İnsanlar zamanla ne kadar da değişiyor. Öyleki tanınmaz hâle geliyorlar. Buna en güzel örnek, altı kere gidip yedi kere siyasî arenaya dönen Demirel’dir. Bir zamanlar inançlı kesimin oylarıyla Türk siyasetine yön veren bu zat bugün, yediği çanağa tükürmekten gocunmuyor. Geçenlerde eski başbakan ve de cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in bir televizyon kanalında söylediği sözler, kamuoyunun büyük tepkisiyle karşılandı. Demirel, tepki toplayan konuşmasında başörtüsüyle ilgili olarak şunları demişti: “Orası üniversite, oranın kuralları var! .. Danıştay, Anayasa Mahkemesi karar vermiş. İlla başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilen yerler var, oraya git! .. Arabistan’da falan öyle yerler vardır, oraya gidin, orada okuyun! Türkiye geriye gitmez! Türkiye laiklikten vazgeçemez. Herkes aklını başına toplasın. Türban özgürlük falan değildir! .. Bu gericiliktir! ” Bu toprağın Nene Hatunlarının, Kara Fatmalarının mirasçılarını Arabistan’a göndermek hangi akla hizmettir? Sizin özgürlük anlayışınız bu mu? Türk şiirinin üstatlarından sayılan Necip Fazıl Kısakürek sözünü sakınmayan, doğru bildiğini her ortamda ve zamanda dile getiren dürüstlük abidesi bir insandı. Gerçek şairler çok iyi bir gözlemcidir aynı zamanda. Bizler Demirel’in bugünkü sözlerine şaşırsak da Kısakürek, bundan on yıllar evvel bu siyaset cambazının ipliğini pazara çıkarmıştı. Üstat Necip Fazıl, bundan tam otuz beş sene evvel(1971’de) yazdığı bir şiirde Süleyman Demirel’in portresini kelimelerle şöyle resmetmişti: Sen gül diyarının yapma gülüsün! Aynı yapmacıkla Çoban Sülü’sün! Yoktur izlediğin bir dava yolu; Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün! Türk’e zıt sermaye merkezlerinden, Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün! Millî yekparelik gelmez işine; Bu yüzden parçalı, bölüntülüsün Ve devlete mason biraderlerin Tam da maslahata denk ödülüsün! Ne sır sendeki bedava oluş! Problemler içinde en müşkülüsün! Fikir dağlar boyu kocaman kitap; Sen de o kitabın bir virgülüsün! Böyleyken ustasın gözbağcılıkta; Cüceler sirkinin baş Herkülüsün! Gözyaşı ve çığlık vatanında sen, Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün! Büzülmüş susarken mahzun hakikat, Davuldan ziyade gümbürtülüsün! Teokratik rejim olmaz deyip de, Peşinden Müslüman görüntülüsün! Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon; Bir felâketsin ki, bin bir türlüsün! Gelirsiz giderli bütçelerinle, Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün! Okka okka vicdan satın alırsın; Topuzu altından oy baskülüsün! Bir gökdelen sanır seni gören göz; Bilmez ki, temelden çöküntülüsün! Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer; Meclise gelince söküntülüsün! Bağlısın hak bilmez yeminlilere; Hakkı bilenlerden çözüntülüsün! Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark, Kim bilir, ne kadar üzüntülüsün! Millet gökten adam dilensin, dursun! Ümit fakirinin keşkülüsün! Kuzum, senin neren Anadolludur? Türk’e Amerikan püskürtülüsün! Farkın şu ki, eski Başbakanlardan, Sen o belaların son püskülüsün! Bu dörtlüklerden sonra bize söz düşmez doğrusu… Şair muhatabının portresini bir röntgenci gibi kusursuz ortaya koymuş. Bu söylenenlerin hangi birine itiraz edersiniz? Belki az söylemiş, dahası var diyebilirsiniz. Dahasını söylemek de edibe yakışmaz. Yıllarca bu siyaset cambazının arkasından giden mütedeyyin insanlar kim bilir hangi akla hizmet için bu yola revan olmuşlardı. Çünkü son söylenenler, Demirel’in ne ilk, ne de son sayıklamalarıdır. Bunu görmemek için kör olmak gerek. Oysa Müslüman basiretli olmak zorundadır. Aksi hâlde dost(!) silleleriyle adamın ensesini pazıya çevirirler. Rabbim bizlere basiret nasip eyle, eyle ki böyle tarihî sorumluluğu olan hatalara düşmeyelim.
