Bütün varlığımızla sussak neye yarar, kimisi yokluktan dem vuruyor! Olmayanın ayak sesleri, gaib olanın hüznü yapışıyor yakanıza da yok. yine öfke yok. Sükuneti en çok özleyenin, böylesi bir gürültüyle kalbinize otağ kurması yoruyor en çok. Sükunet de değil hem.......Aradığım kelime Tanpınar'ın hiç yaklaşamadığı bir şey.. Huzur!
'Evet, sessizlik konuşur.Sessizlik dilin edebî akışıdır..Konuşmakla kesintiye uğrar..Sükût içimizde keşfedilmeyi bekler. Onu keşfetmekle kendimizi keşfetmiş oluruz.. Bilgeler, konuşmak değil sükût sanatında ustalaşan insanlar arasından çıkar.. sükût, evet kimilerinde ahmaklığın bir örtüsü oluverir. kimileyin ' incinebilirliğe ' karşı bir zırh olur.. Ama sessizlik seçilebilir de..
Sessizliğin sesi içinde duruyor dostum.. Sus ve onu açığa çıkar..'
'Göz, ne şaştı ne aştı.' gözün muhatabı hala merkez-i aşktı.
zamana zamanın ayinesi an ana dolanmış zaman ana boyanmış zaman kendini zehirleyen akrep iğnesi zaman anın, an sevdanın sevda hakikatin perdesi...
perde-i segah... kalp zarının perdesi...
'Sidretü'l Müntehâ'nın yanında. Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır. O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı. Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. Lât ve Uzza'ya ne dersiniz? ' Necm suresi
Sessizlik. Sessiz olma hali. Düşünsel ve sanatsal üretim yapanlarla gerçek ve samimi ibadet peşinde olan her insanın gereksinim duyduğu; yine de birilerinin yakındığı bir durum. Kişi kendi içinde sükûnet sahibi olabilir. Sükûnet çevresel sessizlik için de kullanılabilir.
yaşam geçiyor ah ile vahla; sükunet bulurmuyum zamanla, saçlara yağdı zamansız kar'da gönlümün savaşı hiç bitmiyor. savaş sonrası ezilen ben vuruluyorum en derinden, bıktım usandım. tad vermiyen seramoniden. sükün_u sükunetle yaşamı kucaklasam da.... ağır yaralıyım. kalır izleri, sükunet temizler, içimdeki yara bereyi, gitmiyor ruhum dan acı izleri, yaşıyorum hayatı yarınsız sabahlarda
2. Bölüm 3/4'lük ölçüde, Re minör tonda ve ağırca (Andante) tempodadır... Bu bölümde trompet ile yaylı çalgılar susar... Flüt, obua ve solo keman sürekli bas eşliğinde yumuşak ve melankolik ezgiyi elejik bir şarkı gibi duyurur ve birbirlerine iletirler... Burada kemanın birinci mezürde sunduğu temayı, ikişer mezür ara ile obua ve flütün duyurması şiirsel bir ortam yaratır... 'Mannheim iç çekişi' olarak tanımlanan bu geciktirmeyi bir müzik yazarı, 'bir kafes içindeki üç kuşun titrek kanat çırpışları'na benzetir...
bakmayın öyle sessizlik solumalarına..
duruşları sükunet olsa da, içleri kıyamet..
Hayat, ıstırap ve keder verirse sükuneti müzikte arayınız. (Konfüçyüs)
Beynimizi dinlemeyi tercih ettiğimizde oluşan huzur verici olgu.
Bütün varlığımızla sussak neye yarar, kimisi yokluktan dem vuruyor! Olmayanın ayak sesleri, gaib olanın hüznü yapışıyor yakanıza da yok. yine öfke yok. Sükuneti en çok özleyenin, böylesi bir gürültüyle kalbinize otağ kurması yoruyor en çok. Sükunet de değil hem.......Aradığım kelime Tanpınar'ın hiç yaklaşamadığı bir şey.. Huzur!
Lâkin ne mümkün, sükunetin de bir lisanı var.
Neftî bir sessizlik. Bir orman susmuş gibi
'Evet, sessizlik konuşur.Sessizlik dilin edebî akışıdır..Konuşmakla kesintiye uğrar..Sükût içimizde keşfedilmeyi bekler. Onu keşfetmekle kendimizi keşfetmiş oluruz..
