyüler, ustadır sihirbazdan,
Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
Hikmetli söz konuşmaz, anlamaz çalan sazdan,
Menfaatsiz işlerde, gelir hep anlamazdan,
Fitne ile soğutur, namazdan ve niyazdan,
Mevlam korusun bizi, cahil ile yobazdan.!
MUSTAFA ENES GÜNDÜZ
Şiir, Yasemin Elbek şiiri olduğunu zaten belli ediyor vuruculuğuyla... Yakıştı geceye... Sezen de tamamlamış bu güzelliği. İyi bir ikili olmuş. Teşekkürler paylaşım için.
Bir şiirimi paylaşarak geceyi sonlandırayım
Serin bir yaz akşamı
Vadinin yamacından
Kıvrım kıvrım akan
Nazlı bir ırmağın
Bütün gece
Sularıyla oynaşan dolunay
Nasıl bilebilir ki
Gün doğduğunda
Bırakıp gittiği
Su’yun sancısını
Geçende gördüğü lüzum üzerine Sevgili Canan hanım da benzer bir söz söylemişti ve hoşuma gittiydi açıkçası sevgilerimi yolluyorum kendisine buradan
paylaşmak isterim burada da ;
Ağzından çıkanı kulağın duymazsa , kulağının duyacağı ağzını kapatır! Ve herkese batırdığın dikenin sonunda senin canını alır zira hayat koca bir yankıdır..
Canan SERGÜL
sözlerinize bir katkı da benden izninizle Yasemin hanim:
",Ağzına geleni söyleyen, aklına gelmeyeni duymaya hazir olmalıdır."
Turhan bey ;
Herkes lafı söylemeden önce karşıya, bir değil beş kez düşünüp lafını ölçüp tartıp öyle söyleyecek, yok öyle aklına ağzına geleni söyleyip gitmek
ötekileştirirseniz kendinizi de ötekileştirmiş olursunuz doğal olarak da sonuçlarına katlanır duymak istemediklerinizi duyarsınız
Evet, unutmadık.bunu ve bunun gibi yıkama yağlamaları... Gecenin bombasıydı bu Yasemin hanım :))) Teşekkürler.
Basından ;
AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı överken kullandığı kelimeler mide bulandırdı. Erdoğan'dan "Tayyip ağabey" diye bahseden 70 yaşındaki doktor vekil "Ayakkabısını elimizle yalamamız lazım" dedi.
....malistler ölülerini putlaştırdılar diye hitap edenler önce kendi dibine baksınlar
Her şey sırayla
Sesldndirenlerin yanısıra besteci ve söz yazarına, Mekan'la paylaşan Yasemin hanıma ve elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mücadele Arkadaşları'na da selam.olsun.
Mustafa Kemal Atatürk diye yazılır
İzindeyiz diye okunur
Yaseminden
Fazıl Say dinlenir
Selam olsun seslendirenlere
Dinsiz diye sağa sola sataşanlar kendilerine baksınlar. Biilimsel bir araştırma sonucunda şu çıkmış ortaya: Başkalarının diniyle ugrasanlarin dinsel, cinselligiyle uğraşanların ise cinsel sorunları varmış ve bu anlaşılmasın diye dikkatleri uzerlerinden çekmek için sağa sola çamur atıp hedef saptirirlarmis.. Ben demiyom, bilim diyor.
Ve devam edelim dinsiz diye söyleyenlere gelsin bilmezler öğrenirler
Atatürk’e daha önce kısa süre Japonca dersleri verdiği için O’nun “Hocam” diye karşıladığı Torijori Yamada, Ankara’yı ziyaretinden bir yıl sonra 1932 yılında vefat etmiş ama Atatürk verdiği sözü tutmuş ve Tokyo Camii’ni yaptırmıştır. Cami 1938 yılında tamamlanmıştır.
Sunay Akın’ın dediği gibi:
“Bu millet şunu biliyor mu! Bu gezegenin en doğusundaki (ve batısındaki) sabah ezanının ilk okunduğu camiyi Mustafa Kemal Atatürk yaptırmıştır.”
Turhan bey basından alınmıştır ;
Yorumsuz sunuyorum
İslamilik Endeksi’ne göre, İslam’a en uygun yaşayan ülkeler (2020)
1. Yeni Zelanda,
2. İsveç,
3. Hollanda,
9. Kanada,
11. Almanya,
15. İngiltere,
16. Japonya,
23. Fransa,
26. ABD,
29. İtalya,
41. Yunanistan,
42. İsrail,
51. Katar,
57. Ermenistan,
93. Suudi A.,
100. Türkiye
O zulüm, o baskı hala sürüyor.
