Sağlıklı kişilerde de görülebilir fakat asıl tehlikeli olan nevrotik takıntılardır..Kişi bir türlü aşamaz,saplanıp kalmıştır takıldığı kişi ya da objeye..bir türlü zihninden atamaz..Atmak ister gibi görünmesine rağmen gerçekte patolojik bir bağlılık vardır ona karşı..bazı tipler gizli gizli zevk bile alıyordur takıntısından...onun için acı çekmekten..Bu bağlamda sado-mazoşist eğilimleri olan yada kişilik bozuklukları gösteren tiplerin takıntıları çok enteresandır. Arabesktirler ve bir türlü vazgeçemezler ya da gerçekte vazgeçmemek ve takıntısı nedeniyle acı çekmek zevk verir onlara..Böyle tiplere yardımcı olmak gibi bir girişimde bulunulmasını hiç tavsiye etmem..çünkü düzelmeleri çoook zordur..Profesyonel yadım alabilirler ama bir arkadaş olarak öğütler vermek boşa kürek sallamaktır..
kapalı kapıların açıldıktan sonra tekrar kapatılmaması durumu ağlarken illaki bi kapı eşiğine oturma durumu olmazsa rahatlayamama hali bir şarkıyı sevince yüzlerce kez aralıksız başkasını dinlemeden günlerce aynı şeyi dinlemek gözlüksüz bir hiç olacağım ve kör gibi hissetme durumu...ama bu pek takıntıyla ilgili değil sanırım ileri derece miyopla daha çok bağlantılı
kötüdür sağlığa zarardır vesselam...boynumdan yıllarca hiç çıkarmadığım annemin hediyesi bi kolye vardı zinciri koptuğunda işte kızım işin bitti demiştim... :) boynumdaki kolyesiz boşluğa da epey takmıştım...halen aklım tamir ettiremediğim zincirindedir...yeniden taksam boynuma rahata erecem ama... :)) bi de şey var bi kitabı 3 günden kısa sürede bitirememişsem hemen bırakırım elimden ve uzun zamanlar geçmeden dönemem aynı kitaba...kitabı hemen kötü olmakla yaftalarım... diğer bi takıntı okurken altını çizmek...kalem bulamazsam okurken en ezından altı çizilecek kısmı hemen telefona kaydetmek o da olmazsa anınnda ezberlemek ve daha sonra tutulan notlar arasına eklemek....
Yolculuk sırasında yol çizgilerini saymak gibi bir takıntım varki Allah kimseye vermesin. Okumaya başladığım bir kitabı üç (3) gün içinde bitirememişsem, dördüncü günü o kitabı baştan okumaya başlarım.
Çok sevdiğim bir dostumun hediye ettiği tespihi, yastığımın altına koymazsam o gece uyuyamam. Ve genellikle o tespih her zaman cebimdedir. Evimi örümcekler istila etse bile, hiç bir şekilde bir örümceği öldüremem. Kimseye de öldürtmem.
Ne olursa olsun eğer eve alınan yoğurdu ilk ben açıp yememişsem bir daha o yoğuttan asla kimse bana yediremez bu bir. İkincisi, iki elim kanda da olsa yatağımı toplamadan evden kesinlikle çıkmam. Üçüncüsü, lavaboya bile cep telefonuyla giderim ve benden başka hiç kimse cep telefonuma dokunamaz.
Takıntılar,bazen güzel, bazen de korkunçtur.Birşeyleri başarmak için takıntı yapmak ne kadar güzelse,birilerini takıntı yaparak onları üzmek ve korkutmak ta o kadar iğrenç. Bütün mesele neye taktığımız. Bilim adamının ölesiye deney yapma,sanatçının üretme takıntısı insanlık için bir onura dönüşür. Katilin öldürme,faşistin baskı yapma takıntısı ise tam bir kabus.
olayın ilk anında 'ne demek istedi,cevap verme neyse ' olaydan bir saat sonra 'bu ne demek şimdi şoktayım' olay gecesi uykudan önce dön bir sağa bir de sola 'niye insanlar böyle ben bişe yapmadım ki,niye ben,hep beni mi bulur,neyse boşver yat uyu' dönmekten yorgun düştüğün gecenin sabahı gözün açılır 'hayır rüya değilmiş bana bunu dediii' aylar yıllar sonra 'zamanında adamın biri böyle demişti'
gözleri çekik olduğu için bir rahatsızlık mıdır bilemiyorum ama dikkat edin çizgi filmlerine... karakterlerin gözleri kendi gözlerine inat kocaman kocaman.. yüzdeki en büyük şey gözler...derin bakan manalı gözler...