sanırım çok şey yazmaya değer görmüyorum.çünkü dün d,ündür bugün bugündür diyebilecek kadar gaflete düşmüşbiri için çok şey yazmaya gerek duymuyorum.neden mi bu milletin parasını verdiysem ben verdim demekle kişm olduğunu bie anlattı.şimdi sn süleyman demirel öldüğünde sanırım cenazesini hahamlar kaldıracak.bnunun içinde israile gitmesi gerekiyor.namazını kıldıracak bir imam bulamaz
İyice saçmalamaya başladı.Türban takanlar Arabistana gidecekmiş sen elalemin namusuna nasıl karışırsın biz 1000 yıldır bu topraklarda islamı yaşattık.Çanakkalede gavûrlar analarımızın türbanlarını ellerinden almak istedi 250 bin şehit verdik koruduk namusumuzu sen de 250 bin can feda et o zaman türban hakkında atıp tutarsın.İnanmayanlar özgür inananlara gelince arabistana git.Allah(C.C) lâiklikten(!) razı olsun nasıl da inanç özgürlüğünü sağlıyor
Binbir varyasyonlu hamasetle insanların saflığını büyük maharetle oy’a tahvil etmenin, dini duyguları istismarın velhasıl siyasi hokkabazlığın zirve noktası.
Morrison Sülü. Mason olduğu halde masonluğunu reddetmiştir. Hatta Masonlar Locası'ndan, mason olmadığına dair belge de almıştır. Fakat, İlhami Soysal tarafından Mason Locası'na üye olduğu belgeyle kanıtlanmıştır. Bu yüzden, İlhami Soysal'ı dövdürtmüştür Morrison Sülü.
Kullandığı soyadı gerçek soyadı değildir. Asıl soyadı Gündoğdu'dur. Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yönetimde etkin olan sabetayistlerin kulağına daha hoş geleceğini düşünerek 'Demirel' soyadını almış olabilir aile. (Tabii, sabetayist olma ihtimallerini de göz ardı etmemek gerek) .
'Süleyman Demirel' denilince,Türkiye topraklarının görüp göreceği en çirkef kişilerden biri geliyor aklıma.
Muhtıra ya da darbeyi bir kişinin, bir partinin aleyhinde ya da bir partiyi muhatap alıyor şeklinde düşünmek yanlış olur. Bütün darbeler demokrasiye yönelik bir harekettir. Anayasa ve hukuk dışına çıkan her hareket böyledir. Tam aksi amaçlarla olsa bile vardığı nokta demokrasiye zarar vermektir. Bütün darbeler de millet iradesine karşı yapılmıştır.
genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir. 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur.
Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğdu. İlköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyon'da bitirdi. Şubat 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresi' nde göreve başladı. Önce 1949-1950, daha sonra 1954-1955 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde barajlar, sulama ve elektrifikasyon konularında ihtisas yaptı.
1954 yılında Barajlar Dairesi Başkanı, 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu. 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde su mühendisliği konusunda dersler verdi.
Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.
10 Ekim 1965'de yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Bu hükûmet 4 yıl sürdü. 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu. Böylece, 31. T.C. Hükûmeti'ni kurdu. Daha sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32. T.C. Hükûmeti'ni kurmak durumunda kaldı. 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, başbakanlık görevini bıraktı. 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükûmet kurdu.
12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na
seçildi. 29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında, DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin biraraya gelerek kurduğu 49. T.C. Hükûmeti'nde Başbakan olarak görev aldı.
30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesine büyük hizmetlerde bulunmuştur. Türkiye'nin en
genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir. 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur.