İran'da ahlak.polisi kurumsallaşmadı mı? Ya Afganistan'da din adına yaşamları söndürülen kadınlar, çocuklar?
Bizde bile kadın gülmez, hamile kadın sokağa çıkmaz benzeri baskilarla toplumu alıştırma yöntemi uygulamays çalışmıyorlar mı?
Havalarını alacaklar tabii...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Arkadaşları öyle bir temel atmışlar ki ne dışarıdan ne içerden yıkamadılar, yıkamayacaklar.
Bu söyleyişe istinaden de ilave etmek isterim ki ;
Daha önce de dedim hala da diyorum ve diyeceğim;
Cahil ve sabit fikirliler anlamadıkları için anlatılanı, verecek cevap kapasiteleri de sınırlı olduğu için ,ısrarla kendilerinin empoze etmeye çalıştığı konuyu dönüp dolaşıp ortaya sererler edep ve kimlikten uzak halleriyle üstelik öyle ki bazılarının ağzı lağımdan bile daha pis kokular yayar
böylelerini dikkate almak zaman kaybıdır her zaman
Yaseminden :))
Biz hep güleriz güleceğiz yolumuza ışık tutan oldukça
Medeniyetin geri olduğu cehalet devirlerinde fikir ve vicdan hürriyeti tahakküm ve baskı altında idi. İnsanlık bundan çok zarar görmüştür.
Bilhassa din muhafızlığı kisvesine bürünenlerin hakikati düşünebilenler, söyleyebilenler hakkında reva gördükleri zulüm ve işkenceler, insanlık tarihinde daima kirli facialar olarak kalacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk - 31 Ocak 1930
Dört fıkra da hem güldüren hem düşündüren türden, yani ders...Ama ensede patlayan tokatla olmayan itibar fikralarini hayal ettikçe daha çok güldüm:))) Siz de inşallah gülersiniz hep.
OLMAYAN ŞEY
Yolu camiye düşen Bektaşi namazdan sonra:
-Ey ulu tanrım, bana bol bol şarap ver. Diye dua etmiş.
Yanında namazı bitiren kişi de ellerini kaldırmış:
-Rabbim bana iman ver. Diye dua etmiş.
İki duayı da işiten hoca Bektaşi'ye dönmüş:
-Bak herkes iman istiyor tanrıdan sen de şarap istiyorsun. Utanmıyor musun? demiş.
Bunun üzerine Bektaşi hocaya dönüp:
-Ne yapalım hoca efendi herkes kendisinde olmayanı ister. Demiş.
Elimiz değmişken devam edelim:)
İTİBAR
Softanın biri Bektaşinin önüne geçti:
-Ey Erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur o zaman, dedi.
Bektaşi gülümseyerek:
-Sizin nazarınızda itibar kazanmak için, tanrı önündeki itibarımı zedeleyemem, dedi.
Umarım Bunları da beğenirsiniz Turhan bey ki bence ders niteliğinde
HER ŞEY ALLAH'TAN
(Bir tren kazasının "Takdiri ilahi" , "Her şey Allah'tan" şeklindeki yaklaşımlarla açıklanmasını eleştiren birinin, guruptaki Avni Anıl'a ne düşündüğünü sorması üzerine, Avni Anıl'ın anlattığı fıkradır.)
Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri, yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;
-Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.
-Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da, ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum.
HANGİSİ SARI, HANGİSİ KIRMIZI
(İlhan Selçuk'un bir köşe yazısından alınmıştır.)
Bektaşi - ya da Alevi - iki öküzüyle tarlasını sürermiş; kırmızı öküz az yem yiyip, çok çalışırmış; sarı öküz lanet mi lanetmiş. Hem çok yermiş, hem tembelmiş. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:
-Ey Allahım! demiş, şu sarı öküzün canını al da kurtulayım...
Baba Erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün! Kırmızı öküz sizlere ömür, sarı lanet capacanlı... Dışardan bir çocuk çağırmış Bektaşi, öküzleri göstermiş:
-Ulan, demiş; bunların hangisi sarı, hangisi kırmızı? Çocuk göstermiş:
-Bu sarı, bu kırmızı! Bektaşi gözlerini göğe çevirmiş:
-İmanım, demiş; bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayıramıyor musun?
Merhaba Turhan bey
Sizin seçiminiz de harika :)))))
Teşekkür ederim
Güzel akşamlar diliyorum