- ya erdinç abi nasılsın - iyiyimde şu gömleğindeki düğmeler -ne olmuş onlara -hepsi beyaz iplikle dikilmiş ama bir tanesi siyah - bulamadım beyaz ip siyahla diktim önemli değil -önemli olmaz olur mu -yahu değil be abi takma kafana -olmaz takarım ben -boşver onuda yengem nasıl ameliyattan sonra toparladımı kendini -terzi -ne terzisi abi -terziye gidelim seninle değiştirelim şu düğmeyi -...
İki şekilde tanımlayabiliriz. Birincisi işi gücü olmayıp da aptal saptal işleri kendine dert edinmek. İkincisi travma yaşatacak düzeyde insanların başından geçmiş negatif tecrübelerin belli bi noktada yönelerek hayata hep noktadan bakmak
binlerce terim olduğu halde, her gün düzenli olarak antolojiye girip, bir kaç terime övgü, bir kaç terime küfür edip çıkan bazı dost (!) rumuzların ruh halleri.................- ;)) ...Pp
bknz....''çok sayıda terime yazmak, büyümektir, gelişmektir'' diyen yazar....Pp
ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim,
bir aralar kanımın damarlarımda kuruyup kalacağına dair şiddetli bir takıntım vardı.. bu sadece bitanesi tabii..takarım hem de fena..ama artık takmıycam yaaaaaaaaaaa.
Hiç bir tarih aralığı '80'ler takıntım kadar güçlü olamadı.. :)
Obsesyon..
Sağlıklı kişilerde de görülebilir fakat asıl tehlikeli olan nevrotik takıntılardır..Kişi bir türlü aşamaz,saplanıp kalmıştır takıldığı kişi ya da objeye..bir türlü zihninden atamaz..Atmak ister gibi görünmesine rağmen gerçekte patolojik bir bağlılık vardır ona karşı..bazı tipler gizli gizli zevk bile alıyordur takıntısından...onun için acı çekmekten..Bu bağlamda sado-mazoşist eğilimleri olan yada kişilik bozuklukları gösteren tiplerin takıntıları çok enteresandır. Arabesktirler ve bir türlü vazgeçemezler ya da gerçekte vazgeçmemek ve takıntısı nedeniyle acı çekmek zevk verir onlara..Böyle tiplere yardımcı olmak gibi bir girişimde bulunulmasını hiç tavsiye etmem..çünkü düzelmeleri çoook zordur..Profesyonel yadım alabilirler ama bir arkadaş olarak öğütler vermek boşa kürek sallamaktır..
kapalı kapıların açıldıktan sonra tekrar kapatılmaması durumu
ağlarken illaki bi kapı eşiğine oturma durumu olmazsa rahatlayamama hali
bir şarkıyı sevince yüzlerce kez aralıksız başkasını dinlemeden günlerce aynı şeyi dinlemek
gözlüksüz bir hiç olacağım ve kör gibi hissetme durumu...ama bu pek takıntıyla ilgili değil sanırım ileri derece miyopla daha çok bağlantılı
kötüdür sağlığa zarardır vesselam...boynumdan yıllarca hiç çıkarmadığım annemin hediyesi bi kolye vardı zinciri koptuğunda işte kızım işin bitti demiştim... :) boynumdaki kolyesiz boşluğa da epey takmıştım...halen aklım tamir ettiremediğim zincirindedir...yeniden taksam boynuma rahata erecem ama... :))
bi de şey var bi kitabı 3 günden kısa sürede bitirememişsem hemen bırakırım elimden ve uzun zamanlar geçmeden dönemem aynı kitaba...kitabı hemen kötü olmakla yaftalarım...
diğer bi takıntı okurken altını çizmek...kalem bulamazsam okurken en ezından altı çizilecek kısmı hemen telefona kaydetmek o da olmazsa anınnda ezberlemek ve daha sonra tutulan notlar arasına eklemek....
en kötüsü sevgide takıntıdır..ama onu geçeyim..
Yolculuk sırasında yol çizgilerini saymak gibi bir takıntım varki Allah kimseye vermesin.
Okumaya başladığım bir kitabı üç (3) gün içinde bitirememişsem, dördüncü günü o kitabı baştan okumaya başlarım.
Çok sevdiğim bir dostumun hediye ettiği tespihi, yastığımın altına koymazsam o gece uyuyamam. Ve genellikle o tespih her zaman cebimdedir.
Evimi örümcekler istila etse bile, hiç bir şekilde bir örümceği öldüremem.
Kimseye de öldürtmem.