16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Demirel bu görevi 16 Mayıs 2000 tarihine kadar sürdürdü.
Deniz Gezmiş'in asılmasında en büyük etkenlerden biri..Komünizmden korkan, siyaset bilmeyen, iktidarı döneminde tarihinin en kötü günlerini yaşamıştır Türkiye...
Alıp da kaçılan Şapka gelir hep aklıma...
BUGÜNKÜ SÜLEYMAN VE DÜNKÜ SÜLEYMANNAME
M.NİHAT MALKOÇ
İnsanlar zamanla ne kadar da değişiyor. Öyleki tanınmaz hâle geliyorlar. Buna en güzel örnek, altı kere gidip yedi kere siyasî arenaya dönen Demirel’dir. Bir zamanlar inançlı kesimin oylarıyla Türk siyasetine yön veren bu zat bugün, yediği çanağa tükürmekten gocunmuyor. Geçenlerde eski başbakan ve de cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in bir televizyon kanalında söylediği sözler, kamuoyunun büyük tepkisiyle karşılandı. Demirel, tepki toplayan konuşmasında başörtüsüyle ilgili olarak şunları demişti: “Orası üniversite, oranın kuralları var! .. Danıştay, Anayasa Mahkemesi karar vermiş. İlla başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilen yerler var, oraya git! .. Arabistan’da falan öyle yerler vardır, oraya gidin, orada okuyun! Türkiye geriye gitmez! Türkiye laiklikten vazgeçemez. Herkes aklını başına toplasın. Türban özgürlük falan değildir! .. Bu gericiliktir! ”
Bu toprağın Nene Hatunlarının, Kara Fatmalarının mirasçılarını Arabistan’a göndermek hangi akla hizmettir? Sizin özgürlük anlayışınız bu mu? Türk şiirinin üstatlarından sayılan Necip Fazıl Kısakürek sözünü sakınmayan, doğru bildiğini her ortamda ve zamanda dile getiren dürüstlük abidesi bir insandı. Gerçek şairler çok iyi bir gözlemcidir aynı zamanda. Bizler Demirel’in bugünkü sözlerine şaşırsak da Kısakürek, bundan on yıllar evvel bu siyaset cambazının ipliğini pazara çıkarmıştı. Üstat Necip Fazıl, bundan tam otuz beş sene evvel(1971’de) yazdığı bir şiirde Süleyman Demirel’in portresini kelimelerle şöyle resmetmişti:
Sen gül diyarının yapma gülüsün!
Aynı yapmacıkla Çoban Sülü’sün!
Yoktur izlediğin bir dava yolu;
Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün!
Türk’e zıt sermaye merkezlerinden,
Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün!
Millî yekparelik gelmez işine;
Bu yüzden parçalı, bölüntülüsün
Ve devlete mason biraderlerin
Tam da maslahata denk ödülüsün!
Ne sır sendeki bedava oluş!
Problemler içinde en müşkülüsün!
Fikir dağlar boyu kocaman kitap;
Sen de o kitabın bir virgülüsün!
Böyleyken ustasın gözbağcılıkta;
Cüceler sirkinin baş Herkülüsün!
Gözyaşı ve çığlık vatanında sen,
Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün!
Büzülmüş susarken mahzun hakikat,
Davuldan ziyade gümbürtülüsün!
Teokratik rejim olmaz deyip de,
Peşinden Müslüman görüntülüsün!
Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon;
Bir felâketsin ki, bin bir türlüsün!
Gelirsiz giderli bütçelerinle,
Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün!
Okka okka vicdan satın alırsın;
Topuzu altından oy baskülüsün!
Bir gökdelen sanır seni gören göz;
Bilmez ki, temelden çöküntülüsün!
Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer;
Meclise gelince söküntülüsün!
Bağlısın hak bilmez yeminlilere;
Hakkı bilenlerden çözüntülüsün!
Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark,
Kim bilir, ne kadar üzüntülüsün!
Millet gökten adam dilensin, dursun!
Ümit fakirinin keşkülüsün!
Kuzum, senin neren Anadolludur?