Bilgeler, konuşmak değil sükût sanatında ustalaşan insanlar arasından çıkar..
sükût, evet kimilerinde ahmaklığın bir örtüsü oluverir. kimileyin ' incinebilirliğe ' karşı bir zırh olur..
Ama sessizlik seçilebilir de..
Sessizliğin sesi içinde duruyor dostum.. Sus ve onu açığa çıkar..'
iki neyzen...dûşâdûş...
yahût berâber...
perdelerde gezinmekteler.
sükutun ritminde bir seyr-i süluk bu.
seyyareler beyninde
muhatabın vechinde
işte tam burada sükût bu
sükût içinde manidâr bir nutuk bu.
iki neyzen
iki rehzen
iki meyzen
dûşâdûş
yahût
berâber
'İnde sidretil muntehâ.
İndehâ cennetul me’vâ.
İz yagşes sidrete mâ yagşâ.
Mâ zâgal basaru ve mâ tegâ.
Lekad reâ min âyâti rabbihil kubrâ.
E fe reeytumul lâte vel uzzâ.'
perde-i segâhtan yuvarlandılar.
melaike sordu.
cevab idraki yordu. kalbi yordu.
'Göz, ne şaştı ne aştı.'
gözün muhatabı hala merkez-i aşktı.
zamana zamanın ayinesi
an ana dolanmış
zaman ana boyanmış
zaman kendini zehirleyen akrep iğnesi
zaman anın, an sevdanın
sevda hakikatin perdesi...
perde-i segah...
kalp zarının perdesi...
'Sidretü'l Müntehâ'nın yanında.
Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır.
O zaman Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.
Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.
Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.
Lât ve Uzza'ya ne dersiniz? '
Necm suresi
Sessizlik. Sessiz olma hali. Düşünsel ve sanatsal üretim yapanlarla gerçek ve samimi ibadet peşinde olan her insanın gereksinim duyduğu; yine de birilerinin yakındığı bir durum.
Kişi kendi içinde sükûnet sahibi olabilir. Sükûnet çevresel sessizlik için de kullanılabilir.
en çok ihtiyacım olan..
sessizlik anlamına gelir.aslında anlayana büyük bir cevaptır, anlamayana kafasının içi kadar sessiz bir mesajdır.
yaşam geçiyor ah ile vahla;
sükunet bulurmuyum zamanla,
saçlara yağdı zamansız kar'da
gönlümün savaşı hiç bitmiyor.
savaş sonrası ezilen ben
vuruluyorum en derinden,
bıktım usandım.
tad vermiyen seramoniden.
sükün_u sükunetle
yaşamı kucaklasam da....
ağır yaralıyım.
kalır izleri,
sükunet temizler,
içimdeki yara bereyi,
gitmiyor ruhum dan acı izleri,
yaşıyorum hayatı yarınsız sabahlarda
her zaman aranılan ama bulununcada değeri hemen unutulan his.!
'Odinokiy golos cheloveka' (1987)
Aleksandr Sokurov
bilgelik
Bazen gerekiyor (Tenni) ....... Unutma
Geceyi uyandırmamalısın...
huşu, sakinlik, dinginlik gibi huzur ihtiva eden sözcükleri çağrıştıran sözük
Aklımın ve kalbimin bu bitmek bilmeyen hengamesinden
Ne zaman sükunet bulacak ruhum kimbilir kim bilebilir..
intifa..
kanıksanmış itaatim,vurulası canım..sevilesi canım..
yorgun anımda en çok arzuladığım sessizlik
Guilio Caccini - Angelo Notari - Parlo, misero, o taccio?
korkun suskunluğumdan sizi unuttum artık umursamıyorum ne sizi nede yaralarımı
...
2. Bölüm 3/4'lük ölçüde, Re minör tonda ve ağırca (Andante) tempodadır... Bu bölümde trompet ile yaylı çalgılar susar... Flüt, obua ve solo keman sürekli bas eşliğinde yumuşak ve melankolik ezgiyi elejik bir şarkı gibi duyurur ve birbirlerine iletirler... Burada kemanın birinci mezürde sunduğu temayı, ikişer mezür ara ile obua ve flütün duyurması şiirsel bir ortam yaratır... 'Mannheim iç çekişi' olarak tanımlanan bu geciktirmeyi bir müzik yazarı, 'bir kafes içindeki üç kuşun titrek kanat çırpışları'na benzetir...
...