Ne olursa olsun eğer eve alınan yoğurdu ilk ben açıp yememişsem bir daha o yoğuttan asla kimse bana yediremez bu bir.
İkincisi, iki elim kanda da olsa yatağımı toplamadan evden kesinlikle çıkmam.
Üçüncüsü, lavaboya bile cep telefonuyla giderim ve benden başka hiç kimse cep telefonuma dokunamaz.
Takıntılar,bazen güzel, bazen de korkunçtur.Birşeyleri başarmak için takıntı yapmak ne kadar güzelse,birilerini takıntı yaparak onları üzmek ve korkutmak ta o kadar iğrenç.
Bütün mesele neye taktığımız.
Bilim adamının ölesiye deney yapma,sanatçının üretme takıntısı insanlık için bir onura dönüşür.
Katilin öldürme,faşistin baskı yapma takıntısı ise tam bir kabus.
saymakla bitmez..
ifade takıntım var benim
öyle söyledi şeyhim :))
olayın ilk anında 'ne demek istedi,cevap verme neyse ' olaydan bir saat sonra 'bu ne demek şimdi şoktayım' olay gecesi uykudan önce dön bir sağa bir de sola 'niye insanlar böyle ben bişe yapmadım ki,niye ben,hep beni mi bulur,neyse boşver yat uyu' dönmekten yorgun düştüğün gecenin sabahı gözün açılır 'hayır rüya değilmiş bana bunu dediii' aylar yıllar sonra 'zamanında adamın biri böyle demişti'
Bulmacalarda bulunamayan cevaplar..
İnsan takıntıya takılmaya görsün...Vay haline... :)))
dönem dönem, zaman zaman, takıyoruz işte bizde bir şeylere... :)
çinlilerde de var mesela bu...
gözleri çekik olduğu için bir rahatsızlık mıdır bilemiyorum ama dikkat edin çizgi filmlerine... karakterlerin gözleri kendi gözlerine inat kocaman kocaman.. yüzdeki en büyük şey gözler...derin bakan manalı gözler...
neden dersiniz? ?
ah işte hep insan kendinde olmayana hasret...
bknz.sarışın teriminde yazdıklarımız :)
- ya erdinç abi nasılsın
- iyiyimde şu gömleğindeki düğmeler
-ne olmuş onlara
-hepsi beyaz iplikle dikilmiş ama bir tanesi siyah
- bulamadım beyaz ip siyahla diktim önemli değil
-önemli olmaz olur mu
-yahu değil be abi takma kafana
-olmaz takarım ben
-boşver onuda yengem nasıl ameliyattan sonra toparladımı kendini
-terzi
-ne terzisi abi
-terziye gidelim seninle değiştirelim şu düğmeyi
-...
İki şekilde tanımlayabiliriz. Birincisi işi gücü olmayıp da aptal saptal işleri kendine dert edinmek. İkincisi travma yaşatacak düzeyde insanların başından geçmiş negatif tecrübelerin belli bi noktada yönelerek hayata hep noktadan bakmak
binlerce terim olduğu halde, her gün düzenli olarak antolojiye girip, bir kaç terime övgü, bir kaç terime küfür edip çıkan bazı dost (!) rumuzların ruh halleri.................- ;)) ...Pp
bknz....''çok sayıda terime yazmak, büyümektir, gelişmektir'' diyen yazar....Pp
Sınıf düzenli olmalı yoksa derssssssssssss anlatamam..
amman öğrenciler duymasın :)))))))))))
küçük ama çok etkili
ben bilgi almak istiyorum.bana soru sorulmasını değil.
aa bir de şey var :)))
bisküvileri ters yüzünü çevirip yemem :)) yiyemem..desenli veya kremalı yüzleri yukarı bakmalı :)) boğazımdan geçmez valla ;)
aralık kalan kapılar..açık kalan çekmeceler,dolap kapakları..offf açtığınız gibi kapatın şunlarııı... ;)
ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim, ben takıntılı değilim,
ya ne oluyo sanki bir harf eksik yazınca da silip silip yazıyorum...tabi her şey tamam bu eksik olmasın!
bere...lulu bere, bere nana...taktım...
Takarım! !
Anladınız
Kuduzotunu
Işığa
Nefese
Tıkırtıya
Islah ya rab ıslah :)
bir aralar kanımın damarlarımda kuruyup kalacağına dair şiddetli bir takıntım vardı.. bu sadece bitanesi tabii..takarım hem de fena..ama artık takmıycam yaaaaaaaaaaa.
fenerbahce...
takıntılı olmak da takıntıdır bir yerde