Türk’e Amerikan püskürtülüsün!
Farkın şu ki, eski Başbakanlardan,
Sen o belaların son püskülüsün!
Bu dörtlüklerden sonra bize söz düşmez doğrusu… Şair muhatabının portresini bir röntgenci gibi kusursuz ortaya koymuş. Bu söylenenlerin hangi birine itiraz edersiniz? Belki az söylemiş, dahası var diyebilirsiniz. Dahasını söylemek de edibe yakışmaz. Yıllarca bu siyaset cambazının arkasından giden mütedeyyin insanlar kim bilir hangi akla hizmet için bu yola revan olmuşlardı. Çünkü son söylenenler, Demirel’in ne ilk, ne de son sayıklamalarıdır. Bunu görmemek için kör olmak gerek. Oysa Müslüman basiretli olmak zorundadır. Aksi hâlde dost(!) silleleriyle adamın ensesini pazıya çevirirler. Rabbim bizlere basiret nasip eyle, eyle ki böyle tarihî sorumluluğu olan hatalara düşmeyelim.
demogoji ustası...
ŞAPKALILAR TEKSASA LÜTFEN :))
'Başörtülüler Arabistana gitsin' öyle mi? bu adam rezilliğin son perdesi...
sanırım çok şey yazmaya değer görmüyorum.çünkü dün d,ündür bugün bugündür diyebilecek kadar gaflete düşmüşbiri için çok şey yazmaya gerek duymuyorum.neden mi bu milletin parasını verdiysem ben verdim demekle kişm olduğunu bie anlattı.şimdi sn süleyman demirel öldüğünde sanırım cenazesini hahamlar kaldıracak.bnunun içinde israile gitmesi gerekiyor.namazını kıldıracak bir imam bulamaz
TÜRKİYE'NİN 40 SENESİNİN ÜZERİNE ÇÖKMÜŞ BİR KABUS
Bazı şeyler doğru da olsa düşünülür ama söylenmez...Sanırım dili sürçtü...
İyice saçmalamaya başladı.Türban takanlar Arabistana gidecekmiş sen elalemin namusuna nasıl karışırsın biz 1000 yıldır bu topraklarda islamı yaşattık.Çanakkalede gavûrlar analarımızın türbanlarını ellerinden almak istedi 250 bin şehit verdik koruduk namusumuzu sen de 250 bin can feda et o zaman türban hakkında atıp tutarsın.İnanmayanlar özgür inananlara gelince arabistana git.Allah(C.C) lâiklikten(!) razı olsun nasıl da inanç özgürlüğünü sağlıyor
Binbir varyasyonlu hamasetle insanların saflığını büyük maharetle oy’a tahvil etmenin, dini duyguları istismarın velhasıl siyasi hokkabazlığın zirve noktası.
Menfaatperestliğin, hodgamlığın, adaletsizliğin, basiretsizliğin, celadetsizliğin, her türlü olumsuzluğun, yüzsüzlüğün, arsızlığın zirve noktası.
İnsanların saflığından nasıl istifade edilebileceğini gösteren zirve noktası
'en salağımız bile memleketi 25 sene yönetti' derdi bir süleyman :)
anasının bir günahı yok ama
Morrison Sülü. Mason olduğu halde masonluğunu reddetmiştir. Hatta Masonlar Locası'ndan, mason olmadığına dair belge de almıştır. Fakat, İlhami Soysal tarafından Mason Locası'na üye olduğu belgeyle kanıtlanmıştır. Bu yüzden, İlhami Soysal'ı dövdürtmüştür Morrison Sülü.
Kullandığı soyadı gerçek soyadı değildir. Asıl soyadı Gündoğdu'dur. Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yönetimde etkin olan sabetayistlerin kulağına daha hoş geleceğini düşünerek 'Demirel' soyadını almış olabilir aile. (Tabii, sabetayist olma ihtimallerini de göz ardı etmemek gerek) .
'Süleyman Demirel' denilince,Türkiye topraklarının görüp göreceği en çirkef kişilerden biri geliyor aklıma.
süleyman demirel üniversitesinin amleminde gerçek imzası olan şahıs.
ısparta da adını vermediği yer kalmadı gibi.
memlekette benzin vardı da biz mi içtik? '
'dün dündür, bugün bugündür'
'demokrasilerde çareler tükenmez'
(((: ehu
tek yaptığı iyi şeyin kurduğu üniversite olduğunu düşündüğüm insan.
3'e 3 diyerek bizim gençlerimizin canına kıymıştır. DENİZ-YUSUF-HÜSEYİN
Demirel'in meşhur 'Yollar yürümekle aşınmaz' sözü türk siyaset tarihine altın harflerle yazılmıştır..
12 Mart Demirel'e karşı mı yapıldı?
Muhtıra ya da darbeyi bir kişinin, bir partinin aleyhinde ya da bir partiyi muhatap alıyor şeklinde düşünmek yanlış olur. Bütün darbeler demokrasiye yönelik bir harekettir. Anayasa ve hukuk dışına çıkan her hareket böyledir. Tam aksi amaçlarla olsa bile vardığı nokta demokrasiye zarar vermektir. Bütün darbeler de millet iradesine karşı yapılmıştır.
KOÇ ÜNİVERSİTESİ İÇİN:'YAPTIMSA BEN YAPTIM OLSA YİNE YAPARIM' sözünü söyleyen siyaset adamı..
Türkiye'nin en
genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir. 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur.
Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğdu. İlköğrenimini doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyon'da bitirdi. Şubat 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresi' nde göreve başladı. Önce 1949-1950, daha sonra 1954-1955 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde barajlar, sulama ve elektrifikasyon konularında ihtisas yaptı.
1954 yılında Barajlar Dairesi Başkanı, 1955 yılında da Devlet Su İşleri Genel Müdürü oldu. 1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde su mühendisliği konusunda dersler verdi.
Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.
10 Ekim 1965'de yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu. Bu hükûmet 4 yıl sürdü. 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu. Böylece, 31. T.C. Hükûmeti'ni kurdu. Daha sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32. T.C. Hükûmeti'ni kurmak durumunda kaldı. 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, başbakanlık görevini bıraktı. 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükûmet kurdu.
12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na
seçildi. 29 Kasım 1987'de yapılan genel seçimlerde Isparta Milletvekili olarak tekrar TBMM'ne girdi. 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimler sonrasında, DYP ile Sosyaldemokrat Halkçı Parti'nin biraraya gelerek kurduğu 49. T.C. Hükûmeti'nde Başbakan olarak görev aldı.
30 yaşında genel müdür, 40 yaşında önce parti genel başkanı, sonra başbakan olmuş; 12 seneye yaklaşan başbakanlık görevinde, Türkiye'nin kalkınması ve gelişmesine büyük hizmetlerde bulunmuştur. Türkiye'nin en
genç genel müdürü, en genç başbakanı ve İsmet İnönü'den sonra en uzun başbakanlık yapmış kişisidir. 6 dönem Isparta Milletvekilliği yapmış, 7 sene yasaklı kalmış, 6 defa hükûmetten gitmiş, 7 defa hükûmet kurmuştur.
16 Mayıs 1993 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Demirel bu görevi 16 Mayıs 2000 tarihine kadar sürdürdü.
GÜvenmiyorum.senelerden beri yönetici drüstse yapılanlara neden göz yumdu?
Yazar Nihat Genç tarafından şöyle tasvir edilir:
-Mandanın suya.ıçarken çıkardığı ses tonuyla...
-Ayak kokusu ses tonuyla...
:)))
Renkli kişilik.
40yıl boyunca bir rodeocu misali siyaset atından düşmemek için her yolu ve düşünceyi mübah görebilen adam...
Türkiyede demokrasinin gelişmesinin önünde 40 yıl boyunca en büyük engellerden biri olarak duran kişi.
Deniz Gezmiş'in asılmasında en büyük etkenlerden biri..Komünizmden korkan, siyaset bilmeyen, iktidarı döneminde tarihinin en kötü günlerini yaşamıştır Türkiye...